93 YAZI: Michael Jackson'dan Metallica'ya Efsanevi Stadyum Konserleri | Belgesel 

Bence o günle ilgili fotoğraflarınızı bizimle paylaşmalısınız. Fotografları paylaşıp buraya bir link koyabilirsin

peki bu sizi üzüyor mu, nasıl hissediyorsunuz

@@obludal ne üzüntü ne mutluluk Bunun adı nostalji olmalı

@@ahmetahmet8592 evet güzel olabilir ancak fotoğraf makinesiyle çekilmiş fotolar ne kadar net olur bilemiyorum😊

@@obludal artık bu kadar zaman geçince üzülmüyor insan.sadece hatırladıkça o günleri bir gülümseme oluşuyor yüzünüzde.babaya özlem ise her daim üzer.

duygusal bir yorum olmuş.. dedikleriniz sadece zenginler için geçerli.. fakir her dönem sıkıntı çekti

@@sinanert21 Bu stad çekimlerinde gördüklerin zengin insanlar mı? Laf ola beri gele!

@@sinanert21 Fakirler doğuda 5'er 10'ar şehit oluyordu ama konserlere ara verilmiyordu. Güzel günler dedikleri böyle günlerdi. Roma gibi, harika şehirleriniz var ama halkın %90'ı köle ve köylülerden oluşuyor.

Süper yorum👏👏

O nesilden bazıları dediğiniz gibi çok şanslıydı onlar ülkenin kaymağını yedi şimdi kaymağı herkes yemeye çalışınca acayip bozuldular

Müthiş yorum.

​@@newjersey74doksanlarda yalnızca müzik piyasasında gelişmeler olmadı. Mesela faili meçhul cinayetlerin , suikastlerin ,terör örgütü saldılarının, enflasyon ve yolsuzlukların , yoksulluk ve yoksunluğun en tepe noktasına vardığı yıllardı. Doğuda askerimiz kurtların önüne atılmış kınalı kuzuydu. Köprüde intihar, kaçak yapılara gelen yıkım ekibini çocuğunu kesmek ile tehdit edip buldozerin önüne yatmak sıradan haberler arasındaydı. Medya patronlarının hükümet kurup hükümet devirmesi modaydı. Vergi rekortmeni kerhane ve kumarhane patronları vardı. Çöp dağları patlıyor altında kalan insanlara ulaşılamıyordu mesela. Büyük şehirlerde yazın haftalarca sular kesilir, geldiğinde ilk 24 saat akan su ile dişlerin bile fırçalanmaması gerektiği anlatılırdı. Tıpkı konsere saatler öncesinde gidenler gibi yalnızca ilaç yazdırmak için bile hastane bahçelerinde sabahlanırdı. Parası olmayana baytar bile bakmazdı.( Hayvan yerine bile konmazdı) Acil müdahele edilenlere senet imzalatılır, para gelmeden hasta(rehin yada rehine) bırakılmazdı. Kışın şehrin üstünü kükürt dumanı kaplar, yeryer görüş mesafesi düşer, çocukların, hamile kadınların ve kronik hastalığı olan yaşlıların sokağa çıkmaması söylenirdi. Okullar bakımsız, sınıflar yetersiz, öğretmenler bilgisiz, veliler ilgisizdi ve hiç kimsenin elinden birşey gelmiyordu. Ben 46 kişilik sınıfta okudum. Acıbadem Mihriban-Suat Bedük (93-94 senesi orta birinci sınıf). Senede 2-3 sefer yapılan zam enflasyona yenik düşüyordu. Ama insanlar magic boks (interstar) kanal 6, hbb, tele on, show tv de magazin haberleri izleyip maykıl gelecekmi gelmeyecekmi diye üzülüyordu. Nede olsa Türkiye "laik"ti! "laik" kalacaktı...

​@@newjersey74O yıllarda sadece müzik piyasasında gelişmeler olmadı. Terör eylemlerinde,enflasyon rakamlarında faili meçhul cinayetlerin ve suikastlerin tavan yaptığı yıllardı. İlgili makamlar gereğinin yapılacağını herseferinde söylerdi ama... Doğuda askerimiz kurtların önüne atılmış kınalı kuzular gibiydi. Neredeyse şehit vermediğimiz bir hafta olmazdı. Örgütten ele geçirdiğimiz silahların bizimkilerden üstün olduğunu izlerdik haberlerden. Senede 2-3 defa yapılan zam enflasyona yenik düşüyordu. Trafik canavarı her yıl onbinlerimizi alıyor, Almanya'dan İstanbul'a, istanbul'dan Ankara'ya aynı sürede gidiliyordu. Haberlerde kaçak yapılara gelen yıkım ekibini engel olmak isteyen baba buldozerin önüne yatmak yetmez ise çocuğunu kesmek ile tehdit ediyordu. Biriken gazdan patlayan çöp dağları evlerin üzerine çığ gibi düşüyor altında kalan insanlara ulaşılamıyordu. Yazın haftalarca sular kesilir, geldiğinde ilk 24 saat akan su ile dişlerin bile fırçalanmaması gerektiği anlatılıyordu. Kışın şehrin üstünü kükürt dumanı kaplar, yeryer görüş mesafesi düşer, çocukların hamile kadınların ve kronik hastalığı olan yaşlıların sokağa çıkmaması söyleniyordu. Tıpkı konsere saatler öncesinde gidenler gibi yalnızca ilaç yazdırmak için bile hastane bahçelerinde sabahlanıyordu. Parası olmayana baytar bile bakmazdı (hayvan yerine bile konmazdı). Acil müdahele edilenlere senet imzalatılır para gelmeden hasta (rehin yada rehine) bırakılmazdı. Medya patronlarının hükümet kurup hükümet devirmesi modaydı. Vergi rekortmeni kerhane ve kumarhane patronları vardı. Okullarımız bakımsız, sınıflar yetersiz, öğretmenler bilgisiz, veliler ilgisizdi. Ben 93-94 senesi Acıbadem Mihriban-Suat Bedük orta birinci sınıf öğrencisiydim. Sınıfımız 46 mevcut idi. Gençlerimiz akşamları magic boks (interstar) kanal 6, hbb, tele on, show tv de magazin haberleri izleyip maykıl gelecekmi gelmeyecekmi diye endişeleniyordu. Hangi futbolcu hangi mankenle uyumluydu?!? Defiledeki firikikler neşelendiriyordu. Aptal kutusunun esiri zavallı insancıklar ordusuyduk. Ama olsundu, Türkiye "laik" ti "laik" kalacaktı. Şeriat kahrolsundu!

Terror den kiriliyordum derken 93 senesinde apo yakalandı. Kışın kükürt kokusu geliyorsa şehir de değilsin demektir doğal gaz gelmemiş size. Okuyamadigin kitallari okuyabilir arastirabilirdin. Anlattiklarin şey gibi olmuş yağ sırası hekliyorduk gibi 🤣

@@fatihavc7383 @newjersey74 2000’li yıllarda sadece müzik piyasasında gerilemeler olmadı. Her türlü sanatın boğulduğu, baskı altına alındığı bir ülkeye dönüşmeye başladık. Terör eylemleri, PKK bitirildi denirken tekrar hortlatıldı. Şehirlerde patlayan bombaların geri döndüğü ithal teröristlerinin şehirlerimizde cirit attığı yıllardayız hep. İlgili makamlar “kırmızı çizgi” deyip durdular ama... Doğuda askerimiz yetersiz dağ karakollarında kurtların önüne atılmış kınalı kuzular gibi. Kuzey Suriye’ye bir girdik, yılan hikayesine döndü, ne zaman çıkarız bilen yok. Neredeyse şehit vermediğimiz bir ay yok. Hele de bir seçim atmosferi olmaya görsün. Örgütten geriye tam kaç kişinin kaldığını, ayakkabı numaralarına kadar bildiğimizi izledik haberlerden. 100 yıllık devletin en berbat enflasyon rakamlarını yaşıyoruz. Her gün daha da beter oluyor. Buna karşın, senede 2-3 zammı bırak, emekliye/asgari maaşlıya sadece 1 zam yapılacağından bahsediliyor. İtiraf etti sonunda zaten: kasada para yok! Trafik canavarı her yıl onbinlerimizi hala alıyor, Almanya'dan İstanbul'a, istanbul'dan Ankara'ya aynı sürede gidiliyor. Haberlerde rezerv alanlarla ilgili kanuna uyarınca tapu hakları hiçe sayılıp sitelerine çökülen insanların nöbetleri anlatılıyor. Kentsel dönüşüm safsatasıyla yıllarca yerlerinden edilip bir türlü bitirilemeyen inşaatlardaki hakları verilmeyen insanların halini görüyoruz. Yabancı şirketlere resmen peşkeş çekilen madenlerinin sebep olduğu heyelanlar ve maden çöküntüleri altında kalan insanlara ulaşılamıyor. Yazın giderek kuruyan iklimimizde yağış kıtlığından arada sular kesilebiliyor. Hala daha İstanbul’un su havzalarına beton yığılıp, şehri kuzeye doğru genişletmek projelerine yer açılsın diye ormanlar kesiliyor. Doğalgaz görmüş memlekette doğalgazın ateş pahası olmasıyla kömür kullanımı yeniden arttığı için kışın kısmen şehirlerin üstünü kükürt dumanı kaplıyor, yeryer görüş mesafesi düşüyor, çocukların hamile kadınların ve kronik hastalığı olan yaşlıların sokağa çıkmaması söyleniyor. Bu arada Ege’de yapılan döküntü teknoloji ürünü termik santraller çevrelerine zehir saçıyor, kanser vakalarındaki artış yürek yakıyor. Konsere saatler öncesinde gidenlerden farklı olarak alt tarafı bir MR çektirmek için bile bilgisayar sistemlerinin üzerinden haftalar sonrasına randevu veriliyor. Ama neyse acı içinde beklerken artık evlerimizdeyiz. Parası olmayana baytar bile bakmaz (hayvan yerine bile konmaz). Acil müdahale edilenlere senet imzalatılmaz. Bunlar kanuna aykırıdır. Ama özel hastane ücretini para gelmeden hasta (rehin yada rehine) salıverilmez. Şükür, sağlıkta çağ atladık. Hükümetin medya patronlarını belirleyip havuz medyası kurup orduya saldırması çok modaydı bir dönem. Vergi rekortmeni kerhane ve kumarhane patronları var. Adam gibi vergi verseler vergi rekortmeni olacak bissürü yandaş inşaatçı da var. Okullarımız bakımsız, sınıflar yetersiz, öğretmenler bilgisiz, veliler ilgisiz, milli eğitim dinci tarikatlara emanet. Gençlerimiz 7/24 sosyal medyada magazin haberleri izleyip fenomenleri takip edip kendileri emek verip okurken böyle sosyal medyadan zengin ve popüler olanları görünce her geçen gün gelecekleri için daha da endişeleniyorlar. Evlilik programlarındaki hangi bacı hangi emekli dedeyle daha uygun acaba sorusu gündüz kuşağı seyircisini heyecanlandırıyor. En son hangi tarikat dizisi kimlerin neresine batmış tartışmaları insanları sürüklüyor. Yandaş aptal kutusunun esiri zavallı insancıklar ordusu bir kısmımız. Hiç “olsun” demedik. Ve tabi her zamanki gibi Türkiye laik ve laik kalacak. Şeriat kahrolsun! ------ Ben 2024 senesinde 46 yaşında, en sonunda oy pazarlığı olsun diye lütfedilip emekli edilen, emekli maaşı açlık sınırın çok altında bir TC vatandaşıyım. 90’larda bu ülkede yaşıyordum, o zamandan beri de hep burada yaşadım. Bir adet “90’larda Türkiye çamurlaması” yapacağına sokağa çık da şimdi yaşadığın ülkeye bak.

toprağı bol olsun..

Aynı şeyi yazacaktım ne güzel insanmış.

Satanların hakkı ödenmez 🤟🤟

Ben de Akmar önündeki kasetçi adamdan Joe Satriani kaseti almıştım, Flying in a blue dream. 93 guns and roses konserine biyoloji sinavindan cikip gitmistim 13 yasimdaydim.

@@jahnlemmon ince 😃

Roling Stones u da mı ajmet san getirmişti ? Yıl kacti

@@youngpartyadmin2315 Ahmet San, Number One ve Raks organizasyonuydu, yıl 1998 olması lazım.

çok acaip bi dönemdi..inan..keşke sende yaşasaydın.

Aynı anda aynı yerdeymişiz. Hislerinize ben de katılıyorum.

Kıskandım

Olacak! Lütfen umutsuz olmayalım..

belgeselin tanımın öğren öyleyse arkadaşım. Herşey belgesel niteliği taşıyabilir, neden biyografi otobiyografi var mesela? ah cahillik...

Evet, oradaydım ve dün akşam gibi hatırlıyorum. Harika bir slogandı ve Axl'ın da hoşuna gitmiş olacak ki, sahneden herkese göstererek okumuştu. Gerçek olamayacak kadat güzel bir akşamdı.

Gunumuz turkiyesinde 18 yasindayim o zamanlarda daha dogmadigim ivin bende aglayarak izledim sandiginizdan daha sanslisiniz

ne demek istiyor orada tam anlayamadim

Yasemin mori degil o spitney beers grubunun solistiydi Melis danismend