The aim of the Association is to provide scientific, industrial and social cooperation in the field of Hydrogen Technologies, to develop sustainable coordination and to carry out related activities.
Son zamanlarda yurtdışındaki fuarların TAMAMINDA hidrojen teknolojisinin öne çıktığını görüyoruz. Biz Türk firmaları bu konuyu ne kadar takip edebiliyoruz yoruma açık. Derneğinize büyük sorumluluk düşüyor. Kolaylıklar dileriz.
Selam.Karadenizdeki hidrojensülfürün ayrıştırılması ve hidrojen&sülfür üretilmesi için nasıl bir elektroliz ihtiyacımız var?Yada başka bir ayrıştırma metodu var mı?
Heaven:cennet hollandada hidrojen ile ilgili çalışan tüm projeleri, grupları ve çalışmaları hollandanın enerji birliği için bir araya getiren ve gittikçe büyüyen bir projedir. AB desteklidir.
Hocam amotör olarak uğrastığım konu elektroliz ile hidrojen üretmek hali hazırda yeni bir hücre yapmaktayım dolasıyla proğramınızı gôrseller ile destekleseydiniz çok faydalı olur diye düşünüyorum sizden amotörlere yönelik bir proğram daha bekliyoruz ayrıca hidrojen ve oksijeni ayrıştırabiliyorum hocam depolama kısmını nasıl halledebiliriz arastırmamda yediyüz barlarda sıkıştırarak sıvıya dönüş tüğünü oğrendim avrupada katı olarak depoladıklarını gördüm malesef ülkemizde amotör bilgileri paylaşmakta bilenlerdede çok cimri
Merhabalar. Sizleri severek takkip ediyorum. Sizi izledikçe ülkemin gelecek potansiyelinin nekadar çok büyük olduğunu fark ediyor ve seviniyorum. Size bir sorum var hocam. Benim gibi sıradan bir vatandaş için, bor madenlerinin olduğu lokasyonlardan arsa, tarla almak mantıklımı? Nerelerden almalıyız? Teşekkürler.
Sn.Adnan Bey neden Sn.konugunuz Inci Hanim veya diger konuklarinizin sozlerini kesiyorsunuz? Bunu cok fazla yapiyorsunuz ve konuyu dagitiyorsunuz.. Lutfen bunu yapmamaya gayret edin tesekkurler
Soldaki 2000-2005 döneminde Niğde üniversitesinde Hocamız idi. Termodinamik dersinde de ders kitabımız sağdaki Yunus Çengelin kitabı idi. Hey gidi günler...
Eski bir Sisecamli olarak sisecam Duzcam in hidrojeni iyi tanıdığını biliyorum.Biraktigimda iyi bir hidrojen üretim ve kullanıcı kadrosu vardi Duzcam üretiminde hidrojen şekillendirmede kullaniliyor. Ve üretim tesisleri ve 10000 metrekube geçen depolama tesisi var. Doğal gazın içine hidrojen enjekte ederek fırın yanmasının iyileştiği ile ilgili bilgilerimiz var SİSECAM İN YESİL HİDROJEN ELDE İMKANİ DA VAR Tek engel camcilar çok konservativdir. Onlar için fırın refrakteri ve ve cam kalitesi çok önemlidir Davranış biçimleri de bırak birisi yapsın biz sonradan alırız. Cam sektörünün lokomotifi Pilkington dur bütün yenilikler oradan çıkar Orası deniyorsa olur.
Sayjn hocam hep anlattiginiz öneri peki önerilerle bir yere varilmaz bu önerileri yapmak icin bir baslangic yapmalisiniz eger gerkirse bilim adamlarini ve yahut bilim üzerinde calisan arge calisanlari yani sahislari bir yere davet edip bir baslagic yapmalisiniz enazindan eldeki elamanlarin sayisini bigisini bir toparlamalisiniz bu bir öneri saygilarmla.
Ben yapay zeka konusunda hocamla aynı fikirde değilim, tabi sadece bir önsezi, gelecekte bana göre yapay zeka insan hayatında bir peygamberlik görevini yapacak yani insanlar için tüm olasılıkların hesabını yaparak evrensel değerlerin insanın hayatında olması için belkide bize baskı yapacak:)
Değerli Hocam yanlış anlamayın sadece meraktan soruyorum, hidrojen konusu açıldığında, nükleer enerji konusunda master yapmış arkadaşım hidrojeni üretirken harcadığın enerjiyi üretmek zaten problem diyor, yani temiz enerji üretmek için yine doğayı kirletiyorsuna getiriyor konuyu. Bu durumda hidrojeni kömürden üretiyorsa Çinliler, bu nasıl temiz enerji oluyor?
Aslında Bor ve Hidrojen konusu belli oranda iç içedir. Belki bu konuya ülkece eğilmemiz gerek. "Yeşil Hidrojen" ülkemizin kurtuluş reçetesi olabilir. Yenilenebilir Enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin elektrolizle veya ileride teknolojisine ulaşabilirsek Marmara ve Karadeniz'in altındaki Hidrojen Sülfür'den Hidrojen elde etmek için kullanılması prensibine göre çalışan bu yöntem gerçekten de bir çok sorunu çözebilir. Öncelikle Yenilenebilir enerji'nin kullanımındaki en büuük engel güvenilir olmaması yani şansa bağlı olarak düzensiz bir enerji sağlamasıdır. Rüzgar durduğunda rüzgar türbini veya hava bulutlu olduğunda güneş paneli yeterli enerji üretemeyebilir. Hidrojen'in ise enerji sektöründe kullanmanın önündeki en büyük problem üretimi için gereken enerjinin Hidrojenin yanması ile su oluşumu sonucu çıkan enerjiden daha fazla olmasıdır. Yani Hidrojeni elde etmek toplamda ciddi enerji kaybı yaratıyor. Bu iki problemin çözümü bu iki sistemi birleştirmekte yatıyor olabilir. Yani yenilenebilir kaynaklara göre Hidrojen her an kullanıma hazır güvenli enerji olduğu için yani "enerji güvenliği" sağladığı için bu enerji kaybı göz ardı edilebilir. Ek olarak yenilenebilir enerjinin ihtiyaç fazlası üretilen ve kullanılamayan elektriği depolamış olur(yazın enerji tüketimi azken güneş panelinin fazla elektrik üretmesi veya ihtiyaç olnayan bir zamanda Rüzfarın şiddetlenip türbinin fazladan elektrik üretmesi gibi gibi). Ülkemiz yenilenebilir enerjiler yönünden çok zengin bir durumdadır ve bu potansiyeli hidrojen üretmek için kullanmamızı sağlayabilir. Hidrojen kullanımındaki ikinci en büyük problem depolamadaki güvenlik endişeleridir. Çünkü Hidrojen oldukça yanıcı ve patlayıcı bir maddedir. Roket yakıtında kullanılır desem yeterli sanırım. Hidrojen serbest halde kimyasal olarak çok aktif olduğu için patşar. Bunun güvenli depolanması için Hidrojen'in güvenli bir element ya da bileşiğe tutunması gerekir. Bunun için en uygun aday da BOR elementidir. Bor bileşiği halinde Hidrojen güvenli bir şekilde depolanır ve kolayca kullanılır.(SodyumBorHidrür ve Amonyum Boran vb) Ülkemizdeki Yenilebebilir Enerji ihalelerinde elde efilen enerjinin tamamı veya belli bir kısmı(atıyorum %60-70 gibi) kapasitesinde Yeşil Hidrojen Çevrim Santrali kurulması(Doğalgaz yetine) veya devlet tarafından "Yeşil Hidrojen alım garantisi" verilmesi gibi yöntemlerle bu iş yürütülebilir
Aslında Bor ve Hidrojen konusu belli oranda iç içedir. Belki buna da değinmek lazım. "Yeşil Hidrojen" ülkemizin kurtuluş reçetesi olabilir. Yenilenebilir Enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin elektrolizle veya ileride teknolojisine ulaşabilirsek Marmara ve Karadeniz'in altındaki Hidrojen Sülfür'den Hidrojen elde etmek için kullanılması prensibine göre çalışan bu yöntem gerçekten de bir çok sorunu çözebilir. Öncelikle Yenilenebilir enerji'nin kullanımındaki en büuük engel güvenilir olmaması yani şansa bağlı olarak düzensiz bir enerji sağlamasıdır. Rüzgar durduğunda rüzgar türbini veya hava bulutlu olduğunda güneş paneli yeterli enerji üretemeyebilir. Hidrojen'in ise enerji sektöründe kullanmanın önündeki en büyük problem üretimi için gereken enerjinin Hidrojenin yanması ile su oluşumu sonucu çıkan enerjiden daha fazla olmasıdır. Yani Hidrojeni elde etmek toplamda ciddi enerji kaybı yaratıyor. Bu iki problemin çözümü bu iki sistemi birleştirmekte yatıyor olabilir. Yani yenilenebilir kaynaklara göre Hidrojen her an kullanıma hazır güvenli enerji olduğu için yani "enerji güvenliği" sağladığı için bu enerji kaybı göz ardı edilebilir. Ek olarak yenilenebilir enerjinin ihtiyaç fazlası üretilen ve kullanılamayan elektriği depolamış olur(yazın enerji tüketimi azken güneş panelinin fazla elektrik üretmesi veya ihtiyaç olnayan bir zamanda Rüzfarın şiddetlenip türbinin fazladan elektrik üretmesi gibi gibi). Ülkemiz yenilenebilir enerjiler yönünden çok zengin bir durumdadır ve bu potansiyeli hidrojen üretmek için kullanmamızı sağlayabilir. Hidrojen kullanımındaki ikinci en büyük problem depolamadaki güvenlik endişeleridir. Çünkü Hidrojen oldukça yanıcı ve patlayıcı bir maddedir. Roket yakıtında kullanılır desem yeterli sanırım. Hidrojen serbest halde kimyasal olarak çok aktif olduğu için patşar. Bunun güvenli depolanması için Hidrojen'in güvenli bir element ya da bileşiğe tutunması gerekir. Bunun için en uygun aday da BOR elementidir. Bor bileşiği halinde Hidrojen güvenli bir şekilde depolanır ve kolayca kullanılır.(SodyumBorHidrür ve Amonyum Boran vb) Ülkemizdeki Yenilebebilir Enerji ihalelerinde elde efilen enerjinin tamamı veya belli bir kısmı(atıyorum %60-70 gibi) kapasitesinde Yeşil Hidrojen Çevrim Santrali kurulması(Doğalgaz yetine) veya devlet tarafından "Yeşil Hidrojen alım garantisi" verilmesi gibi yöntemlerle bu iş yürütülebilir
Aslında Bor ve Hidrojen konusu belli bit oranda iç içedir denebilir. Belki "Yeşil Hidrojen" ülkemizin kurtuluş reçetesi olabilir. Yenilenebilir Enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin elektrolizle veya ileride teknolojisine ulaşabilirsek Marmara ve Karadeniz'in altındaki Hidrojen Sülfür'den Hidrojen elde etmek için kullanılması prensibine göre çalışan bu yöntem gerçekten de bir çok sorunu çözebilir. Öncelikle Yenilenebilir enerji'nin kullanımındaki en büuük engel güvenilir olmaması yani şansa bağlı olarak düzensiz bir enerji sağlamasıdır. Rüzgar durduğunda rüzgar türbini veya hava bulutlu olduğunda güneş paneli yeterli enerji üretemeyebilir. Hidrojen'in ise enerji sektöründe kullanmanın önündeki en büyük problem üretimi için gereken enerjinin Hidrojenin yanması ile su oluşumu sonucu çıkan enerjiden daha fazla olmasıdır. Yani Hidrojeni elde etmek toplamda ciddi enerji kaybı yaratıyor. Bu iki problemin çözümü bu iki sistemi birleştirmekte yatıyor olabilir. Yani yenilenebilir kaynaklara göre Hidrojen her an kullanıma hazır güvenli enerji olduğu için yani "enerji güvenliği" sağladığı için bu enerji kaybı göz ardı edilebilir. Ek olarak yenilenebilir enerjinin ihtiyaç fazlası üretilen ve kullanılamayan elektriği depolamış olur(yazın enerji tüketimi azken güneş panelinin fazla elektrik üretmesi veya ihtiyaç olnayan bir zamanda Rüzfarın şiddetlenip türbinin fazladan elektrik üretmesi gibi gibi). Ülkemiz yenilenebilir enerjiler yönünden çok zengin bir durumdadır ve bu potansiyeli hidrojen üretmek için kullanmamızı sağlayabilir. Hidrojen kullanımındaki ikinci en büyük problem depolamadaki güvenlik endişeleridir. Çünkü Hidrojen oldukça yanıcı ve patlayıcı bir maddedir. Roket yakıtında kullanılır desem yeterli sanırım. Hidrojen serbest halde kimyasal olarak çok aktif olduğu için patşar. Bunun güvenli depolanması için Hidrojen'in güvenli bir element ya da bileşiğe tutunması gerekir. Bunun için en uygun aday da BOR elementidir. Bor bileşiği halinde Hidrojen güvenli bir şekilde depolanır ve kolayca kullanılır.(SodyumBorHidrür ve Amonyum Boran vb) Ülkemizdeki Yenilebebilir Enerji ihalelerinde elde efilen enerjinin tamamı veya belli bir kısmı(atıyorum %60-70 gibi) kapasitesinde Yeşil Hidrojen Çevrim Santrali kurulması(Doğalgaz yetine) veya devlet tarafından "Yeşil Hidrojen alım garantisi" verilmesi gibi yöntemlerle bu iş yürütülebilir
Aslında Bor ve Hidrojen konusu belli oranda iç içedir. Belki "Yeşil Hidrojen" ülkemizin kurtuluş reçetesi olabilir. Yenilenebilir Enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin elektrolizle veya ileride teknolojisine ulaşabilirsek Marmara ve Karadeniz'in altındaki Hidrojen Sülfür'den Hidrojen elde etmek için kullanılması prensibine göre çalışan bu yöntem gerçekten de bir çok sorunu çözebilir. Öncelikle Yenilenebilir enerji'nin kullanımındaki en büuük engel güvenilir olmaması yani şansa bağlı olarak düzensiz bir enerji sağlamasıdır. Rüzgar durduğunda rüzgar türbini veya hava bulutlu olduğunda güneş paneli yeterli enerji üretemeyebilir. Hidrojen'in ise enerji sektöründe kullanmanın önündeki en büyük problem üretimi için gereken enerjinin Hidrojenin yanması ile su oluşumu sonucu çıkan enerjiden daha fazla olmasıdır. Yani Hidrojeni elde etmek toplamda ciddi enerji kaybı yaratıyor. Bu iki problemin çözümü bu iki sistemi birleştirmekte yatıyor olabilir. Yani yenilenebilir kaynaklara göre Hidrojen her an kullanıma hazır güvenli enerji olduğu için yani "enerji güvenliği" sağladığı için bu enerji kaybı göz ardı edilebilir. Ek olarak yenilenebilir enerjinin ihtiyaç fazlası üretilen ve kullanılamayan elektriği depolamış olur(yazın enerji tüketimi azken güneş panelinin fazla elektrik üretmesi veya ihtiyaç olnayan bir zamanda Rüzfarın şiddetlenip türbinin fazladan elektrik üretmesi gibi gibi). Ülkemiz yenilenebilir enerjiler yönünden çok zengin bir durumdadır ve bu potansiyeli hidrojen üretmek için kullanmamızı sağlayabilir. Hidrojen kullanımındaki ikinci en büyük problem depolamadaki güvenlik endişeleridir. Çünkü Hidrojen oldukça yanıcı ve patlayıcı bir maddedir. Roket yakıtında kullanılır desem yeterli sanırım. Hidrojen serbest halde kimyasal olarak çok aktif olduğu için patşar. Bunun güvenli depolanması için Hidrojen'in güvenli bir element ya da bileşiğe tutunması gerekir. Bunun için en uygun aday da BOR elementidir. Bor bileşiği halinde Hidrojen güvenli bir şekilde depolanır ve kolayca kullanılır.(SodyumBorHidrür ve Amonyum Boran vb) Ülkemizdeki Yenilebebilir Enerji ihalelerinde elde efilen enerjinin tamamı veya belli bir kısmı(atıyorum %60-70 gibi) kapasitesinde Yeşil Hidrojen Çevrim Santrali kurulması(Doğalgaz yetine) veya devlet tarafından "Yeşil Hidrojen alım garantisi" verilmesi gibi yöntemlerle bu iş yürütülebilir
Bor ve Hidrojen konusu aslında büyük oranda iç içedir. Belki "Yeşil Hidrojen" ülkemizin kurtuluş reçetesi olabilir. Yenilenebilir Enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin elektrolizle veya ileride teknolojisine ulaşabilirsek Marmara ve Karadeniz'in altındaki Hidrojen Sülfür'den Hidrojen elde etmek için kullanılması prensibine göre çalışan bu yöntem gerçekten de bir çok sorunu çözebilir. Öncelikle Yenilenebilir enerji'nin kullanımındaki en büuük engel güvenilir olmaması yani şansa bağlı olarak düzensiz bir enerji sağlamasıdır. Rüzgar durduğunda rüzgar türbini veya hava bulutlu olduğunda güneş paneli yeterli enerji üretemeyebilir. Hidrojen'in ise enerji sektöründe kullanmanın önündeki en büyük problem üretimi için gereken enerjinin Hidrojenin yanması ile su oluşumu sonucu çıkan enerjiden daha fazla olmasıdır. Yani Hidrojeni elde etmek toplamda ciddi enerji kaybı yaratıyor. Bu iki problemin çözümü bu iki sistemi birleştirmekte yatıyor olabilir. Yani yenilenebilir kaynaklara göre Hidrojen her an kullanıma hazır güvenli enerji olduğu için yani "enerji güvenliği" sağladığı için bu enerji kaybı göz ardı edilebilir. Ek olarak yenilenebilir enerjinin ihtiyaç fazlası üretilen ve kullanılamayan elektriği depolamış olur(yazın enerji tüketimi azken güneş panelinin fazla elektrik üretmesi veya ihtiyaç olnayan bir zamanda Rüzfarın şiddetlenip türbinin fazladan elektrik üretmesi gibi gibi). Ülkemiz yenilenebilir enerjiler yönünden çok zengin bir durumdadır ve bu potansiyeli hidrojen üretmek için kullanmamızı sağlayabilir. Hidrojen kullanımındaki ikinci en büyük problem depolamadaki güvenlik endişeleridir. Çünkü Hidrojen oldukça yanıcı ve patlayıcı bir maddedir. Roket yakıtında kullanılır desem yeterli sanırım. Hidrojen serbest halde kimyasal olarak çok aktif olduğu için patşar. Bunun güvenli depolanması için Hidrojen'in güvenli bir element ya da bileşiğe tutunması gerekir. Bunun için en uygun aday da BOR elementidir. Bor bileşiği halinde Hidrojen güvenli bir şekilde depolanır ve kolayca kullanılır.(SodyumBorHidrür ve Amonyum Boran vb) Ülkemizdeki Yenilebebilir Enerji ihalelerinde elde efilen enerjinin tamamı veya belli bir kısmı(atıyorum %60-70 gibi) kapasitesinde Yeşil Hidrojen Çevrim Santrali kurulması(Doğalgaz yetine) veya devlet tarafından "Yeşil Hidrojen alım garantisi" verilmesi gibi yöntemlerle bu iş yürütülebilir
Hocam, köklü enerji çözüm için; Yılda kabaca 50 milyar dolar, 10 yıl için 500 milyar dolar yurtdışına ödüyoruz. Bu rakamı, yerli milli yeşil enerji projesine yatırsak olmaz mı?
Bor ve Hidrojen konusu içiçedir. Yeşil Hidrojen ülkemizin kurtuluş reçetesi olabilir. Yenilenebilir Enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin elektrolizle Hidrojen elde etmek için kullanılması prensibine göre çalışan bu yöntem gerçekten de bir çok sorunu çözebilir. Öncelikle Hidrojen'i enerji sektöründe kullanmanın önündeki en büyük problem üretimi için gereken enerjinin Hidrojenin yanması ile su oluşumu sonucu çıkan enerjiden daha fazla olmasıdır. Yani Hidrojeni elde etmek toplamda ciddi enerji kaybı yaratıyor. Ancak hidrojen her an kullanıma hazır güvenli enerji olduğu için yani "enerji güvenliği" sağladığı için bu enerji kaybı göz ardı edilebilir. Ek olarak yenilenebilir enerjinin ihtiyaç fazlası üretilen ve kullanılamayan elektriği depolamış olur(gündüz enerji tüketimi azken güneş panelinin elektrik üretmesi gibi). Ülkemiz yenilenebilir enerjiler yönünden çok zengin bir durumdadır ve bu potansiyeli kullanmamızı sağlayabilir. Bu aynı zamanda yenilenebilir enerjinin önündeki en büyük problem olan dengesiz ve dalgalı enerji üretimini(rüzgarın esmemesi, dalganın durması, gece güneşin olmaması gibi) daha stabil ve güvenilir hale getirilmesi ve dolayısıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının daha çok kullanılabilmesi anlamına gelir Hidrojen kullanımındaki ikinci en büyük problem depolamadaki güvenlik endişeleridir. Çünkü Hidrojen oldukça yanıcı ve patlayıcı bir maddedir. Füze-Roket yakıtında kullanılır desem yeterli sanırım. Hidrojen serbest halde kimyasal olarak çok aktif olduğu için patlar. Bunun güvenli depolanması için Hidrojen'in güvenli bir element ya da bileşiğe tutunması gerekir. Bunun için en uygun aday da BOR elementidir. BorHidrür bileşiği halinde Hidrojen güvenli bir şekilde depolanır ve kolayca kullanılır. Bor da Dünya'da en çok ülkemizde bulunuyor. Ülkemizdeki Yenilebebilir Enerji ihalelerinde elde edilen enerjinin tamamı veya belli bir kısmı(mesela %75 gibi) kapasitesinde "Yeşil Hidrojen Çevrim Santrali kurulması(Doğalgaz çevrim santrali gibi)" veya devlet tarafından "Yeşil Hidrojen alım garantisi" verilmesi gibi yöntemlerle bu iş yürütülebilir
Mevcut enerji pahalılığında hidrojenin elektri üretimindeki kullanımı için beklerken mevcut yakıtların verimliliğini arttırmada katkı olarak kullanımı için de üniversitelerde eğitim verilebilir mi?Veriliyor mu?Sanki bu çalışmalar sanayi sitelerinde bireysel girişimlerle sınırlı kalıyor