Hello, I am Journalist Öztürk Akkök. On my channel, I make comments and evaluations on the ancient city of Erzurum. You can contribute with your comments and likes, and you can support me by subscribing to my channel.
Sulu boya resimleri kadar olmasa bile; saz çalmada ve türkü söylemede Ressam Prof. Dr. M. Emin Kayserili çok önemli bir değerimiz. Yüreğine, fırçasına ve sesine sağlık diliyorum...
Tünellere bizim milletvekilleri sessiz lakin Rize lider bizde daha heyecanlı bekleyişe geçtiler.Sahipsiz Erzurum.Teşekkürler bu konuyu ele aldığınız için devamını bekliyoruz.
Çok güzel. Yapılan fedakârlığı kuru bir teşekkürle geçiştirmeyi de kendime yediremedim, nasıl ödenir bu hak; onu da kestiremedim doğrusu. Yalnız şu dersi aldım ki; bizim çok kolay eriştiğimiz, çok kolay tükettiğimiz hizmetler ciddi fedakârlıklarla ortaya koyuluyor... her birine başta da Öztürk beye minnet duygularımı iletiyorum.
Çok ince düşüncelisin değerli ağabeyim. Gerçek de öyle değil mi? Çok kolay ulaşılan her ne varsa, kıymetsiz muamelesi görüyor. Oysa kolay ulaşılan çoğu şey, inceliğin, nezaketin ve becerinin doğurduğu bir ürün ya da önemli bir makamdır. Bunu ne yazık ki, kimse anlamıyor. Özel kalem engeline takılmadan, belki kapısı bile tıklatılmadan makamına kolayca girilen bir yöneticinin kıymeti, "müdürümüz toplantıda" denilerek savuşturulan bir diğer yöneticinin yarısı ve hatta onda biri kadar değildir. Yine de Allah bizi kolay ulaşılan, ruhu yüksek ve asil, gönlü alçak kullarından etsin
Öztürk bey çok yerinde ve doğru tesbitlerde bulunmuşsunuz.Bir Bayburtlu olarak bizde buna benziyen sorunlar yaşıyoruz. Erzurumu Trabzona bağlayacak Kop tunelinin de akibeti aynı 2012 de başlandı 6 km lik tunelin 12 yılda ancak yarısı yapılabildi. Her yıl kışta kıyamette onlarca aracın devrilip kaza yaptığı bu dağda ne siyasilerimiz ne STK lar konuyu dile getiriyor.Her şey müteahitlerin keyfiyetine kalmış.sanırım bir 12 yıl daha bekliyeceğiz.
Keyfiyetin hüküm sürdüğü bir bölgede yaşamak hiç birimizin hakkı değil Mustafa bey. Ancak şunu sormak lazım: Kusur kimde? Biz toplum olarak hakkımızı arasak, keyfi hareket edenlere hesap sorsak böyle mi olur? Özür dileyerek söylüyorum: Bizde bu kalın ense olduğu müddetçe daha çok şaplak yeriz. Katkınız için teşekkürler, selamlar
Saygıdeğer Öztürk Bey, röportajınız idealist gazeteci adayları için baş ucu eseri gibi olmuş. Uzun yıllardır gurbette yaşayan Erzurum’a küsmüş bir dadaş olarak tüm yayınlarınızı büyük bir hayranlıkla izliyorum. Röportajda da bahsettiğiniz Erzurum’u bilmeyip de tanıtımında görevlendirilen insanlar yerine keşke sizin gibi Erzurum sevdalısı, aşığı insanlar siyaset üstü görevler alsa. Saygılarımla.
İsmail bey, Erzurum'a küs oluşunuzun nedenini doğrusu merak ettim. Şshsıma yönelik güzel değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim. Doğma büyüme bir Erzurumlu olarak memleketimin derdiyle dertlenmeyi, iyi yanlarıyla mutlu olmayı kendine ilke edinmiş bir gazeteci olarak mesleğimin gereklerini yerine getirmeye azami gayret ediyorum. Yapılan çalışmayı başucu eseri olarak nitelendirmeniz ayrı bir incelik. Her şey için teşekkür ediyorum. Saygılarımla
Sevgili Öztürk Bey, Çok değerli bir belgesel olmuş, tebrik ederim. Süreyya ve Kadir Beylerle birlikte yaptığınız çalışmalar her daim takdirle anılacak ve unutulmayacaktır. Sizler, Türk gazeteciliğinde derin izler bırakan, ilham verici bir üçlüsünüz. Özverili çalışmalarınız, sektöre kattığınız yenilikler ve ortaya koyduğunuz kaliteli içerikler, meslektaşlarınız ve izleyicileriniz tarafından her zaman takdirle karşılanacak. Siz, tıpkı okul numaranız gibi, her zaman 1 numarasınız. Mesleki başarılarınızla ve duruşunuzla örnek bir gazeteci olarak, yolunuzun her daim açık ve aydınlık olmasını diliyorum. Allah yolunuzu açık etsin.
İnsanı mutlu eden tespit ve değerlendirmeleriniz için çok teşekkür ediyorum. Fazla mütevazı olmak, riyakarlıkla eş değerdir. Kadir ve Süreyya ağabeyilerle birlikte çok güzel işler yaptığımız herkesin malumu. Dünün otokontrolünü sağlama rolü oynayan Hürriyet sayesinde Erzurum'da işler iyi-kötü yolunda gidiyordu. Şimdi meydan maalesef boş. Tutanın elinde kalan, yapanın yanına kâr kaldığı bir şehir halini aldık. Benim "bir" okul numaramdı. Öyle de kalacak inşallah. Görüşmek dileğiyle selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum.
Sevgili Selçuk, asıl işi gereği modern bir Evliya Çelebi misali il il dolaşan ve insanlara sanat taşıyan bir kültür hamalı olan sana maşallah. Yanaklarından öpüyorum, selam
Değerli ağabeyim, sesiniz, tavrınız, sözcükleriniz kadifeye sarılı. O yıllarda kargaşa ve belirsizlik günlerinde gençlerin çoğunluğu arabesk şarkılar ve aşk hayallerinde yitip gittiği dönemde siz akılcılığı ve bilgiyi benimseyip habercilik, gazetecilik mesleğine kendinizi adamışsınız. Bu bana göre müthiş bir adanmışlık gerektirmiş. İlkokula yalnız gidişiniz ile günümüzü karşılaştırdığınız anlatı bende nedense Abdi İpekçi cinayetinin ardından sizin gazetecilik dünyasına girme ısrarınıza odaklanmama neden oldu. Ne yalan söyleyeyim bu beni çok etkiledi. O yıllar benim doğduğum yıllardı ve aklım kesmeye başladığında işitmeye algılamaya başladığım en yakın toplumsal travmalar bunlardı. Katil Ali Ağca isminin Abdi ipekçi gibi duayen bir gazetecinin ve daha nice gazetecinin ölümleri... Yeşilçam filmlerinde bile hayatı kahredilen çoğunlukla gazetecilerdi. Şiddete açık bir mesleğe böylesine aşkın bir istek ve ısrarınız sizi takip eden yeni nesil gazeteci haberci adaylarınca bence göz ardı edilmemeli. Anarşi ve bürokrasi kıskacında gazeteci veya haberci olmak başlı başına cesaret dolu karakter ister. Gökyüzüne bakmaya devam etmenizi sağlık ve afiyette olmanızı dilerim. ("Octavio Paz" tarafından bu dizeler de belki size yazılmıştır. ) Kaçtım ve yürüdüm dünyanın içinden. Sözlerim evimdi benim, hava türbem. _ Saygılarımla_
Sevgili Tahir, geçmiş yorumlarında olduğu gibi, yine ne yapacağımı, neler söyleyeceğimi bilemez noktaya taşıyan, içerik olarak standartlarımızın, anlayış yeteneğimiz ve kabiliyetimizin çok üstüne taşan bu yorumun için sana yine hem alkışlarımı ve hem de sitemimi gönderiyorum. Beni böylesi muhteşem bir yazıyla sarhoş etmeye ne hakkın var! Çoğu insan gibi ya sıradan, adet yerini bulsun diye samimiyetsiz bir iki söz yaz, ya da hiç yazma! Tabi bu işin latife yanı. Seni, küçük bir edebi yapıt niteliğinde gördüğüm bu yorumundan dolayı kutluyor, yanaklarından sevgiyle öpüyorum. Allah seni var etsin. Selamlar, sevgiler
Öztürk Akkök bey bu sefer; Erzurum sevdalısı, çekirdekten yetiişme, Ulusal medyanın önemli bir temsilcisinin yöresel bürosunda haber üreten bir "acar muhabir"in haberini yapmakla başlıyor işe. Mahalli basında imtiyaz sahipliğinden, kurşun hurufatla haber dizmekten bugüne uzanan bir serencamı yer yer meslek ilkeleri, yer yer mesleki öğütlerle süsleyerek sunuyor. Kendine has üslubuyla "şahsiyetten, şereften taviz vermeden nasıl ayakta durulur"u anlatıyor bizlere. Hakkıyla yapılan hiç kolay iş olmadığının canlı şahidi. Öztürk bey Dere Mahalleli imiş. Kendisini uzun zamandır bilip takip etmeme rağmen vicahi tanışıklığımız çok yenidir, ama bir Vaniefendi Mahalleli olarak öyle sanıyorum ki çocukluk döneminde çokca karşılaşmış olmalıyız. Öztürk Akkök beye; şerefle sürdürdüğü mesleki hayatında başarılar diliyorum. Sağlık ve huzur dolu günlerinin olmasına duacıyım.
Kıymetli ağabeyim. İç içe geçmiş iki mahallenin insanları olarak mutlaka ve mutlaka karşılaşmışlığımız illa ki, olmuştur. Her şey nasip ile doğrudan ilintili. Aramızda bir dostluk bağının oluşması için, demek ki bir aracıya ve hatta aracılara ihtiyaç varmış. Öncelikle o aracı dostlara teşekkür ediyorum. Hiçbir şey bilmeyen birisi olarak adım attığım gazetecilikte, çok farklı labirent niteliğindeki yollardan zor da olsa geçerek bugünlere geldim. O yollarda edindiğim bilgi, görgü ve tecrübeler ışığında yürümeye devam ediyorum. Rabbim can sağlığı hem size, hem bize versin ki, gönül yolculuğumuzu birlikte ila nihaye devam ettirelim. Size, samimi ve dostane yorum, görüş ve değerlendirmeleriniz için çok teşekkür ediyor, selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
Sevgili Öztürk Bey, Sezon finali yayınınızı büyük bir dikkat ve hayranlıkla izledim. Erzurum’un önemli meselelerini ve bu sorunlara dair çözümleri, usta bir gazetecinin maharetiyle aktardınız. Söyledikleriniz, şehre olan derin bağlılığınızı ve mesleğinizdeki yetkinliğinizi bir kez daha gözler önüne serdi. Yeni sezona, daha fazla izleyici kitlesi ve daha geniş bir abone sayısıyla başlamanızı yürekten temenni ederim. Başarılarınızın devamını diler, emeğiniz için teşekkür ederim.
Değerli hocam, insanın içini hoş eden güzel değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim. Programa ilk başladığımız günlerde abone takıntımız vardı. İstiyorduk ki takipçi sayımız artsın, tavan yapsın. Ama olmadı. Beklentimize ulaşmadık diye küsecek, darılacak halimiz yoktu. Bizi bilen, tanıyan ve takibine alan siz gerçek dostlarımızın varlığı bize yetti. Bu büyük azınlık bizi özelde öylesine motive etti ki, anlatamam. Gelen özel mesajlar, açılan kutlama telefonları demoralize halimizi yerle bir etmekle kalmadı, şevkimizi artırdı, heyecanımızı kamçıladı. Allah bir mani keder vermezse, yeni yayın döneminde aynı heyecanla yayınlarımızı devam ettireceğiz. Görüşmek dileğiyle selamlar saygılar
Her derde deva olmak, böyle görülmek; yaptığınız fedakarlıklar ve gösterdiğiniz gayret sizden çok şey götürüyor olsa da güzel, sevgili kardeşim. Yola çıkmadan önce, o yolun çok engelli, iniş ve çıkışlı olacağını iyi hesap etmiştik. Kendimizi, o gerçeklere göre hazırlıklı tuttuk. Şu birkaç aylık yayın hayatımızda o zorlukları, iki yüzlülükleri, samimiyetsizlikleri hiç olmadığından çok daha fazla gördük. Bu olumsuzluklar, çalışma şevkimizi kırmadı, aksine kamçıladı. Yeni yayın döneminde yayın politika ve stratejimizi gözden geçirerek bir çizgi çizeceğiz. O günlerde buluşmak dileğiyle, selamlar
Vallahi sevgili Gökhan kardeşim, öyle bir devirde yaşıyoruz ki, her an her şey olabilir. İnşallah endişesini duyduğun o olumsuzluklar yaşanmaz. Selamlar
Bir şehir tanım ve özelliği itibari ile neye ait olduğunu anlatamıyorsa o şehir şahsiyetsizlik kümelenmesi haline gelmiş “kimliksiz şehir” olmuştur diyebilir miyiz? Doğu şehirlerine bakıldığında örnek olarak Bağdat, Şam, Halep, Şiraz, Delhi, Keşmir v.s. baktığımızda tarih sahnesinde olduğu yer ile bugün bulunduğu yer arasında fark kıyası hemen öne çıkmaktadır. Diğer yönde Paris, Marsilya, Münih, Venedik, Roma, Budapeşte, Viyana, Zürih, Belgrad, Madrid v.s. onların şehirleri ile doğu şehirleri arasında olan bu fark nedir diye sorup duruyoruz. Programınızda genel olarak ele aldığınız kriterlere baktığımızda sürekli şunları soruyorsunuz; A- Erzurum, “Üretici mi yoksa Tüketici midir?” B- Erzurum, “Pazar Yerleşimi midir?” C- Erzurum, “Şehir ve Tarım ilişkisi sağlıklı bir şehir midir?” D- Erzurum, “Siyasi ve İdari erkleri sağlam bir şehir midir?” E- Erzurum, “Savunma ve Asker (Kale) şehri midir?”, F- Erzurum, “Folklor (DADAŞ) ve Eğitim şehri midir?” Zikrettiğim altı maddeye bakıldığında Elli yıl öncesine değin her başlık için cevabımız “Evet” olacağından Erzurum “şehir” olmuştur. Diğer doğu şaheser şehirleri gibi bir marka şehir idi. Bugün bu maddelere baktığımızda ise cevaben “hayır” dediğimizde ise Erzurum şehir değil “Art yerleşke” konumuna düşmüştür bugün diğer doğu şehirleri gibi. Diğer batı şehirleri ise bu sıralanmış etiketlerin hepsine haiz halde ışıl ışıl parıldıyorlar. Erzurum için “bir zamanların Paris’i” sözüne atıfla bu düşünceleri içerlemiş ve zihnimde yoğurmuş olabilirim, bu yoğuruş böylesine haddi aşan bir yaklaşımla ortaya çıkıp kalem oynatmama sebep vermiş olabilir. Bizler sürekli ve çok hızla değişen bünyenin sarhoşuyuz. Şehrimiz insan gibi düşünüldüğünde aynı anda şeker, tansiyon, çarpıntı, solunuma bağlı olarak yılgınlık ve kendini yitirme duruma düşmüşüz. Cemil Meriç, zamanının sancısını betimlerken bizler imparatorluğumuzun şaşasını, topraklarını veya zenginliğini değil ruhumuzu kim olduğumuzu kaybettik demiştir. Aile denilen kurumu katledenler de bir şehri, bir ülkeyi, bir medeniyeti, bir dini kaybetmiş ve nihayetinde kendine hınç duyan ne olduğunu bilemeyen sarsak, ruhunu yırtıp parçalamış, insan vasfına sığamadığını haykıran ebleh bir canlıya dönüşmüştür.
sevgili tahir, malum yaz sezonu nedeniyle programa ara veriyoruz. bugün şöyle bir ne var, ne yok diye sağı-solu kolaçan ederken, senin yorumunu cevaplandırmadığımı hayretle gördüm. oysa ben, o yorumu okumuş ve hatta görüşlerimi de yazmıştım. demek ki, yazdıklarımı kaydetmeyi ihmal etmişim. her neyse. gecikmeden dolayı kusurumuza bakma. bazen ben de erzurum için, "biz neyiz, hedefimiz ne, nereye doğru gidiyoruz" sorularını ulu orta soruyor, tabi ki, cevap alamıyorum. "kimliksiz şehir" sözü çok ağır olur. erzurum'un bir kimliği vardır ve hep var olmuştur. senin örneğini verdiğin şam gibi, halep gibi, delhi, keşmir gibi illere oranla kendini iyi-kötü korumayı başarabilmiş, yapısını koruyabilmiş. ancak son yıllarda hem ahali olarak bizlerin ve hem de siyasi olsun-olmasın akla gelebilecek tüm idareci takımının umursamazlığı, beceriksizliği ve vurdumduymazlığı gibi nedenlerden dolayı eski gücünü kaybeder olmuş, dolayısıyla dününü arar hale gelmiş. zaten sen de dün ile bugünün kıyaslanması halinde nereden nereye geldiğimizi görebileceğimizi söylüyorsun. yayın dönemimizde bizi yalnız bırakmadın. aykırı, çoğu kimsenin aklına gelmeyecek yorum ve düşüncelerinle beyin fırtınası estirdin. her şey için çok teşekkür ediyorum. görüşmek dileği ile selamlar
@@ozturkakkok Saygıdeğer ağabeyim, gelecek dönem için daha güçlü ve daha etkin bir yayın dilememek mümkün değil. Bilinir ki ışığın kuvveti biraz da karanlığın zulmetindendir. Gün geçtikçe yorumlarınızın irtifa alacağını tahmin ediyorum. Zira muhataplarımız her zaman daha karanlık olmayı sürdürecektir. Şimdiden gelecek dönemin geçmiş dönemden daha iyi ve daha güçlü olmasını ve sizin de sağlık ve afiyette olmanızı temenni ederim. Bir dönem için mecburen sessiz kalsam da sizi ve enfes tespitlerinizi takip ettim. Naçizane edebiyat alanında Erzurum ve Palandöken merkezli bu coğrafyada insan -ruh, insanlık ve sorgulamalarla dolu felsefi bir yorumları içeren kaleme aldığım bir roman yayınlayıp şimdi ise yayımlamaya başladık. Memleketimizin kalkınma kadar kültür sahnesinde de temsili gerekli. İnşallah kendi gücüne inanan ve güçlü bir irade ile her şeye rağmen yeniden gereken noktada olacağız. Saygılarımla.
Tespitlerin doğru, yerli yerinde. Örneğini verdiğin o şehirler bugün, üstlendikleri misyonun çok ötesinde ve hatta "zavallı" haldeler. Aynı yargıyı Erzurum için vermek haksızlık olur. Erzurum kimliğini henüz kaybetmedi. Ancak böyle devam ettiği müddetçe kaybetmesi kaçınılmaz hal alacaktır benim güzel ve asil ruhlu kardeşim.
@@ozturkakkok ağabeyim ben ironi yapmak istedim. her sözünüze imzamı atarım. işlerine geldiği gibi şehrin dokusunu paramparça eden zihniyet. kültür medeniyet adına yaparken insan dokusunu öldürdü.
İzleyici yorumlarına kulak verip, gündeme taşıdığınız için teşekkür ederim. Hızlı treni yapılana kadar konuşmak şart. Gerek öğrenci kenti olması, gerek bahsettiğiniz ticari iş birlikleri gerekse vatandaşın hem uygun hem de konforlu seyahat etmesi için bu olmazsa olmaz. Ulaşım olmadan gelişim olmaz... / Artık bina yapılamayacağına göre var olanları değerlendirmekten başka şansımız yok. Binalar eğer "depreme dayanıklı" değil ise gerekli güçlendirme çalışmaları yapılarak kullanıma hazır hale getirilebilir. Örneğin Sigorta ve Mareşal Çakmak ve Kazım Karabekir Stadyumu gibi... Erzurum Lisesi ve yanındaki bina da bunlara dahil edilebilir. Erzurum'un sorun ve beklentilerini dile getirdiğiniz için tekrar teşekkür ederiz.
uzun zamandan beri yapıcı ve yol gösteren yorumlarıyla yanımızda olduğunu bize hissettiren beyazşehir'e sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. haklısınız. hızlı tren konusunu sadece biz değil, diğer basın yayın organları olmak üzere siyasiler, sivil toplum kuruluşları sürekli gündemde tutmalı. gündeme taşıdığımız, atıl durumda bırakılan kamu binalarının güçlendirilerek hizmete hazır hale getirilmesi konusu önemli. bunlardan hayati öneme sahip palandöken devlet hastanesi mutlaka hizmet verebilecek hale getirilmeli. bu konunun da takipçisi olacağız. desteğiniz ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Türkiye'de çok fabrika var.Üretim de çok.Fakat yine biryere çıkamadılar gelişmiş diye bilinen şehirler de! Fabrika ile bir kazanım elde edeceĝini düşünenler yanılıyorlar.Başta Istanbul olmak üzere bakın diĝer tum fabrikası bol olan şehirlere,yaşam da bir o kadar pahalı ve keşmekeş içinde.Insanlar tam köle! Öztürk Bey sormuş:Koskoca Turkiyenin 3-5 uçak alacak parası yokmu? Ah! Ah! Nerden başlasam anlatmaya?! Para nedir?Nasıl üretilir? Bunları bi zahmet araştırın. Cebimizdeki paranın 100%'ünün karşılıĝı yok.Yani borç olarak üretiliyor! Ustelik Para(TL) devletin parası deĝil.Yani devletin parası yok! Siz kalkmış 3 uçak alacak paradan bahsediyorsunuz.Maaşları devlet borçlanarak ödüyor.Borçlanmasa deĝil maaş ödemek,1 günlük yevmiye ödeyecek parası yok!
Yine bilgi dolu bir program olmus tesbitler on numara hele ulaşım konusu ki tam kanayan yara balikesir erzurum arası 24 saat günde tek araba firmalar tam bir sıkıntı yüreğine emegine sağlık insallah bir gün sağır sultanlar farkına varır
muhataplarımızın sağır sultan rolünü çok iyi oynayışlarının yanında iyi de ölü taklidi yaptıklarını bildiğimizden, memleket meselelerini, vatandaşımızın sıkıntılarını bıkmadan, usanmadan dile getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz ağabeyi. yeter ki, yürüdüğümüz yolda yalnız bırakılmayalım. gerisi bizim işimiz.
Öztürk Bey, Sen o fabrikayı öyle çok büyutme kafanda.Onun arkaplanı sandıĝın gibi deĝil.Halkta senin gibi sanıyor;fabrikası olursa kalkınır,zengin olur vs.. Öyle deĝil.
Erzurum sıradan bir şehir değildir binlerce yıllık Türk tarihinin kodlarını taşıyan karargah şehir olmuştur erzurumda yaşayan erzurimlularin büyük kısmı bunun farkında değil emperyalizme karşı ilk savaş erzurumda Osmanlı Rus harbinde verilmiştir Erzurumlular büyük bir halk hareketi gerçekleştirmiştir.Nafiz koton milli mücadele tarihinde kendi imkanlarıyla türk ordusuna 3 adet uçak satın almak suretiyle bağışlamış yiğit dadaş tarihi sahsiyettir.
Size sonuna kadar katılıyorum. Erzurum asla sıradan bir şehir değildir. Bu şehre kol kanat germek hepimizin görevi olmalı. Değerlendirmeniz için çok teşekkürler
Organize Sanayi Bölgesinde gerçekleşen kalkınma hamlesine şehir hazır olmalı. Bölgeye yakın 1+1 2+1 evler yapılmalı, hafif raylı sistem ile en azıdan Dadaşkent ile şehir birbirine bağlanmalı. Özellikle Ilıca, sosyal yaşam açısından daha da canlanmalı. Zaten personel istihdamı noktasında yaşanması muhtemel probleme vurgu yaptınız. Umarım yetkililer, Sanayi Devrimine ayak uyduramayan Osmanlı gibi Organize Sanayi Bölgesinde başlayacak olan bu kalkınma hamlesini hafife almazlar ve şehir için dönüm noktası niteliğindeki bu hamleye yönelik çalışmalara başlarlar...
Bölgeye yakın yerlerde küçük ölçekli evler yapılması yönündeki uyarınıza şapka çıkartıyor, hafif raylı sistem önerinize alkış tutuyorum. Dediğiniz gibi, umarız yetkililer akılcı hareket ederler. Yoksa hem Erzurum'a ve hem de ülkeye yazık olur. Yaptığınız önemli değerlendirmeniz için çok teşekkür ederiz.
Öncelikle bir Tokatlı olarak üstelik de Konya'dan bizi takip ediyor oluşunuz hepimizi ekip olarak son derece mutlu etti. Sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor, yöneticilerimize de basiret ve zihin açıklığı diliyoruz. Selamlar
