Merhaba. Rahmetli babam Necati Uzcan 8mm film kamerası kullanırdı. Vefatından yakın zamana kadar çektiği filmler öylece duruyordu. Bunları (ne yazık ki kaybolanlar da var ) dijital ortama aktarmanın yollarını araştırdım ve bir noktaya geldim. Çok özel olmadığını düşündüğüm, tarihe ve yaşama dokunanları buraya yükledim. Dijitale aktarma denemeleri yaparken babamın filmlerine zarar vermemek için hariçten bulup kullandığım filmlerden bazıları saydığım kriterleri bana göre karşılıyordu . Nasıl babamın kaybolan filmleri için üzüldüm ise, bu şekilde elime geçen filmlerinde yok olması da aynı olduğundan çekildiği zamanın ruhuna, tarihsel, yaşam tarzı ve çevresel olarak dokunduğunu düşündüğüm filmleride dijital ortama aktararak bu kanala yükledim. Babamın filmleri için iyi kötü kazandığım alt yapı ve tecrübeyi sahaf, eskici ve benzeri kanallardan bulduğum filmler içinde kullanmaya başladım. Genellikle çekenleri bilmediğim için Anonim isimli olarak yayınlıyorum. Saygılarımla,
İtalya sen nasıl bir güzelliksin ... 20 li yaşlarını 60 larda , 30 lu yaşlarını 70 lerde İtalya da yaşayacaksın ... Deniz , doğal güzellikler , buram buram tarih kokan kentler , nefis yiyecek içecekler , sinemalar , politik çalkantılar , macera , aşk , aynı zamanda sakinlik , dinginlik , her şey var orada ... Lakin ben yine de o yılların İzmir ini , İstanbul unu özler , sık sık gelir hasret giderirdim ... Bugünkü Türkiye yi zerre özlemezdim , neyini özleyeceksin , distopyaya dönmüş ... Tabi tüm bunları yapabilmek için orta üst sınıf bir gelire ve Marcello Mastroianni gibi şakır şakır İtalyanca ya sahip olmak gerekir ... Bu görüntüleri çekenler ne şanslılar , dolu dolu yaşamışlar hayatı ... Teşekkürler ...
1975 ile 1979 yılı arası yaz tatillerim orada geçti. Muhteşem yıllardı. Yazlık sinema vardı. Çarprazında fırın vardı. Kumla o yıllarda harika bir köydü. İzzet kaptan vardı. Şimdi hepsi yok olmuş. Kumla'da aynı tüm üljemiz gibi mahvolmuş.
Açıklamalarıyla birlikte çok güzel görüntüler paylaşıyorsunuz. Bir Eskişehirli olarak, özellikle Eskişehir'in eski yıllara ait kayıtları beni daha fazla etkiliyor. Çok teşekkür ediyor ve paylaşımlarınızın devamını bekliyorum. 👏👏
Vay be Klagenfurt'tan görüntüler var. Görüntülerin bir kısmı burada çekilmiş: maps.app.goo.gl/KUQeiPKzsLjGJ9Ay5 Gözüme nizami olmayan Türk bayrağı da çarptı. Graz şehrindeki saat kulesini ve tepeyi de yapmışlar. 4:21 Bruck an der Mur tren istasyonu. Sonrasında da Viyana'da belediye binası meydanında geçit töreni. En sonda ise Praterstern ve lunapark.
Ali bey, çekim yeri Kordon değil. Karşıyaka'da Alaybey/Tersane dediğimiz muhit. Bir ara kamera karşı kıyıları(Kordon) çekiyor ama onun dışındaki görüntüler, sünnet çocuğu vs. Alaybey/Tersane semti
Çok güzel paylaşım olmuş ,teşekkürler. 54 sene önce; o bisiklete binen çocuk şimdi 65'li yaşlarda, tatilcilerin çoğu muhtemelen hayatta değildir. Mevki olarak tam neresi acaba? Bilen paylaşırsa , sevinirim. (İlk başta sağ tarafı Özdere - Paşa'nın olduğu yamaca benzettim ama değil sanırım !)
Cevaplanmayacağını bilsek de soracağız: Savarona’ya 1 milyon 250 bin dolar hangi hesaptan ödendi? (Bu miktar 1 ton 18 kilo altına tekabül etmektedir ki bugünkü satın alma paritesiyle 7,5 milyar dolar civarında tutmaktadır.) 1938’de Gayri Safi Milli Hasılası 1,000 doların altında seyreden Türkiye’de bu son derecede masraflı yat alışverişi hangi akla hizmetle göze alınabildi? İkide bir Osmanlı Devleti’nin Avrupa’dan aldığı borç parayla lüks saraylar yaptırdığını söyleyip eleştirenler, zamanın süper güçleri İngiltere ve ABD’de bile benzeri bulunmayan bu lüks yatın satın alınması hakkında neden bir türlü ağızlarını açmaz? Üstelik Savarona’yı satın aldığımız sırada mali sıkıntı sebebiyle İngiltere’den 10 milyon sterlin kredi almaya çalışıyorduk. Hitler’in yata el koyması ve ABD Başkanı’nın devreye girmesi üzerine bize satılması olayının arkasında başka hesaplar yatıyor olmasın sakın? Ne gibi hesaplar? dediğinizi duyar gibi oldum. Mesela: Sahi biz Savarona’yı Hitler’den mi yoksa Mrs. Cadwalader’den mi satın aldık?
TCG ÇEŞME (M -505)(A-595)(Ex.HMS.ELFREDA) 1943 yılında ABD'de inşa edilmiş, İngiliz donanmasına teslim edilmiş, 1947 yılında Türkiye tarafından satın alınmış, mayın arama tarama gemisi. Belli bir süre hizmetten sonra yardımcı sınıf gemi statüsüne çevrilmiş, komodorluk emrinde karargah gemisi. 1976 yılında hizmet dışına ayrılmış.
Çılgınlar Cehennemi Filmi, 1969 yapımı. Yönetmen Yücel Uçanoğlu, baş rollerde Uğur Güçlü, Nebahat Çehre, yan rollerde Kadir İnanır, Hayati Hamzaoğlu, Oktar Durukan, Sami Tunç, Şefik Döğen, Gülser Gülsoy var. Yer evet Şile'dir.
RU-vid, iyi ki varsın. 2024 izmirinden 1968 arabistanına yolculuk yaptım. O ortamın içinde bulundum. Belki alıştık artık eski videoları izlemeye. Bize standart geliyor. Fakat bu videodaki kişilere 1910 dan bir video izletilseydi yaşayacakları şoku hayal edemiyorum. Sıkıldığımızda ilerlettiğimiz videoları onlar gözlerini kapatmadan izlerlerdi. Teşekkürler Ali uzcan.
1:45 Bahadır'ın gençlik zamanları. Bir keresinde tellere yaklaşıp çömelmiş izliyordum bu amcamızı (1948 doğumlu amca diyeceğim tabii) bana sinirlenip hortumuyla bir iki ağaç kabuğu attı ama anlamadım ben. Sonra "Dur ben sana gösteririm" deyip hortumuyla su çekti. İçecek sandım, içmedi. Su benim içinmiş!☺ Evet bi' miktar ıslandım.
Bu görüntüler çekildiğinde sanırım İstanbul'dan İzmir'e gemi yolculuğu yapılarak gidilmiş. Çünki ilk görüntüler İstanbul'dan.. Bu arada; evet İzmir her türlü yokluğa,eksikliğe rağmen eskiden çok güzel bir şehirdi. Şimdilerde ise betonlaşma yolunda İstanbul ile yarışır oldu. Seksenli yıllarda esnafının saygısı, edebi, iş terbiyesi bir başkaydı. Fuar'dan bahsederken resmen insanın içi acıyor. Türkiye'nin en önemli organizasyonlarından biriydi; şimdi ise ne idüğü belirsiz oradan buradan doldurulmuş mültecilerin cirit attığı, yiyecek standlarının ortalığa dumanlarını,kokularını saldığı, yemek yiyenlerin çöplerini ortaya bıraktığı bir yer oldu.
Canım İzmir'im güzel Çanakkale'm....Harika zamanlarmış..O günleri yaşama şansım keşke olsaydı.Emeklerinize sağlık teşekkürler...saygılar ve sevgiler...