Onemli bir konu ama sunumda sorunlar var. Keske once bulgularla ve hikayeyle baslayip yontem kismini yedirerek devam etseymis Ertan Bey. Calisma kiymetli ama sunum baska bir sey. Nacizane elestirim budur.
Çok güzel bir söyleşi olmuş. Akıcı ve güzel seçilmiş sorulardı. Hepinize teşekkürler... Oktay Hoca'm kitabın anlatımı, 'kurgusu', yer yer akışa müdahil olmanız, anlatımı Yıldız Hanım üzerinden kurgulamanız ataerkil düzende kadını ön plana çıkarmanız, ... her şeyiyle çok harika bir kitaptı. Gerçekten de söylediğiniz gibi bir aile üzerinden pek çok şeye dokundunuz, Ermeni tehcirine değinmiş olmanız (Bana Evimizi Anlat,Anahid kitabından alıntı..) hepsi muhteşemdi. Bu derin araştırmalar sonucu kaleme almış olduğunuz kitabı okuma fırsatını bana sunduğunuz, kitabı imzalı bir şekilde elimde tutabilme şansını tanıdığınız ve en önemlisi de sizinle tanışmış konuşmuş olduğum için çok çok şanslıyım. Size ve Claire Hocama müteşekkirim.. Kaleminiz dert görmesin. (İçinde matematik yok ama.. BAYILDIM kitaba😂😅😊😊)❤❤❤ Bir gün muhakkak Ordu'yu ziyaret edip daha farklı bir gözle gezeceğim🙏🏽🙏🏽
Cumhuriyet tarihinde Atatürk ten sonra en verimli plan proje ve kalkınmayı başarmış liderdir..Millidir,Türk Cumhuriyetine ve Milletine gönülden bağlıdır..
Merhum Süleyman Demirel, öyle sığ bakışlarla anlasibilecek bir insan değil..O Cumhuriyetin eğitimde firsat eşitliğine önem verdiği ,devlet imkanlarıyla çok iyi eğitim almis,Türk Cumhuriyetine ve Milletine 50 yıl büyük hizmetler yapmiş, çok zeki ,esprili,sade ,problem çözen büyük bir devlet millet adamıydı..Ruhu şad olsun..
Güzel bir inceleme olmuş. Demirel’e hiç oy vermedim ama Özal ve Erdoğan’ın dönemini yaşadıktan sonra birçok yönünü arar oldum. Hiç olmazsa yasalara uyardı, toplanan vergileri, alınan borçları kendisi ve ailesi için hat vurup harman savurmazdı. 60’lı yıllarda SSCB gezisine Nazmiye Demirel’in berberi de götürüldü diye ülkede kıyamet kopmuştu. Nazmiye Demirel kıyafetlerini Olgunlaşma Enstitüsüne diktirirdi, özel terzileri yoktu..
Biyografi filmlerinin saçmalığı, biyografi yazmanın saçmalığının en somut örnekleri olsa gerek. çünkü, olmayan bir şeyi olmuş gibi göstermeye çalıştıklarını hemen anlarsın.
Konuşmada, Belgrad ve Ankara örnekleri kısmına gelinceye kadar geçen sürede, yani 1 saatlik sunumun çoğunluğunu oluşturan kısımda anlatılan kozmopolitizm düşüncesinin tarihsel süreci kısmı aşırı sıkıcı ve gereksizdi. Belgrad ve Ankara ksımı ise güzeldi. Teşekkürler
Kamera neden sabit sadece konuşmacıyı çekiyor? Niçin dinleyiciler ve salon arada gösterilmiyor?.Bu tip sinemagofrafiden uzak çekimler izlenmeyi de düşürüyor
Tarihin her döneminde süper zeki insanlar istatistiksel olarak var olmalı. Yani bir toplumda milyonda bir dahiler çıkar. Bunların IQ su mesela 190'dır- 200'dür. Bu kişiler doğru şartlar altında, doğru insanlar ve doğru bir eğitimle bir yerlere ulaşırlar. Birisi Da Vinci olur, birisi Newton olur, birisi Einstein olur. Bu şaşırtıcı değil. Dahiler her dönem olur, olmuştur, olacak. Osmanlı toptaklarında da mutlaka bu dahilerden gelip geçti. Osmanlının nüfusu da az değildi. Neticede her dönem için ortalama 20-30 milyon insan yaşıyor olmalı. Yani istatistiki olarak her dönem 20-30 dahi çıkaracak bir insan grubuna sahiptik. Hadi diyelim bunlar doğru şartlar altında olmadığı için küçükken öldü yada eğitim alamadığı için kendini gösteremedi vs. Ama tesadüfen dahi olsa 600 yıl boyunca numune olsun diye bile birileri çıkmaz mı? Bir DaVinci, bir Arşimed, bir Aristo, bir Tesla, bir İbni rüşd, bir İbni Haldun, bir İbni Sina bari çıkaramaz mıydık. Osmanlı da ne eksikti de bir tane bile dahimiz olmadı? Bu insanlar arasında bir tane bile resme inanılmaz (aşırı, olağan üstü vs.) yetenekli olan kişi yoktu yada müziğe yada alet yapımına, mühendisliğe, matematiğe vs. Bu inanılmaz değil mi?
Konuşmanızı zevkle izledim. Özellikle mübadele sonrası türkçe dilli ortodoksların yaşamı ve güçlükleri ile verdiğiniz bilgiler çok güzeldi.Ancak karamanlılarla ilgili verdiğiniz bilgiler de kapadokya bölgesiyle ilgili 1500lü yıllardaki tapu ve tahrir defterlerinde elde edilen bilgilere yer vermemeniz dikkatimi çekti. Bildiğiniz gibi, defterlerde Karamanlıların "karamanos"," zımmiyanıi Karaman" gibi tabirlerle yunanca konuşan rumlardan farklı not edildiğini ve isimlerinin Murat, Yağmur, Sultan, Altun gibi Türk isimleri taşıdığını da anlatabilirdiniz. (Evangelia Balta) Karamanlı ismi, 2 hanın isminden veya İstanbulda ki bir semtten çıkacak kadar basit değildir.Karamanlılarla ilgili Türkopollerden bahsedebilirdiniz. Kapadokya türkçe konuşan ortodoksların Kayseride yaptıkları kongrede aldıkları, Türkiye ve vatanlarına bağlılık kararlarından bahsedebilirdiniz. Mübadele sebeplerinde Patrikhanenin Yunanistan taraflı davranışları nedeniyle, patrikhanenin İstanbul dışına taşınmasının istenmesi, karşılığında mübadelenin kabul edildiğini bahsedebilirdiniz. Türkçe konuşan ortodoksların değişime tabii tutulmasının en önemli nedeni, patrikhanenin İatanbul da kalmasıdır. Çünkü, Patrikhanenin dini kullanarak bu halkı manüple edilmesinden korkulmuştur. Konuşmanız için teşekkürler.
Sevgil Aytek, bir yolculuk esnasında bu tarihsel "zorunlu" göç yolculuğunu çokça hüzünlenerek ama " ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi" izledim.Tam da hayalini kurduğum kişi olmuşsun.Tüm kalbimle kutluyor,devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Tebrikler, sunumunuzu objektif buldum ve ilgi ile izledim. Sayın Korhan Gümüş'ün de değindiği Anadolulu mülteci ile mübadil arasındaki ayırım konusunda sunumunuzda yaptığınız açıklamaların bu konuyu pek bilmeyen izleyiciler için faydalı olduğunu umarım. Objektif bilimsel çalışmalarınızın devamını dilerim.
Mübadele öncesi de büyük bir savaş ve kırım nedeniyle göç yaşandı, bunlar mültecidirler ve sayıları nedir? Mültecilerle mübadillerin ayrımını yapmamız yerinde olur, yoksa meselenin üzeri örtülmüş oluyor.
Korhan Bey, sunumun yaklaşık ilk 20 dk'lık bölümünde bahsettiğiniz bu konuya açıklık getirmeye çalışıyorum. İnanıyorum ki sorularınızın yanıtları sunumun içerisinde var.
Aynülhayat Uybadın'ı Türkiye Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler XXI Konferansında dinleme şansım olmuştu. Konferanstaki sunumu gibi yukarıdaki sunumu da çok bilgilendirici ve ilham verici. İlgilisi için, kendisinin doktora tezini ayrıca tavsiye ederim.
1994 yılında İstanbul merkezli çıkarılmaya başlanan ve tüm Türkiye'de elden dağıtılan Eksik Etek dergisinin resmini Feminist dergisi ile birlikte koymuşsunuz ancak hiç bahsetmemişsiniz. Çıkarılmaya başlandığı dönemde başka kadın dergisi olmaması vesilesiyle bir boşluğu doldurmuş olması ve arkadaşıma dokunma kampanyasının resmi sahiplenicisi olması bir yana, gerek çıkarılış biçimi gerek dağıtımı gerekse kendisini dayandırdığı altyapı -kadın grupları yanında erkek gruplarının kendilerini sorgulamalası uzerine kurulu olması - nedeniyle kadın hareketinin önemli bir parçası olmuştur. Hem Devlet Kütüphanesinden hem de Kadın Eserleri Kütüphanesi'nden sayılarına ulaşmanız mümkün olacaktır.
Irki bir anlayış ile “Yahudi” meselesini almak, kavramak ne kadar isabetli olacaktır bilmiyorum, peygamberlerden gelen habere uymama belki onu tersine çevirme çabasını bu kavrama eklemek lazım gibi Mesela “Dine itaat etmeyen felsefe” denilebilir bu duruma...