Türkiye'de bu zamana kadar yapılmış,üzerinde çok çalışılmış,her tarafından kültür ve sanat akan,gerek seslendirmeler,gerekse verdiği bilgiler tarafından hazırlanmış en iyi belgeseller.Her biri farklı bir şehri farklı bir yazar/müzisyen/sanatçı ile tanıtan enfes yapıtlar. Tüm yaş grubuna hitabıyla gönüllerde taht kuran,tüm sanatseverlerin izlemesi gereken her bölümü birbirinden heyecan verici başyapıt niteliğindeki belgeseller.
Hep üzülüyor insan, hayatlarının trajik olmasına bu sıra dışı sanatçıların... Sadece biraz olduğu gibi kabul edilmeye, ilgiye ve desteğe ihtiyaçları var. Aykırı doğmak bedel ödetiyor. Tüm ülkelerin bu şekilde özel doğmuş sanatçılarını kollaması ve bütçe ayırması gerek. Bu yazgı değişmeli. Sanatçılar, bilim insanları ve yenilikçi beyinler hayatı ilerleten, yaşarken değerleri bilinmeli.
43 dakikalik videonun 39 dakikasini bu kadinin iiiii iiii iiiii iiiiii lerini dinlemekten sinir krizi gecirerek ciktim banyo yaparken. Insan bir calisir konusma tarzini duzeltip sonra video yapar
vakti zamaninda trt 2'yi iple çekme nedenimdi bu program. giriş introsu halen aklımda. cok kaliteli bir yapımdi. programda gösterilen avrupa enstantanelerine bakiyorum da arap bahari henuz olmamış avrupa demografisi henuz bozulmamış. guzel zamanlar.
Selâm, Hıfzı Topuz'un Fikret Mualla'ya dair "eski aşkı ve akrabası Semiha Berksoy" cümlesine bir itirazı olmuş mudur? Çünkü " İki Aykırının Mektupları" kitabı referansıyla söylersem bir yakıştırmadan öteye gidemez.
Federico Garcia Lorca, Morales ailesinin evine gitmişti. Morales ailesi aristokrat kültürden gelen, Falangistas, yani milliyetçi eğilimli, Camisas Azules (mavi gömlekliler milis grubu) kurucusu bir aileydi. Her ne kadar siyasi eğilim olarak zıt olsalar da Federico Garcia Lorca'yı seviyorlardı. Morales ailesi ve kardeşler Lorca'yı evinde misafir etti. Devlet güvenlik güçleri Lorca'yı teslim almak istediğinde Morales kardeşler onu vermediler ama Lorca teslim oldu. Kardeşler her ne kadar Lorca'yı kurtarmak isteseler de başarılı olamadılar. Lorca, gece yarısı hapishaneden kaçırıldı. Sonrası ise ölümü...
Videonun başındaki “demek ki hiçbir şey anlamadın” şiirinin almancasını bir türlü bulamadım. Almanca araştırdıkça da sözün Bertolt Brecht’e ait olmadığını inanmaya başladım.
Gürer Aykal beyefendi gibi bir değerin anlatması çoktan da öte birhoş olmuş..Beethoven den söz ederken kendini övme Faslı artı koskoca Bach a ,,zavallıcık ,, gibi tanımlamalarıyla tıpkı şefliğinde olduğu gibi şişik egosunun yaptığı işin kalitesine engel oluyor olması üzücü. TRT ye bu programı için teşekkür ederizgürele rağmen keyifli izlenebiliyor
Emeğinize teşekkürler ama anlatan değerli sanatçımızın bozuk Türkçe'si kulakları tırmalıyor ayrıca Michelangelo'nun Roma'daki en onemli eserlerinden Vatikan'daki Pieta heykeli ve şimdi adını hatırlamadığım küçük bir kilisedeki Musa heykelleri neden anlatılmamış? Çok büyük eksikler bunlar.
16:28 Beyrut'tan Bekaa Vadisi'ne arabayla giderken, çalışmayan navigasyon yüzünden kendimizi bu Hizbullah'ın mahallesinde bulmuştuk. Yanlış yerde olduğumuzu hemen hissettik ama başımıza bir şey gelmedi.
Commedia aslında özel isim değil o dönemde sonu iyi biten (sevinçli) edebî çalışmaların genel adıdır (tragedia “acıklı” karşıtı). Dante mektuplarında eserinden “kutsal şiir” diye bahseder. Dolayısıyla komik tarafının pek olmadığı bir yer. Bu güzel çalışmadaki eksiklik bu bu bence
hocam telif mevzusu için sesi kesmek yerine Hüsamettin beyin konuşmaları sırasında görüntüyü karartsaydınız keşke izlenemez hale getirmişsiniz güzelim belgeseli.
Ya arkadaş, yanlışlar var. Birincisi, Medici leri eleştiren ve onlara rakip olan aile PAZZİ. İkincisi, Pazzi suikastinde Lorenzo değil, kardeşi Giuliano ölüyor. Lorenzo yaralı kurtuluyor. İstanbul'a kaçan suikastçiyi yakalayıp, Lorenzo'ya teslim eden Osmanlı hükümdarı Beyazıd değil, Fatih Sultan Mehmet.
Üye olduğum kütüphanede bulduğum her kitabını okudum..özellikle Ana muhteşem, onu bir defadan fazla okudum..gerçekten çok güzel..hiç eğitim almamış olduğuna inanmak guc..çok yetenekli bir yazar..en sevdiğim Rus yazar..en sıkıcı konuları hic sıkmayan bir dille anlatıyor..hiç kasvet yok..
En sevdiğim mimarlardan biridir Antoni Gaudidir. Ölüm seklide bir hayli üzücü isine aşık birinin işine odaklanmışken tramvay altında kalıp ölmesi.. Mezun olduğu vakit hocaları ya bir dahi ya da bir deli şeklinde söylevde bulunmuslar. Koskoca bir şehri o kadar uyumla tasarlamış hayran olmamak mümkün değil.