In this channel, it is shared intellectual and art lectures. Some of my lectures on cinema, philosophy, sociology and communication as well as different intellectual and artistic discussions around SineFilozofi (Cine-Philosophy) journal, set up by me, have been put in this channel. This channel is prepared for people to view the life in the eyes of cinema, art and philosophy.
butun deyərlər gözel tərbiyəsinin ve təhsilinin gülüdur güneşidir. emekde ali sisteminin inkişafıdır. umumılıkde doğrudur deyerlermız emeymızın məsuldur.
Hocam merhaba bir sorum olacaktı. Homo Loquens'in ve Homo Scriptor'un kullandığı iletişim biçimininin ve özelliklerinin yarattığı toplumsal yapı sizce nedir?
Merhaba Serdar hocam, öncelikle çok teşekkürler bu paylaşımınız için. Ben size Deleuze'un müzikaller ve dans için söylemlerine hangi kaynaktan ulaşabileceğimi sormak istiyorum?
Sayin Hocam Sinema sever bir inşaat mühendisi ve doktora öğrencisi olarak videolarınızı düzenli olarak izliyorum. Çok şey öğreniyorum.. Sağolun varolun..
Hocam alex'in ailesinin ilgisiz olduğunu nereden anladınız ki? Şüpheye düşürdünüz beni bir daha baktım da özellikle cinayetler ortaya çıkmadan önce gayet normal bir ilişkileri var. Cinayetten sonra da normal olarak ilişkide bir anormallik oluyor tabii. Zaten böyle bir okuma filmi neredeyse bir psikolojizme sürüklemeyecek midir?
Merhabalar. Benden once bu dusunce soylendi mi bilmiyorum ama katarsis sinemanin etkisini engelleyen, sinemayi sanattan uzaklastiran varliktir bence. Zira katarsise giren seyirci kahramanin hayatini kalbi ile yasar, beyni ile degil. Sinemada dusundurmek onemli, duygulandirmak degil. Bozuk turkcem icin ozur dilerim, yabaciyim.
Erik Serik sinema sadece beyin değil duygu ile ilgili. Ama duyguyu nasıl vereceksin? Katarsisle mi yoksa sarsarak ve filmden sonra rüyalarına bile girecek bir düşünceyle mi? Akıl duyguların toplamıdır.
Serdar öztürk cevabimiza gore siz klasik sinema taraftarisiniz, ben daha cok otor simaciyim. Benim amacim sinemayi kullanarak toplumsal ve ya kisisel sikintilari ortaya cikarip onlara cozum bulmak
Erik Serik Bu yazdığımdan klasik sinema taraftarı olduğum sonucunu çıkarıyorsanız bir şey diyemem. Dersleri veren benim. İzlediğinizde neyin taraftarı olduğumu anlarsınız. Başarılar...
Hocam derslerinizi ilgiyle takip ediyorum hayata ve sinemaya farkli bir bakis acisi kazanıyoruz soyleşilerinizden sonra umarim devamli olur bu paylasimlariniz cok isterim
Bela Tarr'ın Torinoi Lo filmini bir zaman-imaj olarak değerlendirmek mümkündür diyebilir miyiz? Evin içi ve ahırdaki dünya ile durmak bilmeyen bir fırtına arasında bir geçiş, çelişki olakta ve her ikisi de birbirini aşındırmakta.
Hocam....estetik sadece sinemada var...yasadıgımız sehirde ise yok..insanların hal ve tavirlarinda da yok...estetik bir ihtiyaç degil midir ....tesekkur ederim.
Zynp ddm Elbette ihtiyaç. İnsanın kendini gerçekleştirme arzusu çok çeşitli olabilir. Bir çocuğun suya taş atması şeklinde de olabilir ya da resim yapmak tarzında da. Sinemanın estetik duyarlılığımıza sağlayacağı katkı belki de yaşadığımız şehirdeki estetik anlayışa yarar sağlar. Bu nedenle bizleri incelten bol sinema izlemek, onun üzerine düşünmek, okumak ve tartışmak gerek.
Bir sorum daha olacak. sanatçılarla ilgili olarak menfum'a daha yakın oldukları için daha kendiliğindenlestirme ile yazdığını söylediniz, eğer bir yazar savunduğu görüşler tarafından körleşmişse siyasette tek görüş, aşkta vıcık vıcık, dinde dogmatik yani ne yazarsa yazsın menfum'a uzak olup kendine özümsemiş olduğu konuları savunanlar kendiliğindenleştirme yapmış oluyor mu? bunlar sanatçı olarak adlandırılabilir mi? Ve çok güncel olan dizi ve sinema oyuncuları oyunu sırf belli bir amaç ün, para vs. İçin yapıyorsa bu sanatçı mı zanaatkar mı olur? Bu arada dersleriniz çok keyifli oluyor. Bu imkan için teşekkür ederim
Motivasyon kaynağımız son derece önemli. Eğer bir yazar veya sanatçının savunduğu görüş yaratıcı ve üretici ise körleştirmez tam tersine mağaralardan çıkarır bizleri. Aşkta vıcık vıcık bizzat "aşk" kavramının doğasına aykırı. Aşk, başımıza gelen bir olaydır ama burada antropolojinin de genlerin de etkisi var. Dogmatiklik her görüşte granit kadar sağlamlaşmayla ilgili, bu nedenle felsefe, sanat ve özelde sinemanın esnetici bir mekanizma olduğunu düşünüyorum.
Sizin kendiliğindenleştirme konusunda aklıma ülkelerin mutluluk oranları geldi. Daha burjuvazi toplumlarda mutluluk oranları düşüyor, Amerika'nın en mutlu 105.ülke iken Türkiye 44.ülke. Amerika'nın daha refah sayılabilen hayat standardı olmasına rağmen kendiliginlestirme az olduğu için daha az mutluluk oranı elde ediyor. Hostes belki işinin prestijli kısmından haz alıyor olsada bir süre sonra, geçen videoda bahsettiğiniz dank etme, farkına varma sürecine girince, sahte gülümsemenin anlamını sezinlemeye başlayınca kendindenleştirememe sorunu ile yüzleşiyordur belkide. Umarım cevap yazarsınız :)
Mutluluk oranları ile ilgili indeks niceliksel, niteliksel değil. Pozitivist bilimlerde yaygın bir anlayış. İkinci olarak kendiliğindenlik dediğimiz mesele, eleştirel-söylem kültürünün biraz gelişmişliğiyle ilgili bir mesele. Hayatı aktör gibi yaşamaya başladığımızda oraya doğru evrilme şansımız var. Mesele sadece hostes sorunu değil, bizi çevreleyen devraldığımız kültür, gelenek v.s gibi unsurların içinde aktör olmak ile onun dışında kendi zamanımızı ve alanımızı icat ettiğimiz bir sahada aktör olmak arasındaki fark.
2- Sinema ve Felsefe-Kitle Sineması ve Düşünce Yoğun Sinema Arasındaki Farklar isimli video telif yemiş...telifsiz olarak tekrar yüklemısınız..izleyemıyoruz
Bu güzel ders için ne kadar teşekkür etsek az. Her hoca derslerini yayımlayabilecek kadar cesur değil. Serdar Öztürk hocamız gerek felsefi derinliği ile gerekse sanatsal kavrayışı ile muhteşem bir ders işlemiş.
Videoyu açıp birkaç saniye izledikten sonra, tam olarak sizin arzu ettiğiniz şeyi yazmak istedim ve ekranı yorum kısmına kaydırdım. Birbirlerinden habersiz insanlar üzerinde, aynı şeyler konusunda benzer hisleri ve izlenimleri oluşturmak takdir edilesi bir başarıdır.
Videolarınızı beğenen sayısı, beğenmeyen kişiye oranla ezici bir çoğunlukta iken, beğenmeyen bir kişinin değerliymiş görülüp (siz kendisine dikkat ettiğiniz muhtemelen bunu gerçekleştiren birey kendini değerli addedecektir) üstüne düşmemelisiniz bence hocam, fransızların dediği gibi: "tolérance s'il vous plaît". Sinema Felsefesi ve Düşünce Üzerine isimli videonuzla kanalınıza abone olup üretiminizi takip etmeye başladım, sizi takdir etmek haddime düşmez ancak çalışmalarınızı ve üretiminizi başarılı buluyorum.
Doruk teşekkürler. Ancak Deleuze'ün dediği gibi, bazen tepkimiz otomatik-duyum mekanizmamıza göre olabiliyor. Mesele beğenmek ya da beğenmemek meselesi değil, daha çok eleştirilerin yorumda yazılmaması ve beğenmemeye basılması. Beğenmiyorsan niye beğenmediğini söyle ki ben de kendime çeki düzen vereyim. Belirtmek istediğim tepki buydu. Nitekim, sinema felsefesiyle ilgili bir ders, ki önem verdiğimdi, doktora dersi, 6 beğeni dört beğenmeme aldığı için kaldırdım az önce. Demek ki başarısızdı, ancak tekrar izlediğimde neyin başarısız olduğunu anlamakta oldukça zorlandım. Ses vermek ve düşünce yaratmak için yüklüyordum vidyoları, ancak bundan sonra tereddüt etmeye başladım. Teşekkürler ilginiz için.
@@prof.serdarozturksinefilozofi Sizden büyük bir ricam olacak: Dersleriniz o kadar lezzetli ki, bunların kıymetini takdir edemeyen ya da kastî olarak etmeyen birtakım kifayetsizlerden dolayı bizleri bu paylaşımlardan mahrum etmeyin, lütfen... İnternet paylaşımlarının birer insanlık birikimi olduğunu düşünüyorum çünkü... Otomatik duyum örneğinize bilgece atasözümüzle cevap vermek isterim: "Altının kıymetini sarraf takdir eder." Takdir görememek çoğu zaman kendimizle değil, muhatabımızın seviyesiyle ilgilidir. Sevgiler...
devamının geleceğini öğrenmek çok mutlu etti beni,sinema ve felsefe üzerine bu tür çabaların verilmesi takdire değer.. ayrıca gelecek konuşmalarınıza katılmayı çok isterim.. -Özcan