Çok etkileyici bir belgesel olmuş. Emeği geçenlerin eline sağlık. "Her şey gerçekdışı, fakat şizofreni gerçek..." diyen beyefendi hastalığı çok iyi tanımlamış. Gece yürüyüşleri yapan Mesut Bey'in şiiri beni çok etkiledi, çok beğendim bu şiiri: Bir sabah herkes uyurken Alır bir gemi beni limandan Bir başka sabah bırakır Annem babam uyurken Şehir duymaz geldiğimi Kaptan bilir gelip gittiğimi Ben bilmem, ben bilmem Kaptan bilir kaç mil gittiğimi Tüm şizofreni hastalarına şifa diliyorum.
Harika, bir psikolog olarak elimden gelen kişiye kadar ulaştırmak görevim olduğunu düşünüyorum, toplumsal önyargıları kırmak gerekiyor.. bu belgesel de emeği geçen herkese çok teşekkür ederim iyi ki varsınız gerçekten biz siz onlar , hepimiz biriz ve hepimiz bütünü oluşturuyoruz...
Şizofreni tedavi edilebilir bir hastalıktır. bi ihtimal,, basarsın invegayı.. Tedavi edilemeyebilir de. %90 tam tedavi edilemez. /// Şizofrenler tehlikeli insanlar olduğu önyargısını düzeltmeye çalışıyoruz. Şizofrenler iyileştiklerinde tehlikeli olmazlar diyoruz. Sanki diğer insanlar çok mu tehlikesiz filan diye gerçeği çarpıtıyoruz. İşin doğrusu *Şizofreni hastalığı tehlikelidir, zararlıdır* Hem kendileri hem başkaları için. Bütün psikiyatristler bunu böyle bilir. Böyle söylemeyen psikiartistlerin neden öyle düşündüklerini de açıklayabilirim. . Sadece şizofrenler değil bütün psikotik hastalık spektrumuna sahip kişiler *tehlikelidir. zararlıdır.* Yakın takiple tedavi çabalarının sürdürülmesi gerekir.
@@zouekimyou6792 O kızın zararlı olup olmadığını bilmiyorum. Bahse gireceksek zararlı olmadığına paramı yatırırım. ama o kızın ne olduğu hiç bir şeyi ispatlamıyor. hiç bir soruyu aydınlatmıyor. Potansiyel olarak tabiki iyileşebilir. Gerçek şizofren hastalarının onda dokuzu klinik tanı almadan aramızda geziyorlar. klinik tanı alıp tedaviye başlananlarda tehlikeli ve zararlı davranışlar önemli ölçüde azalmaktadır. Ancak bu bilgi şizofreni hastalarının tehlikeli ve saldırgan olabileceği gerçeği ile çelişmiyor. olayı bireysel ve duygusal algılamalardan uzak olarak değerlendirmeye çalışınız. Belki şizofren ''hastaları'' saldırgan değildir ama *şizofreni saldırgan ve tehlikeli bir hastalıktır.* Bütün psikotik hastalıkları olanlar diğer insanlara göre daha fazla başkalarına ve kendisine zarar verme ihtimali vardır. odds ratio:1,20 olarak hesaplanmıştır. Bir çocuğun daha fazla bardak kırması gibi.. Ama kitaplardaki istatistikleri gerçek hayattaki insanların yüzlerine söylemekten çekiniyoruz. Çünkü ayarsızca 'duyar kasılıyor', istatistiki oranlar ve ihtimaller kişiselleştirilip duygusala bağlanıyor. Şu sima nasıl şöyle olabilir? deniyor. Ama bilim o dille konuşmaz. Bana gelince, benim de elbette psikotik bir hastalığa yakalanma ihtimalim var. Allah bilir. Öyle bir şey olursa benim hatırıma istatistikler kolay kolay değişecek değil.. Umarım bana da, benim hastalarıma baktığım gibi bakarlar. (Yatırıp ilaçlıyoruz.)
@@9797-d3v şizofren ''hastaları'' saldırgan değildir ama şizofreni saldırgan ve tehlikeli bir hastalıktır'' Bu cümle nasıl bir kafanın ürünü? sen doktor filan olduğuna emin misin? şizofren filan olmadığına emin misin :)
@@zouekimyou6792 Benim *ne* olduğumla ilgili emin olduğum bir şey yok. bu sorunun cevabı benim en büyük meçhulümdür. Yalnız, Size şunu tekrar hatırlatayım; toplumda tanı almamış, çok fazla psikotik insan mevcuttur. Kendi gözlemlerime dayanarak söylemiyorum. Ana kitaplar böyle yazıyor. İşte bu hastalardan doktora gidebilen, tanı alan, tedavi başlanan şizofreni *hastaları* tehlikeli değil denebilir. Tehlike kavramını hangi hassasiyette ele aldığınıza bağlı olarak, evet tehlikesiz denebilir. Hastalıkların kendine bakan yüzünü makyajlamasını anlıyorum. Ama şizofreni *hastalığı* (burada tanı konmamış, hasta olduğu bilinmeyen dahil bütünü kastediyorum) tehlikelidir, zararlıdır, efendim. Saygılar
Şizofreni hastalarında şiddet eğilimi %12 normal insanlarda %4 alkol ve uyuşturucu bağımlılığında ise %40a yakın. Şizofreni hastaları daha çok çekingen olur. Belgeselde konuşan hocamızın verileridir.
Modern tıp'ın sözde antidepresan,anksiyolitik ,antipsikotik gibi ilaçlarla depresyonu,şizofreniyi, bipolar bozukluk,panik atak,DEHB gibi sözde hastalıkları tedavi ettiği tamamen yalandır.Yaptıkları sadece aslında son derece zeki olan sözde psikiyatrik hastaları toplumdan izole etmek,onların zihin sınırlarını sonuna dek en verimli şekilde kullanmasını engellemektir.Tüm bu psikiyatrik hastalıklarda otizm de dahil olmak üzere bağırsak florası bozukluğu bulunmuş olup bu hastalıkları tanı yöntemlerinde beyinle ilgili en ufak bi sorun bulunamamıştır.Serotonin ,noradrenalin,dopamin gibi nörotransmitterler beyinden daha çok bağırsaklarda sentezlenmektedir bu yüzden bu hastalıklarda aslında çözüm bağırsağı düzeltmekten geçer,fakat endüstriyel tıbbın tekerine çomak sokan bi durum olduğu için bunu görmezden gelirler.Dr. Natasha Campbell otistik olan iki çoğunu GAPS diyetiyle iyileştirmeyi başarmış olup bunu dünyada uygulayan ilk hekimdir,ayrıca saymış olduğum tüm psikiyatrik hastalıklarda GAPS diyetini uygulamış olup ciddi sonuçlar almıştır.