Тёмный
Kelime Kutusu
Kelime Kutusu
Kelime Kutusu
Подписаться
Birileri yazar, birileri yazılanları okur, kimileri ise sadece dinler. Bazen hoşlandıkları için, bazen mecbur kaldıkları için.

Dinlemeyı sevenlere ya da okumak isteyip okuyamayan ama dinleyebilenlere.
Kendimce, amatörce, bir mikrofon, bir bilgisayar ve nacizane kitaplığımdaki bir kaç küçük eser ile destek olmak için seslendirdiğim yazılı metinler, denemeler, çocuk kitapları, romanlar vb. bulabileceğiniz kanalıma hoşgeldiniz...

Birileri yazıcak, birileri okuyacak, kimileri dinleyecek...

Güncel videolardan haberdar olmak ve kanalıma destek olmak için lütfen abone olun...

Bana ulaşmak isterseniz : kelimekutusu59@gmail.com


Sesli Kitap, Sesli Hikaye, Kelime Kutusu
Комментарии
@semaozgeoglu4663
@semaozgeoglu4663 20 часов назад
🙏👌
@ilkerunal7173
@ilkerunal7173 День назад
teşekkürler
@doganozkan2231
@doganozkan2231 2 дня назад
Teşekkürler
@minebuyukdoganay8820
@minebuyukdoganay8820 3 дня назад
TEŞEKKÜR EDERİZ.
@AlfaJosef
@AlfaJosef 3 дня назад
Kesinlikle sesin cok iyi
@AlfaJosef
@AlfaJosef 3 дня назад
Abu böyle son mu olur çok üzüldüm laaa benim burda olmus bide o selaleye yakin oturuyorum gidip oraya gül brakcam❤
@doganozkan2231
@doganozkan2231 3 дня назад
Teşekkürler
@doganozkan2231
@doganozkan2231 4 дня назад
Teşekkürler
@fatmakiyilmak4970
@fatmakiyilmak4970 4 дня назад
Cumanın akibeti noldu
@bahacemm
@bahacemm 5 дней назад
👏👏👏
@minebuyukdoganay8820
@minebuyukdoganay8820 5 дней назад
🙏🧿💕
@doganozkan2231
@doganozkan2231 5 дней назад
Teşekkürler
@CemalAltunay
@CemalAltunay 6 дней назад
Teşekkürler
@kadriyekayaonen7343
@kadriyekayaonen7343 6 дней назад
👏👏
@doganozkan2231
@doganozkan2231 6 дней назад
Teşekkürler
@selma5377
@selma5377 6 дней назад
Teşekkürler
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 7 дней назад
Recep, adamın konuşması bitince kaşlarını çatıp düşündü. “Ulan adam soyadını yanlış mı yazdırmış acaba?” diye mırıldandı. Tahsin araya girip “Recep abi, mesele ciddi. Eğer üçüncü kişiyi bulamazsak, bu insanlar büyük bir mirası kaybedecek,” dedi. Recep, durumu ciddiyetle dinliyormuş gibi yaparak, “Tamam, bana ne kadar para vereceksiniz?” dedi. Mr. Williams hafifçe gülümsedi ve “Eğer üçüncü Garideb’i bulursanız, size 10 bin sterlin ödeyeceğiz,” dedi. Recep'in gözleri parladı. “Vay anasını, çılgın İngilizler, bana uyar!” dedi ve hemen kabul etti. Bölüm 3: Araştırmalara Başlangıç Recep ve Tahsin, Mr. Williams ile birlikte İstanbul’daki nüfus müdürlüğüne gittiler. Recep, oradaki memura göz kırparak “Kardeşim, şöyle Garideb soyadlı birini bulmamız lazım, sen de şuna bir bakıver,” dedi. Memur, garip bir ifadeyle Recep’e bakıp “Beyefendi, burada öyle bir soyadı yok,” dedi. Recep, kaşlarını çattı ve “Nasıl yok ya? Biz de var diye geldik buraya!” dedi. Mr. Williams, durumu sakinleştirmeye çalışarak “Belki Garideb soyadına yakın bir şeyler bulabiliriz. Recep Bey, sizce nasıl bir yol izlemeliyiz?” dedi. Recep düşündü, düşündü ve birden yüzü aydınlandı. “Ulan! Belki adamın soyadı Gardiyan’dır. Bizde böyle olur, harfler falan karışır. Bak mesela, ben küçükken herkese ‘Benim adım Recep İvedik değil, Recep İngiliz’ diyordum, millet beni ciddiye almıyordu,” dedi. Tahsin kafasını tutup “Abi, saçmalama, adamların soyadı Garideb, Gardiyan falan değil,” dedi. Recep ise hiç aldırış etmeden memura döndü ve “Gardiyan soyadlı biri var mı?” diye sordu. Memur gülerek “Var tabii ki,” dedi ve birkaç isim verdi. Recep, listeye göz atarken bir şey fark etti. Listede adı “Kebapçı Garideb Usta” olarak geçen biri vardı. Recep, listeyi işaret ederek “İşte, bu adamı bulmamız lazım,” dedi. Bölüm 4: Kebapçı Garideb’in İzinde Recep, Tahsin ve Mr. Williams, adresteki kebapçıyı buldu. İçeri girdiklerinde, yağlı önlüğü ve iri gövdesiyle Garideb Usta, mangalın başında etleri çeviriyordu. Recep, kendinden emin bir şekilde “Selamünaleyküm kebapçı Garideb Usta, seni arıyoruz,” dedi. Usta, Recep’e dönüp “Ne istiyorsunuz lan benden?” dedi sertçe. Mr. Williams, konuyu nazikçe açıklamaya çalıştı ama Garideb Usta’nın anlamasına yetmedi. Recep, lafa girerek “Abi, İngiltere’den para falan varmış, senin adın Garideb diye miras kaldı,” dedi. Usta’nın gözleri parladı. “Ne diyorsun lan sen?” dedi. Recep, Usta’ya durumu anlattıktan sonra adamın şüpheci tavrı yavaş yavaş değişmeye başladı. “Eğer bu işten bir para çıkarsa, ben de pay isterim,” dedi. Recep, neşeyle “Tabii abi, sen merak etme. Herkesin hakkı neyse onu alırız,” dedi. Ancak Tahsin araya girip “Recep abi, önce bu adamın gerçek Garideb olup olmadığını öğrenmemiz lazım,” dedi. Bölüm 5: Gerçeğin Ortaya Çıkışı Recep, Garideb Usta’yı sorgulamaya başladı. “Abi, senin soyadın neden Garideb?” diye sordu. Usta, sakince cevap verdi: “Aslında değil. Babam bizim aileyi İngiliz zannetsinler diye uydurmuş bu soyadını. Bir de bana ad koymuş: William Garideb. Ama herkes Kebapçı Garideb der.” Mr. Williams, adamın soyadının aslında sahte olduğunu öğrendiğinde hayal kırıklığına uğradı. “Bu durumda, sizi mirasçı olarak gösteremeyiz,” dedi. Recep ise durumu çoktan çözmüştü. “Ya boş verin, adamın adı sanı zaten İngiltere’ye uymaz. Bu işten ekmek çıkmaz,” dedi. Ancak Recep’in içgüdüleri doğruydu. Daha sonra yapılan araştırmalar sonucu, gerçek Garideb soyadlı kişinin Ankara’da yaşayan bir bankacı olduğu ortaya çıktı. Recep, tahmin ettiği gibi büyük miras parçasından mahrum kaldı ama Mr. Williams ona çabalarından dolayı küçük bir teşekkür hediyesi sundu. Bölüm 6: Eve Dönüş ve Yeni Macera Recep, bu maceradan pek bir şey kazanamamıştı ama İngilizlerin garip işlerine de bulaşmaktan vazgeçmişti. “Yine de fena değildi,” dedi Tahsin’e, “Bari kebapçıdan bedava kebap yedik.” Sonunda Recep, mahalledeki kahvesine geri döndü. Arkadaşlarına başından geçenleri anlatırken herkes gülme krizine girdi. Recep, başını sallayarak “Valla oğlum, şu İngilizler akıllanmaz. Bizim oralarda olsaydı anında çözerdik bu işi,” dedi. Böylece, Recep İvedik'in absürd ve komik dedektiflik macerası sona erdi. Fakat kim bilir, belki başka bir gün, başka bir olayda yeniden sahalara dönerd
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 7 дней назад
Recep, adamın konuşması bitince kaşlarını çatıp düşündü. “Ulan adam soyadını yanlış mı yazdırmış acaba?” diye mırıldandı. Tahsin araya girip “Recep abi, mesele ciddi. Eğer üçüncü kişiyi bulamazsak, bu insanlar büyük bir mirası kaybedecek,” dedi. Recep, durumu ciddiyetle dinliyormuş gibi yaparak, “Tamam, bana ne kadar para vereceksiniz?” dedi. Mr. Williams hafifçe gülümsedi ve “Eğer üçüncü Garideb’i bulursanız, size 10 bin sterlin ödeyeceğiz,” dedi. Recep'in gözleri parladı. “Vay anasını, çılgın İngilizler, bana uyar!” dedi ve hemen kabul etti. Bölüm 3: Araştırmalara Başlangıç Recep ve Tahsin, Mr. Williams ile birlikte İstanbul’daki nüfus müdürlüğüne gittiler. Recep, oradaki memura göz kırparak “Kardeşim, şöyle Garideb soyadlı birini bulmamız lazım, sen de şuna bir bakıver,” dedi. Memur, garip bir ifadeyle Recep’e bakıp “Beyefendi, burada öyle bir soyadı yok,” dedi. Recep, kaşlarını çattı ve “Nasıl yok ya? Biz de var diye geldik buraya!” dedi. Mr. Williams, durumu sakinleştirmeye çalışarak “Belki Garideb soyadına yakın bir şeyler bulabiliriz. Recep Bey, sizce nasıl bir yol izlemeliyiz?” dedi. Recep düşündü, düşündü ve birden yüzü aydınlandı. “Ulan! Belki adamın soyadı Gardiyan’dır. Bizde böyle olur, harfler falan karışır. Bak mesela, ben küçükken herkese ‘Benim adım Recep İvedik değil, Recep İngiliz’ diyordum, millet beni ciddiye almıyordu,” dedi. Tahsin kafasını tutup “Abi, saçmalama, adamların soyadı Garideb, Gardiyan falan değil,” dedi. Recep ise hiç aldırış etmeden memura döndü ve “Gardiyan soyadlı biri var mı?” diye sordu. Memur gülerek “Var tabii ki,” dedi ve birkaç isim verdi. Recep, listeye göz atarken bir şey fark etti. Listede adı “Kebapçı Garideb Usta” olarak geçen biri vardı. Recep, listeyi işaret ederek “İşte, bu adamı bulmamız lazım,” dedi. Bölüm 4: Kebapçı Garideb’in İzinde Recep, Tahsin ve Mr. Williams, adresteki kebapçıyı buldu. İçeri girdiklerinde, yağlı önlüğü ve iri gövdesiyle Garideb Usta, mangalın başında etleri çeviriyordu. Recep, kendinden emin bir şekilde “Selamünaleyküm kebapçı Garideb Usta, seni arıyoruz,” dedi. Usta, Recep’e dönüp “Ne istiyorsunuz lan benden?” dedi sertçe. Mr. Williams, konuyu nazikçe açıklamaya çalıştı ama Garideb Usta’nın anlamasına yetmedi. Recep, lafa girerek “Abi, İngiltere’den para falan varmış, senin adın Garideb diye miras kaldı,” dedi. Usta’nın gözleri parladı. “Ne diyorsun lan sen?” dedi. Recep, Usta’ya durumu anlattıktan sonra adamın şüpheci tavrı yavaş yavaş değişmeye başladı. “Eğer bu işten bir para çıkarsa, ben de pay isterim,” dedi. Recep, neşeyle “Tabii abi, sen merak etme. Herkesin hakkı neyse onu alırız,” dedi. Ancak Tahsin araya girip “Recep abi, önce bu adamın gerçek Garideb olup olmadığını öğrenmemiz lazım,” dedi. Bölüm 5: Gerçeğin Ortaya Çıkışı Recep, Garideb Usta’yı sorgulamaya başladı. “Abi, senin soyadın neden Garideb?” diye sordu. Usta, sakince cevap verdi: “Aslında değil. Babam bizim aileyi İngiliz zannetsinler diye uydurmuş bu soyadını. Bir de bana ad koymuş: William Garideb. Ama herkes Kebapçı Garideb der.” Mr. Williams, adamın soyadının aslında sahte olduğunu öğrendiğinde hayal kırıklığına uğradı. “Bu durumda, sizi mirasçı olarak gösteremeyiz,” dedi. Recep ise durumu çoktan çözmüştü. “Ya boş verin, adamın adı sanı zaten İngiltere’ye uymaz. Bu işten ekmek çıkmaz,” dedi. Ancak Recep’in içgüdüleri doğruydu. Daha sonra yapılan araştırmalar sonucu, gerçek Garideb soyadlı kişinin Ankara’da yaşayan bir bankacı olduğu ortaya çıktı. Recep, tahmin ettiği gibi büyük miras parçasından mahrum kaldı ama Mr. Williams ona çabalarından dolayı küçük bir teşekkür hediyesi sundu. Bölüm 6: Eve Dönüş ve Yeni Macera Recep, bu maceradan pek bir şey kazanamamıştı ama İngilizlerin garip işlerine de bulaşmaktan vazgeçmişti. “Yine de fena değildi,” dedi Tahsin’e, “Bari kebapçıdan bedava kebap yedik.” Sonunda Recep, mahalledeki kahvesine geri döndü. Arkadaşlarına başından geçenleri anlatırken herkes gülme krizine girdi. Recep, başını sallayarak “Valla oğlum, şu İngilizler akıllanmaz. Bizim oralarda olsaydı anında çözerdik bu işi,” dedi. Böylece, Recep İvedik'in absürd ve komik dedektiflik macerası sona erdi. Fakat kim bilir, belki başka bir gün, başka bir olayda yeniden sahalara dönerd
@doganozkan2231
@doganozkan2231 7 дней назад
Teşekkürler
@humer03
@humer03 8 дней назад
Günlerdir dinlemediğim hikayesi vardır diye bakınıyorum dönüp daha önce dinlediklerimi dinliyorum bir baktım bu hikayeyi gördüm hazine bulmuş gibi sevindim bağımlılık yaptı sesinizden sherlock dinlemek
@selma5377
@selma5377 8 дней назад
Teşekkürler
@doganozkan2231
@doganozkan2231 8 дней назад
Teşekkürler
@Devran_3
@Devran_3 9 дней назад
Dostum, yine en heyecanlı yerde.. 😮😊 Teşekkürler
@doganozkan2231
@doganozkan2231 9 дней назад
Teşekkürler
@doganozkan2231
@doganozkan2231 11 дней назад
Teşekkürler
@selma5377
@selma5377 12 дней назад
Teşekkürler
@doganozkan2231
@doganozkan2231 12 дней назад
Teşekkürler
@minebuyukdoganay8820
@minebuyukdoganay8820 14 дней назад
💜🤍💙🤎
@selma5377
@selma5377 14 дней назад
Teşekkürler
@minebuyukdoganay8820
@minebuyukdoganay8820 15 дней назад
💕💕💕
@doganozkan2231
@doganozkan2231 15 дней назад
Teşekkürler
@minebuyukdoganay8820
@minebuyukdoganay8820 16 дней назад
👍💕👋
@SEyazilim.
@SEyazilim. 16 дней назад
ya harika yaaa sana ödeme yapalım sen böyle devam et arkadaşım emeğine sağlık maşallah çok güzel de yorumluyorsun
@selma5377
@selma5377 16 дней назад
Teşekkürler
@doganozkan2231
@doganozkan2231 17 дней назад
Teşekkürler
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 18 дней назад
Başlık: Wisteria Köşkü'nün Gizemi: İnek Şaban'ın Olağanüstü Macerası Bölüm 1: Sıradan Bir Günün Başlangıcı Wisteria Köşkü, kasabanın en büyük, en ihtişamlı evlerinden biriydi. İhtişamının yanında, gizemli havası kasaba halkını daima ürkütürdü. Köşk, eski zamanlardan beri terk edilmiş gibi duruyor, ancak orada garip ışıklar ve gölgeler görüldüğüne dair söylentiler yayılıyordu. Kasabalılar, bu köşkün lanetli olduğuna inanırdı. O sabah, Şaban efkârlı bir şekilde kasabanın meydanında dolaşıyordu. Süt satıcısı olarak herkesin sevdiği, sempatik biriydi. Hatta ona "İnek Şaban" lakabını bile takmışlardı. Ama bugün, Şaban’ın aklı köşkteki gizemli olaylardaydı. Birkaç gün önce köşkten bir kaybolma olayı yaşanmıştı; köyün en zengin adamı olan Güdük Necmi, aniden ortadan kaybolmuştu. Bölüm 2: İlk İpucu Kendi halindeki Şaban, kasabanın dedikodularına pek kulak asmazdı ama bu sefer işler farklıydı. Bir sabah, ineklerine bakmak için ahıra gittiğinde, köyün yaşlılarından Hacivat Dede ona yaklaşıp fısıldadı: "Şaban, Wisteria Köşkü'nde bir şeyler dönüyor. O kaybolan Güdük Necmi'nin olayı bir tesadüf değil. Eğer çözersen, kahraman olursun." Şaban önce bu işten uzak durmak istese de, Hacivat Dede'nin sözleri kulağında çınlayıp durdu. Daha fazla dayanamadı ve Wisteria Köşkü'nün yolunu tuttu. Etrafı dikenli çalılarla çevrili, büyük demir kapılı bu yer, gerçekten de ürkütücüydü. Kapıya vardığında, bir an tereddüt etti. Ancak, Şaban hiçbir zaman geri adım atan biri değildi. Bölüm 3: Gizem Başlıyor Köşkün içine girer girmez, Şaban'ın burnuna küf kokusu geldi. Uzun zamandır burada kimse yaşamıyormuş gibiydi. Ama garip olan, bazı odalarda yeni kullanılmış gibi görünen eşyaların olmasıydı. Bir masanın üzerinde toz içinde kalmış bir anahtar buldu. Anahtarı eline aldığında, kapıdan gelen hafif bir hışırtı duydu. Sanki biri onu izliyormuş gibiydi. Sherlock Holmes tarzı akıl yürütmelerine başvuran Şaban, “Bu anahtar köşkün alt katına açılıyor olmalı. Eğer Güdük Necmi buradaysa, onu bulmalıyım,” diye düşündü. Bölüm 4: Gizemli Oda Anahtarla köşkün bodrum kapısını açtı. Bodrum, karanlık ve rutubetliydi. Ancak Şaban, ineklerine ahırda bakarken alıştığı kokular yüzünden bu tür yerlerden pek de etkilenmezdi. İlerledikçe, zemin katın altındaki başka bir gizli kapı daha buldu. Kapıyı açtığında, karşısında uzun zamandır kullanılmadığı belli olan bir laboratuvarla karşılaştı. Masaların üzerinde tüpler, kimyasal şişeler ve eski kitaplar vardı. Tam bu sırada Şaban, duvarda bir not gördü. "Necmi’yi bulmak istiyorsan, doğru soruyu sormalısın," yazıyordu. Şaban, Sherlock Holmes hikayelerini okurken öğrendiği bir taktiği kullanarak notu inceledi. Harfler hafifçe solmuştu ama üzerlerinde taze bir parmak izi vardı. Bölüm 5: İzler Laboratuvardan çıkmaya çalışırken Şaban, bir şeyin yanlış olduğunu fark etti. Zemin taşlarından biri hafifçe oynamıştı. Yavaşça onu kaldırdığında, altında bir günlük buldu. Bu, Güdük Necmi’nin kaybolmadan önceki son notlarıydı. Günlükte, Wisteria Köşkü'nün gerçek sahibinin kim olduğunu araştırdığından ve köşkün sırlarını açığa çıkardığından bahsediyordu. Şaban’ın kafası karışmıştı, ama günlükteki son sayfalar bir ismi işaret ediyordu: “Kazım Usta.” Şaban, Kazım Usta'yı tanıyordu. Köyün eski saatçisiydi, ancak bir süredir ortalarda görünmüyordu. Bölüm 6: Kazım Usta'nın Sırrı Şaban hemen Kazım Usta’nın atölyesine gitmeye karar verdi. Ancak atölyeye vardığında, kapılar kilitliydi. İnek Şaban, akıllıca bir hamle yaparak arka pencereden içeri sızdı. Kazım Usta’nın masasında eski bir saat ve Wisteria Köşkü’nün krokisi duruyordu. Şaban, “İşte şimdi çözümün eşiğindeyim,” dedi kendi kendine. Krokide, köşkün altında bir geçit olduğu belirtilmişti. Geçit, laboratuvarın hemen altındaki gizli bir kapıdan başlıyordu. Şaban, hemen köşke geri döndü ve krokideki ipuçlarını takip ederek geçidin girişini buldu. Bölüm 7: Son Çatışma Geçitten ilerlerken Şaban, karanlık bir odada Güdük Necmi’yi bağlı halde buldu. Tam onu kurtarmaya çalışırken, arkasından bir ses geldi: “Şaban, seni burada beklemiyordum.” Bu, Kazım Usta’nın sesiydi! Meğer Kazım Usta, Wisteria Köşkü'nün sırlarını çözmüş ve Necmi’nin köşkün altında sakladığı değerli hazineleri ele geçirmek istemişti. Şaban, hiç beklemeden Necmi'yi kurtardı ve Kazım Usta’yı etkisiz hale getirdi. Hızlı bir şekilde polisi arayarak durumu bildirdi. Bölüm 8: Sonuç Güdük Necmi kurtarılmış, Kazım Usta adalete teslim edilmişti. Kasaba halkı ise İnek Şaban’a hayranlıkla bakıyordu. Herkes, Şaban’ın sadece sevimli bir sütçü olmadığını, aynı zamanda olağanüstü bir dedektif olduğunu artık biliyordu. Wisteria Köşkü'nün gizemi çözülmüştü, ancak Şaban için bu sadece bir başlangıçtı. Kasabanın yeni Sherlock Holmes’u, gizemli olayları çözmeye devam edecekti.
@ragpozcelik409
@ragpozcelik409 18 дней назад
Nefes sesiniz bozmuş
@eylülnazç
@eylülnazç 18 дней назад
Bayıldım, o kadar akıcı anlatılmış ki hiç sıkılmadım. Eline sağlık.
@Derinmavi99
@Derinmavi99 19 дней назад
Çok ilginç. Artık başka kanalda farklı bir sesten kitap dinleyemiyorum. Dinlediklerimi tekrar dinliyorum. ))🎉🎉😂❤
@doganozkan2231
@doganozkan2231 19 дней назад
Teşekkürler
@nan8854
@nan8854 19 дней назад
sesi ve okuma tarzini cok begendim tesekkurler herkes kitap okumamali 👍🏻👏🏻 sizin okudugunuz baska kitaplar var mi?
@minebuyukdoganay8820
@minebuyukdoganay8820 21 день назад
🙏💕🍀
@doganozkan2231
@doganozkan2231 21 день назад
Teşekkürler
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 22 дня назад
Recep İvedik ve Mazarin Taşı Vakası Bir sabah Beşiktaş'taki dairesinde kahvaltısını yaparken Recep İvedik, aniden kapısının çalındığını duyar. Kapıyı açtığında, eski tanıdığı ve İstanbul’un meşhur iş adamlarından biri olan Cemil Bey'i karşısında bulur. Cemil Bey telaş içinde, elinde tuttuğu gazeteyi göstererek durumu anlatmaya başlar. “Recep, sana ihtiyacım var! Mazarin Taşı çalındı!” der gözleri telaşlı bir şekilde parlayarak. Recep İvedik’in yüzünde hafif bir tebessüm belirir. Mazarin Taşı'nın adını pek duyduğu söylenemezdi, ama bu işin sonunda paranın olduğunu tahmin ettiği için hemen bir merak sarar. “Mazarin Taşı ne ya? Onu çalan kim? Biraz daha detay versene!” Cemil Bey heyecanla anlatmaya başlar: “Mazarin Taşı, Fransa’dan özel olarak getirtilen çok değerli bir mücevher. Ülkeler arası dostluğu pekiştirmek amacıyla İstanbul’a gönderilmişti ama daha birkaç gün önce müzeden çalındı! Yetkililer her yerde taşı arıyor, ama ne yazık ki hiçbir iz yok.” Recep İvedik sandalyesine yaslanır ve düşündüğünü belli eden bir poz alır. Cemil Bey devam eder: “Polis de peşinde, ama senin gibi pratik zekalı birine ihtiyaç var. Sen bu işin altından kalkarsın Recep. Durumu araştır ve taşı bulursan büyük bir ödül var!” Bu son cümle Recep’in ilgisini iyice çekmiştir. Ödül büyükse olayla ilgilenmek kaçınılmaz hale gelir. “Tamam lan, ben bu işi çözerim,” der ve ayağa kalkar. Birkaç şey toparlayıp evden hızlıca çıkar. Cemil Bey’in siyah lüks arabasına atlarlar ve müzeye doğru yol alırlar. Müzede İlk İnceleme Müze oldukça büyüktür ve güvenlik önlemleri en üst düzeydedir. Recep, güvenlik görevlilerine ve müze yetkililerine laf yetiştire ola ola olayı anlamaya çalışır. Güvenlik şefi, Recep’e durumu anlatmaya çalışırken Recep kendi tarzında olaya yaklaşır: “Ulan koskoca taşı göz göre göre nasıl çaldılar, anlamıyorum ya. Güvenlik falan koymadınız mı? Her yer kamera dolu, izleseydiniz ya!” Güvenlik şefi utanarak başını öne eğer: “Maalesef kameralar olayın olduğu anda çalışmıyordu...” Bu cevaba sinirlenen Recep, şefin üzerine yürüyüp: “Kamera niye çalışmıyor ya? Siz oraya şov mu yapıyorsunuz, çalıştırın şunu!” diye çıkışır. Neyse ki, Cemil Bey araya girip ortamı yatıştırır. Recep bir süre müzedeki olayı düşünür. Bu işin içinde bir iş olduğuna emindir. Güvenlikler bu kadar zayıfken böyle bir hırsızlık neredeyse kaçınılmazdır. Tam o sırada müzenin köşesinde çalışan bir temizlik görevlisi Recep’in dikkatini çeker. Görevli, Recep’e bakıp hafifçe gülümser ve bir an gözlerini kaçırır. Recep, “Bir dakika ya, bu adamdan bir iş çıkar!” der ve hemen yanına gider. Temizlikçiyle sohbet etmeye başlar. İvedik’in zekası, olayın basit bir temizlik görevlisiyle ilgili olmadığını sezmeye başlamıştır. Temizlikçi, çok bilgili görünmektedir ve Recep ona çeşitli sorular yöneltir. “Sen burada mıydın hırsızlık olduğunda?” diye sorar Recep, gözlerini adamın üzerine dikerken. Temizlikçi bir an tereddüt eder, sonra başını sallar. “Evet, o gece buradaydım. Ama olan biteni göremedim. Sadece sabah fark ettik,” der. Recep şüpheyle kaşlarını çatmıştır ama adamın üzerine fazla gitmek istemez. Daha fazla ipucu için müze etrafında dolanmaya başlar. Çeşitli eserleri incelerken, gözleri yere yapıştırılmış eski bir ayakkabı izi dikkatini çeker. İzin yanına eğilir ve dikkatlice inceler. Bu iz, hırsızın burada olduğunu kanıtlar niteliktedir. Ayakkabı izi, müzenin güvenlik kapısının önünden geçerek dışarıya doğru ilerlemektedir. Sokaklarda Takip Recep, müzeden çıkar çıkmaz Cemil Bey’i arabayla peşine takar ve ayakkabı izlerinin takip edildiği sokağa kadar ilerler. İstanbul’un dar sokaklarında Recep, ayakkabı izlerini dikkatlice takip eder. İzler, eski bir hana doğru gider. Recep, hanın önünde durup kapıyı açar ve içeriye girer. İçeride karanlık bir atmosfer ve birkaç loş lamba vardır. Eski bir masa ve birkaç sandalye dikkat çeker. Recep, çevresine bakınarak içeride kimse olup olmadığını anlamaya çalışır. Tam o sırada arkasından bir ses duyar. “Ne arıyorsun burada?” Recep hemen arkasına döner. Karşısında iri yarı bir adam durmaktadır. Bu adamın Mazarin Taşı ile ilgili olduğunu anında sezer. “Ulan, sen ne ayaksın? Çekil bakiyim, ortalığı karıştırma!” der ve adamın üzerine doğru yürür. Adam bir anlık şaşkınlıkla geri çekilir, ama Recep’in kolay bir lokma olmadığını anlamıştır. Bir yumruk savurur, fakat Recep hızlıca eğilir ve adamın yüzüne sert bir tekme indirir. Adam yere serilir. Recep, adamın cebini karıştırırken bir anahtar bulur. Anahtarı bulan Recep, hanın arka odalarına doğru ilerler. Oda kapısını açtığında, içeride Mazarin Taşı’nı bulur. İşte bu kadar! Taş, mükemmel bir şekilde korunmuş halde bir masanın üzerinde durmaktadır. Recep taşı dikkatlice alır ve yanına koyar. İşin Sonu Recep İvedik, Mazarin Taşı’nı bulduktan sonra müzeye geri döner. Cemil Bey ve güvenlik yetkilileri şaşkınlıkla ona bakarlar. Cemil Bey, büyük bir heyecanla taşı alır ve teşekkür eder. Recep, olayın çözülmüş olmasından memnundur, ama her zamanki gibi işi alaya almadan duramaz: “Bu kadar uğraştırdınız beni, ama taş dedikleri şey ufacık bir şeymiş. Neyse, ödülü alayım da bir kebap ısmarlayayım kendime!” Cemil Bey kahkahalarla Recep’e teşekkür ederken, ödülünü verir. Recep İvedik, taşın bulunmasının ardından büyük bir kahraman gibi anılmaya başlar. Olaylar bu şekilde kapanır ve Recep bir kez daha zekası ve cesaretiyle İstanbul’da bir efsane olur. Tabii ki Recep’in gözünde, olayın en güzel yanı ödülü alıp karnını güzelce doyurmaktır.
@aliyildiz6057
@aliyildiz6057 22 дня назад
Bir gün, İstanbul’un sakin semtlerinden birinde Recep İvedik’in yaşadığı mahallede garip bir olay patlak verir. Mahalleye yeni taşınan, yüzünü sürekli bir peçeyle kapatan gizemli bir kiracı herkesin merakını uyandırmıştır. Komşular, bu kişinin kim olduğunu, neden yüzünü gizlediğini anlamaya çalışırken, Recep İvedik olaya el atmaya karar verir. 1. Sahne: Olayın Başlangıcı Recep, mahalle kahvesinde oturmuş çayını içerken, yan masada oturan iki komşu arasında şu konuşmayı duyar: “Bu yeni kiracı var ya, kim olduğunu bir türlü öğrenemedik. Hep peçeyle geziyor.” “Ben de duydum. Kesin bir şeyler saklıyor. Belki bir suçludur.” Recep’in dikkati anında bu sohbete kayar. Kahvesini bitirip hızla ayağa kalkar ve komşuların masasına yanaşır: "Lan millet işsiz güçsüz mü, ne demek peçeyle geziyor, işin aslını öğrenmek bize düştü demek ki!" Recep, dedektif havasına girer ve peçeli kiracının kim olduğunu öğrenmek için harekete geçer. Tabii ki onun yöntemi biraz farklıdır: En basit yoldan, kapıya dayanmak! 2. Sahne: Recep İvedik ve Peçeli Kiracı Ertesi gün, Recep, peçeli kiracının kapısına dayanır ve kapıyı çalar. İçeriden zarif bir kadın sesi duyulur: "Kim o?" Recep, kapının arkasındaki sesle alay edercesine cevap verir: "Mahalle muhtarıyım, bir sıkıntı var mı, bir sorayım dedim. Hem merak ettik, kimsin sen yahu?" Kapıyı açan kadın peçesini hâlâ çıkarmamıştır. Recep meraklı bir ifadeyle: "Abla, ne bu gizem? Yüzünü niye saklıyorsun? Yoksa ünlü müsün?" Kadın kısa bir sessizlikten sonra hafif bir tedirginlikle: "Lütfen bu konuyu daha fazla kurcalamayın. Özel bir mesele, kimseye açıklayamam." Recep, kadının bu tavrından rahatsız olmaz, aksine daha çok meraklanır ve direk bir soru patlatır: "Yoksa banka falan mı soyduğun için gizleniyorsun? Bak bana söyle, ben hallederim. Bildiğin gibi değilim!" 3. Sahne: Gerçeklerin Ortaya Çıkışı Kadın sonunda Recep'in ısrarlarına daha fazla dayanamaz ve kimliğini açıklar: Ünlü bir opera sanatçısıdır ve bir skandaldan kaçmak için yüzünü saklamaktadır. Ancak Recep'in olayı yanlış anlaması gecikmez: "Opera mı? Sen hayırdır? Sokaklarda operayla mı kovalıyorlar seni?" Kadın gülümseyerek peçesini kaldırır ve hikayesini anlatır. Recep ise durumu hiç beklemediği gibi bulur ama sonunda olayı çözmenin gururuyla kahveye döner. Mahalleli de ona olan hayranlıkla bir kez daha hak verir: “Vay be Recep, yine çözdün olayı ha! Sherlock Holmes falan halt etmiş yanında.” Recep'in cevabı ise her zamanki gibi kibar(!)dır: "O İngilizler anlamaz bizim işlerden. Bizde her şey net olur! Peçeymiş falan, ben hallederim!"
@sevil7009
@sevil7009 22 дня назад
Size çok teşekkür ediyorum Muhteşemdi seriyi baştan sona dinledim heyecanla sona geldim çok etkileyiciydi Filmini izlemek istiyorum 👏🏻👏🏻👏🏻❤❤❤
@sevil7009
@sevil7009 22 дня назад
Teşekkürler 🙏🏻🙏🏻🙏🏻
@sevil7009
@sevil7009 22 дня назад
Teşekkürler 👏🏻👏🏻👏🏻
@sevil7009
@sevil7009 22 дня назад
Teşekkürler 👏🏻👏🏻👏🏻
@sevil7009
@sevil7009 22 дня назад
Teşekkürler ⭐️⭐️⭐️