Rıfat Çığ is the official RU-vid channel where you can watch nature and history documentaries.
When Rıfat Çığ completed his education, he worked as a researcher at the METU Institute of Marine Sciences for a while. But the urge to do something different in her took her over to the pages of radio microphones and magazines, then to the front of her lenses. She has been preparing documentaries on nature and history without interrupting on several different TV channels for many years. Rıfat Çığ gives his viewers the details of which are not known from nature and sometimes from life and past times.
Size milyarlarca canlının milyarlarca ara form fosili nerede yada çernobil , nagasaki, hiroşima ve nükleer güç olan devletlerin çevreye yaydıkları radyasyon nedeniyle mutasyona uğrayan canlılar evrimleşen canlılar x man insanlar nerede demeyeceğim.Çünkü evrimciler herşeye bir hikaye uydurmakta mahirler. Evrim dediğiniz türleri türlerin kökenini anlatıyor.Tür demek genler demektir .Bir türü oluşturan her özellik genlerle oluşuyor.Tavus kuşunun muhteşem tüyleri , kartalın yüksek hizlara dayanıklı kanat yapısı hepsi genlerin emri altında oluşuyor.Dünyada yaşayan milyarlarca tür trilyonlarca fizik ve kimya teknolojıleri içeren optimize özellik , bir canlıda sayısız optimize özellik hepsi aynı anda mutasyonla oluştu deyip kabul etmemi bekliyorsunuz. Milyarlarca canlı için bir canlıda bir ara form değil bir devenin muhteşem teknolojik özellikleri için sayısız mutasyona uğramış ara form gerekirdi.Peki bu mutasyonlar kendini kaybetmiş sayıda niye oluşsun.Bilinen şu mutasyonlar canlının iyiliğine de olan değişimler değildir.Canlıyı geliştirmez kanserin önemli bir sebebidir.Evrim geçirmemiş milyon yaşında böcek v.b. canlı fosilleri bulunuyor.Size bir evrimcinin kör mutasyonla neyi ifade ettiğimi sorduğunda verdiğim örneği verceğim: Kör mutasyon ifadesinden kastımı bir örnekle açıklayacağım:Arıların havadaki statik elektrik yükünü farkettiği bilinmektedir.Ancak buna rağmen önlerindeki örümcek ağlarına neden yakalandığı incelendiğinde, örümceklerin ürettikleri özel bir sıvıyla ağlarını kaplayıp nötralize ettiği bu sayede arının ağı farkedemeyip ağa yakalandığı bulunmuştur. Buradan çıkarmamız gereken sonuçlar:Arı havadaki statik elektriği anlayacak fizik bilimine ait teknolojik bir yeteneğe sahip bu yeteneğine genlerinde mevcut bilgiyle sahip olmakta.Arıya uçması sırasında avantaj sağlayan böyle bir özelliğe tesadüfi rastgele oluşan bir mutasyonla oldu diyebilir miyiz?Bunu evrime uyarak böyle kabul etsek aklımız razı geir mi hiç? Yetmedi arı dışındada uçan bir çok böcekte varolan bu özellikle mücadele ederek ağıyla avlanmak zorunda olan örümceğin içine düştüğü çıkmazı anlaması ,anladıktan sonra vücudunu bir kimya laboratuvarı gibi kullanıp sorununu çözecek nötral sıvıyı üretmesi gerekiyor dikkat edelim bu sıvının üretilmesi ilgili genin kontrolünde olmaktadır. Yaşam mücadelesi için avantaj sağlayan bu genin tesadüf sonucu rastgele oluştu demek mümkün mü?Akla uygun mu?İşte kör mutasyon dediğim budur.Ve bu anlattığım doğada mevcut milyarlarca örnekten bir tanesidir. Önce prokaryat sonra ökaryot sonra ... bu işte bir önyargıdır.Sizin sıralamanıza göre gelişmişlik sıralaması gibi bakarsanız prokaryot olan az gelişmiş bakteriler hala mevcut yada hiçbir sınıflamaya sokamayacağınız virüslerde varlığını sürdürüyor yani evrimle ilgili yaptığınız ilkellik gelişmişlik yakıştırması çöp oluyor.Çünkü bakteride(prokaryot),ökaryot hücrelerde,virüslerde varlıklarını sürdürebilecek özelliklere sahip canlılardır.Nasıl olmaları istenmişse genetik materyalinin üzerinden öyle yaratılmışlardır.Bu arada virüslerde,prokaryotlarda(hücre çekirdeği bulumayan bu canlıda genetik materyal sitoplazmasında dağınık haldedir),ökaryotlarda herşey genetik materyal tarafından kontrol edilir ve ouşturulur.Hep var olan hücre çekirdeği değil virüsler dahil her canlıda olan genetik materyaldir,genlerdir.Canlı çoğalırkende varlığının temel hazinesi yönetici var edici molekülü olan genetik materyalini ya eşleşme yoluyla virüsse işgal ettiği canlıya replik ettirerek çoğalır.Benimde anlatmaya çalıştığım bu zaten canlının nasıl olursa olsun herşeyi genetik materyalidir,genleridir.Canlının türünü belirleyen çoğalmasını sağlayan metabolik faaliyetlarini yöneten genetik materyalidir.Ben kolaycı yada önyargılı değilim.Evrimcilerin genlerin mutasyonun nasıl olduğunu açıklayamamaları 'Genleri o kadarda gözünüzde büyütmeyin' diyerek geçiştirmeleri.Düşünen bir insan olarak genlerin varlığı keşfedilmiş,, , evrimcilerin imkansız mutasyonlarla değişimin olduğunu açıklamayı tercih edişleri evrimcileri ideolojik bir gurup olarak görmeme yol açmıştır.Yine ifade edeyim evrimciler ampirik gözlemler ve buna bağlı yakıştırmalar ,uydurulan hikayelerle bilim yapmış olmuyorlar.Bir evrimden bahsediyorsanız genetik materyalde genlerde değişimin nasıl olduğunu bilimsel olarak insanın aklıyla alay etmeden açıklamalısınız
Evrimcilerin Darwin den evrimi anlatmaya başlamaları da manidardır. Çünkü Darwin ampirik gözlemleri ile( DNA ve genlerin varlığından habersiz şekilde) türlerin kökenini; canlıdaki farklılıkların sebebini ; açıklamaya çalışmıştır. Darwin bugün için (DNA ve genlerin varlığı keşfedildikten sonra)anlam ifade etmeyen değerlendirmeler yapmıştır. Çünkü canlının dna'sını görmezden gelerek; şöyle rastgele oldu dediğinizde; bilim yapmış olmazsınız. Varsayalım vücut hücrelerinde değişim oldu.Vücut hücresindeki değişim canlının üreme hücresine aktarılmaz (Yani kaza sonucu kolunu kaybeden bir kişinin;sağlam kollu çocuğu olur ) Vücut hücresindeki değişimin; aynı canlının üreme hücresindeki ilgili özellik geninin kodunda;nasıl bir değişim yaparak ; yeni bir kod oluşturduğunu açıklayamayan hangi evrimi anlatıyorsunuz.Evrimcilerin, kendilerini sıfırlayan bu bilimsel gerçeği ; değersizleştirmek için genlerin işlevini ; değersiz, önemsiz hale getirmeye çalıştıklarını da; söylemek isterim.Evrimci "Genleri kafanızda o kadar da büyütmeyin" diyecektir. Genin insan için ne demek olduğuna da değineceğim.Halkın anlayacağı şekilde anlatayım: Hiç tek yumurta ikizi gördünüz mü ?Benim gördüğüm tek yumurta ikizi kardeşler in (birebir aynı DNA'ya sahip oldukları için) dış görünüşlerinin (fenotipinde)birebir aynı olduğudur. Bu çocukların bazı özelliklerinin; çevresel faktörlerin etkisiyle ;fenotipe (Dış görünüşe )değişik şekilde yansıması (şişman kaslı olma farkları vb) yine kalıtımın konusu içindedir.Evrimcilere bu ufak farklardan ekmek çıkmaz. Canlının fenotipinin( dış görünüşünün) tamamen genlerin kontrolünde olduğunu ; ikizler üzerinde kolayca gözlemleyebilirsiniz ve anlayabilirsiniz. Dna'dan önce, evrim efsanesini ampirik gözlemlerle ;güzellemeler ile götürmüş olan ideolojik zihniyetler ;DNA'nın keşfi ile duvara toslamışlardır. DNA üzerinden izah edemeyecekleri evrimi,dna'dan habersiz Darwin üzerinden anlatmaya; hala türlerin kökeni kitabını basmaya;devam etmektedirler Çünkü Evrim Darwin'in Evrim hikayesidir. Düşüncenin ,hatta inançların ,zihniyetin yaşam biçimlerinin vb'nin evrimi vardır. Evrimin olmaması gerçeği ,Hristiyanlık, İslam dinle ilgili bir konu değildir. DNA'nın ,genlerin keşfi ile canlıda Evrim efsanesinin olmadığı ; canlının akıllı ve bilinçli bir tasarımla oluştuğu ; anlaşılır hale gelmiştir. Bana göre,gören beyinlerin, bu tasarımların büyük bir güç tarafından yaratıldığını ,kavraması da söz konusudur. DNA demek canlının organlarının, her hücresinde, canlıya ait tasarımın muazzam büyüklükte bilgisinin( insan dna'sının büyüklüğü ortalama 2 metredir )hücre çekirdeği gibi çok küçük bir hacme; kodlanarak kaydedilmesidir. Felsefi bakış açısıyla,her şeyde olduğu gibi canlının evrimi olmalı demekle(varsayımıyla) evrim olmuyor. Canlı evrimi, biyoloji biliminin,DNA üzerinden izah etmesi gereken ;bu izahı milyonlarca canlı türü için ölçerek( bilimsel) ispatlaması gereken; bir durumdur. Milyonlarca canlı türü için evrimin, DNA üzerinde nasıl olduğunu; açıklamak zorundasınız.Evrimciler,canlının hangi canlı olduğunu belirleyen,kimliği olan DNA'ya karşı,hesap vermelidir. Felsefi düşünüş ile canlı evrimi yorumu yaparak, fen bilimlerinden onay alamazsınız.Evrim dediğiniz; doğal seleksiyon mekanizmasını öngören bir tasarım ve planın olduğunu reddeden; her şeyin rastgele tesadüflerle oluştuğunu öngören;en temel meselelerden dişi ve erkek canlının bile izahını DNA üzerinden yapamayan bir hikayedir. Evrim için bilim demiyorum. Çünkü bilimsel düşüncenin izah ettiğim gibi evrensel kabullerini içermeyen; bana göre canlı alemini ve sahip olduğu teknolojileri düşündüğümde ve DNA nın varlığını öğrendikten sonra fantastik bir efsanedir.Bol hikaye içerir dna ve genleri yok sayar. Evrimin varlığının ,şüphesiz olmuş bitmiş; sanki laboratuvar ortamında,deneysel olarak ispatlanmış;bir bilimsel görüşmüş gibi kendinden emin şekilde anlatmak; onu bilimsel yapmaz. Ya da çoğunluğa bir bilginin ;iletişim kanalları ile kabul ettirilmesi ;o bilgiyi bilimsel bilgi yapmaz. Çoğunluğun kabul ettiği bilgi ;bilimsel bilgi anlamına gelmez. Kalıtım kanundur. Herhangi bir proteini sentezleyen genin eksikliği,hayati faaliyetleri %80 - 90 olumsuz hale getirebiliyor. Hatta bu durum ,canlının ölümüyle sonuçlanabiliyor. Üzücü sonuçları ile tanıdığımız SMAhastalığı, SMA geni ile oluyor.Sahip olduğumuz genlerle; bugünkü mevcut sağlığımıza sahibiz ya da sahip değiliz. Hastalık genleri olan insanlar veya olan genlerle hastalanmayan veya var olmayan genlerle hasta olanlar var. Kalıtımın kuralları içerisinde tabii ki çevresel faktörlerin eklenmesi söz konusu (bu genlerin işlevselliğin de )Evrimciler, kalıtımla ; evrimi birbirine karıştırarak; genler düzeyinde hiçbir kanıt ortaya koyamayan evrimi;meşrulaştırmaya çalışıyorlar.Evrimin dna'da açıklanmış hiçbir karşılığı yok.DNA üzerinden açıklanmayan hiçbir teoriyi, biyoloji bilimi içine YAMALAYAMAZSINIZ. Gelelim mutasyonlara. Evrimcilerin sıkıştıklarında başvurdukları mutasyon palavrasına.Evrimciler laboratuvar ortamında bile ;yarattıkları mutasyonlarla; istedikleri sonuçları alamadılar.Mutasyonla ilgili şöyle bir örnek vermek istiyorum.Bir kuşun yaşamına uygun uzun gaga yapısı; uzun bacakları ;içi boş kemikleri (ağırlığı azaltacak şekilde )uygun mide ve benzeri iç organ sistemi ;uçmasını sağlayacak uygun kanat yapısı ;optimize edilmiş haldedir.Ve bu özelliklerinin istisnasız tamamı genlerinde mevcuttur.Kuşu kuş yapan yaşadığı çevre değil ; genleridir. Bu kuşta, kimya ve fizik bilimleriyle açıklayacağımız ; teknolojik özellik ve yeteneklerin ; genlerde oluşan kör mutasyonlarla ; rastgele olduğunu söylemek ; akla aykırıdır.Düşünen bir insanın ; aklıyla alay etmek olur.
Öncelikle karşıt fikri savunuyor olsanız bile ( yani sizin deyiminizle evrimci olmasanız da) bu videoyu merak edip izlediğiniz için teşekkürler. Kanalımın en çok izlenen ve en çok teşekkür alan videosudur. Size sizin kadar ayrıntılı olmasa bile birkaç konu başlığını cımbızlayarak cevap vereyim. Bu arada kolaylık olması için sizin düşünce gurubunuzdan "tasarımcılar" diye söz etmemde sanırım bir hata olmaz. Tasarımcıların gözden kaçırdığı en önemli faktör zamandır. Bunu anlayamaz, tasavvur edemez, yeryüzünde Okyanus tabanını sıradağlar haline getirebilen bu büyük gücün canlı mekanizma üzerindeki değiştirici etkisini göstermek için ne büyük bir zemine sahip olduğunu akıllarına sığdıramazlar. DNA nedir? Deoksiribonükleik asit. Yani organik kimyasal bir yapı. Yapıtaşları okyanus çorbasında bolca var. Siz de çok iyi bilirsiniz ki elementler moleküllere, moleküller kimyasal dizilere ve uzun formüllere dönüşme eğilimindedir. Elinize aldığınız bir kuvars kristali de önce bu formülle başlar oluşmaya. Canlılar da benzer bir şekilde organik ve inorganik bu formüllerin kimyasal ve fiziksel bağlarla organize olmasıyla yola çıkmıştır. Bir tek gen ve enzim faktörü halinde organize olmaları yaklaşık 1,5 milyar yıl önceye kadar süren devasa bir zamana ihtiyaç duydu. Bu hikayenin gerisine girmeyeceğim çünkü buraya sığmaz. Tasarımcıların işi kolaydır. Onlar topraktan iri dumanlı kuvars kristalini ellerine alıp sonuca bakar ve bunu biri tasarlamış olmalı derler. Oysa kristalin köşe sayısı bile ilk birkaç diziden itibaren formüle bağlıdır ve elle tutulur, görünür olması milyonlarca sene sürmüştür. Kayseri de Yamula barajı yakınında her ayağında ikisi küçülen toplam üç toynaklı at fosilleri çıkıyor. (Haberleri araştırın. Bu kanalda Kayıp fauna adıyla videosu da var) 7,5 milyon yıllıklar. Kuraklaşma nedeniyle ormandan çıkmak zorunda kaldıklarında hızlanmaları gerektiği için nesilden nesile seçildiler. Ağır kalanları aslanlar yedi, hızlı olanlar yeni taylar doğurdu. Bugünkü atlar tek toynaklı olduklarına göre sadece iki küçük toynağın yok olması için 7,5 milyon yıla ihtiyaç var. Geri kalan süreci siz düşünün artık. O yüz milyon yılları hızlanarak geri sarılan bir film gibi izlendiğinde gördüğümüz şeye evrim diyoruz. Darwin işte bunu fark etti. Onun genleri kromozomları görmeye ihtiyacı yoktu. Evrimi ağacın dokusuna uyan kelebek kanatlarında gördü. Beslenme ihtiyaçlarına göre gagaları farklılaşmış ispinozlarda gördü. Mekanizmasını da bilim geliştiğinde öğrencilerinin öğrencileri açıkladı. Son olarak hücre çekirdeği konusunda bir şey söyleyeyim. Hep var mıydı bu dilinize doladığınız hücre çekirdeği? Hani içine mucizevi bir tasarımla dev DNA dizisi sığıyor ya...Peki prokaryot hücre ne olacak? Bakın burada da evrim var. Hayır ille de tasarım diyorsanız tasarımcı önce prokaryot hücreyi sonra da derli toplu organelleri ve üreme dizilimleriyle hücreyi bir bir üst seviyeye çıkarmış. Bununla da yetinmemiş organ dokularını oluşturacak yeni tasarımlar peşinde koşmuş. Bence bu tasarımcı evrimin ne olduğundan haberdar. Siz de önyargıları ve kolaycılığı bir tarafa bırakıp bu konuyu evrim düşmanı yanlı kaynaklardan değil tarafsız bilimsel içeriklerden takip edin derim. Not: Bakın bu video da yararlı olabilir soru işaretleriniz için. Yeni buldum, ekliyorum. ru-vid.com/video/%D0%B2%D0%B8%D0%B4%D0%B5%D0%BE-ZaMM0j0yL4g.htmlsi=w5OTpQG8--F6oz8s
böyle kıymetli bilim insanlarımızın olması beni hem gururlandırdı hem umutlandırdı...varolsun güzel Anadolu, onun güzel insanları ve onun muhteşem faunası
Evet haklısınız. Bu biraz da Dijitürk'ün el değiştirmesi ile alakalı oldu. Bu olaydan yeni bir belgesel kanalı olan HABİTAT TV doğdu. Türkiye'de medya dünyasında süreklilik zor. Ancak Ayak İzleri 2002 yılından bu yana çok az ara verdi. İlginiz için teşekkürler. Yeni projeler olacak.
Sizi iz TV den beridir takip ediyorum hocam yaptığınız belgeselleri ilgi ile izliyorum. Sizi RU-vid instagram Facebook dan takipteyim. Yeni çalışmaların gelemesi dileği ile. Teşekkürler.
Müthiş bir tanıtım izledim,üç toynaklı atları hayal ederken diken diken oldum Bu güzel video için size ,ekibinize teşekkür ederim.Öğrenci olup o araştırmada bulunmak isterdim..syg
Öğrenciyken ben de büyük ilgi duymuştum atın evrimine. İrice bir köpek büyüklüğünden bugünkü boyutlara gelişi, yere en az 3 toynakla basarken giderek bunu süper güçlü bir parmak ucuna kadar düşürmesi... Londra doğa tarihi müzesinde bir camın arkasındaydı. Fakat ilk defa Kayseri'de elimle dokundum. Bu duygu hepsini geçti😊
Değerli videonuzdan sonra prmbe kayalara giden bir turla o güzellikleri gördüm.Hatta kırılan pembe kayakardan küçük iki parça hatıra aldım.Özellikle o yöredeki baharda gördüğüm kır çiçekleri muhteşemdi....Hayran hayran seyrettim. Size ve emeği geçen herkese teşekkürler.syg..
Uzun bir takip ve gözlemlerin ardından İnsanlarla birlikte yaşayan yeni tür bir canlı keşfedildi. Yaklaşık 150 ile 200 yıldır insanlar arasında yaşadığı düşünülen bu canlı türunun biz insanlara çok benzemelerine rağmen kendilerinin insan değil maymun olduklarını ve atalarınında Darwin isminde bir maymun olduğunu iddia ettikleri öğrenildi. Bu yeni canli türünün bilimsel ismi. HOMO_APTALUS_SALAKUS_ANGUTUS. Olarak belirlendi.
Hep söylerim: İngiliz yarış atları da çok kibirlidir. Kendilerini eşeklerle asla akraba kabul etmezler. Efendim biz soylu atlar olarak İngiliz haralarına gökten zembille indik derler. Fakat ahırın kapısı açık kalınca içeri giren eşekten katır doğuruyorlar nedense. Kromozomlarda ortak bir şeyler olmasa bu olur mu? Otlakların kendileri için yaratıldığını düşünen ve hızlı koşan bu kibirli atlar kafayı çalıştırmakta biraz ağırlar :))
1 milyon 800 binden bahsediyoruz..O senelerden bu zaman gelen dağ yok, nehir yok, toprak , buzul yok, kafatası mı gelmiş bu zamana,, denizler kabarmış , kavimler gelmiş geçmiş.dağlar denizlerin altında kalmış, bu kafatasları mı gelmeyi başarmış..inandırıcı gelmiyor,
Öncelikle videoyu izlediğiniz için teşekkürler. Bir soru sorarak başlayayım cevabıma. Dinozorların da yeryüzündeki varlığı şüpheli mi sizce? Çünkü onlar yaklaşık 250 milyon yıl önce ilan ettiler krallıklarını yeryüzünde. Ta 65 milyon yıl önce sona erdi nesilleri. Sizin deyiminzle dağlar yüzlerce kere denize batar bu sürede. Ama onları buluyoruz ve muhtemeldir ki varlıklarını reddetmiyorsunuz. Avustralyada 3.9 milyar yıllık olduğu kesinleşen stromatolit fosilleri bulundu. Onların yaşadığı dönem dinozorlar döneminin 15 defa gerisi. Ama gelmişler işte izleriyle. Bunlar taş oluşturan bakteriler. Bugün benzerleri Salda gölünde yine adalar yapıyor. (Mercanlar gibi) Ancak sıra 1.8 milyon yıllık insan fosiline gelince olmaz diyorsunuz. Çünkü aklınızda size anlatılmış başka bir şey var. Bir türlü bağdaştıramadığınız için olmaz deyip atmak istiyorsunuz. Çare bu tür videoları yazı ve incelemeleri takip etmeye devam etmek. Çünkü bilim kanıtlarla belgelemediği hiç bir şeyi topluma sunmaz. Buna emin olun. Sevgiler...
Senin beynini sikeyim. 1 miliyon senede tektonik plakalarda, ant dağları yükseltisi dışında birşey olmadıki. Dünya kac zamandır sistemde, güneşin ve kendisinin etrafında dönüyor biliyorsun değilmi?
bu çalışmanızda yapmış olduğunuz en iyi çalışmalardan biri, bir İzmir'li olarak İzmir Körfezimizle ilgili bilgi açlığım var ve internet çöplüğünde hiç bir belgesele rastlayamadım doğru düzgün
