Dinlerken içim acıyor, gözlerimden yaşlar süzülüyor. Ülkemiz çok büyük bir müzik dehasını kaybetmiş gerçekten. Daha yirmisindeyken bu kadar donanım ve birikim kazanmış, dev bir saz virtüözüne dönüşmüş, modern çağın pîri olmuş bu değerli hazineye, bu güzel insana nasıl kıydınız? Şu incecik narin parmaklarından çıkan tek bir nota kadar değeri olmayan, insanlıktan aciz, sanattan bihaber caniler bu güzel insanı ve nice güzel insanı yok ettiler. Utanmadan yaşamaya devam ettiler, bitmediler, çoğaldıkça çoğaldılar.. Böyle değerli cevherler toprak altındayken, hiç hak etmeyenler nefes almaya devam ettiler. Adaletin yok dünya..
Hasret Gultekin sehirli durusu ile gelenegi evrensellige tasiyabilecek degerli bir insandi. Onu sadece baglama ve halk muzigi baglaminda degerlendirmek dogru olmaz. Ondan feyz alacak gencler salt gelenek icinde yogrulmaz, yasadigi cagi icsellestirmis, idrak etmis, hayat felsefesini farkli felsefelerle harmanlayabilen, dunyaya sozu olan gencler olurdu. Bunlar aslinda birer hayali okul. Sanatta, edebiyatta, felsefede hatta bilimde farkli ekoller ve farkli okullar var. Hasret yasasaydi kesinlikle dusunsel anlamda onun okulunda okurdum.
Sanki yanilacagini yakilacagini bilmiş gibi.... Kendi ağıdıni tellere vurmuş... Hasret sen bu dünyadan bu yikilasi dünyadan iyi ki geçtin... Sensiz müzik de halk da eksik kalırdı... İyi ki bağlamayı eline aldın ve mucize yarattın... Senin eşin benzerin yok... Senden bir tane daha yok...
Bu kadar iyi bağlama çalan ne gördüm ne duydum. İnsanın içine işliyor ne bikiyorsun dinlemekten ne de dikkatin dağılıyor. Baglamanin piri benim gönlümde Hasret Gültekin dir.