Üniversitelerdeki ÇETELER 

discord.gg/akademiklink

Türk tipi akademisyen; -Wikipedia'dan hallice bir slayt -B1 civarı ingilizce -En son kapsamlı araştırmayı doktora aşamasında yaptığı için 10-20 yıl öncesinde kalan bilgiler -Columbia -Top sakal -Öğrenciye müşteri gözüyle bakma -Yönetim ile arası iyiyse tatiline uygun ders programı ayarlatıp yılın yarısını gezerek geçirme. -Erkeklere höt zöt kızlara komiklikler şakalar

Ülkenin en güvenilir olması gereken kurumlarından tutunda en alt tabaka sektörlerde bile liyakatsizlik, torpil, adam kayırma, alavere dalavere heryerde hocam. Umarım emeklerinize değer her zaman destekçiniziz. Sizler gibi hocalarımız iyi varlar.❤

Doktora öğrencisiyim Boğaziçi Üniversitesi'nde. Kendi alanımda bir tanesi Q1 (2 yazarlı bir makalede ilk yazar olarak) ve diğeri Q2 (tek yazarlı olarak) olmak üzere 2 AHCI (Arts and Humanities Citation index) yayınımla birlikte (Orijinali Routledge'ta yayımlanmış olan) bir kitap çevirisi ve bir de ulusal makalem var. Yeterliliğimi verdiğim için geçen sene Boğaziçi Üniversitesinde 4.sınıf seviyesinde kendi tez araştırma konumu İngilizce olarak dersleştirdim (Okuttuğum makale ve kitapların %80ninin 2015 yılıından sonra yayımlandığını da söylemek isterim. Çağdaş bilimsel üretimi Türk öğrencilere öğrettiğimi gösterir bu). O dönem AYLIK 450 tl maaşım vardı (Evet Türkiye'de yarı-zamanlı öğretim görelisi maaşı yaklaşık olarak AYLIK 450 TL.. ŞİMDİ GÜLEBİLİRSİNİZ) ve bu saçma rakamın üzerine halihazırdaki TUBITAK bünyesindeki araştırma projesindeki bursum (14.000 tl olan) da AYLIK 450 TL maaşım olduğu için 4500 tlye düşürüldü. Daha doktoramı tamamlamadan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ndeki 32.500 küsür akademisyenin 30 bin küsüründen daha başarılı olmama rağmen daha aşağıdayım. HENÜZ doktorasını bitirmeden bu ülkedeki akademisyen görünümlü insanların BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNDAN fersah fersah başarılı olduğum için cezalandırılıyorum. 2 kere CİMER'e yazdım ve hiçbir sonuç alamadım. Kendi tez projem yurt dışından kabul aldı ve gidiyorum. Sonra Türkiye'de neden bilim ilerlemiyor diye sormayın. 5 kuruş etmeyecek insanları artık akademisyen yapmayın. Ayıptır, yazıktır yahu. YENİ DOÇENTLİK KRİTERLERİNİ DESTEKLİYORUM VE HATTA BU KRİTERLERİN DAHA DA SIKILIŞTIRILMASINI İSTİYORUM. 5 para etmez insanların hakettiğimiz kadroları almasını bu ülkeye yapılmış en kötü şeylerden biri olarak görmekteyim. Ha unutmadan söyliyeyim, doktoramı bitirmeden uluslararası yayınlarımın hiçbir tanesi mevcut sistemde doçentlik için gereken 100 puana ulaşma konusunda işe yaramıyor çünkü sadece doktora derecesini aldıktan sonra yapılan yayınlar sayılıyor. İnanılmaz bir çürümüşlük var. İşin kötü tarafı sistemin iğrenç olduğunu herkes biliyor ama düzeltilmiyor. İşini hakkıyla yapan insanlar adına teşekkür ederim.

Tıp doktoruyum. Doktor öğretim üyesi kadrosundayım. Burada bahsettiğiniz hemen tüm eleştirilere katılıyorum. Akademisyenlik nedir, ondan başlamak lazım herhalde. Bizim alanımızda gerçekten insan yetiştirmek niyetinde olanları tenzih ediyorum, ancak doçentlik veya profesörlük muayenehane tabelasını süslemek için var gibi. Neden mi böyle diyorum? Doçent olduktan kısa süre sonra bulunduğu kurumu bırakıp özel hastane veya muayenehaneye geçenler olduğunu bildiğim için. Ekonomik koşulların da kamudan ayrılmaya itiyor olmasından hiç bahsetmiyorum. Şahsen motivasyonum kırılalı çok zaman olmuşken, görünen o ki yeni kriterlerle Dr Öğretim Üyesi forever 😄

hocam gerçekten cesaretin fizik bulmuş halisiniz sizi tebrik ediyorum

Bu arada yıllar önce İstanbul'da bir hocanın tezini hatır için ben yazmıştım. En küçük bir kavramsal problemde zihni çöken bir şalala idi bu şahıs. Sonra O yukarılandı, ben nedense yüksek lisans bile yapmadım. Ortaokul öğrencilerine ders slaytı hazırlıyorum. Hak ettim!

Profluğu alınca ilk işin doçentlik jürisinde ortaklaşa karar alan, diğer jürileri arayıp etkileyen çeteleri konuşmak olsun Osman hocam.

Karşıt görüşlü tüm üni rektörlerinin görevden alındığı, unilerinin yarısının kayyumlarla yönetildiği bir dönemdeyiz. Proflar için sınıflar çıkacak olsaydı yine karşıt görüşlü olanlar bir şekilde "b sınıfı" olurdu, hakemler mutlaka "yandaş" olurdu. Ben de ünilerde çalıştım, herhangi bir profesörun veya doçentin şu anda nasıl çalışmak zorunda olduğunu gördüm. Kendi profesörüm önemli bir arkeolog olmasına rağmen iş yapmak için, sit alanlarını ranttan kurtarmak için bilim insanı değil politikacı gibi davranmak zorunda kalıyordu. Sağolsun, öyle insanlar olmasa ülkemiz şimdi çok daha kötü bir yerdi. Artık bilim bile bu kadar siyasete karışmışken asumanlar yokolmadan denge çok zor.

Ben Q1 teklifine tamamen katılıyorum; üstelik de bunu bir çok hoca "hukukta uluslararası yayın yapılamaz" derken hukukçu bir akademisyen olarak söylüyorum. Gelsin Q1 kriteri; ak koyun kara koyun ortaya çıksın.

Herkes neyin ne olduğunu biliyor ama düzeltmeye niyet yok hocam.

Teşekkürler. Allah sabır kolaylık versin . Bilim mi yapacaksınız sinir harbi mi çok zor. Ben de finaldeki duanıza amin diyorum

Oooooo Hocam en sevdiğim konu özellikle bizim Spor Bilimlerinde oldukça fazla çete vardır. Allah hepimize sabır versin.

Hocam bu sistem değiştirme yöntemini üniversite sınavında da yapıyorlar, birkaç yılda millet sınav zorluğuna alışıyor son yıllarda binlerce kişi yığılmada mağdur oluyor en sonunda problemi başlarından savmak için sınav sistemini değiştiriyorlar. Keşke günübirlik çözümlerden ziyade uzun vadeli iyileştirmeler üzerine kafa yorulsa ama işte memlekette kimsenin hiçbir şeyi tam olarak düzeltme niyeti yok.

Ben üniversite eğitiminin akademik seviye'ye ilerlemediği sürece gereksiz olduğunu düşünen ütopik düşüncelere sahip bir insanım, Okuduğun bilim dalına bir katkı sağlamayacaksa öğrendiğin bilgi ile gidip özel sektörde sabah 9 akşam 5 çalışacaksan Mühendis titri bence zerre önem arz etmez. Ben üniversiteye adım attığımda bütün isteğim Akademisyen olmaktı. 25 yaşında bütün Akademisyenlik hayalleri tek cümle ile elinden anlınmış biri olarak söylüyorum hocam. Bütün sistem yıkılıp yerine yenisi gelmediği sürece her çözümün bir açığı mutlaka bulunacaktır. Üzerine hiç çalışılmamış konuyu üşendiklerinden ya da kıskandıklarından tez konusu bile olarak kabul etmeyen sözde proflar. Doç lar la dolu bir Camia var. O yüzden ne bu ülkeden ne de bu ülkenin Akademisyeninden bir numara olmaz. Ödleri kopuyor biri yeni bir şey yapacak da onlar da yapmak zorunda kalacak diye...

İç geçirerek dinliyorum. Ülkemin tuğlaları teker teker dökülüyor hissindeyim. O tuğlaları tekrar ve her seferinde daha sağlam yerine koymak durumundayız.

Demekki sadece eğitimsizler değil "Türküz biz bir şekilde yolumuzu buluruz" mottosuna sarılan😂

hocam anlattıklarınıza gerçekten katılıyorum. Hatta 8:25 de söylediğiniz şey başıma geldi. üniversitemdeki bir akademisyene ( ki kendisi akrabası aracılığıyla girdi dava hakkında dava açıldı) robotik alanında bir proje teklif ettim kabul etti ve bir kaç değişiklik yapıp başlayalım dedi. İlerleyen zamanda beni kendi projemden kovdu yüksek lisans öğrencileri ile devam etmişti ve proje bana ait demişti. Tartışma çıktı tabiki öğrenci her zaman haksız (yıl:2019)

Hocam bence çözüm sıralama usulü olmalı. Atıyorum 100 üniversite varsa prof sayısı 1000 i geçemez. Birinin prof olması için diğerinin emekli edilmesi gerek. 5 yılda bir de herkes çalışmalarına göre yeniden değerlendirilir.

sağ ol vaaar ol.. siziñ gibi bilim insanların çoğalması dileğiyle , umarım öteki bilim insanların cesaret ve motivasyon kaynağı olursunz.

Üniversitelerden bile bizi koruyan can can hocamız

ülkenin akademisyebi doktoru mühendiai hemşiresi teknikeri avukatı taksicisi herkes mutsuz herkesin derdi var İyi insan olmak suç

Yüksek lisans yaptığım sırada işini çok iyi bilen hocalardan da ders aldım, sunumdan okuyup sınavda sunumdan soran hocalardan da. Eşi sayesinde bir yerlere gelmiş insan da gördüm, patent sahibi öğretim üyesi de. Bir hocamız bana akademide kalmayı düşünmez misin diye sordu. Hocam ben bu ortamda kalamam demiştim. O maaşa bu yılan çukuru çekilmez çünkü.

Çeteler mi dersiniz çakallar mı … hakkıyla tutunmaya çalışanların akademi de yaşadığı can acıtan gerçeği

Türkiye'de üniversiteler ile askerlik şubeleri arasında ancak kıl payı fark var. Oğuz Atay/Bir Bilim Adamının Romanı

Network kurmanın önemini kavramışlar demek ki:)

Cetelerden bahsederken keske arastirma gorevliligine giris icin olusturulan ogrenci cetelerinden de bahsedilseydi. Bir cogu yok daha neler diyecek ama evet boyle ceteler var

Hocam akademiden vazgeçenlerle ilgili de bir video çekseniz ne güzel olur😄

Gerçekten emek veren öğrenciler layık olduğu yere acıylada olsa gururlana gururlana ünvanını alıcak ben inanıyorum.🤲🤲🤲🤲😊

Türkiye'de akademi dünyasının hali içler acısıdır.

Şahsen eski sisteme göre hazırlanmış birisi olarak, eski sistemin evraklarıyla başvuru yapacağım. Reddedilince de mahkemeye gideceğim. 3 yıldır, hiçbir tanıdık olmadan(çünkü dışarıdan bir akademisyenim. Yani Üni kadrom yok. Her puanım alın teri), o kriterlerle hazırlandım ve bir sabah “yaptıkların bize yaramıyor” demelerini kabul etmem mümkün değil.

Çete yada örgüt yada gruplaşma var bende katılıyorum. Ama şöyle var; siyasi olarak var, fikirsel olarak var ve zaten çoğu akademisyen popüler kültür ve benzeri nemalardan beslendiği için belirli bir zümre tarafından yönetiliyor. Kimse çıkıp diyebiliyor mu bu sistem bize ait değil sürekli eleştiriyorsunuz...

Budur! Agziniza saglik hocam.

Çok doğru tespitler Sayın hocam. Umuyorum ki gerekli yerlere ulaşır da değişim vs olur

Ülkede yerden göğe kadar her şey; torpil, referans ve bir yerlerde adamının olması ile dönüyor. Bir lisansüstü öğrencisi olarak "ulan boşuna mı çabalıyorum" diye her gün soruyorum kendime.

Kendimizi değiştirmediğimiz sürece bizde iyileşme olması mümkün değil

20-30 katlı, her katının şark kurnazlığı, riyakarlık, hırsızlık, el etek öpücülüğü, hamaset eşliğinde içine edilmiş bir binanın son katındaki bir odasının restorasyonu üzerinde kafa yormak ve bir de üstüne umut etmek... Hayranım çabanıza..

Ben de bir doçentim... Ama şunu belirtmek isterim: Her alanda Q1-Q2 dergi yok ama arkadaş. Örneğin benim alanım fizik eğitimi... WoS'ta yalnızca 2 tane SSCI dergi var bu alanda. Biri Q3, diğeri Q4'te. Çünkü tüm eğitim dergileri aynı sınıflamaya tabii. Bu durumda belirli özel bir çalışma alanına yönelik dergiler altlarda kalabiliyor. çünkü dünyada bu alanda çalışan çok kişi yok. Bu dergilerin IF değerleri yükselmiyor. Haliyle alt sıralarda yer alıyorlar. Böyle özel alanlarda çalışanlar alanında dünyada önde gelen kişiler bile olsa toptancı zihniyetin kriterlerini sağlamaları imkansız hale geliyor.

Yeni docentlik kriterlerini destekliyorum hatta coook gec bile geldi. Ancak gene bir onceki kriter degisiminde yapilmasi gerekeni gec yaltilar ve yine yeniden coktaaan ati alanlar uskudari gecti! Kamu sektorunde ders vermek ve idari gorevli akademisyenler kriterlere gore kendi eksiklerini duzenleme adina dar bir zaman biraktilar.

Hocam sizin dediğinizi anladım,fakekungfu denen bir durum var bunlarda sarıkuşak kırmızıkuşak karakuşak var yeterlilik sorgulanır aynısı bütün sektörleri kapsıyor

Hocam oyuncu koltuğunuz hayırlı olsun

Değerli hocam, videoda akademik atama kriterlerine de değinmenizi beklerdim.

Sistemin ne kadar kötü olduğunu anlatığınız için teşekkür ederiz

Merhabalar, Belirtiğiniz konulara bir Prof. Dr. olarak tamamen katılıyorum. Ancak bu konuya kısmen de olsa somut bir çözüm önerisi sunmamız gerekir. Önceki sistemde var olan iki aşamalı yayın ve sonrasında bilimsel sözlü sistemi iyileştirilerek bu konuya belli oranda çözüm getirebiliriz. Yayın aşamasında adayın yayın yapabilme kapasitesi değerlendirilirken sözlü aşamasında ise, alanında temel bilgilere sahip olup olmadığı ve birinci aşamadaki yayınlarına ne oranda katkısının olduğu bir jüri önünde sorgulanabiliyordu. Son dönenmde bu durum ortadan kaldırıldı. Sistemin iyileştirilmesi bakımından sınav jürisinin havuzdan bilgisayar tarafından seçilmesi ve sınav salonunda kamera sisteminin oluşturulması doğru olacaktır. Ayrıca son yıllarda doçentliğini sözlüye girmeden alanlar profesörlüklerini bu şekilde almalıdırlar. Bu öneriye olan düşüncelerinizi paylaşırsanız memnun olurum.

Hazal Hocamın doçentliği geldi mi? Way be! Bu kanal cok çok güzel hikâyelere şahitlik ederek nerelere gekdi.🎉🎉🎉

Hocam yüksek lisans ve doktorayı yurt dışında Fransa'da yaptım. Öncelikle doçent ile dr. arasında bu kadar statü farkını ilk ülkemizde gördüm. Sanki apolet gibi bu ünvanlar. Utanmasa doçentler çay kahve söyletecek dr. lara. Apoletlerin ve madalyaların altındaki 3. Dunya ülkesi generalleri gibi geziyor insanlar koridorlarda. Madalyalar şıngır şıngır ama sadece ses var. Dürüstçe söylemek gerekirse hiç bir isteğim olmadı doçentlik için aslında daha uzun bir süre akademisyenlik de düşünmüyorum. Küçük bir hatırlatmada bulunmam gerekirse evrensel olan tek unvan dr. ünvanı. Tabiki her doktora da her kapıyı açmaz ancak örnegin Fransa da ENS den alınmış bir doktora benim için bizdeki X taşra üniversitesinin yabancı yayın olmadan alınmış profesörlüğunden 10 kat hatta 100 kat değerlidir. Kısacası doktora harici diğer ünvanlar idaridir. Siz profesör de olsanız yurt dışında mesela bulgaristan da sizi dr kadrosuna atayabilirler. Bazı ülkelerde, istisnai de olsa, dr ile prof arasında bir ara ünvan dahi yoktur. Yani yurt dışı yayını olmayan profesörlerin çoğu Edirne dısında dr. dur. Bu uyanıklık durumu kökünden temizlemenin yolu doktora standartlarını yükseltmek. Doçentliği kaldırmak ve profesörlük için de liyakatla birlikte yaş bariyeri koymak. Kulağa hoş gelmiyor belki etkili de olmaz ama sesli düşünüyorum gibi farzedin. Belki de kademisyenlerin 100 niteliksiz yayın yerine birkaç nitelikli iş için geniş bir zaman aralığında teşvik edilmesi daha yararlı olur. Yurt dışında bazı hocalara bakarsınız bizim profesörlerin çeyreği kadar ancak yayını vardır ama hepsi çok niteliklidir. Bazıları 30 sene sonra bile hala atıf alır. Bununla birlikte örnegin benim branşım hukuk burada yabancı dergide yayın yapmak pek kolay değil. Imkansız değil fakat hukukun birçok alanı Edirne dışında pek ilgi uyandırmaz. İlkelerden ve evrensel değerlerden giderek yayın yapanlar da var ama işletme ya da iktisat gibi alanlara göre yayınlatma sansınız çok düşük.

Bizim bir arkadaş vardı, hocalar bazen derslerde ona danışıyorlardı. Literatüre hakimdi ve hafızası da olağanüstüydü. Yüksek lisansını tamamlayaıp bankacı oldu. Benim gözümde o arkadaş, alan profesörlerine bin basar. Gerisi umurumda değil.

Sayın hocam bu uluslararası bir sorun, şuan open access Q1 dergilerde bile Türkiyedekinden beter manzaralar dolu.

Başlık iddialı 😅 Bakalım ne kadar ve nasıl 😅 konuşacağız

Ha, açıköğretim de 3-4 dönem boyunca 500bin kişinin kopya çektiği ve bu konuda hiçbir işlemin yapılmadığı bir ülkeden bahsediyoruz bu arada.

10:12 bunu söylemeniz için Antepten kalkıp size destek olmaya gelirim hocam

Birkaç yıldır aklımda olan düşüncemi sizlerle paylaşmak isterim. Doktora programından sonra olan ünvanlar için sayın hocalarımızın kendi alanları ile ilgili ARGE / ÜRGE yapmaları veya yapan firmalara danışmanlık vererek bilgi ve tecrübelerini bu firmalara aktarmaları gerektiğini düşünüyorum. Sadece yaptım demek uygun olmayacaktır elbette, yapılan çalışma üzerinde bir katma değer kategorileri olmalı. Örneğin, proje firmaya 1Milyon TL kâr ettiriyorsa 10 puan, 1 - 3 Milyon TL kâr ettiriyorsa 25 puan gibi, ülke dışına satım yada kiralanarak dolar bazında kâr ettiriliyorsa çarpı 2 gibi bir puanlama sistemiyle ünvanlar alınabilir. Böylelikle yapılacak olan projenin sadece makale yazdım / yazdırdım oldu demekten ziyade hem nitelikli elle tutulur bir çıktının olması hem de ülkeye çeşitli alanlarda katkısı olacağı düşüncesindeyim. Tabi bu düşüncelerim ne kadar uygulanabilir orası ayrı bir soru işareti... Not: Düşüncem sayısal tabanlı bölümler içindi.

Hocam yeni doçentlik kriterleri çok anormal değil ama eski kriterlere göre hazırlanan hocalarımızın bir çok yayını geçersiz duruma düşmüş. Bu yayınlar için emek ve zaman harcanmış en azından düşük puan da olsa geçerli sayılmalıydı. En önemlisi bir süre tanınmalıydı en az 3 dönem yani 2025 Mart için geçerli olmalıydı. Gerçekten çalışmış 2024 Mart için eski kriterlere göre hazırlık yapmış bu yıl sonunda yayınlanmasını beklediği yayınları ile doçentlik başvurusu yapacak biri için tam bir yıkım. Behçet hocanın anlattığı çeteler akademide her zaman var ama bunları engellemek için alınan önlemler dürüst insanları daha çok vuruyor. Çünkü onlar 3-5 ay içinde yeni kriterlere göre çarklarını kuracaklar. TR dizin mi lazım önce onların ekibi tamamlayacak. SCI-SSCI-AHCI mi lazım önce onlar tamamlayacak garibanlarda bakacak herhalde iyi yazamadım makaleyi değerlendirmeye bile almadılar diye üzülecek. İyi yazamadın değil hocam sıran gelmedi.

Bizim okulda FETO culer yapardı bunları, şimdi hepsi KHK li...6-7 kişilik bir grup tüm makaleri ortaktı. Ama anladığım sistem çok yayginmış.

Bi hoca vardı. 150 tane yayını gözüküyordu. Bahse bile girerim o adam ömrü hayatında 150 tane yayın okumamıştır. Ama maalesef doçent oldu

sayın hocam, ben tarım bakanlığında çalışıyorum, bazı yayınevleri makale için 2 bin isviçre frangı istiyor, hocam q4'ün bile kabul etmediği yayınları 10 gün içinde q1 de yayınlıyorlar.

Almanya da 450 bin üniversite öğrencisi var. Türkiyede 8 milyon!! fıkra bitti..

Eğitim sistemi komple değişmeli tabandan başlayarak ama ilk meyvesini 20yıl sonra alırız. Bunun dışındaki tek olabilitesi ve benim şahsi ümidim, Atatürk gibi birinin çıkıp ülkede A'dan Z'ye her alanda reform yapması ama bu dahada zor. Ülkede 10 küsür seçim kaybetmiş adam bile yerini bırakmıyoken siyasette yeni yüzler görme şansımız sıfır! "Biz bi ortadoğu ülkesiyiz, en azından Afganistan değiliz" diye kendimi avuturdum önceden. Yakında Afganistan bile bizden modern sayılacak nerdeyse. O yüzden artık anlık yaşıyorum. Maximum 1-2 gün sonrası için plan yapıyorum. Düzenli olarak Recep ivedik izleyip IQ seviyemi düşürmeye çalışıyorum ama Şahan bile paraya doymuş oda yardımcı olmuyo 9. Filmi çıkarıp. Eğer osuruk ve küfür dışında komedi öğesi olmayan bi film öneriniz varsa belirtin lütfen.

Nedense, sizin prof. almanızı dört ğözle ailecek Almatı' da bekliyoruz, bu da bir ümit😅

Çete deyince; kendi okulunda yüksek lisans bile yapılmasına izin vermeyen çeteler var ünviersitelerde. D üniversitesinde, normal teknik kadronun büyük çoğunluğu yüksek lisans, doktora filan tamamlamış. Uzun süredir aralarında çalışan bir arkadaşları da çalıştığı üniversitede yüksek lisans yapmak isteyince izin vermiyorlar (hocalarla konuşuluyor, hevesi kırılıyor filan) : Bu arkadaşta aynı şehirde başka bir üniversitede yüksek lisans yapmak için başvuruyor, kabul alıyor. İlk başta kimsenin hiçbir beklentisi yok, sonuçta memur filan diye. Tez konusunu kendisi seçiyor, kimse karışmıyor filan. Neyse, bu arkadaşın yazdığı tez büyük ilgi görüyor, özellikle yurt dışından. Kendisi ile iletişime geçiyorlar, gel bizim burada çalış, doktoraya tamamla filan diye. Sonuç; o arkadaş çalıştığı işyerinde artık daha fazla ayrımcılığa uğruyor (kötü anlamda). Çünkü başarılı oldu, hem yüksek lisansını bitirdi, hem de yazdığı tezle büyük ilgi gördü diye. Böyle çeteler de var ne yazık ki.

zararın neresinden dönsek kardır, hocamın dediği gibi malesef "niteliğe değil niceliğe önem veriliyor." 8 ve 6 yıl önce 2 defa ismi lazım değil en kalabalık öğretmen sendikasına üye olmanız ve 1000₺ ödemeniz karşılığında anlaşmalı olduğu özel üniveritelere HİÇ gitmeden tezli-tezsiz yüksek lisans dağıttı üye öğretmenlerine, ne dolaplar döndüğüne anlam verememiştim o zaman, şimdi bunlara kademe, derece, maaş farkı (yetmedi şimdilerde meb %25'e çıkarmayı düşünüyorlar) ve uzman-baş öğretmenlik ünvanları dağıtıp egolarını başımıza bela ettiler. ahlaksızlık heryerde. torpile hız kesmeden devam bu sefer yeni bi isim bulmuşlar kendilerine övünerek "siyasi kadrolu" söylüyorlar. Eleştirmeye kalktığımızda da "sizin torpiliniz-arkanız olmadığı için eleştiriyorsunuz" diyorlar. Yeri geldiğinde de bu ahlaksızlıkları en çok eleştirenler, sesi en çok çıkaranlar yine bu ahlaksızlığı yapanlar, namuslu görünmek için. kendileri çalıp kendileri oynuyor. torpilsiz çok az kaldığında da torpilliler kendi aralarında kapışıyor çakallar gibi. Beni en çok üzen ise çoğunun dindar görünmeleri. "Güç kimdeyse onun gibi ve gücün yanında olmaya çalışmak." benimsenmiş. Peygamlerin çoğu bu coğrafyaya boşuna gelmemiş.

Hocam değinmenizi rica edeceğim bir konu var.. Kabul edersiniz ki kitap yazmak makale yazmaya göre çok daha zor bir iştir. Ama mevcut sistem kitap yazanı cezalandırıyor resmen. Bir kitaba 2-3 yıl vakit harcamanız gerekebiliyor. Belki de daha çok.. ama aldığınız puan çok komik buna karşılık.

Bu ülkede 210 un üzerinde üniversite var onlarda düzinelerce akademisyen denilen yiyici var, zaten 30 tane büyük şehirin var. bu ne be resmen rant ve istismar ülkesi olduk.

Öncelikle politikacıların aldıkları ünvanlar incelensin😱😤Dil bilmeyen,başkalarına yaptıranların ünvanları elinden alınmalı düz memur olarak atama yapılmalıdır.

Henüz asistanlığın altıncı ayında bizim bölümün gelecekteki hocası belli oldu, dediğiniz gibi konuyu bilmeden ismi yazılangiller 🥲

Prof oldunuz mu sorusu, bu yıl benim sık sık duyduğum sen diş hekimliği öğrencisisin sınıfını neden geçemedin, online da neden kopya çekmedin sorusu gibi. Kopya çekmedim, bu yıl da çekmedim yüz yüze online da veremediğim dersleri verdim hayırlısıyla staja geçeceğim, bazen insanın tahmin ettiğinden daha fazla zamanını alabiliyor.

Ünüvarsitelerimisde bilmiyordum böyle çetelerden ilk haberim oldu, tenıke hüyali altın değeri görürse onun yetiştirdiği talebe haliyle teneke olacaktır yani kalite yerlerde sürünecekf

Merhabalar; sistemi düzeltmek için ilkokuldan başlamak lazım. Genel kültür, muhakeme entellektüel birikim bu tip konular ilkokul ortaokul lisede değerlendirilmiyor. Ortaokul ve lise öğrencileri sadece test çözüyor. Edebiyat, tarih, felsefe ve bilim tarihi lise öğrencilerinin çok gündeminde değil. Varsa yoksa öss (her sene ismi değişiyor ben buna girmiştim ). Bu sistemden ancak üçkağıtçı çıkar. Bilgiye aşık, yapılmayanı yapmaya çalışan insana toplum değer vermiyor. İnsanları gaza getiren, kandıran, saçma motivasyon konuşması yapan, başkasının sırtına binerek para kazanan kişiler değer görüyor.

Bir de yakında akademisyen maaşı yeni işe giren bir işçi maaşı seviyesine gelir, insanlar da bilim gibi "fuzuli" işlerle uğraşmak yerine gelirini düşünerek işçi olur. Bunca zaman okumaya harcayıp sonra ilkokul mezunu işçiyle aynı ekonomik, daha düşük sosyal koşulları yaşamak mantıklı olmasa gerek.

hocam akademisyenlerin sucu oldugu kadar sistemin de var, bol ikiye teaching ve researcher olarak, birileri bol derse girsin birileri lab acip orada calissin. Bence bu sekilde cozulur

Konuyla zerre ilgim yok ama sesinizi duyurmak lazım hocam 👍🏻

Hocam sanayiciyim pek anlayamıyorum ama kesinlikle çok haklısın 😊

Yüksek lisansımı Liverpool Üniversitesi'nde tamamlamış bir mimarım. Kendi alanımın en ileri teknolojilerinde uzmanlığım var. Yazılım ve mimarlığı birleştiriyorum ve önümüzdeki ay İrlanda'da bir konferansa hazırlanıyorum. Doktoramı yapmak, harıl harıl makale çıkarmak istiyorum fakat Türkiye'deki akademi ortamından kaçtığım için hala hiçbir adım atabilmiş değilim.

hayırlı günler.

Derleme kitap çıkarmak için "yayın çete"lerinin önüne geçmişler, ama derleme kitap için üniversite izin şartına örneğin değinilmemiş. Eğitim ve dil seviyesi iyi olan Liberal solcular ve f tipi mensuplarının tasfiyesiyle oluşan boşluğu da yabancı dili olmayanlarla doldurmak için de yabancı yayınları o kadar puanlamamışlardı bir ara. Elbette "memleket neyse akademi de odur".

Hocam siz zirvede bırakıp profesör olmadan gideceksiniz herhalde 😛

Üstüm başım toz içinde önüm arkam pus içinde...

Kurallar qualifying üzerine olduğu sürece dediğiniz gibi qualification özellikli olmayanlar, mahkeme yoluyla sonuca varıyorlar

Peki böyle çetelerin bulunduğu bir üniversiteye gidebilmek için yıllarca dirsek çürüten öğrenciler ne yapacak?

Tamam, konuştuğunuz pek çok şeye katılıyorum lakin 11:17 de bahsedilen kriterlere bakacak olursak geçmişteki şimdi ünlü dediğimiz fizikçiler bile bir akademik titre sahip olamazdı. Geçmişe yönelik bir şeyi değiştirme şansımız ne yazık ki yok. Önemli olan nicelik ve nitelik ayrımını yapmak; neden ve ne için doçent olunur sorusuna doğru yanıtı vermek. En azından sağlık bilimlerinde.

"Memleket neyse; akademi de o" bütün durumu özetleyen cümle... vatandaş neyse iktidar da o emniyet de o eğitim de o...

Hukukta geroye dönük uygulama olmaz.

bi universitede olmadan docentlik alamazsiniz bi kere, docentlik kriterlerinde disaridan alma imkani yok cunku ders vermeniz gerekli 4 ayri donemde yani ders vermeniz icinde yardoc olmaniz lazim ya da bir sekilde universitede ders vermeniz gerekiyor illa ki universiteye baglilik isteniyor, onun haricinde baslica yazar kriterinde tek yazar olmaiyorsaniz tez verip mezun ettginiz ogrenciniz ile yazmaniz gerekli ki ogrencinin hakkini calarak

Sonra ben akademisyen yok üniversite yok deyince 😂😂😂

Vaiz 10: _5 Güneş altında gördüğüm bir dert var; sanki güç sahibi kişiden kaynaklanan bir hata: 6 Akılsızlar yüksek makamlara getiriliyor, değerli kişilerse alt konumlarda oturuyor. 7 Uşakları at üzerinde, beyleri ise yerde, uşak gibi yürürken gördüm._

Hocam herkes kendi çocuğunu ahlaklı yetiştirirse ülke düzelir. Yani herkes kendi evinin önünü süpürmesi lazım. Bu da 3 nesilden aşağı çözülmez , bu gün başlasak 60 yılımız var :((. Yada cezaları çok artırıp , adaleti güçlendirmeliyiz.

Maç devam ederken kural değişikliği tam dava konusu, kritik kavram “haklı beklenti”.

Tüm olumsuz duyguları anlatan cümle ; "yapacak bir şey yok" 🤔 nasıl dönüştürülebilir??? 🤨

Ey solcu kız, senden de özür diliyorum haklı eleştirini eleştirdiğim ve bu çeteleri basite indirgediğim için.

Hangi ülke ile kıyaslamam gerekir ki.!. Benim ülkem gayet iyi diyebileyim..😢

Behçet Osman prof beyfendi lütfen akademi videolarından ziyade ilginç ekonomik sosyolojik ve davranışsal bilim videolarına tekrar ağırlaşın bir izleyenin ricasıdır hayırlı günler

Bu videoyla Doçentlik yanar mı hocam 😄

Hocam süper bir kanal .. ve harika konular işleniyor. Tebrik ediyorum. Fakat şöyle bir nokta var. Mesela SSCI makalesi yayınlamak için de uluslar arası dergilerde bu alanda yüksek atıfa sahip ve çok fazla makalesi olanlardan birinin makalede isminin yer alması da dergi için bir unsur kabul ediliyor. Kabul kriteri için bir makalede tanıdık bir ismin yer alması daha çekici geliyor uluslar arası makalelerde.. Yani yine aynı mantık dünya konjukturunde de işliyor.. 😅 trajikomik hocam

MDPI'de paralı yayın yapanlar ne olacak?

reis yargı dağıtmaya geliyor

Sigerim Türkiye'nin ayakaltı akademisini! İstifa edicem bir iki haftaya on yıllık akademi hayatından sonra🥳🥳

Hocam, link vermeden yazayım. Bugün Andy Stapleton adlı Youtbue kanalında izlediğim bir videoda (Things you don't say out loud in academia [9 open secrets]) benzer konulara değinmiş. Yalnızca Türkiye'de olan bir durum olamaması bakımından İlgi çekebilir.

Yine de mühendislikte durum bu kadar değil..yeni yıldız yeknik üniversitesi dergisine yolladım, 3 kere revizyon yaptım, 4 -5ayda basıldı. 2.5 ayda da ilk cevabı verdiler. Ve tek isimli yayındı.

bulunan yol eski kötüleri ayıklamak yerine yenılerın önünü kesiyorlar çok saçma . ezelden sistem bu

Prof almadınız galiba, alsanız haberimiz olurdu, değil mi, bekliyoruz