Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi
Etkinliklerimizden haberdar olmak için Merkez'in internet sitesini veya sosyal medya hesaplarını takip edebilir, ayrıca dilerseniz haber bültenimize üye olabilirsiniz.
Nazım'ı Taşlama/Haşlama Bana bak hey avanak Elindeki o kolonyalist kalemi bıraksana Senin zırıltı dediğin üç telli sazın Her bir telinde serçeler, bülbüller, turnalar avazlanır Ey müteşair! Ey şairane züppe Senin o sıska kalemin benim kalbimi dalgalandıramaz, güldüremez, ağlatamaz Attım bir köşeye senin o görmezlenen, bilmezlenen, duymazlanan şairane ve berceste mısralarını Üç telli sazımızda avazlanan nağmeyi sencileyin halden bilmez anlayamaz Senin o makinalaşmak istiyorum trum trak diyen dillerin üç telli sazın sedasını kavrayamaz Bizim dağlarla ve dalgalarla ezgisini çığıran curamız bir orkestra gibi coşabilir Bir göl misali melalli olabilir Hal ehlinde, melalden bilirde fırtınalar koparabilir, sarsalayabilir, çalkalayabilir Be hey Nazım Bey Yaşam bir orkestra olmalıdır Ve orkestrada üç telliye de muteber bir yer vardır Etienne de la Serdo
Kafası çok karışık, çelişkilerle dolu ve satır aralarında kullandığı nitelemelerde görüleceği üzere lümpen bir zihniyete sahip. Sağcı bir yazarın bir zamanlar "ruble için şiir yazardı" dediğini demediği kalmış. O sağcı yazar gibi bu da ınutulacaktır ama söyledikleri karşı tezlerle berraklaşmaya da zemin yaratacaktır.
Ağzınıza sağlık. bu 40 sayfaya sığan temalar beni hep çok etkilemiştir. Çocukluk travmaları, ebeveyn ilişkileri, rüya/kabus gibi anlattığı bir çok konunun yanında bugün tekrar okunsa feminizm alt teması, ona değer veren bir partneri olmasına rağmen eşit bir hayat arkadaşı yerine konuşmayan itaatkar bir robot isteyen toksik bir erkek gibi birçok alt okumalara müsait bir eser. 208 yıl öncesinde yazılmış olmasına rağmen hala güncelliğini koruması inanılmaz.
İkinizin de sesi o kadar huzur veriyor ki sabah akşam diyaloglar dinliyorum. Kitapları da alışveriş listeme ekledim bakalım ne kadar sürede okuyabileceğim
Zeynep Hoca'm, siz de saman sarısı olan Vera'sısınız, bu şiir Piraye'ye yazılmamış diye düşünüyorum, bu güzel video için emeği geçen herkese sonsuz selam, sevgi, saygı ve dua ile.
İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur. Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır. Ben, yaşamı sürekli alaya aldım. Dünya, tüm insanlar, gözümde bir oyuncak, bir rezillik, boş ve anlamsız bir şeydir. Uyumak, bir daha uyanmamak istiyorum, rüya görmek de istemiyorum. Bazen deliliğim başlıyor. Uzağa, çok uzağa, kendimi unutacağım bir yere gitmek, unutulmak, kaybolmak, yok olmak istiyorum. Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir. Duvardan doğru eğilmiş, yazdıklarımı oburca yutmak, yok etmek isteyen gölgeme. İşte onun için denemek istiyorum: Birbirimizi ola ki daha iyi tanırız. Uzun zamandır başkalarıyla bütün bağlarımı koparmışım, kendimi daha iyi tanımak istiyorum. Ne boş düşünce! Sadık Hidâyet
Burhan Sönmez i ilk defa Danca ya çevrilmiş İstanbul İstanbul romanı ile tanıdım ve sevdim. Sonra tüm kitaplarını okudum. Türkiyede bu seviyeye ulaşamazdı diye düşünüyorum. Tıpkı Mehmet Uzunun İsveçde geliştirebildiği yazarlık ile onun İngiltere tecrübesi onu bu seviyeye taşımış. En iyi iki üç Türkçe yazardan bence.
Bari Nazım'ın adının verildiği bir merkezde "şiir hikaye anlatmaz" demeseydiniz! Hiç mi Nazım'ın "Memleketimden İnsan Manzaraları'nı, Kurtuluş Savaşı Destanı' nı, Şeyh Bedreddin Destanı'nı, Jokond ile Siyau' yu, Benerci Kendini Niçin Öldürdü?'yü" okumadınız. Ki bunlar sadece Nazımdan ilk aklıma gelenler, başkaca şairlerin de "hikaye" anlatan birçok şiiri var.
Diyalogları sürekli RU-vid’dan takip edip , yetmeyip diyaloglar kitabından hatim etmem dışında Antalya’da bu harika diyalogları canlı canlı izleyip dinledim harikaydı. Elinize emeğinize ayağınıza sağlık. Diyaloglarınız hep boool olsun sizleri seviyoruz 💕💕
tam da büyuk defter kanıt üçüncü yalanı henüz bitirdiğim zamana boyle bir şöyleşinin denk gelmesı gerçelten yorumunuzu cok merak edıyordum ..inanın kafam allak bullak oldu .. söyleşileriniz kitaplarınız kadar keyif verici ..bu kitap da diğeri gibi cok keskın ....en kısa sürede okuyacağım.. saygılar..