Bize baksın derken bizi görsünler demek istiyor sanıyorum. Yalnız hissetmek ne kadar kötü. En temel arzusu, ne yaşadığımi birilerine anlatayım. Birileri bunu görsün. Kime nasıl uzulecegimizi şaşırdık.
Harika çok çok teşekkürler gerçekten querr teori hakkında kaynak bulmanın bu kadar zor olduğu birortamda bu kadar güzel açıklamak harika çok teşekkürler 💖
Böyle gençleri görmek gerçekten ümit verici.Özellikle kitle hareketleri toplantısında ki kadro çok gençti. Lise 3. Sınıfta nazım hikmetin bir şiiri ile tanıştım komünizm fikrine. gerçekten duygulandım. Tebrik ediyorum gençlerin etkinliklerini daha fazla olmasını talep ediyorum takipteyim.
Marksizm 2022 toplantıları 14-17 Nisan tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleşecek. Türkiye’den ve dünyadan 30 konuşmacı 9 forumda bir araya gelerek içinden geçtiğimiz dönemin en kritik politik başlıklarını tartışacak. Pandemi ve savaş Dünya iki yıldır pandeminin etkisi altında. Pandemi, kapitalizmin yetersizliklerini, vicdansızlıklarını, kötülüklerini, sömürücülüğünü, sadece ve sadece patronların çıkarları için örgütlenmiş bir sistem olduğunu gözler önüne serdi. Rusya’nın Ukrayna işgali ise kapitalizm ile savaşların ayrılmadığını ve milyonlarca insan ve canlı için büyük bir tehdit olmayı sürdürdüğünü gösterdi. Kapitalizm bir adaletsizlikler ve eşitsizlikler sistemiydi. Covid-19, bunu görmek istemeyenlerin de görmesine neden oldu. Savaş ve Ukrayna’nın işgali, NATO’nun yayılmacılığını, Rusya’nın işgalci bir başka emperyalist blok olduğunu kanlı bir şekilde kanıtladı. İklim krizi Sadece Covid değil, iklim krizi de felaket filmlerinin gerçeğe dönmüş hali gibi. Küresel zengin-fakir ayrımı daha da derinleşti. Pandemide, Mart 2020’de 614 olan ABD’li milyarder sayısı sadece bir yıl içinde 745’e yükseldi. Türkiye’de 2021 yılında 17 milyon kişi devlet yardımına muhtaçken, pandemiyle geçen bir yılda 85 bin 958 kişi milyoner oldu. 2021 yılı boyunca 400’den fazla bölgede sıcaklık rekoru kırıldı. Atmosferdeki karbondioksit seviyesi 2021’de milyonda 414,3 parçacığa (ppm) ulaştı ve yeni bir rekor kırdı. Dünyanın her yerinde, hatta ülkelerin bile her yerinde aynı anda yangınlar, seller yaşanıyor, canlılar ölüyor. Kapitalizm krizde 2008’de yaşanan küresel finansal çöküş, kapitalizmin 1970’lerden beri yaşadığı daha genel, yapısal krizle örtüştü. Devletler şirketleri kurtarmak için ellerinden geleni artlarına koymazken ekonomik krizin tüm faturası işçi sınıfına ve yoksullara kesildi. Ne yoksullukla mücadele önemli devletler için, ne de pandemi ve iklim kriziyle mücadele. Varsa yoksa patronların kârı, varsa yoksa şirketler, varsa yoksa askeri yatırımlar, inşaata, kömüre, petrole, doğalgaza yatırım... Zenginlerin iktidarı Türkiye’de bir yandan bu küresel sermaye eğilimleri egemenken öte yandan birbirine mecbur olan iktidar bileşenleri tüm toplumun üzerine pişkince gelmeye devam ediyor. Benzeri görülmemiş bir çürüme her yere yayıldı. Hiçbir temeli olmayan faiz-kur teorileriyle işçi sınıfının alım gücünü yerle bir ettiler. Gerçek enflasyon yüzde 100’lere tırmandı. Hayat pahalılığı baş edilecek gibi değil. Bunun tek bir sorumlusu var: Siyasal iktidar ve onun kararları. İşte pişkinlik burada devreye giriyor. Çözülen iktidar gerilemesini durdurmak için kendi ürünü olan sert fakirleşmeyi komplo teorileriyle açıklayıp muhalefetin sırtına yıkmayı hedefliyor. Krizin faturasını aralıksız bir şekilde yoksullara çıkartıyor. Aşırı sağcı bir iktidar kutuplaşmayı tırmandırıp, yoksulluğu derinleştirip, korku atmosferini yaymayı ve bu atmosferde bir seçim yapmayı planlıyor. Kitle inisiyatifleri zamanı Bir yandan savaşa karşı çıkarken aynı anda yoksulluğa ve baskılara karşı da sesimizi yükseltmek, iklim krizini durdurmak, göçmenlerle dayanışmak ve işçilerin kitlesel hareketinin dinamiklerini kavramak, hareketin birliği için tartışmak ve örgütlenmek, bunların hepsini küresel antikapitalist solun kolektif tartışması olarak öne çıkarmak gerekiyor. Ama dünyada da Türkiye’de de adaletsizliklere, eşitsizliklere, yoksulluğa ve özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı büyük bir öfke birikti. Gençlerin sözcülüğünü yaptığı, iklim krizini durdurmak için örgütlenen hareket; Hindistan’da 200 milyondan fazla işçinin katıldığı grevler; kadınların dünya çapında büyüyen eylemleri; Kürtlerin tüm baskılara karşı gerilemeyen mücadelesi; Trump’ın seçimlerde yenilmesini garanti altına alan, siyahların başlattığı ve milyonların katıldığı isyan; Şili’de yıllarca süren kitle mücadelesinin ürünü olarak yeni bir solun darbeci sağcı geleneği yenmesi; Türkiye’de son bir ayda 80’den fazla fiili grev yaşanmış olması; Trendyol ve Migros örneklerinde olduğu gibi işçi direnişlerinin kazanması; kadın hareketinin OHAL koşullarında 8 Mart’larda on binler halinde meydanlara çıkmaktan vazgeçmemesi; Sudan’da darbeye karşı direnişin geri adım atmaması… Bunların hepsi dünyanın yepyeni bir mücadele evresine girdiğini gösteriyor. Bir yandan ABD’nin başını çektiği, kendi içinde çelişkili Batı bloku ile Çin’in başını çektiği, kendi içinde çelişkili Doğu bloku arasında sertleşen ekonomik ve askeri rekabet, bir yandan emperyalistler arası rekabeti fırsata çevirmeye çalışan alt-emperyalist ülkelerin askeri gerilimleri tırmandırması, en son Ukrayna örneğinde gördüğümüz gibi savaşı en güncel tehdit haline getirdi. Ama aynı anda Rusya’da ve dünyanın bir çok ülkesinde kitlesel savaş karşıtı gösteriler gerçekleşiyor. Türkiye’de mücadelenin önüne set çekmek isteyen, yoksulluğa karşı kitlesel mücadeleyi suç işlemek gibi kodlamaya çalışan iktidar politikalarına yanıt verilecek tek yerin seçim sandığı olmadığını tartışmak çok önemli. Marksizm tüm bu tartışmaları birlikte örgütleyeceğimiz bir platform. Birlikte örgütlenelim Marksizm 2022’de, seçimleri seçim sandığı kurulmadan kazanmak için gerekenleri, birleşik bir öfkeliler hareketinin nasıl inşa edilebileceğini, küresel direnişin ve özgürlük mücadelelerinin önemini, kapitalizmin kriz yarattığı her bir alanda yaşanan çürümeye karşı başka bir alternatifi -sosyalist bir seçeneği- nasıl örgütleyeceğimize kadar her konuyu hep birlikte tartışacağız. Kadın mücadelesinden, LGBTİ+’ların direnişlerinden, aniden patlayıp büyüyen işçi direnişlerinden, iklim krizine karşı mücadeleden, uluslararası sosyalist hareketin içinden, göçmenlerle dayanışma örgütlenmelerinden ve Kürt halkının demokratik mücadelelerinden aktivistler olarak, hep birlikte tartışacağız. Gelin, “krizler ve savaşlar çağında özgürlük mücadelelerinin” nasıl örgütleneceğini birlikte tartışalım. Tartışmaları hep beraber örgütleyelim. 14-17 Nisan 2022 / İstanbul Program: 14 Nisan Perşembe, 19.00-20.30 Kürt Halkının Uzattığı Barış Eli: Halkların Eşitliği İçin Bir Perspektif Konuşmacılar: Cuma Çiçek - Dila Ak - Mahfuz Güleryüz 15 Nisan Cuma, 19.00-20.30 AKP-MHP Koalisyonu: Otoriter İktidarın Mimarisi Konuşmacılar: Sinan Özbek - Ümit Kıvanç - Yıldız Önen 16 Nisan Cumartesi, 13.00-14.30 İtalya 1922, Almanya 1933, İspanya 1936: Troçki’nin Faşizm Analizi ve Zamanın Testi Konuşmacılar: Irmak Özinanır - Özdeş Özbay - Zilan Akbulut 16 Nisan Cumartesi, 15.00-16.30 Kar Değil Yaşam - Bir Avuç Şirket mi Gezegen mi, İklim mi Sistem mi? Konuşmacılar: Jonathan Neale - Ömer Madra - Tuna Emren 16 Nisan Cumartesi, 17.00-18.30 Toplumsal Cinsiyet Ayrımı, Nefret Söylemi ve Direniş Alternatifleri Konuşmacılar: Atilla Dirim - Ayşe Demirbilek - Evrim Kepenek - Levent Pişkin 16 Nisan Cumartesi, 19.00-20.30 Direnişler çağında küresel bir sosyalist alternatifin önemi Konuşmacılar: Alex Callinicos - Ghayath Naisse - Ozan Tekin - Suda Meriç - Virginia Rodino 17 Nisan Pazar, 13.00-14.30 1915’ten 2022’ye: Halkların Cumhuriyet Tarihi Konuşmacılar: Eren Keskin - Nevzat Onaran - Roni Margulies 17 Nisan Pazar, 15.00-16.30 İşçilerden Alıp Zengine Veren Rejim: İşçi Sınıfının Direniş Potansiyelleri Konuşmacılar: Çağla Oflas - Ersin Uzun- Furkan Sağlam - İlyas Şentürk - Taha El Gazi - Zilan Akbulut - Ayşe Can 17 Nisan Pazar, 17.00-18.30 Seçimler, Direniş ve Sosyalist Mücadele Konuşmacılar: Dila Ak - Ferda Keskin - Şenol Karakaş Düzenleyen: Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) --- Marksizm 2022, Facebook ve RU-vid'dan da yayınlanacaktır. Facebook eventi: fb.me/e/1iY1066SY
Cok guzel bir calisma olmus, ancak bakildiginda sadece 500 kisi izlemis , umarim bu rakkam artar ve calisma bosa gitmis olmaz.............. Tesekkurler
Iklim krizi birkaç yıldır kritik CO2 eşiği olan 400 ppm miktarını aşarak geri donulemez sürece girdi. Bundan sonra acilen fosil yakıt üretim ve tüketimi durdurulamayacagindan en azından tedricen azaltılarak yenilenebilir enerjilere gecilebileceginden iklim bilimciler bu kanidalar artık. Ama insanlığın büyük çoğunluğunun bu süreçle yokolması pahasına kapitalist üretim tarzını terkedip kalan tüm insanlar lehine bir üretim,tüketim ve yaşam tarzı olusturulabilirse kalan canlı türleri ile birlikte insanlık kendini yoketmekten kurtaracak uygulamalara geçmesi için fazla zaman giderek kalmıyor. Insanlık bekası için giderek ya kapitalizmi terketmeye ya da yok olma seçeneğine önümüzdeki elli yılda zorlanacak ve üçüncü bir alternatif çözümün olmadığı görülecek.
Paylasiminizi sonuna kadar ;Dikkatle dinledim. Oldukca doyurucu bilgiler var.Kendimi zenginlesmis olarak goruyorum. Bazi konularda.farkli dusundugumu de belirtmeliym. Yalniz bu paylasim videosunun uzun olmasigindan dolayi ilgilenen insanlarin yeteri kadar cok olmayacagini dusunuyorum.Bu durum uzucu.Insanlar Eften Puften seylere ayirdiklari zamani;Boylesine gerekli bilgileri ogrenmek icin ayirmiyorlar. Bu bilgileri insanlara ulastirmak icin harcadiginiz zamana Emege ve zahmete karsilik Sizlere cok tesekkur ediyorum...
Sevgili Roni Bey : Evrim teorisinin farklı boyutlarını ortaokuldan başlayarak yıllarca araştırdım. Halen de en büyük savunucularından biriyim. Göreceli olarak yeni sayılabilecek David Berlinski'nin dikkatinize sunmak istediğim bir çalışması var : "Deniable Darwin". Ben halen hazmetmeye çalışıyorum ve sizin bu şahsın tezlerini inceleme fırsatınız olup olmadığını sormak istedim. Saygılarımla, hürmetlerimle..
Şöyle bir benzetme yaptım geçen gün, eksiğim var ise söyler misiniz? Kalkan ve kılıç: Devlet Şövalye: Burjuvazi Şövalye bize saldırıyor, biz şövalyenin kalkanını ve kılıcını alıp bir kenara atarsak yine bize saldırmaya ve kalkanını kılıcını tekrar almaya çalışacaktır. Ki hala şövalyenin üstünde zırhı var, elimizden rahatlıkla alıp bizi katledecektir. (Anarşizm benzetmesi) Şövalye bize saldırıyor, biz şövalyenin kalkanını ve kılıcını kendi elimize alıp şövalyeyi öldürürsek artık ne kılıca ne de kalkana ihtiyacımız kalır. Kalkanı ve kılıcı imha etme vakti gelmiştir ve artık özgürüz demektir. (Marksizm benzetmesi)