Ağır gelmesin bu sözler ey gönlümün en hassas sarı bülbülü, bülbül dememe bakma konuşmayı sevmezsin aslında seversin ama bensiz konuşmalar seversin, sana sarı bülbülüm diyesim gelmiyor içimden sana sarım diyen 7 sene önce ki eski yarin geliyor sürekli kendi içindeki kavgası bitmeyen kafamın içindeki aklıma bülbüller çok seslidir bülbülüm derken bendeki sessiz seni hatırlıyorum hatırlamak yarama tuz dökmek gibi alışmak için çabalıyorum bayım bir gün tatdırıp ikinci gün yok ettiğin o mas mavi günü unutmak için sarı bülbüller onların olsun ben mavili günler istiyorum sariiii
Bitişi mükemmel olacak bu oyunun hissedebiliyorum.. Kim galib olacak ki,bu kadar vurdumduymazlıkla. Ben yüzüm utançdan güneş sarısı Sizin yüzünüz denizlerce mavi.. Kurşuna benzer ağır havalar sürüyor bu günlerde. Yok,ben korkak değilim.. Siz fazla cesursunuz ölümün koynunda yatarken.. Bir sırrdan daha artığı benim size ölümü hep hatırlatmam. Bende bilirim güzelliklerin arkasından koşan gölge olmayı. Ama ölüm işte Hep köşe kapmaca oynuyor benimle. Siz kıyıya vuruyorsunuz dalgaca muhabbetlerinizle Ben sadece susuyorum insanlığı kurşuna dizmek adına.. Acılarımı süslüyorum bir bayram akşamı. Sabaha kadar bitmiyor düşüncelerimin buzul çağı. Ben yıllandım Ben eksildim.. Siz fazla ileri gittiniz boynunuzda gezdirdiyiniz insanlığınızla.. Benim gönlüm camdı,kırıldı. Sizin gönlünüz mezarlık duvarı. İçime sığmadı bu dünya. Çok dardı içine sıkışıp,kaldığım acılar. Küçük bir tabut biçmişti benim için dünya bakmadan boyutuma. Birileri kulağıma fısıldıyordu ümidi. Evet fısıldıyordu sadece.. Kim ne anlamaş ki,hayattan. Kimin kolunda gitmiş ki,mutluluk. Bir yanım hep eksik kaldı. Bir yanım hep bir yanımı aradı bu çöplükte. Azar-azar eksildim işte,dargın kaldım hayata. Siz fazla cesurdunuz diyorum,ama ölüm kazanıyor işte sonunda ne yaparsınız ki.. Bozuluyor dengeleri düşündüklerinizin. Ben biliyordum oyunun sonunu. Anlattım size,anlamadınız.. Ben çekilip bir kenara sizi izledim. Sustum,siz konuştunuz. Zehrinizi saldınız damarlarıma.. Kör oldum nihayet biçimsizliyinize. Ben acılarıma sarıldım. Gayret ettim bir kuş kadar özgür ve merhamet düşkünü olmaya. Siz el çekmediniz kanat kırmaktan. Ben anladım işte. Ben gördüm işte. Sizin gökyüzüne karşıt maviliyiniz benim siyah acılarımdan daha kara. Tüm rengler güzeldir belki de. Siyah kederler,acılar bile. Bazı maviler daha zehirliymiş sanırsam,bilemedim. Ben Anladım işte. Ben gördüm işte.. Benim siyah acılarım daha eşsiz, Sizin maviliyiniz daha kapkaraymış. Ölümden bile daha kara.. Dünyanın yüzü kadar kara sizinde yüzünüz. İnsanın gözünü kör edecek kadar kara..
@@XxYybelirsiz ve yine şiirin altına güneş doğmuş.. Aydınlığınız daha da belirginleştirmiş şiirimin güzelliyini. Sarmaşıklar yerini papatyaya bırakmış her satırda..
@@muradgozlov5222 Estağfurullah biraz aydınlatabildiysek ne mutlu bize. Şayet satırlar ay gibi parlaktı zaten. Okuyanın yüzünü aydınlatan bir parlaklık... Sarmaşıkları papatyaya çeviren sizin kaleminizdir. Bizler böyle satırlara muhtaç ,şiire aç kesimiz yalnızca...
@@XxYybelirsiz ne mutlu biźe..Siz şiir severseniz biz şiir yaparız edebiyat fırınında taptaze..Bizim yüreğimizden dökülenler sizin kalbinizin derinliklerinde yatanlardır..
@@muradgozlov5222 Elbette... Yürekten dökülene kalp ev sahipliği yaparmış. Yeter ki yürekten dökülenler eksilmesin... Bizler her daim kalbimizde yer vericez onlara o naif, hoş, papatyalı mısralara...
Sabah uyandigimda aklima geldin birden, gitmek de bilmedin, ben de kafamı mesgul etmek icin saatlerce temizlik yaptim şarkilardan sıkıldım bir şiir açayım dedim bu şiire denk geldim "ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım" kısmında durdum kaldım. Ben senin icin sadece bir seçenektim ve beni secmedin belki ama sen benim icin öyle değildin sen simdi yoksun ama baskasi da yok acım dinsin kafam dagilsin diye başkalarını hayatıma almadım. Ben de "acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım" hiç haberin bile yok.
Böyle üzgün olduğunuz ya da bir his geldiği zaman aklınıza bir şiirden bir dize geliyor mu? Bugün bana şu dizeler geldi o yüzden burdayım. Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Bir şeydedir o şey nedir dedim “samimiyet” te görülen öznellik yansımalarında fark edilirken, belki ellerimizi uzatamamıştık, sarılamamıştık belki, belkide uzakta yakında değildi hep aynı yerdeydi.Sonsuz sevgilerle “Didem Madak”❤️
SİZ AŞK'TAN N'ANLARSINIZ BAYIM? Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin Allahını bilirim bayım! Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Balkona yorgun çamaşırlar asmay Ki uçlarından çile damlardı. Güneşte nane kurutmayı Ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım. Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum. İnsan kaybolmayı ister mi? Ben işte istedim bayım. Uzaklara gittim Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım! Süt içtim acım hafiflesin diye Çikolata yedim bir köşeye çekilip Zehrimi alsın diye Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz İlahiler öğrendim. Siz zehir nedir bilmezsiniz Zehir aşkı bilir oysa bayım! Ben işte miraç gecelerinde Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım, Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım, Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin Bir şiir aradım. Geçen üç yıl boyunca Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım. Ülkem olmayan ülkemi Kayboluşumu aradım. Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Bir ters bir yüz kazaklar ördüm Haroşa bir hayat bırakmak için. Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Kimi gün öylesine yalnızdım Derdimi annemin fotoğrafına anlattım. Annem Ki beyaz bir kadındır. Ölüsünü şiirle yıkadım. Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Acının ortasında acısız olmayı, Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım. Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım. Aşk diyorsunuz ya, İşte orda durun bayım Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım Kendimin ucunda Öyle ıslak, Öyle kötü kokan, Yırtık ve perişan. Siz aşkı ne bilirsiniz bayım Aşkı aşk bilir yalnız
Ben kadın sevdim, Didem Madak ı şiirde, Sezen Aksu'yu bestede, Şebnem Ferah ı Çığlık çığlığa. Türkan Şorayı Yeşilçam da, ben kadın sevdim kadın,,, Kendini kadın sananOrospulara
SİZ AŞK'TAN N'ANLARSINIZ BAYIM? Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin Allahını bilirim bayım! Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Balkona yorgun çamaşırlar asmay Ki uçlarından çile damlardı. Güneşte nane kurutmayı Ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım. Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum. İnsan kaybolmayı ister mi? Ben işte istedim bayım. Uzaklara gittim Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım! Süt içtim acım hafiflesin diye Çikolata yedim bir köşeye çekilip Zehrimi alsın diye Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz İlahiler öğrendim. Siz zehir nedir bilmezsiniz Zehir aşkı bilir oysa bayım! Ben işte miraç gecelerinde Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım, Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım, Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin Bir şiir aradım. Geçen üç yıl boyunca Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım. Ülkem olmayan ülkemi Kayboluşumu aradım. Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Bir ters bir yüz kazaklar ördüm Haroşa bir hayat bırakmak için. Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Kimi gün öylesine yalnızdım Derdimi annemin fotoğrafına anlattım. Annem Ki beyaz bir kadındır. Ölüsünü şiirle yıkadım. Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Acının ortasında acısız olmayı, Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım. Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım. Aşk diyorsunuz ya, İşte orda durun bayım Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım Kendimin ucunda Öyle ıslak, Öyle kötü kokan, Yırtık ve perişan. Siz aşkı ne bilirsiniz bayım Aşkı aşk bilir yalnız! DİDEM MADAK
SİZ AŞK'TAN N'ANLARSINIZ BAYIM? Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin Allahını bilirim bayım! Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Balkona yorgun çamaşırlar asmay Ki uçlarından çile damlardı. Güneşte nane kurutmayı Ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım. Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum. İnsan kaybolmayı ister mi? Ben işte istedim bayım. Uzaklara gittim Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım! Süt içtim acım hafiflesin diye Çikolata yedim bir köşeye çekilip Zehrimi alsın diye Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz İlahiler öğrendim. Siz zehir nedir bilmezsiniz Zehir aşkı bilir oysa bayım! Ben işte miraç gecelerinde Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım, Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım, Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin Bir şiir aradım. Geçen üç yıl boyunca Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım. Ülkem olmayan ülkemi Kayboluşumu aradım. Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Bir ters bir yüz kazaklar ördüm Haroşa bir hayat bırakmak için. Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Kimi gün öylesine yalnızdım Derdimi annemin fotoğrafına anlattım. Annem Ki beyaz bir kadındır. Ölüsünü şiirle yıkadım. Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Acının ortasında acısız olmayı, Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım. Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım. Aşk diyorsunuz ya, İşte orda durun bayım Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım Kendimin ucunda Öyle ıslak, Öyle kötü kokan, Yırtık ve perişan. Siz aşkı ne bilirsiniz bayım Aşkı aşk bilir yalnız!
SİZ AŞK'TAN N'ANLARSINIZ BAYIM? Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin Allahını bilirim bayım! Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Balkona yorgun çamaşırlar asmay Ki uçlarından çile damlardı. Güneşte nane kurutmayı Ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım. Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum. İnsan kaybolmayı ister mi? Ben işte istedim bayım. Uzaklara gittim Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım! Süt içtim acım hafiflesin diye Çikolata yedim bir köşeye çekilip Zehrimi alsın diye Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz İlahiler öğrendim. Siz zehir nedir bilmezsiniz Zehir aşkı bilir oysa bayım! Ben işte miraç gecelerinde Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım, Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım, Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin Bir şiir aradım. Geçen üç yıl boyunca Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım. Ülkem olmayan ülkemi Kayboluşumu aradım. Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Bir ters bir yüz kazaklar ördüm Haroşa bir hayat bırakmak için. Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm. Kimi gün öylesine yalnızdım Derdimi annemin fotoğrafına anlattım. Annem Ki beyaz bir kadındır. Ölüsünü şiirle yıkadım. Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım. Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Acının ortasında acısız olmayı, Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım. Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım. Aşk diyorsunuz ya, İşte orda durun bayım Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım Kendimin ucunda Öyle ıslak, Öyle kötü kokan, Yırtık ve perişan. Siz aşkı ne bilirsiniz bayım Aşkı aşk bilir yalnız!