Lise yıllarım, 4 kişilik arkadaş grubuyuz. Hepimiz ölümüne Genco hayranıyız ve tübitak projesi bahanesiyle dersleri ekip kütüphanede Genco'dan Nazım şiirlerini ezberliyoruz. İlk ezberlediğim bu videoydu, tonlamasına kadar harfi harfine hemde. Orjinalinde şiirin "Şarkılarımızda yanlızca onların" der ama Genco "Destanımızda" der. Ben destanımızda olarak ezberledim. 6 kez tiyatrosuna gittim bir kezde hayatımda yaşadığım en güzel anılarımdan birinde Genco'yla konuşma fırsatı buldum. Fazıl Say'ın konserinde aynı sırada oturduğumuz gün.. her bir anı bugün tekrar gözlerimin önüne geldi ellerim titredi. "Yaşadım" diyebilmeyi senle öğrendim, umarım Nazım'lasındır şuan üstad🕊
Yakışmadı be üstad yakışmadı bu kadar kansız halen nefes alabiliyorken bizden bu kadar gitmesi çok koyuyor öfkemi kalbime gömdüm kafamın içinde kavgam unutursam unutturursam kalbim solsun. aldığım andan beri haberini dokunsalar patlayacağım yakacağım her şeyi. olmadı böyle üstad! yaşayan son gerçek devrimciyi de yitirdi dünya bu gün ne kadar aydınlık olursa olsun sensiz dünya çok daha karanlık bir yer artık.
Başımız sağolsun üstadı kaybettik ne güzel bir ömür ne güzel bir mücade iyiki geçtin bu dünyadan bu ülkeden Genco Erkal iyiki yattığı yer incitmesin ışıklar içinde uyusun..
🙂Greek newspaper I Avgi, 17 January 1955 and Phileleftheros, 31 March 2007: Nâzım sent a message to the Turks of Cyprus emphasizing that Cyprus was always Greek. [...] (The Turkish Cypriots) must support the Greek Cypriots' struggle for liberation from British imperialism. [...] Only when the British imperialists leave the island will its Turkish residents be truly free. [...] Those who encourage Turks to oppose Greeks actually only support the interest of the foreign ruler.
Bi ara içeri düşmüştüm, hayatımın en kötü 4 ayıydı. gerçekten hane halkı bilmediğim bir sokakta görmediğim bir evde oturuyordu. O 4 ay o evi düşlemiştim nazım hikmet okuyarak.
Tekrar tekrar dinliyorum yıllardır. Her izlediğimde şiir ve yorumun etkisini ayrı yaşamakla birlikte şu performansı canlı izleyememenin hüznünü yaşıyorum
Daha çocuktum bekleyemedin Yaşlanıverdim Bir bir yitirdim ufuklarım da ışığı Desem su idim Şu çöl kuraklığında Yalancılıkla itham edilecektim İftiralar dolanmıştı aşk kokan mektuplara Kin bulaşmıştı Ana sütüne İnkâr mı edeyim mahkûmiyetimi Orada işte ta orada Kalabalık kirliliği var Yabancı düştüm kokuna Hakikat heybemde gamım dalgalandı Git yine git Evvel gibi Ben evime döneceğim Karanlık ormanlarda arama beni Ne bilirsin Aynı beden de buluşacağını
Naxçıvan, Şərur. Ağbulaq taboru. Nazim hikmətin Azərbaycanca tərcümə olunmuş şeirləri kitabı. Bütün günü yorğunluq, əziyyət gün sonu ruhumu qidalandırmaq üçün oxuduğum kitab. Arada öz-özümə düşünürdüm görəsən burdakılar nazimin şeirlərindən oxusalar bu kitabı bu hərbi hissədə bu otaqda saxlayarlar? Adam bu sistemə qarşı yazıb, yaradıb. Sən günün Azərbaycanında yaşasan, belə şeirlər yazsan, çoxdan həbs olunmuşdun ,ya da mühacir olmuşdun.