Avrupa'da demokrasi ve refah sosyalizm varken vardi. Simdi ise ne gercek bir demokrasi var, ne de refah. önümüzdeki yirmi yilda bunu net sekilde görecegiz. Sosyalizm cökerken sevinen aptal kitleler aslinda neye sevindiklerini o zaman göeeceklerdir...
Videoyu arkadaki orkide gibi kesintisiz izledim.Türkiye’nin en büyük problemi diğer ülkelere benzemeye çalışmasıdır.Hükümetler hep ya doğuya ya da batıya benzemeye çalışarak siyaseti yürütmüşler ve oy toplamışlardır ama gözettikleri tek şey kendi çıkarlardır.Türkiye’nin artık kendine özgü yasalarının hukukunun ve toplumsal sınıfının olması gerekiyor.Biz her ülkeden bir şey alan ama tam olarak onu yürütemeyen bir ülkeyiz ve bu şekilde de Serpil hocamızın dediği gibi muasır medeniyet seviyesine çıkamayız çünkü biz ne batılıyız ne doğuluyuz.Serpil hocam sonda bizi tüm erkeklerden ayrı tutmanız üstün inceliğinizden geliyor Allah uzun ömürler versin.Kibel hocamızla birlikte daha çok video gelmesini istiyoruz sağlıklı günler.
Canan hocam çok dürüst ve lafını saklamayan bir insansınız Allah size uzun ömürler versin ama kürtaj hakkındaki görüşünüz toplumun çoğu kesimi tarafından eleştirilir.Çünkü eğer bir insan doğmuş çocuğunu öldürdüğünde o özel hayata girmiyorsa doğmamış çocuğunu öldürmesi de pek özel yaşama girmez bu doğaya da aykırıdır.Vatikan ile hükümet arasındaki görüşleriniz beni aşar ve ben daha çok gencim Sibel hocamızla birlikte daha çok video gelmesini isteriz.Esen kalın .
Sibel hoca sayesinde görüşlerim değişti ve artık bende FEMİNİSTİM 🎉 Sibel hocayla daha çok video gelmesini istiyoruz ve kadına karşı olan toplumsal normlara mukavemet boynumuzun borcu.
Dünya Bankasi, 2028 yilina kadar Türkiye'ye verecegi krediyi ne karsiliginda verecegini detayli olarak açıkladı. • Iklim değişikliğine karsi alinacak önlemler.. (karbon ayak izi, karbon vergisi, yeşil dönüsüm) •Gida güvencesi ve iklime uygun tarimin tesvik edilmesi.. (Hibrit gida, endüstriyel tarim, yapay et ve gidanin yayginlasmasi. %Kadinlar, gençler ve KIRILGAN GRUPLAR (LGBT) için sartlarin iyilestirilmesi. •Dijital teknoloji altyapIsInIn hizlandirilmasi (Dijital Diktatörlük, dijital para, sosyal kredi sistemi) •iklime dirençli ketlesmenin hizlandirilmasi •Türkiye ekonomisinin küresel degerler zincirine entegre edilmesi. (Küresel kutuplu tek dünya devleti, diner arasi dialog, DSO, FAO, HABITAT, UNICEF gibi kurumlara biat)
Teşekürler Ender bey çok samim ve eğitici i bir yayın olmuş emeğinize sağlık ayrıca da Murat Onayada verdigii değerli bilgiler çolk teşekürler başarılar diliyorum ve dersime katıgınız ve katıcagınız herşey içinde şimdiden çok teşekür ediriyorım bir dersimli olarak iyiki varsınız Xızır yardımcınız olsun dualarımız iyi dileklerimiz sizinle 🙏🙏🙏✌✌
Japonya da halk japondur ve japonca konusur...degistirmeye gerek yoktur...ama biz turkuz turkce konusuruz...sizin dil dediginiz osmanli saray dilidir...Halk konusmuyordu...Bu yuzden devrim gerekliydi...siz akedemisyenler ogrenin ve yazin...bosu bosuna elestirmeyin...Iyi ki yapilmis devrim...Isteyen ogrensin...
NEZİHE MUHİDDİN türkiye cumhuriyeti'nin, namı diğer "babadolu"nun tarihi görmezden gelinmiş, tarihten ve politikadan kovulmuş, ismi silinmiş kadınların da tarihidir. suat derviş, nezihe muhiddin gibi kıymetli feminist kamusal şahsiyetler tarihin ve siyasetin o kaotik mıntıkasında boğuldular. hiçbir başarının cezasız bırakılmadığı bu olmaz olasıca rejimin mağdur ettiği, itibar ve sukut suikastinde hiçleştirilmiş bir değer olan nezihe muhiddin'den bahsetmek bu yüzden yerinde olacaktır. kemalist totaliterizm, chf'den bile önce kurulan "kadınlar halk fırkası"nı aşırı bularak kapatmıştır. yani birçokları bilmese de kadınlar halk fırkası kapatılma şerefine nail olan ilk siyasi parti olma unvanına sahiptir. sanılanın, inanılanın aksine kadınlara seçme ve seçilme hakkı kemalist rejimin bir lütufu, inayeti, bahşetmesi değildir. ardında osmanlı modernleşmesine dek uzanan, onlarca yılı kat eden ve uluslararası temasları olan bir mücadele prosesi saklıdır. hatta mustafa kemal'in şahsında kemalist elitler, kadınların seçme ve seçilme hakkını tanımamak, kadınları yıldırmak, aşağılamak, küçük düşürmek için birçok yönteme müracaat etti. mesela nezihe muhiddin hakkında asılsız ve karalayıcı suçlamalarda bulunuldu ve davalar açıldı. cumhuriyetin bânileri esasında kadın meselesinde gayet muhafazakâr, tutucu ve katıydı. kadının tek makbul hâli annelik, kocasına ve cumhuriyete bağlı, sadakatli ve itaatkâr olmaktı. yani atatürkiye kadının içtimai, iktisadi, insani, ontolojik konumunda asla esaslı bir dönüşüm sağlamadı, aksine doğurganlık ve annelik minvalinde gelenekselleşmiş anlatıyı tazeledi, yineledi. zaten bütün totaliter ve faşizan rejimler kadın karşıtlığıyla da karakterize edilmez mi!? mustafa kemal'in 1923 senesindeki konuşmasından bir kesit, kadınlara dair tipik geleneksel, konservatif ve totaliter yaklaşımın bir timsalidir: “kadının en büyük vazifesi analıktır. ilk terbiye verilen yerin, ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti layıkıyla anlaşılır. milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir. bugünün gereçlerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini temindir. bu sebeple kadınlarımız da âlim ve teknik bilgi sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün tahsil derecelerinden geçeceklerdir. sonra kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve koruyucusu olacaklardır." şüphesiz kadınların hak arayışı ciddi tehlikeler barındırıyordu. zira mustafa kemal, en yakın dava arkadaşlarını bile tasfiye etmekten, idama mahkum etmekten sakınmayan bir despotizm, totaliterizm kurmuştu. istiklal mahkemeleri denilen seyyar infaz kurumları, gayet keyfi bir şekilde icat ettiği düşmanlarını yok etmekte ikirciklenmiyordu. bu yanıyla nezihe muhiddin ve bir avuç hak mücadelesi veren refikasının, yoldaşının öldürülmemiş olması bile ilginçtir. ancak mevzu bahis kötülükse babadolu'da çareler tükenmezdi.cumhuriyet onları yaşarken öldürmeyi yeğlemişti. belki de ölümün bu türlüsü, diğerinden çok daha acı ve eziyetlidir. kaçınılmaz olarak kemalist kurucu kadroyla kadınlar karşı karşıya geldiler. bir osmanlı devri aydını ve feministi olan nezihe muhiddin bilhassa 1927'den itibaren politikadan uzaklaştırıldı, yalnızlaştırıldı, itibarsızlaştırıldı, yolsuzlukla suçlandı. 25 mart 1927'de türk kadınlar birliği'nin merkezinde toplanan kongrede nezihe muhiddin'e karşı haksız ve suçlayıcı bir muhalefet başladı. kimi üyeler basına, chf'ye, valiliğe ve emniyet'e mektup yazarak nezihe muhiddin'in yolsuzluk yaptığını, ayrıca usulsüz kongre seçimleri sebebiyle kadınlar birliği'nin gayrikanuni ilan edilmesi gerektiğini iddia ettiler. ancak nezihe muhiddin hemen bir basın toplantısı tertipleyip hakkındaki bütün suçlamaları ve iddiaları reddetti. yeni program valilikçe onaylandı, yolsuzluk iddiaları asılsız, mesnetsiz çıktı. Ne var ki kemalistler vaz geçmeyecekti. 1927 seçimleri için kadınlar birliği faaliyetlere başlamıştı, lakin 1927 kongresi'nde doğan muhalefet, ağustos 1927 sonuna doğru istanbul valiliği'nin kadınlar cemiyetinin merkezini polis tarafından arama emri çıkarmasıyla yoğunlaştı. nezihe muhiddin'e aynı yıl türk kadınlar birliği tarafından "sahtekârlık ve emniyeti suiistimal" gerekçesiyle bir dava açılmış, abd'den cemiyet adına para alarak zimmetine geçirmekle suçlanmıştı. süreç nezihe muhiddin hakkında birliğin 500 lirasını kişisel amaçlarla harcadığı iddiasıyla soruşturma açılması ve yöneticilikten istifa ettirilmesiyle sona erdi ve nezihe muhiddin'in kahredici, yıkıcı ve yakıcı yalnızlığı başladı. nezihe hanım kemalist rejim ve onunla organik bir bağ geliştiren kadınlar vasıtasıyla mücrimleştirildi, kriminalize edildi, izole edildi, tasfiye edildi, unutturuldu, yıldırıldı, mahkemelerde süründürüldü, aklanabilmek için yıllar yılı mahkemelerde mekik dokudu. ancak ne kötü ki kendisine birbiri ardına açılan davalar aklanmasıyla değil, ancak 13 mayıs 1929 tarihli af kanunuyla düşebildi. diktatör mustafa kemal, 5 aralık 1934 senesinde, kadınların seçme ve seçilme hakkı tanındıktan sonra türk kadınlar birliği'ni lüzumsuz olduğu gerekçesiyle kapatmıştı. söz konusu davalar nezihe hanım'ın itibarını yeniden kamuoyu nazarında kazanamayacak ölçekte onu saygınlıktan düşürür. ardından nezihe hanım kamuoyunun huzursuz huzurundan büsbütün çekilir. kendisini ziyarete gelen akrabalarına fazladan birkaç gün kalmasını rica edecek kadar hummalı bir yalnızlıktan mustarip bir halde yapayalnız, çilekeş bir şekilde son nefesini verir.
akp yi omzunuza alıp taşıdınız bide hala vesayet var deyip gülüyosunuz(sayenizde artık akp vesayeti var) yuh artık birikim çevresinin görevi solu sulayıp yumuşatmaktı başardınız...
Merhaba çalıştığım fabrikada üretim yoğunluğunun azaldığını söyleyip 9 günlük ücretsiz izne çıkarıldım fakat çıkarıldığım hafta 28 kişi fazla mesaili olarak vardiya listesine yazılmış tüm haklarımı alıp sözleşme feshi için nasıl bir yol izleyebilirim