Hallac'a yöneltilen asıl suçlama "en el hakk" (Ben gerçeğim = Ben Allah'ım) sözüydü. Başlıca suçlamalar ve son cümle: Mucizelerin ve büyünün reklamı. Hallâc, son hutbesinde, mucizelerini, artık Allah'ın kullarına gürültüsüzce verdiği basit keramet, bireysel ve özel lütuflar olarak değil, Allah'ın acil fiilleri, peygamberlik misyonunun işaretleri için ayrılmış bir terim olan "mu'cizât" olarak sunar. azizler; Allah'ın yüce kudretinin gaspı (da'vetü'r-rubûbiyye). “İnsanlar hacca gidiyor, ben de evime hacca gidiyorum. Hayvan kurbanları sunuluyor. Canımı ve kanımı kurban olarak sunuyorum”; Zendaka suçu (“sapkınlık”), devletin güvenliğine saldıran sapkınlık. Maniheistlere verilen isim buydu; Hukukun Kötülenmesi: Dini uygulamaların ve bunların kanunlaştırılmasının önemsiz oldugunu soylemesi Tasavvufun en incelikli mistiklerinden biri olan Hallac'ın doktrinini tanımlamak için karmaşık, ilahi düşüncenin tam ifadesi olan Kuran'ın saf kökeniyle yeniden bağlantı kurma eğiliminde olan çok sayıda eserin yazarı. Onun şiiri, ekvator alfabesi arayışında Mutlak'ı ve onun orijinal harflerini arama çabası olarak kabul edilir. El-Hallâc el-Esrâr, Esrar Adamı (veya sırların) lakabı... Hallâc, arayışının başlangıç noktasında yoğun bir Allah arzusuna sahip olan bir mutasavvıftır: “Kalbim dağılmış arzularla doluydu, ve göz seni gördüğünden beri burada toplanmışlar. » Büyük gelişmeleri arasında: kalp bilimi ve sevgi aracılığıyla ilahi birliğe ulaşma arzusu; tüm dinlere özgü sentez ve manevi temel arayışı; ve deneyim sorunu. Kalp ilmi, mutasavvıfların derinleştirdiği bir ilim olan, temellerini atan Kur'an metniyle ortaya konmuştur. İnsan, ilahi olanın tefekkürüne kalbi aracılığıyla girer. İnsanın geçmesi gereken ve ruhun arınma derecesine karşılık gelen farklı ardışık zarfları vardır. Hallac'a göre yolun veya yükselişin üç aşaması vardır: Tövbe aşaması veya duyuların çilesi; Tanrı ile yaratıkları arasında sevgi ve arzunun karşılıklılığının kurulduğu kitlesel arınma aşaması (kendimizi öznel benliğimizden ayırırız); ve son olarak, ilahi olanla birliğe yol açan ruhun çileciliği aşaması. Böylece Sufi, kendisini ilahî sözün kaynağına bağlayan “ben” deme hakkını elde etmiş olur çünkü o, daha sonra Allah ile birleşme aşamasına ulaşır. Farklı şiirleri onun gönül ilmini ve zühdün birliğe yönelik meselesini göstermektedir: "Bilimin gözüyle bakışım meditasyonun saf sırrını ortaya çıkardı"; “Bilincimde bir ışık parladı”; “Sevgilimi gönül gözüyle gördüm. Ben de ona dedim ki: Sen kimsin? Bana cevap veriyor: Sen! » ; “Ben sevdiğim kişi oldum ve sevdiğim kişi de ben oldu” “Senin bana olduğun gibi ben de sen oldum”; “Beni kendine yaklaştırdın ve senin ben olduğuna inanmaya başladım”; “Eğer gerçekten O isem nasıl eğlenebilir ve kaygısız olabilirim”; “Görünüşe göre muhatap benim özüm aracılığıyla benim özüme konuşan bizzat benim.” Kaside VII Hallâc, Yaradan ile mahlûk arasındaki ilişkiyi anlatmak için aşk (mahabbah) kelimesini kullanır. Ona göre ezeli aşk, ilahi zatın kendisine olan aşkıdır, aşk, kâmil bilgi “ma`rifet” sırasında tüketilir ve tatmin edilir. Hallâc, iman ile ayinleri birbirinden ayırır: Kendini Allah sevgisine adamak isteyen kişi, iç imanını en derin seviyelere kadar geliştirir; ayinler ve dogmalar ikinci planda kalacak, dindarlık onu esas olandan ayıracaktı. Hallac diyor'ki: " Kendimi, senin aşkına adamak için, insanların dinlerini, geleneklerini terk ettim, sensin benim dinim ve örfüm" Ölümünden neredeyse yirmi yıl önce Kudüs'teydi ve şunu ilan etti: “Ben Haç'ın yüce otoritesinde öleceğim! Artık Mekke'ye veya Medine'ye gitmek istemiyorum." Kur'an-ı Kerim'de Allah şöyle buyuruyor: "Biz ona (insana) boynundaki damardan daha yakınız." Hallaci Mansur bu'un gorunus le davranir Alevilik bu Allah sevgisi ve Allah'nan birligini kabul etmis ve Bu Hallac in bakisini tam Allevilgin ozune kaydetmisdir
Şimdi bazı yaratıklar cenabı allaha küfür ediyorlar ezanla alay ediyorlar yaaa nesil nekadar asilmile oldu yaratana. Köti söz olurmu ölünce huzurunu çıkacağız allahım insanları ıslah eyle
Hallaç hindistanda büyü uzurune ihtisas yapmış Allah'ın hulul eder diyen birisidir ve İsmail siasidir bu anlatılanlar hepsi İsmail duasının uydurmasidir
Hadi yaaa.. Vay anası be... Demek öyle olmuş...😃😃😃 Allahınız size akıl fikir vere diyeceğim ama; olsaydı verirdi, varsa da bu kadar vermiş. Uydur uydur sür pazara.. Kör atın kör alıcısı olur derler.
Asıl öldürülme olayını anlatmamışsınız. Olaya sadece hikaye boyutunda yaklaşmışsınız. Hallacı mansurun hallaç denilmesi baba mesleğinden gelir. Asıl ölüm sebebi zamanın yönetimine adeletsizliğinden dolayı kafa tutmuştur. Diğer olaylarda bahanesi olmuştur.