Bu kanalda bir Ulus Baker arsivi görüyorum. Tarih ve Partlara göre isimlendirilmis. Bu harika bir calisma. Peki bu konusmalar nerede yapildi? Yapilmasina araci olan kurumun arsivinde acaba daha fazlasi mevcut mudur?
Akedemi, Sanat, Politika... hala onların ellerinde bize senin gibi duygusal, deli, dine inanmayan yeni Rönesans adamları lazım, çok sıkıştık ve tehdit altındayız biz ikna edemiyorlar tecrit ediyorlar. Bize biz olabileceğimiz bir alan yaşatma aşkıyla.. Ulus Baker seviliyorsun🍷🚬
Sizce Turkiye Laplace ve Determinizm ogretisine gore nerede duruyor? Ben sahsen bu ulkedeki cehaletin, egoistligin, ac gozlulugun, dusuncesizligin ve ahlaki cokusun evrenin isleyis duzeni ve nedenler-sonuclar teoremiyle dahi aciklanabilecegini dusunmuyorum...
@@zuhaldeniz9076 Etik ile Ahlak arasında temel bir fark bulunur. Spinoza ahlak yapmaz; çok basit bir nedenle: Hiçbir zaman, ne yapmamız gerektiğini sormaz; her zaman nelere muktedir olduğumuzu, neyin gücümüz dahilinde olduğunu sorar. Etik, bir güç sorunudur, bir kudret sorunudur; hiçbir zaman bir ödev sorunu değildir. Bu anlamda Spinoza derin ölçüde ahlaktan uzaktır. Ahlak sorunu, iyilik ile kötülük konusuna gelince; Spinoza'nın mutlu bir yaradılışı vardı, çünkü bunların ne anlama geldiklerini bile bilmiyordu. Anladığı şey sadece iyi ya da kötü karşılaşmalar, gücün artışları ve azalışlarıydı. Nietzsche üzerinde bıraktığı etkinin bu kadar yüksek olmasının nedeni budur....
@@zuhaldeniz9076 yukarıdaki alıntıyı Spinoza üzerine 11 ders - G. Deleuze' nin kitabından aldım. Ulus Baker' in çevirisini yaptığı bu kitabı şidettle okumanızı tavsiye ederim. Bu kitap hem sorunuza, hem de sorunlarınıza kısmi olarak çözüm sunacağını düşünüyorum🍷
Ulusa Baker’in bedeni, beynini kaldıramamıştır. Kendisi ile cigara içmişliğim vardır. Önemli bir şahsiyetti, kahve ve sigara konusunda kalın ve sert duvarları vardı.
Çok fazla bilgisi olduğu için öngörü kanı ayrımı konu bağlamından ayrılmış gibi..toparlayıcı bir soru da gelmedi dinleyicilerden kopmuş gibiler : )) acaba devamı var mı videonun : )
Ulus Baker-Yüzeybilim Fragmanları kitabı kaynaklık ediyor mektuba . Bir bölümü bırakıyorum . ”Kuşkusuz akşam çökmeden önce sık sık yaptığım gibi (Vermeer ile Leeuwenhoek aynı gün doğmuşlar ve ömürleri boyunca hep komşuymuşlar) laboratuarına uğrayıp seninle konuşmak yerine sana bu mektubu yazmam seni şaşırtmıştır. Ama yeterince cesaretimi toplayamadığımı düşünüyorum. Bunları yüzüne karşı nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum… Birkaç gün önce, yeni mikroskobunun altında bana bir su damlası göstermiştin. Ben hep su damlasının cam gibi saf ve tertemiz olduğunu düşünmüştüm, oysa gerçekten suyun içinde Bosch’un saydam cehennemindeki gibi acayip yaratıklar kaynaşıp duruyorlardı. Bu gösteri sırasında içine düştüğüm şaşkınlığı bilhassa keyiflenerek izledin, sonra ağır ağır manidar bir havayla ”Su böyledir işte sevgili dostum,” dedin. ”Böyle ve başka türlü değil…” Ne söylemek istediğini anlamıştım:
“Bu “ölçüde” sözcüğünün çok stratejik bir kullanımı var felsefe içerisinde, özellikle 17. yüzyıl felsefesi içerisinde, Latince yazdıklarında tamquam sözcüğü, İngilizcesi as it is.” Kaçırdığın ya da dinlemek yerine okumak istediğin yerler için tabutmag.com’daki sanat ve arzu konusunu inceleyebilirsin.
@@kaanozer teşekkür ederim ezitiz için. sanat ve arzu değil de, tarihteki hangi ünlü, neyi ne kadar söyleyebilmiş babında bilgiler lazım olabiliyor. bu maksatla siteye bakarım.