Az önce Alp'in kanalında izlediğim bir videoda, Emre abi bahsetti kanalınızdan. Bu vesile ile geldim ve iyi ki gelmişim. Kitap içeriklerini izlemeyi/dinlemeyi çok severim. Ağzınıza emeğinize sağlık ❤ Dilerim daha da çok ilerlersiniz 🎉
Alp'in kanalindan sizi tanidim. Ismen taniyordum sizi ama boyle guzel videolar yaptiginizi bilmiyordum. Artik hep takipteyim. Agziniza emeginize saglik. Okumayi seven insanlar nadir bu devirde 💜
Banu Hanım videolarınızı denk geldikçe izliyorum. Beğenerek izliyorum. Daha çok çekseniz ne güzel olur. Yalnız bu kitabın 'sahiciliği' noktasında bazı itirazlarım olacak. Tamam yazıldığı döneme göre öyle. Ama bugünden bakıldığında çok da sahici karakterler olduğunu düşünmüyorum. Hoş bugün de Türk edebiyatı iyi durumda değil ama o ayrı bir konu. Gelelim itiraz ettiğim yere. Seks işçileri anlatılırken onlara güzelleme yapılmasına gerek yok. Bu koşullarda yaşamak zorunda bırakılan kadın tabii ki hoyratlaşacaktır. Erkekliğin, id'in tahakkümü altında yaşayan kadın erkekliğin kötülüğünden payını alacak, ayakta kalmak için en az muhattap olduğu gürüh kadar adileşmek zorundadır. Türk edebiyatında karakter oluşturma belli kodlarla yapılıyor. Bir öğretmen mi anlatılacak bunun belli kodları var bir kürt mü anlattılacak belli şablonlar yetiyor. Bu kitap arkasına aldığı edebiyat geleneğinin dışına çıksa da belli takıntılardan kurtulamamış bana göre. Neyse çok uzattım. Selam ve sevgiyle...
@@ibrahimalas8536 çok teşekkür ederim. ben karakterlere güzelleme yapıldığını düşünmüyorum pek. yaprak hariç ama o da cidden muhtemelen düşük iq’lu. yoksa mama bir erkekten daha beter biçimde sömürüyor kadınları. mualla tüm kadınlara kocamı aldın diye saldırıyor. okumuş denilen neptün bile yeri geliyor gey karaktere kötü davranıyor. fahişeliği güzelleyen kişi aslında son dönemde maalesef yorgos lanthimos :)) zavallılar uyarlaması bence 14 numara’nın bile gerisinde kalmış ideolojik olarak. yine de tabii tartışılabilir şeyler. umarım vaktim oldukça daha sık çekebilirim video. sevgiler :)
Merhabalar, gecen hafta okudum kitabı, üzerine de filmi seyrettim. Tam bir edebiyat şöleni, muhteşem bir roman. Ah bugüne kadar nasıl okumamıştım. Film de beklediğimden iyi çıktı. Sevgiler❤
Yıllar önce ben de filmi izlediğimde paldır küldür romanını bulup okumuştum ... Aynı durum Ağır Roman için de söz konusu , filmden sonra roman okuması ... Her iki romanı da okuduktan sonra , tıpkı sizin gibi , yönetmenler romandaki dile uygun ne güzel bir sinematografi yaratmışlar demiştim kendi kendime ... Evet ., söylediğiniz gibi , Sinan Çetin bu döneklik möneklik olayını fetiş hale getirip , cılkını çıkarmasaydı , çok iyi filmler çekerdi belki ... Aynı şey Fehmi Yaşar için de geçerli ... Sistem , endüstri , adama illallah dedirtti , sinemaya küstürdü , o da kafe zincirleri patronu oldu ... Oysa ki Türkiye Sinema sının en iyi senaristlerinden biriydi ... Robert Towne ile Fehmi Yaşar ı aynı dönemlerde keşfetmiştim ... Kulağımda tinnitus , gözlerin eskisi gibi görmemesi ve bir dolu sorundan dolayı romanı tekrar okuyamam ama filmi tekrar izlemek nicedir aklımdaydı , sizin vesile olmanızla tekrar izleyeceğim ... Bu filmdeki dehşetengiz duyguları daha sonra sadece Yılmaz Güney in Duvar ında ve şu meşhur Sırp Filmi Serbian da yaşamıştım ... Bu arada bu karanlık konulardan sonra size naçizane çok aydınlık ve eğlenceli bir film önerisi ... Dünyanın en güzel evinde geçen , bir nevi Alice Harikalar Diyarı pastişi olabilecek , Polanski nin 1972 yapımı What Filmi ... Saygılar ...
@@cumhurdemirdogen6809 geleneksel derken neyi kastettiniz? roman toplumcu gerçekçi bir roman olduğu için toplumun yozlaşmasını, aile kurumunun çıkar ilişkisini vs oldukça iyi bir biçimde vermiş. ama geleneksel korku sanırım herkese göre değişen bir kavram.
Buraya küçük bir not düşmek istiyorum. Paylaştığınız videoda sahiden öyle konulara değinmişsiniz ki, benim sokağa çıkıp da edebiyat üzerine bağırarak herkese, özellikle yazarlara söylemek istediğim şeyleri dan dan dan açıklamışsınız. Buda'nın dediği gibi, zor olan kolayı başarmaktır. Sizin kitapta, babanızın Rum arkadaşıyla ilgili anlatınız, uffff demiştim, roman, öykü yazsa ya da böyle devam etse... Üstelik yaşayan bir öyküydü o, yaşayan öyküler asla ölmez... Kurmaca eserleri yaşayan ve ölü diye ikiye ayırıyorum, Don Kişot yaşayan ama henüz baskıdan çıkan bir sürü metnin de ölü doğduğunu kitabın ilk sayfasında görüyorum. Ölü metin daha çok anlatıma, yaşayan ise daha çok duyguyu tanımlamadan aktarmaya dayanıyor. Bu yüzden herkeste farklı zamanlarda farklı bir karşılığı çıkıyor ortaya ve her okunduğunda, okur farklı bir tat alıyor.
Çok teşekkür ediyorum... Demek divan edebiyatıymış, way be, yıllardır merak ettiğim, birçok kez Semih Hocaya sorduğum, üzerine çok konuştuğum sorunun cevabını da bu videoda buldum. Süslü cümlelerin dayandığı yer divan edebiyatıymış... Bu konuda zihnimde bir gedik açıldı, şimdi onu araştıracağım....
@@kadirisk129 aynı içeriğin farklı yazılmasına dayanıyor zaten divan edb. bu da bir süre sonra daha süslü daha daha süslü’ye doğru gidiyor çünkü içerik aynı :) fark yaratmak için dile abanıyorlar.
Merhaba! Sizi yeni sohbet formatımız olan, içerik üreticileri ile gerçekleştirdiğimiz "Öz Keşif" programımızda ağırlamak isteriz. Müsait olduğunuzda iletişim kurabilmemiz adına mail adresinizi bize iletebilir misiniz?
@@levnabiralec7402 sanırım sadece kitap üzerine sohbet ediyorum, video başlıklarında yazdığım gibi :) edebiyat öğretmeni olduğum için seviyor olabilirim. eleştiri ve denemeleri yazıyorum daha çok.
Fondaki cırcır böcekleri bir süre sonra duyulmuyor. Güzel anlatım teşekkür ederiz. Tertemiz perdelerden olsa gerek karavan o kadar da kapalı hissi vermedi izlerken
Ayşe Hacıhasanoğlu'nu Vasily Grossman 'ın Yaşam ve Yazgı çevirisinden biliyordum. Babasının kitap yazdığı hakkında fikrim yoktu. Teşekkürler video için. Edebiyat tarihimizde epeyce farklı bir yerde duruyor kitap anladığım kadarıyla. İlk fırsatta okuyacağım.
Her kitap anlatışında diyorum ki "tamam işte bir sonra okuyacağım kitap kesinlikle bu". Sonra bir şeyler oluyor, gene alıyorum elime gerilim/cinayet romanı falan, alıyor mu bu sefer de beni bir vicdan azabı Banu'nun anlattığı kitabı okumadın diye.... İşte böyle çelişkiler içine düşürüyor bu youtube kanalı insanı. Ama kesinlikle okuma iştahı aşılıyor. Seyredenlerin çok olsun. not: telefon kulübesi gibi bir yerde çekim yapmak yerine şöyle daha ferah bir mekan olsa olmaz mı acaba.
