“Uzun zaman önce, çok çok uzak bir galakside..." değil “Kısa zaman önce, çok çok yakın bir ülkede…” başladı hikayemiz.
Birimiz “Engin, sen kimsin?” dedi, diğerimiz “Beni, bırak Ahu, asıl sen kimsin?” dedi. Anlatmaya başladık, o günden beri de pek susmadık.
Malumunuz, sosyal medya alemine gökten çok elmalar düştü, bugüne kadar. Biz de verdik bir karar, madem hem anlatıyor hem dinliyoruz, o halde gelsin bizden de kayıtlar, videolar.
Diyeceğimiz şudur ki arkadaşlar; “Aslında herkesin bir hikayesi var. Sadece ya unutulmuş ya da henüz anlatılmamışlar.”
Bu kanalda unutulmuş hikayeleri hatırlayıp, henüz anlatılmamış olanları dinliyoruz.
Hakan beye tamamiyle katılıyorum. Yeni gelenler ükala, burnu büyük kendini bir halt sanan kitle Kraldan daha kralcı tipler. Onlar geldiginde biz 50 seneyi devirdik. Buradkileri hor gören dıslanır, gerci gelebler asimile olmaya dünden hazır
Üslûbunuz o kadar yanlış ki... "Yanlış üslûp, doğru sözün celladıdır" diye çok güzel bir sözümüz var. Neden genelleme yapıyorsunuz? Yeni gelenlerdenim. Bireysel olarak da bu genellemenizi çok yanlış buluyorum. "Yeni gelenler arasında egosu yüksek olan ve tavırlarını yanlış bulduğum insanlar görüyorum" deseniz, anlarım. Anlamaya da çalışırım. Ama bu genellemeniz oldukça itici ve yanlış. İsterseniz 50 değil, 100 sene burada yaşamış olun. Askerde değiliz ki; rütbe farkı olsun. Burada 50 yıl yaşayıp hiçbir şeyden haberi olmayanlar ve yaşadığı yerden burnunu çıkarmayanlar da var. Örnek vereyim hatta size, amcam ve eşimin amcası. Seyahat etmeyi seven bir çift olarak, bizim sayemizde ve yazdığım yazılar sayesinde amcam Almanya'yı tanıyor. O da sizin gibi 50 senedir burada yaşıyor. O zaman sizi de genelleyelim mi? Doğru bir yaklaşım olur mu? Olmaz tabiki. Yaşadığınız tecrübeler, çok kıymetli. Ama bu yanlış üslûbunuzla size nasıl saygı duyulmasını bekliyorsunuz?
Kibir yerine “uzak durmak” olarak belirtilseydi tam karşılığı olurdu bence. Lakin sözkonusu “uzak durma”nın arkasında yatan şeyler olumsuz tecrübeler olabilir; eski nesil göçmenlerden alınan darbeler olabilir, ihtiyaç anında hiçbirinin değil alman komşuların koşması olabilir, eski nesil tarafından dolandırılmak, sonra da arkanızdan “nasıl kazıkladım ama” şeklinde konuşulması olabilir. Biraz hedef göstermek gibi olmuş, Ahu’nun yorumuna katılıyorum, şikayet var ama çözüm alternatifi yok. Eski nesil göçmenin umurunda değiliz e de katılmıyorum, en azından bizim tecrübelerimiz bu yönde değil. Keşke umurlarında olmasaydık.. ve evet, ingilizce bilince eski nesilin yaşadığı pek çok şeyi yaşamıyoruz, yaşamadığımız için de düşman gibi görülmek tuhaf açıkçası. Emekleriniz için teşekkürler, devamını bekliyoruz. 🌸
Hakan, Allah iyiligini versin, harika bir programdi ,o kadar güldüm ki derken. En hassas olduğum konuya girdin. Küfürsüz bir hayat diliyorum sana ve herkese🙏😂😂😂
Almanya'da 10 kişiden ikisi 💯/99deli ve serbest halkın içinde geriye kalan 8 den üçü 💯/80 deli geriye kalan 5 ten 2 si 💯/55 deli geriye kalan 3 ten ikisi 💯/30 deli geriye kalan biri de sana denk gelmez .. " 😂 Durumumuz bu 😱
9.20 deki abla benim galiba😂 canım kardeşim başarıların daim yolun açık olsun❤ Hastalık öyküsü anlatıldığı kadar kolay yaşanmadı ayrica ömrümüzden ömür gitti😢😢
Ben 1 yıldır dil ögreniyorum Türkiyede.Konu pek çalışmıyom bol bol yazıp bol bol dinliyorum.Almanca bilmeden almanya gitmek : intihar etmektir. Psikoloji ile ilgili bilgim yok. Fakat Akşam yatmadan düşmanıma bile hakkımı helal ediyorum ve Ayetel kursi açıyorum.Tak diye uyuyorum. Sabahta nazar duası aciyirum. hiçbirseyi takmıyorum bile. Bu is bu kadar.Insanlari umutsamiyorum. Mahallede insaatci bir usta var 35 senedir taniyorum, 75 yasinda , bildim bileli 2 paket sigara hergun icki bira raki iciyor, adam doktora gitti , ciger saglam bir rahatsizlik yok dediler adama , sabah insaat yapiyor aksam raki, birgun sordum , birsey takmıyorum sigara ve alkol e zararli olarak bakmiyorum, icince iyi geliyor diyor. Olay bu takmayan yaslanmaz.
Görgülü Kuşlar Gördüğünü İşler, Görmedik Kuşlar Ne Görsün Ki Ne İşler? Cevap: iyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar
Kırksekiz yıl yabancı bir ülkede yaşayıp, güzel türkçemizi akıcı ve edebi şekilde konuşan Altan beyi kutluyorum. Ülkemize izine giden bazı vatandaşların bavullarına incik boncuk sokuşturduğu zamanlarda, ben bavuluma; Nazım Hikmet'i ,üç "Kemal'leri" ve Nutuk'u koyup giderdim...şimdilerde bu kitaplara ulaşmak daha kolay. Söyleşiyı gerçekleştiren ekibi kutlarım. Saygılar...
Elbette Barcelona bir Paris, Roma, Londra. İstanbul olamaz her biri yüzlerce/binlerce yıl kültürlerin/imparatorlukların/devletlerin başkentleri olmuş ve tarih boyunca para, sanat, yetenekli insanlar buralara akmış. Barcelonayı bunlarla karşılaştırmak haksızlık. Ayrıca mimari ve sanatsal olarak Barcelona'yı hor görmek biraz komik olmuş. Barcelona konusunda fazla bir fikri yok bence.
Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek çabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl hastanesinde karantinaya alınan, oradan kurtulunca da birbirinden ayrılmayan, biri çocuk yedi kişiye odaklanır. Aralarında, bütün kentte gözleri gören tek kişi olan ve gruptakilere rehberlik eden bir kadın da vardır. Bu yedi kişi, cehenneme dönen bu kentte, hayatta kalabilmek için inanılmaz bir mücadele verir. Saramago'nun müthiş bir gözlem gücüyle betimlediği bu kaotik dünya, insanın karanlık yüzünün simgesi. Körlük, ürkütücü bir roman, beklenmedik bir felaketi yaşayan bir toplumun nasıl çöktüğünün, nasıl bencilleştiğinin ve değer yargılarını yitirdiğinin hikâyesi. Konusunun ürkütücülüğüne rağmen olağanüstü bir şiirsellikle anlatılmış bu unutulmaz roman, usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı.
jose saramago körlük kitabi in özeti Konusu körlüğün salgın bir hastalık gibi yayıldığı bir toplumda korku ve paniğin hâkim olması sonucu ahlaki değerlerin çökmesidir. Kitaptaki olaylar, adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir şehrinde geçmektedir. Romandaki hiçbir kahramanın adı yoktur, herkes sıfatları ile anılmaktadır.
Bazı insanlar iyilik edene iyilik ederler. Onlar eşek huyludur. Bazıları kötülük edene kötülük ederler. Onlar köpek huyludur. Bazıları iyilik edene dahi kötülük ederler. Onlar yılan huyludur. Bir takım insanlar ise kötülük edene dahi iyilik ederler. İşte bu, velilerin, salihlerin yoludur. Dediklerimi işittin. Artık kendine uygun gördüğünü seç. Niyazî-i Mısrî (ks)
Yazarların dış gorunuslerini bilmiyor. Kitaplarını okuyor. Diyalog gerçekleştikten sonra kitabın arka sayfasında yazarın fotografini görünce bir anda kıvılcım çakıyor ve farkına varıyor. Bazen yanımızdan bir ünlü geçer farkına varmayiz ya... Olay bundan ibaret. 😊
HERKEZ çalışmak istiyor ama verilen para para bile değil.insaatciyim ben 38 yıllık ustayım iki kişilik iş yaparım hala tanımayan birisi 15. 16 Euro teklif ediyorlar. Bu paraya kim calismak istiyorsa iş çok. Tek burada eleştirim var ama diğer kalan dinledigim kısımları takdir ederek dinledim.
Hikayenin devamı için videonun tamamına göz atabilirsiniz. 🍀Oldukça ilginç bir tesadüf hikayesi. Short süresinde hikayenin sadece bir bölümü olunca karışıklık yaşamış olabilirsiniz. İyi günler...
Ahu hanım , Engin bey çok teşekkür ederim lakin sorun yaşamaya başladım. Seyreden Arkadaş , yakınlarım , tanıdıklarım ikinci bölüm ne zaman yayınlanacak diye soruyorlar , ikinci bölüm yok diyorum , inandıramıyorum 😅😅
Yine çok güzel bir bölüm olmuş. Altan Bey'i de tanıyan birisi olarak, eşim ve ben kendisiyle sohbet etmeyi ayrı severiz. Bazen insanın arabada arıza olmasa bile - küçük çocuk gibi - arabayı bozup Altan Bey'e götüresi geliyor.😂
Evet biz telaffuzu doğru yapamadık muhtemelen zaten az almancayla bu kadar. ☺️😄 Ama evet bira üretim yerlerinde bu kelime kullaniliyor, tanıdık geldi bize de. 🤭 Yani vücutta bira uretimi, mayalanma....🙈 Sonuçta bir hastalık, gulmeyelim diyoruz ama...🙈
Sizleri tanıdığım icin cok mutlu olduğumu öncelikle belirteyim lakin Engin beyin bir deyimini düzeltmek zorunda hissettim kendimi , kusuruma bakmayın lütfen , nerden geldiğini ispat ederseniz hâlâ Alman markını euroya çevirebilirsiniz. Frankfurttaki Alman merkez bankası değiştirir, saygılarımla Altan Usta. Die DM-Euro-Umtauschgarantie der Deutschen Bundesbank ist zeitlich unbegrenzt und unbefristet. Lediglich Banknoten und Münzen, die vor dem 20. Juni 1948 ausgegeben worden sind, sowie die 2-DM-Münze I. Ausgabe (Prägedatum 1951) und die 50-Mark-BdL-Note II (Ausstellungsdatum 1948) können nicht mehr eingelöst werden. Kısaca Türkçesi , Mark euro değisimi zaman ve miktar kısıtlaması olmadan Alman merkez bankası garantisi altındadır , yazı Bundesbank ( Alman merkez bankası ) açıklamasıdır , affınıza sığınarak bu düzeltmeyi yazdım, sizleri seviyorum
Bu hastalığı duymuştum önceden. Kadın Alkol almadığına inandiramamamisti kimseyi.Hatta hastahanede yatarken aynı şey olunca gizli içti diye kızmışlardi hastaya.Ama sonunda yediği bazı yiyeceklerden sonra oluştuğu anlaşılmıştı.
Türkiyeden gelenlere laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan zor. Herşeyi basite indirgiyorlar ve hemen her kelimeyi dalga konusu yapıyorlar. Bu bir iki defa yapılir ama sürekli yapilinca espisini kaybeder. Hakan beyin verdigi bilgiler gayet iyi ve burda yillaraca yaşayan biri bile bilmediği ayrıntılar ile dolu. Çok konuşmak her zaman karşı tarafi olumlu yansımaz. Bazende dinlemek gerek ......
"Türkiye'den gelenler" lafı da moda oldu. Bu şekilde ifade ederek aklınız sıra aşağıladığınızı falan mı sanıyorsunuz? Ya da üstün olduğunuzu falan mı sanıyorsunuz? Siz, nereden geldiniz? Siz, Almanya'da bile doğmuş olsanız aileniz muhtemelen Türkiye'den geldi. Dolayısıyla siz de Türkiye'den gelmiş oluyorsunuz. Yani aslında kendinizi aşağılıyorsunuz. Söyledikleriniz doğru bile olsa o kadar yanlış üslubunuz var ki; söylediklerinizi değersiz ve anlamsız kılıyor. "Yanlış üslup, doğru sözün celladıdır." diye boşuna dememişler. Sizin sondan bir önceki cümlenize istinaden "Türkiye'den gelenler" diye ifade etmeniz, sizi her zaman haklı kılmaz.
Bazı bölümlerimiz ironilerle dolu eğlence amaçlı. ☺️ Konuklarımız ile saygı çercevesinde tatlı sohbetler yapıyoruz. Konukların her sözü çok değerli, basite almıyor ya da dalga geçmiyoruz. Size bu şekilde yansıması üzücü. Ama algıladığınız şekilde bir durum söz konusu değil. Yine de geri bildiriminiz için teşekkürler.
Evet 70 den 90 a kadar komunistler belirliyordu Mercedese ve Volkswagene girenleri. Işyeri Işci temsilcisinin tek işi kendi çevresinden kişileri alavere dalavere ile bu şirketler alsirmaktı Alinanların coğu sifır kalife idi ama komunist derneğe üye olmaları yeterliydi
Domuz Sosisi yeme hikeyni hic de komik bulmadım. Tam tersine şaşırdım. Pala bıyıklı kişininde palavradan ibaret olduğunu düsünüyorum Herşey yapabilirsin ama Domuz etini bilerek.yemek demek herkesten soyutlanmak demek. Açikcası bizde zamanında direk irtibatımizı kesip bu kişiyi almanlaşmiş biir olarak görürdük. Selam bile vermezdik yeri geldiğinde. 11, 12 yaşinda çocuklar yanlışlıkla yemis olabilir ama anne baba hiç mi tembih etmedi Murat Bey.
Murat Bey hikayesini anlatirken "Artık biliyor muydu öyle olduğunu yoksa bize mi oyle davrandı bilemiyorum" diyor zaten videoda. Çok eskiden gerçekleşmiş bir hatıra olduğundan ve başka bir kişiyle de ilgili olduğu için durumun ne kadar gerçek olduğunu bilemiyoruz. ☺️ Yorumunuz için teşekkurler.
11:40 kürt Örgütü dediğin PKK PKK da Terrör örgütüdür Binlerce askerin ve sivilin katili bir örgüte karşı, elbette ciddi yaptırım.olacak Alman hükümeti. Kaldı ki tüm Avrupada Terrör örgütü olaral kabul ediliyor Gerçi die Linke ve PKK kanka ezelden beri. Sonuçra aynı fikire sahipler. Bizim için ise katiller örgütü ve tüm kürtlerin tümünu temsil etmiyor. Burda sayın Çakır aynı Sol partili ağzıyla konuşmuş.