Hocam bende İslami seçtim ama insanları kırmamak için elimden geleni yapıyorum zam gelse bile utanarak söylüyorum çalıştığım yerde İslami secende secmeyende iyi ve kötü insanlar vardır 🙏
(Not: bu adamı okumadan bu adamı anlamış biriydim bende ADHD var baktığım her şey manaız geliyor algım bozuk yani. Ben daha çok küçükken konuşmanın mantıkla aynı şey olduğunu ön görmüştüm. Tractatus u okuduğumda dediği her şeyi daha önce düşündüğüm için duygulandım.) Wittgenstein ın anlatmaya çalıştığının özeti: Simgeler ve im ve imlenen açısından yapılabilinecek ortak hamle belirlemedir. Yani bir durum veya o durumun değili. (Betimlemeler genel durumlar dışında , özellikle bir hissiyatın tarifi kısmında işlevsizdir.) bu sebeple benke aynı şeyi yaşamayan beni anlayamaz. Ha işte bu raddede aslen günlük tümceleşmenin bir belirleme olduğunu anlarız. Kurduğumuz her bir konuşma şu şekilde gösterebilebilir. (p v q)’ <=> q = q gibi var syarsak görürüz ki yapılan her bir konuşma . Matematiksel dizi içindeki bir olgu kombinasyonu şeklinde ilerlese bile günün sonunda P veya onun değili olan q şeklinde bir onaylama veya onaylamama boyutuna gelecektir. Kısaca insanın konuştuğu yaptığı duygusal davranışlar her şey samimiyetsizliğe çıkar. Dünyadaki her insan kendi egosunun veya kendi lehinin belirlenmesini istediği için bu yönde. Dil yani iletişim aracımız bozuktur. Hissiyatları ifade etmeye yetmez yani aslında empati yapılınabilecek bir şey değildir sonuçta herkes belirleme yapan bir rolkeser. (Not 2: Bu kitap öncesinde Matematiğin felsefesi adlı Bertrand Russel yapımı eserin okunmasını tavsiye ederim)
İslam'ı, tamamen kendilerine özgü (yani doğal olarak da kendi bakış açılarından görebildikleri kadar, izah ile vaaz eden Muhammed, bulundukları yarımada coğrafyasında bulunan, hemen hemen bütün Arap (bedevi) kabilelere bunu kabul ettirmeği başarıp, böylece, önceleri kendi aralarında savaşıp duran bu kabileleri, BİRLEŞTİREREK, belli bir Askerî Güç oluşturmalarına yol açıp, böylece yavaş yavaş, dünya çapında ses getirecek şekilde, dışarı kavimlere doğru, Din yayıyoruz gibi, ilk bakışta meşru da görülebilen bir BAHANE ile saldırmağa onları kendi hakimiyetleri altına alırken, bu arada elde ettikleri ganimetler dolayısıyla, zenginleşip, daha da güçlenmeğe başlamış ve bu böylece devam etmiştir... Sonra Müslüman olan diğer kavimlere gelince, bunlarda belli ki, o tarz bir fikriyat ile önce çıkıp, benzer davranışlar içinde olmayı başaramayanlar, azınlık olarak, birleşik Arap güçleri karşısında varlık gösteremeyip, onlara yenilmiş ve tabi olmağa, vergi vermeğe vs. mecbur kalmışlar. İşin asl ve pratikte ki özeti bu. Yani, dinsel söylemin içine yerleştirilmiş olan kutsallık başta, her şey, dahiyane bir insan eseri olup, hakikatla doğrudan bir alakası yoktur.
Aklın,bilimin ışığında yolumuzu aydınlatmazsak,bizim dışımızdakilere ,kin ve nefretle bakan zihniyete teslim oluruz.Çözüm,savaş...imana getirene kadar...Cahillere teslim olmayalım... Yolunuz açık olsun.teşekkürler...
O arkadaşınıza çocukluğumuzda dinlediğimiz bir öykü çok yakışıyor, Yasin Hocam :... kendisini saraya sürükleterek getirten oğluna, babası "ben sana Kral olamazsın demedim, adam olamazsın dedim", der!!!
Prof olmuşsun, Medrese eğitimi almışsın, islam dinini saadi arabistan zannedecek kadar cehalete gark olmuşsun. Bir de bilirkişiymiş gibi konuşuyorsun yazık ki yazık. Adem, ibrahim, musa ,isa, müekkede 10 bin kişiden mi ibaret. Neyse herşey birşeydir, cehalet Hiçbir şeydir. Hele bir de okumuş cahil ise va esefa.