yazdığım geliştirdiğim sözler düşüncelerim bile onun sayesinde , nasıl geçeceğiz ? Geçilmiyor işte , geçtiğin zannettiğin an bile , kuş 🐦 beynimize şu aklımıza geliyor ,onun yolunun sayesinde anca bi bi düşünce bi şey geliştirdik , ne kadar büyük çok büyük #Ankara
29 Ekim 2023 Hangi Cumhuriyet? Mensubu olmaktan onur duyduğum Türk ulusu, asırlarca kendi isteği aksine, hedef ve yararları tersinde yönetilmiştir. Millet, hiçbir tarih devresinde yaratılıştan sahip olduğu yeteneği geliştirecek çalışma sahasına sahip olamamıştır. Bu sahipsizlik yüzünden birçok felaketlerin düşkünü kalmıştır. 100 yıl önce o acı felaketler milleti ölüme kadar götürecek durum almış ve ölümcül darbeyi vurmak için gerekli hazırlıklar gerek düşman gerekse işbirlikçi saray tarafından tatbik olunmuştu. Tarihinin hiçbir devresinde bileklerini yabancıya canını vermeden uzatmamış Türkler, o kelepçeyi tutanları yurdumuzun toprağına ayak bastıkları yerden denize dökerek ulus olma kavgasını delikanlısıyla yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle kazanarak düştükleri gafletin büyüklüğünü Anadolu toprağında, ege sularında sergiliyordu. Daha bu kavgayı nihayete erdirmeden, hatta savaşa dahi başlamadan Erzurum Kongresi sırasında orada bulunan halktan kimseler: " Yaşasın Cumhuriyet!" diye bağırırken tıpkı halaskargazi Mustafa Kemal gibi geleceği görmüş ve arzusunu dile getirmekten geri durmamıştı. Memleketin vatanı uğruna şehit olan evlatlarının yattığı topraktan işte bu şanlı muzafferiyetin meyvesi doğuyordu: Cumhuriyet! Önce saltanat kaldırılacak ve ihanet edenleri Türkler atayurtlarından kovacaktı. Sonrasında Lozan ile uluslararası zeminde galibiyetimiz tasdik edilecek, kapitülasyonlar gibi bu milletin sırtına bırakılmış yüklerden kurtulacaktık. Artık Cumhuriyetle kavuşmamız için bir engel görünmüyordu, karşı devrimciler dışında. Zira onlara göre güya Türk milleti "henüz" hazır değildi Cumhuriyete! Hanedanlık olmayacak ancak Cumhuriyet de olmayacak ve halifelik makamına dokunulmayacaktı onlara göre. Gerekçeleri ise milletin seviyesinin "henüz" yetersiz olması! Bakınız değerli arkadaşlarım, bu seviye safsatası bir zamanlar II. Abdülhamid'in de elinde bir araç olmuştu. Biliyoruz ki; Abdülhamid 1878'den sonra, Millet Meclisi'ni 33 sene toplamadı ve milletin kaderini kendi keyfine göre yönetti. Yakınları meclisin toplanmasından söz ettiğinde de: "Evet, ben de bu işi çok arzu ediyorum fakat milletin seviyesi henüz bu idare tarzına müsait değildir." dermiş. Aradan seneler de geçse verdiği cevap hep aynı olurmuş. Eğer ki 1908 İhtilali ile meclis tekrar ilan olunmasaydı da bu despot 100 yıl iktidarda kalsaydı, milletin seviyesi 100 yıl sonra da henüz müsait olmayacaktı! Devrimlerin başı olan Cumhuriyet de, şüphesiz ki ulusun seviyesinin yüksekliğine en layık ve ileri rejim olduğundan kabul edilmiştir. İşte bu Cumhuriyet; başı dik, göğsü tunç siperi ve cesur... Türk'ün vuslat acısı çektiği biricik Cumhuriyet'i budur arkadaşlar. Çok güzeldi ve bize özeldi gerçekten. Çöl zannedilen bu topraklardan doğdu çünkü Cumhuriyet. Türk'ün yurdunda Türk'e fenalık yapanlar da emin olun bu toprakları çöl zannediyor, hayatın öldüğünü düşünüyor. Cumhuriyetin 100. yılındayız ama hiç öyle gibi mi? Milli heyecan ve milli hislerimiz sokaklara, evlere, iş yerlerine, üniversitelerine sinmiş mi? İlkokul 1. sınıfın Türk çocuğunun gözlerinin içi bugün gülüyor mu? Bu yüzden diyoruz hangi cumhuriyet diye. Gerçek cumhuriyet bir binaysa ve depremden zarar görmüşse de çimentosu değişmemiştir. Memleketin yok zannedilen evlatları hala bu topraklardadır ve hiçbir yere gitmeyecektir. Bu binayı onarmak ve yükseltmek görevlerindeler. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ten böyle öğrendik: "Eğer onlara karşı benden bir şey anlamak isterseniz, derim ki, ben kendim onların düşmanıyım. Onların olumsuz yönde atacakları bir adım, yalnız benim imanıma değil, yalnız benim amacıma değil, o adım benim milletimin hayatiyle ilgili, o adım milletimin hayatına karşı kasıt, o adım milletimin kalbine havale edilmiş zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle aynı fikirde olan arkadaşlarımın yapacağı şey mutlaka ve mutlaka o adımı atanı tepelemektir. Şüphe yok ki arkadaşlar, millet birçok fedakarlık, nice evlatlarının kanı pahasına, en sonunda elde ettiği yaşama esasına kimseyi tecavüz ettirmeyecektir. Bugünkü hükümetin, meclisin, kanunların, anayasanın içeriği ve anlamı hep bundan ibarettir. Sizlere bunun da üstünde bir söz söyleyeyim. Varsayalım eğer bunu sağlayacak kanunlar olmasa, bunu sağlayacak meclis olmasa, öyle olumsuz adım atanlar karşısında herkes çekilse ve ben kendi başıma yalnız kalsam, yine tepeler ve yine öldürürüm."