Тёмный

1 - İHLAS RİSALESİ / 21. Lem'a, Giriş 

SEYİD NURFETHİ ERKAL (Seyid Nurfethi Erkal)
Подписаться 9 тыс.
Просмотров 7 тыс.
50% 1

drive.google.c...
/ sozlerdersi
3:37 “Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas”
“Hususan uhrevî hizmetlerde” deyince “bu dünyada” kısmı gözden kaçabiliyor. Bu meseleler sadece âhirete ait hizmetlerde geçerli düsturlarmış gibi anlaşılabiliyor.
{Hatırlayalım: “Her şeyde bir ihlâs var. Hattâ muhabbetin de ihlâsla bir zerresi, batmanlarla resmî ve ücretli muhabbete tereccuh eder.” (On Yedinci Lem’a)}
“Haksızlar dahi, haksızlıkları içinde gösterdikleri ihlâs ve samimiyet yüzünden kuvvet kazanıyorlar.” (21. Lem’a)}
Kâfir dahi samimiyetin kerametini görebiliyor.
{“Velâyetin kerameti olduğu gibi, niyet-i hâlisanın dahi kerameti vardır. Samimiyetin dahi kerameti vardır.” (Barla Lahikası)
“İhlâs ile kim ne isterse Allah verir.” (Yirminci Lem’a)}
8:59 İhlas, Cenâb-ı Allah tarafından görülüyor olma şuurudur.
12:45 Tevhidde bir problem varsa, ihlasta da bir problem meydana geliyor. İhlasta problem olunca, uhuvvette de problem ortaya çıkıyor. Uhuvvetteki problemin asıl sebebi tevhid noktasındaki problemdir. Çünkü tevhid-i maksat (aynı maksada kilitlenmek), tevhid-i kulûbu (kalplerin bir arada olmasını) gerektirir.
22:44 İnsan için en yüksek ahlâk, ihlastır.
28:15 Risale-i Nur’un berceste risalesi İhlas Risalesi olduğu gibi, İhlas Risalesi’nin de berceste cümlesi:
“İman-ı tahkikînin kuvvetiyle ve marifet-i Sânii netice veren masnuattaki tefekkür-ü imanîden gelen lemeât ile bir nevi huzur kazanıp, Hâlık-ı Rahîm’in hazır, nâzır olduğunu düşünüp, Ondan başkasının teveccühünü aramayarak, huzurunda başkalarına bakmak, medet aramak o huzurun edebine muhalif olduğunu düşünmekle o riyâdan kurtulup ihlâsı kazanır.”
Risale-i Nur, hakikat-ı eşya tâlimidir. Hakikat-i eşya ise, esmâ-i İlahiye’dir. Bu kadar büyük bir mesele dahi bir şeyin vesilesidir: Cenâb-ı Hak huzurunda olduğumuzun idraki. Risale-i Nur’daki bütün tâlim ve tedrisin neticesi bu idraki kazanmak ve bu idrakin gerektirdiği edebi takınmaktır.
32:07 Bütün kavramlar, ikili olarak, zıtları üzerinden düşünülür. İhlası anlamak için, riyayı anlamak gerekir. İhlası elde etmeye çalışırken hedef, riyadan kurtulmaktır.
34:16 Riya, şirk-i hafîdir (gizli şirktir). İhlas ise tevhiddir. İhlasın bozulması neticesinde, ibadeti başkasına yapmış oluyorsun. Onlara tesir vermiş oluyorsun.
38:15 Üstad Hazretleri takvayı üçe ayırır:
(1) İman noktasındaki takva: Her türlü şirkten siyanet olmak
(2) İslam noktasındaki takva: Her türlü günahtan uzaklaşmak
(3) İhlas noktasındaki takva: Allah’tan gayrı her şeyden sıyrılmak anlamındadır.
44:46 “İhlâsı kıracak esbabdan yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz.”
Yılan ve akrep gibi tehlikeli hayvanların geldiklerini farketmek zordur. İhlası kıracak esbabı tespit etmek de öyledir.
48:13 Aramızdaki kardeşlik kırılıyorsa, meseleleri şahsileştirdiğimizdendir. Şahsileştirdiğimiz zaman, mesele Allah’ın meselesi olmaktan çıkmış oluyor.
49:42 Siyasî meseleler üzerinde mütalaada bulunmaktan öte zihnen meşgul olmayı dahi zararlı görüyorum. Tevhid davası, tecerrüdü (başka meselelerden uzaklaşmayı) gerektirir. Dünyevî meselelere bakarsanız, ebedî vazifenizde fütur (gevşeklik) getirirsiniz. Hem kuvve-i maneviyeniz de kırılır: “bak yine böyle oldu, şöyle olmadı” vs. Zaten ehl-i dünyanın bütün plan ve programı kuvve-i maneviyenizi kırmak içindir. Bize düşen; eşyayı idare edenin Allah olduğuna iman ettiğimiz gibi, sosyolojik hadiseleri de idare edenin O olduğunu bilmek ve insanlara tesir vermemektir.
{“Eğer bütün halk onun hizmetkârı ve yardımcısı olsaydılar, yine beş para faydaları olmazdı. Demek esbabın tesiri yok.“ (1. Lem’a)}
{“Bir konuda yardım etmek maksadıyla bütün millet bir araya gelse, Allah’ın senin için takdir etmiş olduğundan öte bir yardımda bulunamazlar. Sana zarar vermek maksadıyla hepsi bir araya gelseler, yine Allah’ın senin hakkında takdir ettiğinden öte bir zarar veremezler.” (Tırmızî)}
Kader-i İlahî zâlimlerin cinayetleri içinde onlara bir manevî cehennem veriyor. Onlar azabı daha bu dünyada iken yaşamaya başlıyorlar.
Risale-i Nur talebelerinin meselesi ise önce kendi nefsine hitaben sonra da insanlara gidip “öleceksin” demektir. Hesabı ve ebedî hayatı onlara hatırlatmaktır.
“Ehl-i dalâlet, muvakkat hayata karşı mücadele ediyorlar. Bizler, ölüme karşı nur-u Kur'ân ile cidaldeyiz. Onların en büyük meselesi (muvakkat olduğu için) bizim meselemizin en küçüğüne (bekaya baktığı için) mukabil gelmiyor. Madem onlar divanelikleriyle bizim muazzam meselelerimize tenezzül edip karışmıyorlar; biz, neden kudsî vazifemizin zararına onların küçük meselelerini merakla takip ediyoruz?” (E.L.)
Bir talebeye bir iman hakikatini anlatmak, ehl-i dünyanın en büyük meselesinden daha büyüktür.
“Biz de bütün kuvvetimiz ve merakımızla, vaktimizi kudsî vazifeye hasretmeliyiz. Onun haricindekileri mâlâyani bilip, vaktimizi zayi etmemeliyiz.” (E.L.)

Опубликовано:

 

13 окт 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии : 40