Zeyrek Akademi Suriçi İstanbul’un kültürel mirası başta olmak üzere tarihini, kültürünü, sanatını, mimarisini, planlamasını, sosyal ve kültürel yaşamını tanıtıcı eğitim ve etkinlikler düzenleyerek, özellikle lisans ve lisansüstü seviyesindeki öğrencilerin yaşadıkları şehre, farklı ve çok yönlü bir vizyonla bakmalarını sağlayan;
Encümen arşivinin dijital ortama aktarılması, mezar taşlarının okunması ve sözlü tarih araştırmaları gibi uzun soluklu araştırmalar yaparak, Suriçi ve Fatih konusunda yapılacak araştırmalara önemli bir altlık ve kaynak oluşturan;
Fatihi bölge bölge çalışarak önemli Kültür Varlıkları ve kültürel mekanlarla ile ilgili gezi rotalarını hazırlayan, bulundurduğu Fatih Araştırma Merkezi ile araştırmacı ve Lisans üstü öğrencilere çalışma mekanı ve kaynak sunan, düzenlediği söyleşilerle ve tez sunumu programıyla alanında uzman kişileri öğrencilerle buluşturan bir eğitim ve araştırma kurumudur.
İnanm ahlakının olumlu tarafı, İnanç sahibi olup olmamamız vaka aleminde herhangi bir değişikliğe sebep olmaz. Bazı durumlarda inancınız dış dünyada sizin gerçekliğinizi meydana getirebilir. Bir kıza aşık olan biri kıza yapacağı teklifin kabul edileceğini düşünse ve gidip kıza evlenme teklifi yapsa kızın bu evlenme teklifini kabul etme ihtimli var, tabi reddetme ihtimali de var. Ancak kızın bu teklifi kabul etmeyeceğini düşünüp kıza hiç teklif yapmazsa tekilifin gerçekleşme ihtimalini ortadan kaldırmış oluyor... Ya da borç paraya ihtiyacı olan birinin arkadaşının kendisine borç para vereceğine inanıp borç para istemesi veya borç para vermeyeceğini inanıp istememesi durumu.
Epistemoloji: Bir fikrin, bir inancın kendisi ile ilgili doğru olup olmadığıdır. İnanma ahlakı ise bir inancın, bir görüşün hangi şartlarda benimseyip benimsemediğimizi gösterir. Örneğin tanrı vardır, ya da tanrı yoktur diyen birinin bu inanca tahki bir yolla mı, yoksa taklidi bir yolla mı ulaştıklarına bakılır. Bu inançlardan tahkiki yolla elde edilen tercih edilir, taklidi yolla elde edilen tercih edilmez. Yeterince bir delil olmadan hiçbir iddiayı kabul etmemelisiniz.
Williem James'in inanma iradesi görüşü, Bir konuda bir fikir, bir görüş, inanma yönünde irademiz var. Dolayısyla insan psikolojisi doğal eğilimi inanma yönündedir. Fikir sahibi olamamaktansa fikir sahibi olmayı seçeriz... İnanma iradesinin olumsuz tarafı. Her bahane ile inanmayı seçiyoruz. X'i değil de Y 'yi seçmemizin sebebi nedir. Bazı inançlarımız ırkımızdan , milliyetimizden, dinimizden, mezhebimizden, meslek grubumuzda ve değişik aidiyetlerimizden dolayı inanırız. Bunlar inanma irademizin olumsuz hallerini oluşturur Bu olumsuzluktan kaçınmak için inanma ahlakı bize yol gösterecektir.
Klasik anlamda doğru önerme, vak'asına mütabık olan önermedir. Williem James'e göre bir fikrin bir düşüncenin vak'a aleminde doğru olup olmadığını görmek istiyorsanız, o düşüncenin fikir(nazari) ve amel açısından size faydası varsa o düşüncenin, o amelin doğru olduğu anlamına gelir. Lehte ve alehte delil varsa inanırız. Lehte ve alehte delil yoksa iman ederiz.
Wlliam James : Ağacı meyvsinden tanımak lazım. Düşüncenin zamanı ve mekanı önemli değildir, düşüncenin ameli sonuçları önemlidir. Doğruluğun tanımı ile doğruluğun kıstası arasındaki fark. Klasik dönemde doğruluğun kıstası, idrakin vak'aya mutabık olmasıdır James'e göre doğruluk nazarda ve amelde faydalı olma durumudur. James'e göre doğruluk kıstası, 1) Nazari ve ameli olarak kabul ettiğiniz düşüncenin sonuçları kişinin lehine olması halinde bu düşünce doğrudur demektir. İnsan nedir? 2) İnsanın insanlığı akılcılığındadır. Hangisi nazarda ve amelde akla uygun yaşıyorsa o daha insandır. Akla uygun yaşamak için şu iki sorumluluğu birlikte yerine getirmesi gerekiyor. A) Doğru olan her önermeyi inançlar sisteminin içine alması gerek. B) Yanlış olan hiçbir önermenin içeri geçmemesi gerek. Bir iddia doğru mu yanlış mı olduğunu akla arzederek ankaşılır. Akıl A'nın B olduğunu ispat ediyorum. Eğer bunu yapabiliyorsa A, B olduğunu doğru olduğu anlamına gelir. Bu tür önermeleri kabul etmemiz gerkir. Akıl A'nın B olmadığını ispatlayabilir. Bunu yapabi yorsa A'nın B olduğu önermesi akıl dışı olduğunu gösterir. Bu tür önermeleri reddetmemiz gerekir. 3) Akıl ne A'nın B olduğunu ispatlyabiliyor, ne A'nın B olmadığını ispatlayabiliyor. James bu üçüncü duruma sır, gizem diyor. Bir iddia akla arz edildiğinde nazari aklın yapabileceği bu kadardır. İnanma ahlakı açısından, Üçüncü seçenek kendi içinde üçe ayrılıyor. 1) Eğer akıl A'nın B olduğunu ispat edemezse dahi, A'nın B olduğuna dair deliller daha güçlü ise bu önerme kabul edilmelidir. 2) A'nın B olmadığını kabul ediyor, ve A'nın B olmadığına dair deliller daha güçlü ise o halde önerme reddedilir. 3) Bazı iddiaların ne lehine ne de aleyhine delil ikame edilemiyor. Nazari akılın bütün imkanalarına rağmen lehte ve aleyhte hüküm veremediğimiz durumda ne yapacağız. James'e göre üçüncü şıkta nazari akıldan vazgeçip ameli akılla karar vermeliyiz. Nazari aklın hakikat kıstası : Doğru yanlış olma durumu Ameli aklın hakikat kıstası: Faydalı ve zararlı olama durumu Ameli akıl doğruluğu yanlışlığı ispat etmeye çalışmaz. Örnek-1 Hayatın anlamı var mıdır. Hayatın anlamlı olduğunu kabul ederek yaşamak mı daha iyi, yoksa hayatın anlamlı olmadığını kabul ederek yaşamak mı daha iyidir. Buna kişinin kendisi karar verecek. İnanç ve iman farkı, İnanç nazari aklın yetkinlik alanında olan şeylere denir. İnanç daima delil gerektirir. Sır olan alanla ilgili delil olmadığı için devreye iman girer. Neye iman ettiğimizi ve neye inandığımızı birbirinden ayırt etmemiz gerekiyor. Williem James'in üçüncü yolu inanma iradesi:..
Kierkegaard: Filozof ve teolog Varoluşçuluğun kurucusu Dindar varoluşçular Ateist varoluşçular İman, mukayyet varlık (nazari olan) ile mutlak varlığın (davranışsal olan) kesişim noktasıdır. Bu kesişim noktası imanda sıçramaya neden olur. Hz. İbrahim'in oğlunu kurban etmesi eylemi mutlak varlığa ulaşma ve imanda sıçramaya neden olmuştur. Gazali'ye göre fıkıh dünyevi bir ilimdir.
Milli eğitim’de gelinen noktayı görünce insan ister istemez hocamızın ve onun gibi kıymetli başka hocalarımızın tavsiyeleri hiç mi dikkate alınmıyor acaba diye düşünmeden edemiyor..😔
Merakla heyecanla bekliyorum. 22. Ders 4 oldu dönüyorum. Bağlamından kopmamak için direniyorum. Bu iş nereye varacak? Düşünce dünyamızın nasıl evrildiğini doğudaki kadim bilginin batı felsefesi karşında duruşu ya da duramayışı..23. Ders gel artık.
Fikozoflar ile kelamcılar arasındaki tartışmanın konusu tanrının doğasıdır. Filozofklar için tanrı akıldır, akli bir ilkedir. Dolayısıyla ondaki herşey zorunludur hem de onun kaynaklık ettiği herşey zorunludur. Tanrı doğasıyla evrenin illeti olduğu için onun evrende kaynaklık ettiği bir zorunluluk vardır. Kelamcılar ise akıl olan bir tanrıyı kabul etmiyorlar. Onlar iradesi olan tanrıyı kabul ediyorlar. Dolayısıyla varlık alemi zorunluluk olmaktan çıkıp imkan alemi oluyor. Aynı tartışma insan aklı için de vardır. Akıl, nazari ve ameli akıl diye iki açıdan ele alınır. Ancak insanın özünü hangi akıl türü aldığı tartışılan bir konudur. Klasik düşünce nazari akılcıdır. Modern düşünce ve kelamcılar iradi akılcıdır.
Agnostik olmak; dindeki nazari sebeplerle ilgilidir. Nazari sebepler iman etmeyen biri ameli nedenlerle(deneyimlerle) iman edebilir. Agnostik biri zorunlu olarak inkarcı olma zorunluluğu yoktur. Agnostik olup ateist olabiliceği gibi, teist de olabilir. Bunda bir çelişki yoktur.
19.yy'dan sonra pozitivistlerin Kant'ın Salt Aklın Eleştirisini mutlaklaştırıp ordan bir doğruluk ölçüsü çıkarmaları ve bu ölçülere uymayan önermeleri reddetmeleri ki bunlar metfiziksel, dini, ve ahlaki önermeleri kapsıyordu. Bu durum modern teologları dini, nazari olmayan bir unsur üzerinden temellendirme çabasına yönlendirmiştir.
Fredrich Schleiermacher, 19. ve 20.yüzyılın en büyük teloglarından. Dini tecrube üzerine çalışmaları var. Dini felsefe ve bilime bağımlı olmaktan kurtararak pozitivizme karşı dini kurtaran kişi olarak biliniyor. Dinin bir özü, bir cevheri var. Dinin özü ancak tecrube edilerek anlaşılabilir. Aşkın olan mutlak varlığa karşı hissedilen bağlılık duygusudur.
Kierkegaard, varoluşçuluğun kurucularından birisi. Sonra varoluşçular inanan ve inanmayanlar olarak ikiye ayrılır. Hz. İbrahim'den zahiren ahlaki olmayan birşey isteyerek onda imani bir sıçrama oluşmasını sağlamıştır. İman sıçraması. Kitap: Korku ve Titreme
"Tanrı, Tanrı'nın yarattıklarını Tanrı'dan kurtarmak için Tanrı'yı Tanrı'ya kurban etti. Tanrı yardım için Tanrı'ya dua etti ama Tanrı Tanrı'ya yardım etmedi. Tanrı, insan yardımıyla Tanrı'yı öldürdü." Teslis paradoksu..
Dekart ve Gazzali nazari bilgiden şüphe ediyorlar. Nazari bilgiyi, nazari bilginin üzerine inşa edemiyorlar. Nazari bilgide kavram ve nesne var ve ikisi arasında boşluk var bu boşluğa şüphe girebiliyor. Şüphenin önüne geçmek için yakini, irfani bilgiye ihtiyaç duyuluyor. Nazari ve fıkhi bilgiyi temellendirdiğinizde herkes için temellendirme yapmış oluyorsunuz. Bu durumda nazari ve fıkhi bilgi objektiftir. Tecrübe bilgi sonucu oluşan irfani bilgi subjektiftir. Sağlıklı bir bilgi için, hem nazari, hem fıkhi, hem kelami hem de irfani bilginin oluşmasıdır.
Nazari olmayan yöntemlerle dini temellendirme yolları. Bunların tamamına fidezim (aklen temllendirilemeyen ancak İman edilen) denir. - Duyguculuk, dini duygulara dayandırarak temellendirme çabası. İman iradenin bir ahdidir... İmanı sadece nazari akıl ile temellendirirsek, iradi aklın dışına çıkarırsak epistemolojik icbar durumu ortaya çıkar. İman herzaman bilgiden ya eksik birşey ya fazla birşeydir. Eğer imanı nazari akılla temellendirilmiş önermelerden oluşuyorsa bu durumda bilgi artı birşey olur. Nazari akıl dinin hükümleri hakkında bir temllendirme yapamıyor. Bu durmda iradi akılla bir temllendirme ihtiyaç duyuluyor. Bu durumda iman, bilgi eksi birşey olur.
Faydalı ve aynı zamanda bu hacim ve ayrıntıda tek seri idi epistemoloji bilgi felsefesi ve tarihine giriş için. Yaz tatili Dolayısıyla ara verildiğine inanmak istiyorum. Sayın yetkili ve ilgililer, serinin devamı ne zaman başlayacak ?
Pozitivistlerin hareket noktası Kant'tır. Viyana'da başladı. Saf Aklın eleştirisinden yola çıktılar. Pozitivistler mümkün tecrübenin dışında olanı bilgiden saymazlar. Kant bize metafiziğin imkansız olduğunu gösterdi. Tanrı, evren ve ruh mümkün tecrübenin dışında kalıyor. Anlamlı önermeler(tecrube yoluyla doğrulanan veya yanlışlanan önermeler) Anlamsız önermeler( tecrube yoluyla doğruluğu veya yanlışlığı yoksa analmsızdır) Metafizik önermeler Din önermeler Ahlaki önermeler Pozitivistlere göre anlamsız önermelerdir. .
Bir şey beşeri idrakin sınırlarını aştığı halde, nazari akıl ile mümkinattan değilde ve sadece iman edilmesi gereken bir şeyse din felsefesinde buna doğma deniyor.
Kant; - Herhangi bir şey akıl açısından mümkün tecrübenin (zamasal ve mekansal) dışında kalıyorsa, dolayısıyla bilmenin konusu ve nesnesi olamıyorsa o konuda agnostik(bilimezci) olmak zorundasınız. - Birşeyin bilgisi hakkında lehte ve aleyhte delil ikame edilemiyorsa yine agnostik olma durumu ortaya çıkar.
Tarihteki ilk agnostik filozof Kant'tır. Kant'ın felsefe sistemi eleştiriseldir. Neyi bilebiliriz sorusuna cevap ararken bu sonuca ulaşıyor. 1) Neyi bilebilirim. - Benim herhangi birşeyi bilebilmem için o şeyin benim açımdan mümkün tecrübelerin sınırları içinde bulunması lazım. - Mümkün tecrübenin sınırlarını zamansal ve mekansal sınırlar belirler. - Eğer herhangi birşey zamansal ve mekansal sınırların içinde değilse beşeri bilginin konusu olamaz. - Klasik metafizik (tanrı, evren ve ruh)ontolojik olarak mümkün değildir. 2) Ne yapmalıyım. 3) Neyi umabilirim. 4) İnsan nedir. Dini agnostizm, Akıl seçenekleri çoğaltma yetisidir. Burada kastedilen nazari (soyut) akıldır. Yani hakikatle bilgi ve kavram üzerinden ilişki kuran yetiyi kastediyoruz. Agnostizm nazari aklın bir hükmüdür. Buna rağmen agnostik dindar veya ateist olabilir. Dini ve iman, ameli akıl üzerine temllendirilebilir ve kişi agnostik dindar olabilir. Bunu iradesi ile yapabilir. Ameli akıl, birşeyin sana faydalı olması durumunda onu kabullenme, ona inanma sonucunu doğurur. Fayda, zarar karşılaştırmasında faydası zararından çoksa inan, zararı faydasından çoksa inanama. Bu da subjektif bir kıstastır. Kant'ta ameli akıl eşittir ahlaktır. İnsanlar ahlaklı olmalıdır. İnsan anacak ahlak aracılığıyla kendisi olabilir. Ahlaklı insan ahlaklı olduğu için dindar olmalıdır. Klasik düşüncede, dindar olduğumuz için ahlaklıyız anlayışı vardır.
Agnostizm; Gnose, gnosiz Yunanca biligi demektir. A olumsuzluk eki olunca Agnsotizm bilinemezcilik demek. Genel agnostizm, hiçbir şeyi bilemeyiz anlayışıdır, mutlak şüpheciliğe tekabul ediyor. Özel(lokal) agnostizm, belli bir şeyin bilenemeyeceği iddiasıdır. Bunlardan biri dini agnostizmdir. Tanrının varlığı ve yokluğu bilinemeyeceği düşüncesidir. Tarihteki ilk agnostik filozof Kant'tır...
Din, ilahi maksatlar ve insanların maslahatlarını(faydalarını) merkeze koyan emirler bütünüdür. Dini maksatları dört ayrı kategoride inceleyebiliriz 1) İman, akaid ( değişmez) 2) Ahlaki değerler ( değişmez) 3) İbadetler ve ritüeller( değişmez) 4) Sosyal hayat, siyasal hayat, kültürel hayat ve medeni hayatı düzenleyen kurallar(değişir). İslam dini, onu savunan ve ona saldıran iki dar görüşün arasında sıkışıp kalmış (garip) bir dindir. Sorun dinde değil dinden yana olanların ya da dine karşı olanların dar görüşleridir...
Klasik anlayışa göre, dine akli olmayan yaklaşımlar. 1) Akıl ile din çelişmez. Akli olan dinidir, dini olan aklidir. Zahiri bir karşıtlık çıktığında tevil yoluna gidilir. Çünkü dinin dili semboliktir, bilimin dili kavramsaldır. Tevilin ilkesi, herhangi bir ayetin zahiri akli ve tecrubi bir muhaliye yol açması durumudur. 2) Akıl ile din birbirinden farklıdır. Dinin alanı farklı, aklın alanı farklıdır. Böyle olduğu için aralarında bir karşıtlık olamaz. 3) Akıl ve din birbirine karşıttır. Konu aynı ama iddialar farklı.
Dini yorumlama biçimleri: -indirgemeci yaklaşım; dini, dini olmayan unsurlarla, illetlerle açıklama biçimidir. 5:01 -Fonksoyalist yaklaşım, Dinin gördüğü işlevler üzerinden anlamaya çalışmaktır. -Nazari ya da kognetif yaklaşım, Dine bilgi kaynağı muamelesi yapan görüştür.