Kafamın içinde peri dalaşı teklemeyi çok senin suratına çalışır 15'inde seninle tanışır rap ama mic'a hükmetmek bana yakışır yerinde say belki kırılır şevkin başa kramp sokmak rapin teşfik şekli şimdi bana diss yaz ve de uğraş mc bugün yer altının anahtarını aldım teslim isterim herkes ölsün hislerim o yönde nefret et kulağında bu dörtlükle ciğerimde topladı su, olmadı sus diyip çıtayı taşır takarım çelme ne yazık ki her günüm aynı, alaca piç ediyor bir çölü dolu rhymı bunun yarısı baygın hiç olmadı saydım ve ne yazık ki dediklerin görmedi saygı
[Verse 1: Fuat] Kolum koptu farketmez bana yine Bi tane geride var sanma nafile Sor aleme kim bıraktı rap'i gafile Ebabile benzer kafiyem Rota'da var kupa yelken şura Orası buraysa elde var bazooka Fuat buz altında dinlenen Mamuta benzemez siker bırakır çıkar ayyuka Pota'da eridi kokusu belli Ben rap yaparım yarım akıllı kudurdu Çengi gibi bilemedi haddini Fuat uludur piç siker beynini. (beynini!) Ödün kopar gelir yazar Batar çıkar karabatakla dalar Macakla araf bacakla kıran afetse mundar Yandaşları sakla (battle?) denince ilk kim gelir akla Fuat Anan ağlarsa kim takar halk dilinde Bakar bana öküz edasıyla rap biter kıçında kotla. (YALLAH!) [Verse 2: Rota] Gelirim evine kırarım o (kıronu?) Çükünü koparıp o kana buladı la puronu Puro bu rota kodumun odunu yolu Torun ona dayamasa tamam ama oda bana zor olur Kanamana bu varım ama bura mı vatanım ? Yalama laf atamam akar ama bakanım Anasını koparabilirsek alttan alır Bizi dedik ama sen beni anlamadın (yep) Kirekere kenefe kile bi yere kinefekinim Diyebilir obezi kit herife deli dedi Ve çekinir o becerememişe giderimi Verip elimi yere serebilirim bunu ben Dedim ayrıca gine ben niye diyemem Veremeden akılını bana kötü diyemez Degaj arasına kodu (davaro?) diyemeden Söylemeden giren çıkan ne (ne, ne ?!) Ne, dede, bebe ne verdiniz Neden nelerde kefen deler deme Prosedür hoca bana profesör olmayı denedi Bunların hepsi tefen tüfe Bir kerede ekinini ekene deki Ekinimi ekene kadar eleteki vereki Terekiri fikir gemi yükü diri biri ise kine Bine biri getiren o Rota adı sonu nitekim Gene dere vere manzarasını göremeden öl Beni denemelerine takıp denemeden ekle tarafını görem Okulunu oku yada böl yedeklemek beklemek Demek emekte gerek teklememek pek bi effect Daha yolu var bebelere söyleme pek te olmamış Üstüne bin eklemek efendi gene sıçar müzikte Bu adamlar ey para yapar diley Mother fucker lanet herif o morardı deydi Şaka faka ama deliriyor vuramadan hiç Beni bekliyordur hip hop sız epeydir!
Yine buradayım, değişmeyecek, kurtulamayacağım bir saplantı da değil bu halbuki. Ancak yine de gece geç vakitlerde şu göğsüme saplanan her ince sızıda seni anıyorum hala. 3 yıl önce diyor eskiden yazdığım yoruma. Şaka gibi. Ne diyebilirim ki? Hatıralarının bıraktığı ince sızılardan, kafamın içinde zoraki seçtiğim şu sesinden, şu çaresizliğimden dolayı çocukken kurduğum hayaller geliyor aklıma. Kendi kafatasımda sığınacak başka bir liman bırakmadın çünkü. Tatlı bir öğleüstü güneşinin ılık ılık göz kapaklarımı okşadığı, varoş bir mahallenin bakımsız caddelerinde çakıl taşı sektirerek; evim diyebileceğim tek yer olan rahmetli dedem ve annemin yaşadığı apartman dairesine doğru yürüdüğüm zamanlarda, gözlerimin arkasında canlanan imge karnavalı, çocuk suratımda aptal bir gülümsemeydin sen. Sınıfımdaki kara tahtada şekle bürünüp canlanan bir şenlik, Antalya'nın ilkbaharında yabani otların arasından seyrelmiş papatyaların kokusu, çimenlerin başını okşayan ılık rüzgarların perdesinde canlanan bir fantazmagori... Çocukluğumun en serin hayali, en dingin en sıcak en tatlı arzusuydun. Uğruna sıralayabileceğim her metaforun, canlandırabileceğim her imgenin en huzurlusuydun. Şu kursağımda ukde kaldın. Artık başkalarının ilkbaharı, ılık rüzgarı, tatlı ve sıcak güneşi, dingin sularısın. Şu çaresizliğimi dahi tek başıma yaşatıyorsun bana ya yıllardır, ne diyeyim, mutlu ol yeter. Senden benimle olmanı da istememiştim ki, çocukça bir derdin içine ittin lan beni. Bilirsin, yoksa benim ne işim olurdu kadınlarla? Ne işim olurdu böylesine cümleler kurmakla?
Eğer derseniz ki, niçin yazıyorsun, niçin anlatıyorsun, işte onun bir cevabı var mı hiç bilmem… Yani niçin anlatır ki bir anlatıcı? Anlatmak ne demek, `alın işte bağırsaklarım, acılarım, hüzünlerim, sevinçlerim!` demek. Niçin yapar ki bir insan bunu? Başka çaresi yoktur da ondan… Başka türlü yaşayamaz da ondan… Bu iş fiyaka için yapılmaz, bunu fiyaka için kullananlar yalancılardır, çünkü ona müsait bir iştir, ama bütün olup olacağın iyi bir fotoğraftır, tıpkı Gürdal’ım gibi, Kemal Abi’m gibi, tıpkı diğer güzel insanlar gibi… Eğer bir gün fotoğraf olduğunuzda, altında şu yazarsa bize yeter, altında yani sizin zihninizde: `Bize hiç bir zaman, hiç bir şey için yalan söylemedi`.”
Psikolojik olarak dibi gördüğünüzde uğradığınız duraktır burası. Çevrenizdekilere derdinizi anlatamazsınız, anlamazlarda. Çareyi müzikte ararsınız. Derdinize dert kattığınız kısımda burasıdır. Eğer üzgünken bu şarkıyı dinliyorsanız daha da çok üzülürüsünüz, size tavsiyem dinlemeyin. Bir şeyleri başarmaya çalışın. Spora gidin, genel kültürünüzü geliştirmeye çalışın, kısacası kafanızı meşgul edin. Depresyon anında bunu yapamayacağınızı düşünseniz bile kendinizi biraz zorlayıp yapmanız gerekiyor. Yukarıdan gelecek ilahi yardımı bekleyerek hayatınızı boşa harcamayın, kendiniz bir şeyler için çabalayın
Hiç unutmuyorum 2020 nin soğuk bi ocak günü. İzmire gelmişim. Hava buz. İnternette tanıştığım bi kızla aylardır o gün buluşmayı planlıyoruz. Çok güzel bi gün geçirmiştik bucada. Ama kız beni kankası olarak görürken ben aşıktım ona. Bu şarkı benim duygularıma tek tercüman gibiydi. Ne zaman dinlesem tüylerim diken diken olur. 3 yıl olmuş şimdi. Belki yıllar olmuş dinlemeyeli. Bambaşka bir şeydir bu şarkı benim için
Liseden birini çok sevmiştim biraz stolk yaptım bu şarkıyı hikaye olarak öne cikarima koymustu o gün bu şarkıyı tam 63 defa dinleyip ezberlemistim sırf tarzımız aynıymış gibi göstermek için ne günlerdi şimdi tarzım bu severek dinliyorum kendisi de aldattı gitti iste tek iyi yanı bu sarkiydi.