BU ŞARKIYI ZOHRAB İSİMLİ AZERİ BİR PİYANİST KARDEŞİMİZ İCRA ETMİŞTİR SES KAYDI ONA AİTTİR. BU KİŞİ SADECE BAŞKASININ YAPTIĞI İŞLE HAVA ATIYOR! Arkadaş sana ait olmayan bir ses kaydını sana aitmiş gibi paylaşma. Emek hırsızlığı yapma! İnsanları kandırıyorsun. O eseri senin parmakların çalmıyor. Müzisyen olmayanı kandırabilirsin ancak. Ayıp!.. Yapabildiğin şeyleri paylaş!!!!!
Bu yazıya nereden başlayacağım inanın bilmiyorum! Yazarken art arda kaç dal sigara içtiğimi ve yüreğimin nasıl can çekiştiğini anlatamam. Gözlerimden düşerken damlalar kağıdıma; ben yine belki de hiç kavuşamayacağım onu düşünüyor ve yine onu yazıyorum... Size bugün umut verici bir yazı yazmayı ve bu yazıyı yazmayacak kadar onun beni sevmesini çok isterdim ama maalesef... Çoğu yazarlar kaybettikleri ile yitirdiklerini yazıya aktarırlar lakin ben yazar değilim ve ben; kaybettikleri mi değil, ölümüne yaşamak isterken yaşayamadığım Kader'imi yazacağım. İnsanın sarıldığına değil; deli gibi sarılmak isteyipte sarılamadığına sevdasını verirdiğini, seni anlıyorum diyenlerin aslında hiç bir şey anlamadığını ve “bu aşk seni delirtir be kardeşim" diyip iç çekenlerin, aslında haklı olabileceğini onu severken öğrendim! Onu severken yandım ben... Bundan tam on sene önce söylediklerine kulak astığım babamın: “oğlum sana ne oldu böyle?" diyen, ağlamaklı çığlıklarıyla uyanıyorum gecenin köründe. O an gözümde canlanıyor; 25 yıldır “beni burada bekle ben geleceğim" diyen sevdiğini bekleyen Sinoplu “Aşık Ecevit'in" o acı hikayesi ve kendimi bir duvar dibinde ağlamaklı buluyorum... Nasıl anlatılır bir babaya: gözünden bile sakındığı evladını böyle perişan edenin, aslında oğlunun Kader'i olduğu? Nasıl hissettirilir...? Beni yaralayan buda değil aslında! Beni yaralayan tam olarak onun bana: “BEKLE" bile dememesi ve gece yarısı uykumu bölen onsuz kabuslar... Bu yazının daha güzel halini size onunla aynı evin balkonundan yıldızlara bakarken yazmayı çok isterdim ama ben babamın da dediği gibi; onsuz bir dört duvarın içinde kanepeye uzanmış tek başıma izlediğim bir çizgi filme ağlayarak yazıyorum. Babam bir defasında: “iyi bir kalbiniz varsa çizgi film izlerken bile ağlarsınız. Kendinize sizinle beraber çizgi film izlerken ağlayabilecek eş ve arkadaş seçin, hayat sadece gülmekten ibaret değil" demişti. Ben buna o zamanlar gülüp geçmiştim! Babamın ne demek istediğini uzun yıllar sonra bugün, bir çizgi film'e tek başıma ağlarken anladım ve Anladığım da çoktan ölmüştüm... Onun acısı bir neşter gibi kalbimi parçalarken, ben hayatı onunla öğreniyorum. Sabrı onunla... Bir insan ne kadar acıya dayanabilir? kaç saat uykusuz kalırsa bedeni yorgun düşebilir? Sokak lambaları saat kaçta söner? Hava kaçta kararır? Güneş kaçta batar onu severken öğrendim. Psikiyatri ilaçlarınında artık işlevini yitirip işe yaramadığıda... Artık ciden yavaş, yavaş deliriyorum! Gözümden uyku akıyor, bedenim çok yorgun. Adım atacak takatim yok! İçimde ki cenazeyi henüz kaldıramadım. İnsanın iki kalbi vardır. biri kanar,biri tahammül eder ama ben bittiği yerdeyim. Kaybeden insanların arkadından kurulacak bir empatim yok benim. Bana anlat diyorlar da; Ben anlatmaktan korkuyorum, oda belki suçlanmaktan. Ne diyelim; hayat herkese buruk bir gülümseme ile bakmak oldu artık bana! Eskiden acılarımı uyuyarak unutmaya çalışan biriydim ben ama, artık uyuyamıyorum bile... Çok zamansız girdi kalbime, çok zamansız sevdim onu ve çok zamansız tanıdım. Bu zamana kadar hiç bir kızı severken bu kadar acı çekmemiş, bu kadar mutlu olmamıştım. Sesi gökyüzüm, gülüşü yorganım; varlığı baharım olan... Ah benim kaşına gözüne kurban olduğum. Çok zamansız düşüyor aklıma; acının en derin halini yaşatıyor bu bitkin yüreğime... Sanki düşler ülkesinin gel, git yabancısıyımda bu kadar ikilemler arasında yüzüp duruyorum. Vazgeçmiycem ama! Ne olursa olsun, ne kadar zorluk karşıma çıkarsa çıksın; sözümün arkasında durup onu bekleyeceğim. Hep istemiyorum dese bile, beni Allah'a şikayet etmiş olsa bile bekleyeceğim... Kader'im olana kadar, Ona yazamadığım ama, onun için dinlediğim tüm şarkıları onunla dinleyene kadar bekleyeceğim... Mevsimler, mevsimleri; aylar, seneleri kovalamayı bırakana kadar ben durmadan onu bekleyeceğim...💔