1000 kişi, 300 katlı hapis, çok az yemek: THE PLATFORM AÇIKLANDI 

Arkadaşlar, başlığı görenler spoiler yemesin diye sayılar ve kişi sayısı yanlış.

"Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise; bana komünist diyorlar" - Che Guevara

Aynı bizim okulda ki kermes gibi ilk önce 5. Sınıflar iniyor bize hiçbir şey kalmıyor.

Filmin finali büyük ölçüde yanlış anlaşılıyor. Filmin son kısmı sandığınız gibi asıl final değil, filmin içindeki başka bir sahne asıl final. Hatırlıyor musunuz filmin bir kısmında şef, o panna cotta'dan kıl çıktı diye kızıyordu aşçılara, o panna cotta Goreng ve Baharat'ın mesaj niyetine gönderdiği panna cotta'nın ta kendisi. Şef mesajı anlamıyor ve aşçılarına "kıl düşürmüşsünüz o yüzden yememişler" diye kızıyor. Kıl düşme sahnesi boşuna mı koyuldu zannediyordunuz? O sahne, asıl final işte. "Ama panna cotta'yı kız yemişti? Kızı mesaj olarak göndermemişler miydi?" diyorsanız filmin son kısımlarının hayalden ibaret olduğunu anlamamışsınız. Miharu'nun kızı sandığımız kişi aslında yok, sadece bir hayalden ibaret. Delik'e girecekleri içeri almakla sorumlu olan kadın Imoguiri'nin dediğini hatırlarsanız Miharu Delik'e tek başına gelmişti. Yalnızdı, zaten 16 yaşından küçük kimse de giremiyordu. Miharu, Goreng'in hayatını kurtarmıştı ama Goreng onu kurtaramadı, ölümüne engel olamadı. Bundan dolayı pişmanlık duydu ve onun deli olmadığına, gerçekten kızını arayan masum biri olduğuna inanmak istedi. Bundan dolayı hayalinde çocuğun gerçek olduğuna inandı. Bunu Goreng'in rüyasında Miharu ile seviştiğini gördüğünden dolayı ondan hoşlandığı ve bu yüzden deli olduğuna inanmak istemediği ile de açıklayabiliriz. Filmin son kısımları büyük ölçüde Goreng'in hayalinden ibaret. Gerçekte olanlar ise; -Yukarıya sadece panna cotta çıktı. -Baharat kan kaybından öldü. -Goreng, Baharat'ın öldüğünü görünce panna cotta'yı mesaj olarak gönderdi ve çok büyük ihtimalle kendisi de kısa bir süre sonra kan kaybından öldü. Mesajını göndermenin rahatlığı ile öldü, ancak insanoğlu uslanmaz olduğundan onu sadece "kıl düşmüş" diye yemediğini zannettiler. Mesaj, yalan oldu. Goreng'in öldüğünü ve en alt katın ahiret metaforu olduğunu söylemek güç değil, zira Trimagasi de oradaydı. Filmdeki İncil göndermelerini de yabana atmamak lazım. Goreng'in Delik'teki hayatı hem Hz. İsa'nın hayatına, hem kapitalist sağcı sistemlerin gerçek yüzüne parmak basıyor. Filmdeki her olayı hem Hz. İsa'nın hayatıyla hem de günümüz kapitalist sistemlerindeki hayatla bağdaştırılabiliyor. Tam anlamıyla bir başyapıt. Bu sadece bir teori tabi, ama bana en mantıklı gelen bu, o şefin kıl sahnesindeki yiyecek ile mesaj olan yiyeceğin aynı olduğunu göz önüne alınca bundan başka bir mantıklı açıklama bulamıyorum.

- Tanrıya inanıyor musun? - Bu ay inanıyorum. ...

Ana karakterin Don Kişot kitabını yanına alması da önemli aslında. Don Kişot ne kadar deli birisi olsa da aslında hayalinin peşinden giden diğer insanların fikirlerini takmayan idealleri için savaşan gerçek bir kahraman. Ana karakter sürekli bu kitabı okuyor filmin sonlarında ölüme yaklaştığında bile kanı damlaya damlaya okuyor, yemek masasıyla aşağıya inmeden önce siyahi adama bunu sadece iki deli yapabilir diyor bir tür don kişot ve sanço oluyorlar amaçları için en son kata kadar savaşıyorlar.

Filmdeki bazı önemli detayları kendimce belirtmek isterim. Katlar rasgele belirlenmiyor. Hücre arkadaşını öldüren veya bir cinayet işleyen her zaman üst katlardan başlıyor. Bunu filmde iyi geçindikleri zaman aşağı katta uyanıp, cinayetten sonra yukarı bir katta uyanmalarından ve her ay hücre arkadaşını direk öldürerek masanın üstünde aşağı inen kadından anlayabiliriz çünkü; her seferinde yukarıdan geliyor kızını arayan kadın. 2. önemli nokta içeri girilirken herkese ölene kadar yese de bıkmayacağı, en sevdiği yemek soruluyor.Aslında masada herkesin en sevdiği yemekten 1 tabak var bunu da filmin sonlarına doğru başrolümüzün sevdiği tabakla karşılaşmasında görüyoruz. Normalde bir yemeği alıp saklarsanız oda sıcaklığı değişiyor ve ölüyorsunuz fakat; kendi favori tabağınızı alırsanız bir değişiklik olmuyor. Bunu da en son sahnede kızın tatlıyı almasına rağmen bir değişiklik olmamasından anlıyoruz. Yani aslında herkes sadece ölene kadar yese de bıkmayacağı o çok sevdiği tabağı alsa hem istediği zaman yiyebilir hem de herkesin karnı doyar. Açgözlülük ve durum psikolojisi çok güzel işlenmiş. 3.Küçük çocuk en aşağıda çünkü kimseyi öldürmemiş ve aslında annesi onu aramıyor. Onun hücre arkadaşını öldürerek onu koruyor ve sonrasında da ona kadar yemek indiğinden emin oluyor. Filmde zaman kavramı hızlı işleniyor. Normalde her hücrede 1 ay geçiriliyor ve bu süre filmde hızlı geçiyor.Buradan da anlaşılacağı aslında kızın annesi öldükten sonra kız da ölüyor fakat kahramanımız son yaşadığı olayların psikolojisiyle hayal görmeye başlıyor. Son sahnede de kızı vs görmesi hayal aslında yukarı sadece tatlı çıkıyor. Filmin bir sahnesinde o tatlıdan kıl çıktığı için baş aşçı diğer aşçılara kızıyor ve kıl çıktı yememişler diyor. Onlarda aşağıdan habersiz oldukları için böyle bir şey mümkün sanıyorlar. Bu da aslında tok açın halinden anlamaz lafının güzel bir örneği. Günümüzde de zengin durumu olan insanlar, açlıkla sefaletle savaşan insanların durumunu anlayamıyorlar. Film kısaca herkesin hakkı olanı aldığında dünyanın herkes için yaşanılası bir yer olduğuna vurgu yapıyor. Uzun zamandır izlediğim sanatsal olup da sıkıcı olmayan en güzel filmdi.

Birde her ay ayrı katta olmanın anlamı, bana göre, insanın doğuşunu anlatıyor. Dünyaya geldiğinde hangi ırk, aile, yer ve sosyal sınıfa geleceğin şans veya kader işi.

Platforma girmeden önce herkesin sevdiği yemek soruluyor, bence herkes sevdiği yemeğin yese hiçbir problem olmayacağı vurgulanmış hatta son sahnede küçük kız pastayi alıyor platform gidiyor, normalde platform gidince yemek bulunursa sıcaklık veya soğukluk artar ama hiçbir şey olmuyor burdan ben bunu çıkardım.

"Belli ki" bu film bize bir mesaj vermek istemiş...

Filmi izleyenlerin %90 ı sonunu saçma buluyor ama sonunda verilmek istenen şu mesajı kimse görmüyor; insanlık görevini yerine getirdi gerisi sistemin insiyatifine kalmıştır.Başarılı bir senaryoydu.

*"hayatımda ben kaçıncı kattayım?"* diye düşündürdü ama cevabını bulamadım

Filmin en can alıcı repliği: Yukarı doğru sıçamamki...(tanrıya söz geçiremem)

“Salyangozum”

Bence filmin ortasında görünen, o kıl yüzünden yenmeyen puding sahnesi filmin sonunda küçük bir kızın olmadığını ve onca şeyin sadece bir kıl düştüğü için yenmediğini düşünen ve hiçbir değişikliğe gidilmeyen bu sistemin ne kadar söz dinlemez olduğu ve değişmeyecek olduğu vurgulanmış, ama mutlu sonmuş gibi olsun diye sonda hayal meyal başka bir şey gösterilmesi de hoş

Filmde sürekli kitap ve bıçağın ön planda olmasıda bilgi silahtan üstündür göndermesi yapıyor

Kanalın ismi “filme gitmeden önce” diye açıyorum, 15. Saniyede “videoyu filmi izledikten sonra izlemeniz daha iyi olabilir”

türk yönetmenler bence istifanızı bu filmi izledikten sora masanın üstüne koyun

+Tanrıya inanıyor musun? -Evet! +Hangi tanrıya inanıyorsun? -Hangisine istersen..

+Aşağıdakilerle konuşma -Neden? +Çünkü aşağındalar -Yukarıdakiler de senle konuşmaz +Neden? -Belli ki yukarıda oldukları için

Bu filim değilde 8 bölümlük dizi yapsalardı dizi tarihine adını altın harfler ile yazdırırdı. Platform nedir Amacı nedir Kimler platforma girebilir. İnsanlık deneyi Toplumsal hiyerarşi.

filmde en çok takıldığım yerlerden biri de yaşlı adamın yemeği elleriyle hapur şupur yedikten sonra ellerini yıkamadan yatması

8:15 için bir şey söyleyebilirim. Evet, hapishane gibi dursa da insanlar isteyerek girebildiği için kafa karıştırıcı olabiliyor ama mevzu da tam olarak bu gibi geldi bana; bazıları sistemin içerisinde olmak zorunda kalır, bazılarıysa kendisini ister istemez sisteme adapte eder. Esasen kapitalist sistemin gözle görülür bir yanıdır bu ve birçok İspanyol filminde ve dizisinde de bu çatışmaya rastlayabiliyoruz.

Yemekler, platformun durduğu kata ait değil. Kişinin en sevdiği yemek o kata ait aslında. Hatta Puding i sakladıklarında oda ne ısındı ne de soğuktu, çünkü puding o katta kalanın en çok sevdiği yemekti "belli ki" :)

+Yukarıdakiler beni dinlemez: -Neden??: +Yukarı doğru sıçamam hanımefendi Efsane yaaa

Ana karakter sigarayı bırakmak için değil diplama almak için orda.

Çok az yemek değil, aksine herkese yetecek kadar yemek var orada. Herkesin favori yemeği var ama açgözlülükten dolayı herkese kalmıyor haliyle.

DEVRİMLER AŞAĞIDAN YUKARI DEĞİL , YUKARIDAN AŞAĞI YAPILIR. BUNU MUHTEŞEM ŞEKİLDE ANLATAN KUSURSUZ BİR FİLM.

Küçük kız hayali bir karakter, yani baş karakter aslında pastayı 0. Kata yolladı, ama şef yanlış anlayıp pastanın içinde kıl var diye insanlar yemedi sandı.🤦‍♂️

1-Öncelikle filmdeki dikey hapishaneyi ilahi bir sistem olarak düşünebiliriz. En üstte gördüğümüz aşçı, aslında yaratıcıyı temsil ediyor. Açık renkli kıyafetleri ve bin bir titizlikle sofrayı hazırlayan hizmetkarları ise melekler. Yemekler çok iyi bir şekilde hazırlanıyor ve kullara sunuluyor. Kulların paylaşmayı bilmesi isteniyor, buna teşvik ediliyor fakat onlar açgözlülükleri nedeniyle kendilerinden alttaki insanları asla düşünmüyorlar. Halbuki kısa bir süre sonra onların da alt katlara düşme ihtimalleri var fakat bunu görmezden geliyorlar. Aşçının, içinde saç bulduğu için hizmetkarlarını azarladığı tatlıyı hatırlıyor musunuz? İşte o tatlı bir kutsal kitabı temsil ediyor. Adamlarımızın hücrelerin birinde rast geldiği bilge kişi de peygamber olarak nitelendiriliyor. Peygamber, Mesih ve yardımcısına, yukarıdan gönderilen tatlının bir mesaj olduğunu ve bunu insanlara diyalog yoluyla anlatmaları gerektiğini söylüyor. Adamımızla aynı odadaki köpekli kadın ise, cennetten düşen bir meleği tasvir ediyor. Filmi bu tema ile düşünürseniz, tüm parçaların yerlerine oturduğunu göreceksiniz. Film, dünya düzenine karşı onlarca mesaj barındırıyor. En yukarıda yemeği hazırlayan aşçı ve yardımcıları devletler olarak tasvir edilmiş. Devletler, en iyi en leziz yiyecekleri hazırlayıp halkına sunuyor, fakat zenginler tarafından bu yiyeceğin %80'i silip süpürülüyor. Kendilerinden alttaki kesimi hiç düşünmeyen zenginler, birden kendilerinin de alt kesime düşeceğini bildikleri halde anın tadını çıkarmayı tercih ediyorlar. Bıçaklı amcamızın alt kattakilerin yiyeceğine idrarını yapması gibi yoksulluktan zenginliğe yükselen biri hemen kendinden alttaki kesimi ezmeye başlıyor. Bu da günümüz dünyası ile çok tanıdık. En alttakilere sıyrılmış tabaklardan başka bir şey kalmıyor. Bu sistem hiç son bulmuyor, çünkü en alt kattaki kişiler, zengin olduklarında asla en alttakileri düşünmüyorlar. Ha bu arada en alt kattaki küçük çocuk nasıl hayatta kaldı? diye düşünüyorsanız da, annesi ona her gün yemek indirebilmek için insanları öldürmek zorunda kalıyordu. Bu da tüm kargaşanın içinde, bir annenin çocuğunun karnını doyurabilmek için günümüz dünyasında verdiği amansız mücadeleyi gösteriyor. . . . 2-Film dini öğretiler üzerinden dünya düzenini betimliyor. nietszche'nin "tanri öldü" sözünü yüceltmek icin doğrudan, olduğu gibi yorumladığını düşünüyorum. tanrı bu yaşam düzenini kurdu (deliği), yasak elmayi yiyip ceza olarak bu düzene yollanan -yani doğuştan günahkar olan- tüm insanoğlu için yaşam alanı bu yüzden hapishane olarak belirlenmiş olabilir. onlara sayısız nimetler verdi, öyle kusursuz kaynaklar sundu ki yemeğin içinden çıkan tek bir kıla dahi tahamül edilmedi. ama sonra tanrı öldü. ve insanlarin durumunu takip etmeyi birakti. bu düzen bu sekilde islemeye, delik sürekli ona verilen gorevi yapmaya devam etti ancak islerin çığrından çıktığı gözlemlenmeden. bence platform bu yüzden mekanizmasiz asagi iniyor, tanridan geldiği için. delikte dünyada da olduğu gibi kapitalizm hakim çünkü insanın doğasında benmerkezcil olmak var. üst kattakiler geçen ay alt katta açlıktan ölmek üzere olduğunu hemen unutuyor ve tıka basa yemeye başlıyor çünkü güçle birlikte gelen umursamazlık alt kattakiler için bir sempati veya acıma uyandırmıyor. goreng deliğe bir diploma almak için ödemesi gereken bedeli ödemek amaciyla gonullu olarak geliyor. yani günahkar değil. kendisine filmin ilerleyen noktalarında sürekli mesih atıfı yapılıyor ama zaten bu adam isa. düzenin icine girerken yanına almayı seçtiği eşya kitap. yani incil. hem de ben incilim diye bağıran bir incil, don kişot. katlardaki adalet sisteminin ezber bir sistem olmasi yine tanri öldü diyor. mekanizma otomatik ayarlanmış, bir parça ekmek dahi alamıyorsun çünkü başkasının lokmasını almak çalmaktır ama doğrudan o insani parçalayıp yerken seni kimse izlemiyor ve evin cehenneme dönüşüp seni cezalandirmiyor. bu cehennem meselesinden bahsetmişken, alt katlara indikçe yüzü yanık insanlar vardı. bu da yine üst katlarda sürekli gözümüze sokulan aç gözlülük olabilir. yemeğe devam etmek uğruna diri diri yanmak. diri diri yanmaya rağmen başkasının hakkını yemeye devam etmek, ıslah olmamak. eski çalışan gönüllü kadin da 25 yildir hizmet ettiği kurum hakkinda bilgi sahibi değil. her dindar gibi yalnızca bildirilenleri bilmiş, anlatılanları dinlemiş ve mutlak bir inanci var bu yere karşı. entrylerde hakkında melek falan denmiş, bence biraz da araf'ı temsil ediyor o katta. olan biteni sorguluyor ama mekana dair sorulan sorulara da çok kesin cevaplar veriyor: "200 kat var, 16 yaşından küçük kimse yok, yonetim bu konuda cok titiz." bu yüzden iyi bir mürid olup vicdanını temiz tutuyor. sisteme inancı tam olduğu için 400 kişiye yetecek yemeği eşit dağıtmaya çalışıyor ve iyi kalmaya uğraşıyor. ancak 202.kata düşünce araftan çıkıyor ve anlıyor ki 25 yıldır insanlari nasıl bir yanılgıya yolladığından biraz da kendisi sorumlu. yalnız çarkı döndürecek kadar, bilmesi gerektiği kadar bildirilmiş ona her şey. inancını kaybediyor, bir özür olarak bedenini yiyecek olarak sunuyor ve kendini asıyor. alt kattakileri ancak "yemekleri eşit paylaştırmazsanız her bir pirinç tanesine bulaştırana kadar yemeğinizin içine sıçarım" şeklinde ikna edebilmek de yine cehennem olgusuna selam çakıyor. ucunda ceza olduğu için iyilik yapmayı kabul ediyorlar, tıpkı toplumumuzda var olan cehenneme gitme korkusu yüzünden düzgün davranan insanlar gibi. iyi insanlar değiller ama kötülük de yapamıyorlar çünkü yanmak istemiyorlar. baharat, halatla yukari çıkıp hapisten kurtulma peşinde ama bu da işlemiyor çünkü dünya düzeninde kurtuluş varsa bunun bir kestirme yolu yok. baharat ve goreng bu sistemin çarkını kırmak için 333.katta şeytanlarla savasiyorlar ve bu isa'nin müridini kaybetmesine ve kendini feda etmek için yeterince yaralanmasına sebep oluyor. burada mesaj puding değil, küçük kız. neden küçük kız? 16 yaşından küçükler giremez, sistem bu konuda çok katı. çünkü küçük çocuklar günahsız ve melektir. dünyanın/deliğin adaletsizliğini, acımasızlığını, vahşetini hak etmezler. dünyada yaşanan da tam olarak bu, her yıl milyonlarca çocuğun açlıktan kırılarak ölmesine bir atıf olduğunu düşünüyorum. ama bunu görecek kimse yok, çünkü tanrı öldü ve küçük kız orada kaldı. bu yüzden kendisi bir şeylerin dünyada/delikte ters gittiğini göstermek için iyi bir mesaj. bilge adam da küçük kızın en altta kaldığını biliyordu ve pudingle karnını doyurup onu yukari göndermeyi en baştan düşündü bence. filmin en başında vurgulanan "yediğin şeysin" mesajı gibi (ben artik senin bir parçanım çünkü içindeyim). mesajı ye ve mesaj ol. puding; insanoğlunun kurtuluş için kestiği kurban, adadığı adak, ettiği dua. bunu bir melekle tanrıya yolluyorlar ve bir şeylerin değişmesini umuyorlar. bekleyiş içindeler, kendilerini bunun için feda ettiler. ulaştı mı, ulaşmadı mı, cevap var mı, yok mu belli değil. film burada bitiyor. sessizlik oluyor. çünkü tanrı öldü.

"Belli ki" Filme Gitmeden Önce buradaymış

Filmde verilen mesaj mükemmel, insanların yapması gereken tek şey girerken vermiş oldukları en favori yemeklerini tüketmek ve bunu yaparken de diğer insanların besinlerine zarar vermemek,kendi payımız dışında istif yapmamak. Film insanın empati yoksunluğunu derin bir şekilde işlemiş. Dünyayı hapisaneye çeviren bizleriz

Oyuncuların yüz tipleride çok ilgi çekici özenle seçmişler belli aşırı uyumlu kitap okur gibi hissettim o denli güzeldi film replikleri de iyiydi

CİDDEN KİMSE KIZIN GÜLLE GİBİ 0. KATIN TAVANINA YAPIŞCAĞINI DÜŞÜNMEDİ Mİ LÜTFEN BİRİ +1 LESİN GÖRSÜN

Bence başarısız gastronomi öğrencilerinin yemeklerini israf etmemek ve onları kırmamak için böyle bir sistem kurdular

Adamın yanında Don Kişot kitabını almasına da oldukça sağlam göndermeler var. Don Kişot sağlam bir toplumsal yergi içeriyor, filmin sonunda ana karakterin Don Kişot'dan okuduğu bir bölüm filmi az çok özetliyor.

İnsanın aç gözlülüğünün sonu olmadığı gibi bu filmin de sonu yok.

Bu İspanyollar harbiden iyi filmler yapio. Bizim Turkler Ali Kundilli, Laz Kit, Recep Ivedik gibi saçma sapan filmlere devam..

Amk yorumlarda herkes prof. Herkes çözmüş filmi. Bravo size

ZENCIYE YAZIK OLDU

Spoiler. . . . 333 kattan 666 kişi Mesajın göğe yükselmesi Elma En üst kata (cennet, kurtuluş vs) ulaşma çabası 333. Katın altındaki boşluk yani Araf Filmde çok fazla dini metafor var.

Bunu izledikden sora evde yimek yiye bilemedim. kendimi bi garip hiss etdim

Benim metaforuma göre filmin sonunu aslında filmin ortasında verdiler mutfaktaki şef pastanın içinde ki saç telini sorgularken o pastanın en alt kattan geldiğine inanmadılar.Çalışanların saçını sandılar aslında mesaj kesinlikle pasta idi.

Herkes yanına birşey alabiliyor, en mantıklı seçim bence "gaz maskesi" bayılmazsın

Kapitalist sistemde aşağıya inildikçe insanların nasıl insanlıktan çıktığıda çok güzel anlatılmış.

1) Çocuk giremez kuralı çiğnenmemiş fark ederseniz herkese “istediği” bir şey soruluyor ve kadın da muhtemelen çocuğunu yanında istiyor 2) Fark ederseniz herkese sevdiği bir yemek soruluyor ve bence herkes platformdan sadece istediği yemeği alırsa platform ısınmayacak veya soğumayacak diye düşünüyorum elbette bu 2 teorimde mantıksız yerler de var ancak aklıma bunlar geldi

filmde en cok dikkatimi ceken seylerden biride ana karakter ve arkadasi plartformla beraber asagiya dogru indiginde bir adamin elinde binlerce parasi olmasiydi ancak adamin elinde para olmasina ragmen ona gicbir ayrimcilik gudulmemisti ve plartform o kattan asagiya dogru inmeye basladiginda ise adam elindeki butun parayi onlarin uzerine sacmisti iste burda gercekten guzel bir mesaj var

ilk defa yazışımın nedeni yorumların karışık olması bu filmde sorulması gereken cok soru var lakşn herkes sonuna odaklanmış filmi film yapan ne başıdır ne sonu ortasıdır arkaşlar gel gelelim sorulacak soruya 1 - neden elma 2-neden çinli bir kadın 3- neden zençi bir adam 4- her katta 2 kişi kalıyor 5 neden 333 kat var 6- neden 333 den sonra yukarı cıkmıyorda karanlıga gidiyor 7- neden don kişot 8 - neden o köpegin ismi o 2.ramses 9 - neden yemekler kusursuz 10- neden bilge adam tekerlekli sandalyedeydi 11- neden önce 48 sonra 171 sonra 33 sonra 202 sonra 6 12- neden kapatalist ve komünstlik o kadar cok vurgulanıyor 13- neden karı ile koca onların üstündeydi 14 neden salyongoz 15 - neden kadın 25 yıl yönetimde calıştı 16- neden adamın daha öncesini ve yönetimi bilmiyoruz 17 - neden adam tabi diyor 18- neden sigara içilmiyor ama öldürülüyor 19- neden bıçak kullandıkca daha keskin oluyor 20- neden ip 21- neden kimse salyongozu ellemedi 22- neden derece alıyorlar 23 - neden sadece 1 eşya 24- neden 6 ay 25 - dene ilk adam 131 den geldigini vurguladı 26 - neden başvuru yeriini duvarlarında sayı vardı 27- neden müslümanların şarap içmemesi konuşuldu 28- neden bir düşük bir yüksek kademelere geçiyordu 29- kadın neden güzelce anlatya calışıyordu 30- kadın neden kanserdi 31- kadın neden çinliye paranoyak dedi 32 - cocuk gercek miydi 33- vb. ve ben neden 33 tane neden yazdım

filmin tam olarak 36.dakika 30.saniyesinde bir sahne var. sahnede meşhur tatlımız panna cotta var ve şef çalışanlarına tatlının üzerine kıl düşürmüşsünüz diye kıyameti koparıyor. 
ben filmi izledikten sonra şu mesajı çıkardım bu sahne aslında filmin son sahnesiydi. filmin son sahnesini filmin arasına sıkıştırılıp vermişler bize. yani mesaj gerekli yere ulaştı ama gerektiği gibi ulaşmadı. yanii yukarıya küçük kızı değil o pastayı yolladılar ki videonun sonundaki yönetmenin yorumu da bunu destekler nitelikte. ‘’yönetmen: bence zaten kızı göremeden öldü gerisi hayal etmiş’’. Goreng ve Baharat insanlar aç, adaletsizsiniz vs derken yukardakiler yenmemesinin sebebini üzerindeki kıla bağladı. bu da filmin barındırdığı ironiyi gözler önüne seriyor.

video da bahsediden filmler .WHOOMI .PREDESTINATION .FİGHT CLUB . THE MAZE RUNNER . CUBE .PARASİTE .SNOWPIERCER . CHİDREN OF MEN . THE HUNGER GAMES MACKINGJAY inşallah faydası olur .

Baş karakter survivor berkana benziyor :D

Bu filmi izledikten sonra evdekilerden şüphelenmeye başladım kesinlikle oscarlık film

0:08 (who I'm ) değil ( who am I )

“Umarım insanlar bu filmi beğendiğini söyleyip daha sonra bu tiplere bürünmez” diyip Katıl butonunadakilere teşekkür edip isimlerini vermek mi :) (katıl butonu bildiğiniz üzere kanal sahiplerine para karşılığı abone olup kendilerine özel videolar yapıldığı sistem, bizim para vermeden izleyemiceğimiz sistem). Filme gitmeden önce yinede seviyoruz senin kanalını bizde burda çelişiyoruz:) buarada bu filmi izlemek için de netflixe para ödemek zorundayız:))))))) bu yorumu okumak için ise en değerli şeylerden biri olan zamanızı harcamanız lazım:)) her şey karşılıklıdır bu doğal veya insaneliyle oluşan bir sistem olsada ;)

Knk seni severimde sen film incelemesi yapmamişsin sen bize filmi anlatmışsın Filmi izleyenler icin bildigimiz seyleri anlatiyon izlemeyenler icinde spoiler veriyon spoiler verirkende uyarmiyon yani video yu izliceme gider filmi izlerim filmi bastan sona anlatacana film in ana konusu nedir ne anlatmak ister filmden cikarmamiz gereken bisi varmi bu konulara agirlik verseydin videonun izlenebilirligi olurdu ama olsun tesekkur ederiz emek var

ben izledim ve baya beğendim. Imdb si daha yüksek olabilirdi ve verilmek istenen mesaj anlamlı

Baharat adamin dibidir. O havada kick vermesi halen kafamdan cikmiyor. Adam be.

Aşırı film izleyenler için çok abartılacak bir film değil. Benim gibiler beğenir işte.

Son sahnelere doğru ana karakter kanlar içinde Hz . İsa'ya benzemiş , ayrıca 2.ramses köpeğin adı orada da Firavun dönemine bir atıf var.

"who i am" degil be abi "who am i" :(

Bence en düşündürücüsüde o platformun nasıl uçtuğuaq , filmin sırrı orda :d

FİLMİ ANLAMAYANLAR İÇİN (SPOILER İÇERİR) Anahtar kelimeler: Diploma(1), Tatlı/Pasta(2), Test(3), 2. İsa(4) 1. Adamın platforma girme sebebi 6 ay sonra diplomaya kavuşacak olmasaydı. "İsteyerek" girmişti. Bu okulla ilişkilendirilebilir, ama aslında hayatın içindeki katmanlardan (katlar: dönemler, şans), kaynaklara ulaşımın azaldıkça ne kadar vahşi olabileceğinden (insan eti yemek) bahsediyor; ama en önemlisi bu platformdaki sistemde yer almanın kendi seçimin olmasından bahsediyor. İnsanlık yaşadığı bu talihsizliği kendi seçiyor, zenginler har vurup harman savurabilirken, fakirler birbirini yiyor. 2. Mesajımız denilen tatlıyla ilgili aslında filmin sonu yorumu yapılmış. Katılmıyorum. Burada verilmek istenen mesaj, en tepenin, yöneticilerin, aşağıda ne olup bittiğinden habersiz olduğuna gönderme var. Ufak bir detaya takılıp, kıl yüzünden yenmediğini düşünüyorlar... "Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler." Oysa aynı sahneden sonra, kurtlanmış bir cesetten parça kesip yiyor baş kahraman. 3. İkinci Ramses'in sahibi, yönetim adına çalışan biri, bir bakan gibi görülebilir, aslında neler döndüğünden habersiz. 200 kat var sanıyor, oysa 333 kat var -ki burada masonluğa da gönderme bulunuyor- ve dolayısıyla intihar ediyor. Kanser olduğu veya baş kahramanın zihninde, onu yemesi için kendini sunmuş olabileceği fikri yüzünden değil, doğru bildiği her şeyin bir yalan olduğunu anlaması yüzünden. Ki kadın için kızı yok da diyordu, kız bir hayal veya değil, kız sonunda ulaşılıyor, en dipte, kimsenin bilmediği o yerde, gizlenmiş; yani o var, arayan bulur. Yönetenler ve onlara hizmet edenler sonuna kadar bir yalanı yaşıyorlar... Onlar için önemli olan testler, kadının adama mülakatta sorduğu gibi, sınıflandırarak anlama... 4. Baş kahraman için kurtarıcı ve kahraman imajı atfediliyor... Altıncı kattalar. Siyahi adam bir üst kata sizinle aynı tanrıya inanıyorum dese de beşinci kattakiler adamın suratına sıçıyor. Onu reddediyorlar. Onların sadece kendilerine ait bir tanrısı var. Başka biri, üstelik bir siyahi onun tanrısına tapamaz. Sonra İsa -kurtarıcı- olarak isimlendirilen (burada Hristiyanlık inancının "Mesih kıyametten önce dönecek inancı işleniyor) baş kahraman, tüm alt katmanlara iniyor. Herkese eşit şekilde dağıtım yapıyor, reddedenleri cezalandırıyor (yine inanca atıf yapılıyor) ve "sevdiği" kadını öldüren adamın elinde can verecekken kurtarılıyor, ona inanan ve onunla yola çıkan siyahi karakter tarafından ve sonunda sondan bir önce, gerçeğe ulaşıyor. Gerçek olan kız, mesaj o, bir pasta veya tatlı değil, gerçek herkesin yok saydığı o kız çocuğu... Adam öldürdüğü diğer adamla giderken şu diyalog geçiyor, "Ben mesajın taşıyıcısıyım." ve karşılık olarak "Mesajın taşıyıcıya ihtiyacı yok." yanıtını alıyor. Burası yanıtlanması ve yorumlanması gereken en önemli manaya sahip. Olan biten şeyi anlatmak, yöneticilere, yani dünyayı yönetenlere bir mesaj vermek için bir peygambere, İsa'ya (veya inanca göre Tanrının oğlunun dönmesine) gerek var mı? Yoksa yoksayılan gerçeğin, yani mesajın yöneticilere, bu sistemin sürmesi için bizi besleyenlere iletilmesi yeterli mi? Peki mesaj ne? Onu da siz cevaplayın bakalım... Sevgiler, saygılar...

Filmdeki çocuk umuttan ziyade özgürlüğü temsil ediyor. Adam karanlıkta kaybolup giderken, çocuğun o kadar hızlı bir mekanizma ile gayet normal, hiç bir şey olmamış gibi yukarıya çıkışını izliyoruz. Bunun "Özgürlük engellenemez" mesajı olduğunu görüyoruz. Ayrıca, önemli olanın sonuçtan ziyade süreç olduğunu anlatan bit filmde keskin bir son olsa da tuhaf olurdu.

Filmin aralarında küçük küçük farklı filmleri göstermen çok güzel oluyor sayende izleyebilecek ve anlamlı film bulabiliyorum.

Platform Snowpiercer'ın dikey halidir. konu kilit.

benden tam puan aldı yani bilmiyom öyle çok film izliyen eleştiren birisi değilim ama anlatmak istediği konu çok iyi +1

4:05 bir ay değil mi?

Filmin aktardığı konu çok net. Bunu günümüz olaylarıyla yorumlayıp bağdaştırabiliyoruz. Sonuna gelecek olursak eğer benim görüşüm şu yönde. Filmin sonunda kız çocuğu var ve çocuk umuttur. Umudun olduğu yerde cesaret,ön görme ,kurtuluş için araştırma ve öğrenmeyi, birlik olmayı ve tek bi amaç uğruna savaşmayı da getirir. Burda herkese ayrı ayrı mesaj verilmiş ayrı ayrı. Umut insanın yaşamasını sağlar, insanı insan yapan umuttur, ama her insanın umudu aynı değildir. Eğer bu filmde tek bi son olsaydı ve herkes kurtulsaydı belli kesime mesaj verirdi( sadece alttakilere) ama öyle bi mesaj vermiş ki herkese sen bu filmi nasıl izlediysen bu film işte o demiş. ( Finali için bütün insanları düşündürdükleri içinde ayrı ayrı tebrik etmek istiyorum.)

Allahtan videodan önce izledim filmi... Bilgi vericez diye bütün filmi özet geçmişsiniz. Yemin ediyorum empati yapıp hiç izlememiş biri olsayım böyle güzel bir filmden spoiler verdiğiniz için hayatımın geri kalanını size söverek geçirmek isterdim. Ama yapamam, yoksa Rıza baba beni evimden aldırır. :)

Kadin 202. Katta uyaniyor, 250 degil.

"Yukarıya doğru sıçamam" evet bu söz kimine göre komik kimine göre anlamlı olsa da, benim bu sözden çıkardığım ve filmden diğerlerine göre farklı çıkardığım şey, alt katlardaki kişilerin üst katlara çıktıktan sonra alttakileri düşünmemesi sonucu sistem bir döngüye giriyor, yani kimse hiçbir şey değiştirmiyor yukarıdakiler ne yapıyorsa aşağıdakiler yukarı çıktığında aynı şeyleri yapmaya devam ediyor ta ki baş rolümüz gelene kadar, "Değişimler kendi kendine gerçekleşmez" bu sözler de eğer alttakiler yukarı çıkarlarsa o döngüyü kırmaları gerektiğini vurguluyor ve baş rol oyuncumuz o döngüyü kıran kişi oluyor en alt katlara kadar inip çok acı çekmesine rağmen yukarı katlara çıktığında bu döngüyü kırarak bir şeyleri değiştirmeye başlıyor, önce geçen günden yemek yiyen(yani her gün o yemeği yiyebilen sınıf)'a yiyecek vermeyerek 50 katı geçiriyor ve sonrasında bildiğini düşündüğü katların sayısının 250 olmadığını da görünce iyice az yemek veriyor ve burada anlatılmak istenen aslında görmediğimiz çokça kötü durumda insan olduğu ve bu insanların da yardıma ihtiyacı olduğudur, sonrasında sakladıkları o pudingi geleceğe ışık olabilecek olan o küçük kıza vererek onun da karnını doyuruyor ve onu yukarı yolluyor, yani Kitap getirdim okutmadılar, Yemedim yesinler diye yedirtmediler, Çocuk Çocuk dediler inanmadık, En sonunda mesajımızı çocuk olarak bıraktık, Belki bir ateşe kıvılcım olduk, Belki de rüzgarlı havada sadece bir kıvılcım tadındaki bu yapım benim içinnn SİLİVRİ SOĞUKTUR.

Eylemsizliğe göre çocuk falan kalmıcak. Platform yukarı çıkarken tek bunu düşündüm.

Korku türünden Kült sayılan filmlerden popüler ve festival filmlerine kadar izlemişmdir Eksik bir film olduğunu düşünüyorum konsept sağlam işleyiş için aynısını söyleyemem abartıldığı kadar değil ama iyi bir film

- Yaptığınız bir insanın ölümü ola bilir biliyormusunuz? + Bir gün ben yerim ertesi gün o yer. Bana göre filmin en güzel sahnesi burası.Köpeyi olan kadının mücadelesi ve aç olmasına rağmen kendi yemeyip köpeyine hak tanıması ve şu ifadesi"bir gün ben yerim ertesi gün o yer"ve kimsenin hakkına girilmez

Goreng tatlıyı en üst kata ulaştırıyor, mesaj vermek için! Aşçıbaşı ise sadece içinden kıl çıkmasına takılıyor?

Olm o değilde sakallı abi ( goreng reyiz) mor ve ötesinin basçısına bezemiyo mu la

Deliğe girecek herkese en çok neyi sevdiği soruluyor ve onlardan hazırlatılıyor. Herkes en sevdiği yemeği yese ne soğuk-sıcak olacak ne de aç kalan olacak.

bizim okul kantinine benziyor üst sınıflar hep tostları bitiriyor

10 üzerinden bi puan verilecek olursa 100 veririm bu filme. Muhteşemdi son zamanlarda izlediğim en iyi filmdi

Bence her ay farklı bi yerde doğmak reenkarnasyonu sembolize ediyor. Her ay farklı bi hücrede doğuyor insanlar. Aslında reenkarnasyon sistemine göre de her yaşamımızda farklı bi sosyal statüde doğuyoruz, yanımızda sadece deneyimlerimizden edindiğimiz ruhsal bilgileri taşıyoruz.

Pasta kızı temsil ediyor olabilir mi, aslında mesajı yani, kız hayali ama böyle baktığımızda pastanın geri gitmesi, filmin ortasında şefin kıl çıktığı için yenmemiş şeklinde yorumlamasıyla ve insanları azarladığı sahneyle bağlanabilir ve gönderilmek istenen mesajdan hiçbir şey anlaşılmadığı şeklinde de yorumlanabilir

oha daha dün izlemiştim denk gelişe bak :)

Yaşadığımız Kapitalist sistemdeki zorlukları ve güçlükleri anlatan muhteşem bir film senaristi tebrik ederim Kapitalist sistem bir filmde bu kadar güzel anlatıla bilir Şef tanrıyı anlatıyor Yani tanrı herkezin sevdiği bir yiyeceği yaratmıştı Siz ise paylaşmayı bilemediniz zengin olanlarınız daha fazla yiyip israf ederken fakir olanları düşünmediniz Bu dünyada zengin olarak yaşasanız bile öbür dünyada fakir olarak yanacaksınız Filimde en alt kata inerken yanmış kararmış insanları gördünüz ahirette yani paylaşmayı bilmeyenlerin israf edenlerin cehennemde yanacağını anlatıyor Filim gerçektende muhteşem bir yapıt…. İzlemesini görmesini bilene Filimdeki insanların canice birbirlerini ve yemekleri yedikleri sahneler yaşadığımız hayattaki gerçekleri tam anlamıyla anlatıyor.. Filmde mesajın çocuk olması..

Adamı İbrahimoviçe benzedenler? 18 :D

Eğer zamanınız varsa kanalın Person of İnterest dizisini izleyip yorumlamasını çok isterdim, mükemmel bir dizi ayrıca hep siz mi önereceksiniz :D

Nasıl spoiler veririm diye uğraşsan ancak bu kadar verebilirdin ilk defa bir videoda böyle bir şey gördüm iyiki filmi izledikten sonra baktım videoya. Filmi baştan sona anlatmışsın resmen. İzlemeyenlere geçmiş olsun.

9:42 ya kadın çocuğu orada doğurduysa? Çünkü çocuğun katında platform geçtikten sonra yemek atılmadığı halde havada bir değişme olmuyor. Buradan çocuğun sisteme kayıtlı olmadığını çıkarabiliriz ama platform birisi olduğu için duruyor. (?)

Benim filmden anladığım olay şu; Bu platform üzerinden gelen yemek herkese yetecek kadardır ama 150. Kata kadar yemek ulaşmıyor. Bu aç gözlü insanoğlunun kendisinen başka kimseyi düşünmediği gerçeğini ortaya koyuyor. Filmdeki şu sahnede çok ilgimi çekti; " Ben yukardakilere söz geçiremem çünkü yukarıya doğru sıçamam" bu laf öyle derin bir söz ki insanların kendinden daha alttakilere sözü geçer çünkü doğanın bir kanunu gibi işler bu olay eğer kimse kendinden daha alttakileri düşünse idi bu sistem çökecekti ama tabi bu sistem aç gözlü insanoğlunun yarattığı bir sistem olduğundan kimse alttakini ezmekten vazgeçmiyor. Onun yerine zorla laf geçirmeye çalışıyorlar bunu filmin sonlarında gördük. *Buda bize şunu söyler aslında; * Bu sistel kapitalizmdir. Bu sistem eğer kendinden alttakilere eşit haklar verirsen yok olacak bir sistemdir. Filmin sonunda yapılan eylem komünizmdir. İnsanlar eğer aralarında paylaşamıyorlarsa bunu zor kullanarak yapalım mantığıdır. Bu sistemi insanların bir zorlama olmadan yıkacağı sistem ise sosyalizmdir. Herkes eşit haklara eşit gelire sahip olacak sistemdir ve bu sistemde hiç kimsenin zoru olmadan sadece insanların kendi payına düşeni yemesidir.

“insanoğlunun etini yiyip kanını içmedikçe kendinizde hayat yoktur. benim etimi yiyip kanımı içenin ebedî hayatı vardır; ben de onu son günde kıyam ettireceğim. çünkü benim etim hakikî yiyecek, ve kanım hakikî içecektir. benim etimi yiyip kanımı içen bende durur, ve ben onda.” -yuhanna 6:53-56 --- spoiler --- anladım ki, çocuk saf (temiz) insandır; ve en değerli yiyecek, yani kremalı puding ise sonsuz yaşamı veren gıda yani imandır. şimdi metaforlara bakalım... bir kere goreng isa'nın (insanoğlu'nun) ta kendisidir ve elinde kitabı (eski ahit) vardır. trimagasi ise şeytan'ın ta kendisidir. elindeki bıçak da insanları günaha soktukça güçlenen (kestikçe bilenen) şeytan'ın silahıdır. genç kadın, mecdelli meryem'dir ve sonsuz yaşam arayışındaki günahlı insanlıktır. kendini asan kadın ise isa'ya ihanet ettikten sonra intihar eden yahuda iskaryot'tur. siyahi vatandaş (baharat) petrus'tur ve şahsında temsil olunan yahudiler'dir. tekerlekli sandalyedeki bilge siyahi vatandaş ise musa'dır. 333 katta 2'şer kişi ise 666 eder ki bu da şeytanın sayısı olup yaşamın günah dolu yolunu ifade ediyor. 0 (sıfır) nolu kat ise tanrı katıdır (heaven). herkes o kata ulaşmaya çalışır. en dip ve numarası olmayan karanlık kat ise araftır. imanı elde eden (isa'nın elinden pudingi yiyen) çocuk (saf insan) kıyam ederek hızla göğe (sıfırıncı kat/heaven) yükselir ve sonsuz yaşama kavuşur. başlarken; platformla gelen yiyecek ve içecekler manevi ve imanî gıdalar. en alttakilere kalmaması da kurtuluş haberini duymayanların aç kalması olarak düşünebiliriz; afrika ya da güney amerika'daki ilkel kabile bireylerinin tanrısal bilgiden ve ruhsal kurtuluş planından uzak ve mahrum kalmaları gibi. üst katlardakilerin bu gıdaları bolca bulmaları, ama insanî ihtirasları yüzünden (mesela kibir) imanlarının lekeli olması nedeniyle tanrısal kurtuluşa erişememeleri. yani üst katta olmak çok da bir anlam ifade etmiyor. buna en güncel örnek, (bkz: 27 mart 2020 millet camii cuma namazı). düşünün; sizce allah, cuma namazının esaslarına tamamen aykırı ve sırf gösteriş olsun diye kılınmış bu namazı kabul edip o kişileri cennetine alacak mı? işte bu kişiler üst katlarda bulunan ve platformdaki yiyeceklerden en iyi yararlanan kişiler. ama kibirleri onları kurtarmayacak. trimagasi artan şarabı görünce üst katlarda müslümanlar olduğundan bahsetmişti. işte o şarap içmeyen müslümanlar yukarıda açıkladığım kişiler. diğer detaylar ise; don kişot kitabı ve içeriği yahudi kibrini ifade etmek amacıyla özellikle kullanılmış. ki bugün bile özellikle hasidik yahudiler aynı don kişot kibrine sahiptirler. ama diğer yandan hıristiyanlar, don kişot kitabı ile gösterilen eski ahit (tevrat, tarihler, krallar, peygamberlik kitapları vs.) içeriğinde isa mesih'e ait izler bulurlar. goreng'in elindeki kitap bunu anlatmak için özenle ve çok da isabetli bir şekilde seçilmiş. salyangozlar eski antlaşma (tevrat vs.) ayetleri, çünkü isa eski antlaşma ayetlerini hem sever hem de çok kullanır. aynı zamanda salyangozlar, eski antlaşma metinlerinde bulunan isa'ya ait izlerdir (ayetlerdir). tıpkı salyangoz yürüyüp gittiğinde ardında sadece dikkatle bakıldığında görülebilecek bir iz bırakması gibi. hıristiyanlar bu izleri görürler ama yahudiler bunu kabul etmez. yukarıdan düşen ya da atlayan insanlar da imanını kaybedenler. yahudileri temsil eden baharat'ın halatı da yahudi inançları; ama onlarla yani o halatla tanrı katına ulaşmanın imkânı yok, sori. sıçarlar işte öyle suratınıza diyor şair burada, anlayın yahudi kardeşlerim. sıçan kişi 5. kattaydı; ama işte hem tanrıya çok yakın, hem de kibri yüzünden bir o kadar uzak. isa'nın havarilerinin hepsi yahudiydi. baharat ilk tanıştığımızda yahudi inançlarına sıkı sıkıya bağlı iken, isa'nın yolunda halatı yani eski inançlarını bırakıp kılıç kuşanıyor. çok büyük olasılıkla petrus¹ alegorisi olabilir o karakter. genç kadın da, isa çarmıha gerildiğinde çarmıhın dibinde bekleyen ve ağlayan maria magdelena yani mecdelli meryem. hani isa'nın ilk taşı günahsız olanınız atsın sahnesindeki fahişe meryem. günahlı insanın temsili olan meryem yani. ayrıca isa genç kadınla yani fahişe mecdelli meryem ile sevişiyor. bu da yine isa'nın imanı arayan günahlı insanları kucaklamasının ve çok sevmesinin metaforu. platform üzerine binerek alt katlara inerlerken gördüğümüz farklı ırklardan insanlar da yine isa'nın sadece yahudileri değil, yahudi olmayan ulusları da kucaklamasının bir alegorisi. platform üzerinde gelen yemeklere ilk başta pek önem vermemesi ve sadece bir elma alması ama şeytan'ın yemeklere yumulması ise isa/şeytan farkını gösteriyor. ve sanırım filmin ilk yarım saati, isa'nın çölde şeytan ile geçirdiği 40 günü anlatıyor. o 40 günü sadece su içerek geçirir isa, başka hiçbir şey yemez. bu anlatıya göre 40 günlük oruç tutan hıristiyanlar bile vardır günümüzde. yine platform ile alt katlara inerken insanlara "bir günlük oruç" öneriliyor ki, bu da zaten 24 saatlik hıristiyan orucudur. sadece su içebilirsiniz. o yüzden her katta musluk var. ve elma. şeytan'ın insanoğlu'nu ilk günaha soktuğu ve cennetten atılmasına sebebiyet verdiği unsur. ama isa yani insanoğlu şeytan ile ilk görüşmesinde elmayı alması ama günahsızlığı nedeniyle yemeyip atması bir başka metafor. kıl editi: puding üzerindeki kıl lekeli imanın alegorisidir. insanî ihtiraslar vs. yüzünden imanınız lekeli ise tanrı'ya ulaşamazsınız. ancak tanrı, insanların kendisine ulaşmasını istediğinden kılı görünce meleklerine kızar. lekesiz iman yani puding platforma konduğunda (hiç kimse yemez zira lekesiz iman öyle kolay bir şey değildir) gerçek hedefi olan saf ve temiz insana (küçük kıza) ulaşır ve isa aracılığıyla pudingi yiyen yani saf ve temiz imana kavuşan kız da tanrıya ulaşır (kıyam eder). 2. ramses adındaki köpek: kendini asarak intihar eden kadın isa'ya ihanet eden havari yahuda iskaryot. bir yahudi o da sonuçta. 2. ramses adındaki köpeği de yahudilerin mısır sürgünü tarihini ve beslenen kadim yahudi inanışlarını temsil ediyor. bir asyalının köpeği yemesi ise yahudi olmayan ulusların yahudi inançlarını geçersiz kılması, boşa çıkarması. isa sadece yahudilerin değil, tüm ulusların kurtarıcısıdır. sorular üzerine: diploma isa'nın tanrı tarafından verilmiş görevini başarıyla yerine getirmiş olmasının karşılığı ve en dibe inmesi de görevini yerine getirdikten sonra ölmesi. kurban meselesi hakkında; evet bir kurban var. islam idesiyle bakıldığında doğru gibi görünebilir, ama o kurban kesinlikle küçük kız değil. kurban isa'dır. çarmıhta ölen isa, bizzat tanrı'nın kurbanıdır. insanlığın günahlarını kaldırmak için isa kurban olmuştur. bu yüzden isa'ya atfedilen unvanlardan biri de "tanrı kuzusu"dur. eski ahit'te de anlatılan "jübile yılı" tamamlanırken, yahudiler bir keçiye günahlarını yükleyerek (ki günah keçisi sözü buradan gelir) çöle gönderirler. işte bu da hıristiyanların eski ahit'te gördükleri isa'ya dair izlerden bir başkasıdır. filmin sonunda ise isa'nın öldüğünü, günahlarını üstlendiği kızın ise kurtuluşa ererek hızla tanrı katına yani sonsuz yaşama yükseldiğini (kıyam ettiğini) görürüz. sistemde 16 yaşından küçük çocuk olmaması hakkında: ilk başta goreng ile mülakatı yapan kadın da yine yahudileri temsil eden birisi zira bar mitzvah'dan önce çocuklar dine dahil edilmezler. işte bu yüzden içeri çocukların alınmadığını söylüyor. bu nedenle isa'nın yaşadığı toplum olan yahudi toplumunun değer yargılarını ve dinî yaklaşımlarını da gözetmemiz gerekiyor. ancak devrimci isa bu tabuyu da yıkmıştır. eminim aklıma gelmeyen birçok metafor/alegori daha var. ama genel hatlarıyla sanırım böyle bir şey. özet: hıristiyan teolojisinin metaforlar ile sanatsal anlatımı. aferin yönetmene. (EKSI SOZLUKTEN ALINDI)

Güzel konu, güzel konsept, çok kötü bir final...

Arkadaşlar daha dün izledim halen etkisindeyim gerçekten insanı sorgulatan bir film.Hep yönetime düzene kızıyoruz fakat asıl değişim insanın kendisinde başlamalıdır,lütfen izleyin izlettirin

Bende şöyle düşünüyorum; Binadaki, hapishanedeki veya deneydeki artık hangi kelime uygun bilemiyorum ama oradaki insanlara buraya girmeden önce en sevdikleri yemeğin ne olduğunu sorduklarını biliyoruz. Yani aslında insanların önüne istedikleri yemek geliyor aslında. Bence yönetimdekiler masaya bu insanların en sevdiği yemekten bir tabak koyuyorlar ve bu insanların, sadece buraya girmeden önce söyledikleri yemekten yemelerini geri kalanlarını da diğer isteyen insanlara bırakmalarını bekliyorlar. Filmdeki bir diğer ayrıntı ise yemeklerin platform hareket ettiği zaman odada kalırsa odanın aşırı sıcak veya aşırı soğuk olması ancak filmin sonlarına doğru anlam kazanan panna cota odada kalınca böyle bir durumla karşılaşılmadı çünkü bence filmde mesaj olarak bahsedilen Panna cotayı da aslında oradan hiçbir insan istememiş, yönetim o tatlıyı oraya göndermiştir. Eğer bu sisteme herkes uysaydı panna cotanın yenmeden yukarı çıkması gerekirdi. Yönetim de bence bunu bekliyordu. Bu yönüyle düşündüğümüzde buranın bir hapishane olduğunu düşünmüyorum ama tam olarak deney de diyemiyorum.

Spoiler içerir adamlar pena cotta tatlısını en aşağıdaki kata ulastirdiginda sistem çöktü. Düzen bozuldu yani kaybettiler. Çünkü sistem en aşağıdaki kişilerin aç kalmasına bağlıydı. Filmin sonu böyleydi bana göre

0:20 ci saniyede durdurdum, filmi izledim şimdi videoya devam ediyorum 😂

baş roldeki adam öldü. filmin sonunda yaşlı adamla konuşması ve sen çıkamazsın kız çıkacak demesi de bunun kanıtı. Kız aslında yok çünkü tertemiz bakımlı ama hayalde de olsa hep bir umut var demek istemiş film. Bence insan sürekli kaynakları tüketen kendi sonunu getirecek kanser hücresi. Film de bu gerçeği olduğu gibi yüzümüze vuran çarpıcı muazzam bir film.

"Hiçbir değişim kendiliğinden gelmez"

Benim tahminimce filmde anlatılmam istenen hayattaki yerimiz. Zenginler, fakirler, orta halliler. Ve kimsenin diğerlerini düşünmeden kendi çıkarları yoldunda ilerlemesi. Asıl mesaj ise çocuk. Bizi hayattaki bu adaletsiz döngüden sadece çocuklar kurtarabilir.

Delik dünyayı temsil ediyor. Bu delikten tek çıkış çocuk gibi saf ve temiz olmaktır.

Sigarayı bırakmak ve kitap okumak için değil diploma almak için gitmiyor mu ????? Ayrıca yemek herkese yetmiyor. 50. kattan sonra yemek dağıtmaya başlayıp en aşaya kadar herkese azar azar yemek vererek gitmelerine rağmen 300. kata indiklerinde hiç yemek yoktu.

Çocuğunu aramak için düzenli olarak aşağı katlara giden kadın, Delik' e girerken çoçuğunun da gelmesini istemiş ve tek dilek hakkını orada kullanmış, bence hayali değil o kız