Sayın İlker Kocael ve Gülener Kırnalı şimdi ben bu bilgiyle ne yapayım? Zaten hayatımızda aşk yok tüm bu entelektüellik şeyleri muhtemel aşkları da yok ediyor. Neyse canınız sağolsun! Aşksız da yaşarız biz. Sağlıcakla kalın!
Aşk iradeyle ters bağlantılıdır,aşk iradeyi köreltir yerini hazza bırakır.Asik olan insan iradesiz hareket eder,aşk hayatımızda bir defa tadilmasi gereken birşeydir fakat aşırı dozda kullanımi ise paralizi veya ölüme yol açabilir.
Aşk uyarılmalarla elde edilen bir his olsaydı her kalbimizin hızlı çarptığı anda şahit olduğumuz insanlara bağlanır giderdik diye düşünüyorum.Bu kadar kolay bir kavram olmamakla birlikte genelde hisler üzerine yapılan deneyler diğer deneylere göre daha az bilimsel oluyor.Bu karmaşıklık basite indirgenemeyecek seviyede ve her şeyin bilimsel açıklamasının zorlama bir şekilde yapılmaya çalışıldığı ,karmaşıklığın kabul edilmesinin zor olduğu günümüz dünyasında bu insanlara büyük bir saygı duyuyorum yine de.Ama insanlık büyük evrimler geçirdi ve beyin fonksiyonları her geçen gün gelişiyor,anlayacağınız bazı şeyler hep soru işareti olarak kalacak.Bu büyük yanılgıları aşka indirgemek kolay olsa gerek ama her şey basit olarak açıklanmak zorunda değildir.
Bence o anlığına uyarılmalarını o kadına bağlıyor olup normal zamanında aynı kadını normal çekicilikte buluyor olabilir aksi takdirde her uyarılmamızda birine bağlanmış olsak işimiz yaştı :DD
uyarılma ancak bu ihtiyaca balı aşka dönüşüyor. Örneğin kadınlarda en iyiyi buldum olayı olunca aşk oluyor erkeklerde ise en iyi bulma yok daha fazla aşık oluyorlar belirli kimyasallar eksikse aşk bunu tamamlıyor ama ayrılınca tam tersi çöküş olabiliyor aşkın evriminin sebebi ise elinde üreme seçeneğini kaçırmama ona bağlanmadır. Aşık olanlar hayatta kaldı.
Budistler der ki ; Ruh eşin olduğunu düşündüğün birinin yanında kalbin çarpıyor, ellerin titriyor ve dizlerin çözülüyorsa aradığın kişi o değildir. Ruh eşinle tanıştığında huzurlu hissedermişsin.
Aslında aşk diye zannedilen kalp çarpıntısı, el titremesi vs. Aslında korku duygusudur. Tabir edilen aşk; sağlıklı bir eylem değildir. İyi ve ideal partner seçimi de değildir.
Aşk konusu ele alınarak, insanlarda yaratilabilecek algı yönetiminin, altta verilmek istenen esas konu olduğunu düşündüm açıkçası.Bu poitika, siyasetten tutunda, ürün satış taktiklerinde dâhi kullanilabilecek insan doğasının yönetiminin, aşkla iliskelendirilerek aşılanmasidır bir baska ifadeyle..paylaşım ve çeviri için çok teşekkürler 🙏🏼🙋♀️
Ben de bir belgeselden sunu ogrendim. Bir grup insana birkac kadin fotografi gosteriyorlar. Ama fotograflar farkli hizlarda gosteriliyor ve bazi fotograflar daha cok gosteriliyor. Deney sonucunda hangi kadinin daha cekici bulduklarini soylediklerinde. Surekli gosterilen kadini gosteriyorlar. Cunku onu incelemek icin daha cok zamanlari olmus, surekli gosterildiginden yuze asina olup kadin yabanciliktan cikmis. Bir seyi cekici bulmamizin bir baska nedeni de onu ne kadar cok inceledigimizdir-belki bu sayede gosterilen seyin daha cok kusurlarini gorebiliriz fakat asina oldugumuz seylerde kendimizi daha rahat hissederiz ve kendimizi yakin hissederiz- ve ne kadar asina oldugumuzla alakali bir sey olabilir.
Bu propaganda malzemesi olarak da toplumları etkilemek ve yönlendirmek için çok ciddi bir şekilde kullanılan bir taktik. Aslında tamamen karşı olduğumuz ve yanlış bulduğumuz bir konu, olay vs dahi bize sıkça gösterilerek bunu daha da normalleştirmemiz sağlanmış oluyor maalesef.
En buyuk asklar nefretle baslar kaliplasmis cumlemiz ,peki bu neden olur bir insani gereginden fazla dusunursen aşik olma ihtimalinde o kadar artar da ondan
İbni Sina, bir insanın sevdalı olup olmadığını anlamak için daha önce Galen’in önerdiği şaşmaz yöntemi salık veriyordu: “Hastanın bileğini tutun ve karşı cinsten birçok ad sayın; sonra hangi adın nabzı hızlandırdığını bulursunuz...”
Son birkaç aydır aşka inanmamaya başlamıştım zaten. İnsanların belli bir cinsiyet belirleyip (ya da belirlemeyip) başka bir insana duyduğu sevgiyi sınıflandırması ve buna "aşk" demesi bana saçma geliyordu. Bana göre sevgi, sevgidir. Bunun kardeş sevgisi, arkadaş sevgisi, sevgili sevgisi yoktur. Birini gönülden sevdiğin sürece o kişi senin ailen olmuştur zaten. Şu zamana kadar kimseye aşık olmamamın, sadece hoşlanmakla kalmamın sebebi de budur. Bu videoyu izleyince fikirlerim daha da bir netleşti. Çeviri için teşekkürler :)
Emeğinize sağlık gerçekten de. Bu çeviriler o kadar iyi ki ne desem azdır sizlere. Artarak devam etmesi en büyük temennimdir. Ben ki Felsefe Grubu öğretmeniyim.
Her şey düşüncelerinize bağlı Güçlü bir beyin aşkı engelleyebilir. Aşk dedikleri şey o kadar büyük bir bağ değildir. Sadece akışına bırakırsan stabilize gider. Benim düşüncem.
Ne zaman hoşlandigimi hissetsem kabullenirim ve onu orada öylece bırakırım. 1-2 yıla gidiyor yerini başkasına bırakıyor sürekli bir döngü özel bir şey değil
Gerçek aşk o kadar büyük bir bağdır ki... Aşk en güçlü bir beyni bile köreltebilir, aşık olursan akışına bırakamazsın. Aşk tüm vücüdünu ele geçirir, böylece düşünme yetkini de kaybedersin aslında. Sonucu ölümle bile sonuçlanabilir belki, ben çok tehlikeli ve kontrol edilemez bir şey olduğunu düşünüyorum.
@@user-me3bo4io1b:(( maalesef öyle. Ne yaparsan yap vazgeçemiyorsun, aşık sevdiğinden vazgeçer ama sevmekten vazgeçemez ,onu aklından çıkaramaz . Ben sevdiğime kavuşmak istemiyorum çünkü korkuyorum ,ona tapmaktan,ona köle olmaktan , kendimi adamaktan çok korkuyorum. Onu sevmek ,sevmemek, özlemek, nefret etmek,kısaca onun olduğu hiçbir şey elimde değil. Bu öyle bir bağ ki onu kendinden sen bile alamıyorsun. Çok acı çekiyorsun, göremiyorsun, sesini duyamıyorsun, bir mesaj mutlu edecekken o mesaj gelmiyor. Aşk Allahi sever gibi birini sevmek Allaha güvenmek gibi güvenmek,bir çocuğun safliğını yaşamaktı bu yüzden aşk olamaz ,çünkü insanın nefsi ,insanin insan oluşu aşkın yaşanmasına engel .
@@user-me3bo4io1b Dediğim gibi düşünceye bağlı sen böyle düşünerek kendini buna inandırırsan öyle olur sadece bu konu için değil her konu için geçerli.
Bu çok kaliteli ve özel bir kanal. Uzun zamandır aradığım birşeyi bulmuş gibi hissediyorum. Tüm bu içerikleri zamanınızdan fedakârlık ederek özenle çevirdiğiniz için teşekkür ederim.❤
Ben de kendimden çok fazla becerikli biriyle olmak istemem sanırım. Sürekli hayran olacağımı ama bana hayran olmayacağını düşünürüm bu yüzden galiba :))
Evet, özellikle iş yükünün fazla ve belirsizliğin yüksek olduğu çalışma mekanlarında, bizimle ilgilenmekte olan üst merciden birinden hoşlandığımızı sanmamız yanlış nedene yüklemeden kaynaklı bir yanılsama olsa gerek🤣
sayfanız çok çok güzel ve faydalı fakat bir çalma listesi yapsanız çok daha güzel olur örneğin bilim,psikoloji,toplumsal,politika gibisinden ayırırsanız merak ettiğimiz şeyleri tek tek incelemek çok daha kolay olur ve teşekkürler emekleriniz için
Ve herkes videonun sonunda oturup sevgililerini gercekten sevip sevmediklerini düşünmeye başladı. İçses- “Yok canım sonuçta anlattığı anlık duygu üzerine, bizim ilişkimiz özel” ????
paylaşım için teşekkürler deneyler çok ilgi çekiciymiş insanın hem karmaşık hem de bu kadar basit olması şaşırtıcı. deneylerden bi tanesini galiba soruyorum kanalında da dinlemiştim ama burada direkt araştırma yapılan üniversiteden anlatılıyor :))
Ahlat Ağacı filmindeki şu cümleyi hatırlattı : - Özgür irade dediğin şeyin o kadar da özgür olduğuna inan ma ya Özgür olsa bile onun ipiyle kuyuya inilir mi?
Bir yorum: Belki de deneklerin kalp atışları sahiden dinledikleri ses hızlandığında arttı ve o sebeple o anda baktıkları fotoğrafı çekici buldular. Yani "Hmm bana dinletilen kadarıyla kalbim hızlı atıyor, demek ki bu fotoğraf daha çekici" düşüncesi yerine sahiden o an dinletilen atış sesinin artması kalp atışlarını hızlandırdı ve bu yüzden o fotoğraflara karşı çekim duydular. Tabii burada yapılması gereken deneklerin göremeyeceği bir ekrandan kalp atışlarını da takip etmek olmalıydı... Belki de yapmışlardır tabii videodan izlediğim kadarıyla söylüyorum ^^
Ben de böyle düşündüm aslında deneyde pek çok öznel şey var, çok yönüyle ölçülmüş gibi değil anlattıkları. İnsan sadece kaygı anında mı aşık olur, durduk yere karşıdan gelen birini gördüğümüzde kalp atışımız neden hızlanır? Evet kaygı anında beyin kendini tehdit altında hissettiği için üremek isteyebilir ama nihai kararları kalp verir ve kalbin işleyişi çok daha karmaşık olabilir bunu henüz bilim adamları da dahil kimse bilmiyor. Velhasıl aşkı bu anlattıklarına indirgemek mantıklı olmaz.
Buradan çıkardığım not şu: Yaşadığımız fiziksel olayların içsel dönüşümümüze etki edebildiği. Beynimiz hayatta kalma ve üreme amacıyla harekete meyleder yapılandırıldığından, bu içsel dönüşümlerimizin nedenlerini atayacağımız nokta da, tabiki temel biyolojik amacımıza yönelik olacaktır. İşte bu durum, yaşadığımız herhangi fiziksel bir olayda bile üreme amacımızın çok kolay bir şekilde nedenleştirilebildiğini açıklamaktadır.
Bana kalırsa, bu deneylerin anlatımı bir deneyi teşkil ediyor. Yani bu deneyleri dinleyen insanlar, bu anlatılanlar dolayısıyla koşullanıyorlar. Bir deney anlatılıyor ve bu deneyin anlatımı dolayısıyla söz konusu alanda bir sağlam kanaat oluşuyor. Oysa gerçekten öyle mi? Kısacası, bu dersin kendisi bir deney niteliğini taşıyor.
bu videodan çıkaracağımız sonuç, bir insanı kendimize aşık etmek istiyorsak önce kalbini hızlandıran şeyin ne olduğunu bulacağız. diyelim o beşiktaş takımını tutuyor ve bu yıl beşiktaş şampiyon oldu. o kişinin karşısına siyah beyaz kıyafetlerle ve beşiktaş armalı bir şapka, çanta vs. ile çıkarsak bizi görünce kalbi hızlanacak demektir, kalbi aslında beşiktaşa çarpsa bile size aşık olduğunu zannedecektir. (gençlere tavsiye :) ) beşiktAŞK ;)
Kimseyi kendinize aşık ettiremezsiniz,veya birine kendiniz aşık olmazsınız. Iki kukla var ve bu iki kukla Allah tarafından oynatılıyor. Sizin dediginiz birine bağlanmak veya çok sevmek. Ask bir büyü hesapsızca aşık oluruz ,vazgeçemeyiz.
adamı dinledim gidip sevgilimin yanında yalandan hata yaptım sevgilim bu hatayı o kadar çok çekici buldu ki daha çok çekilme aşkıyla potansiyel enerjisini arttırmak amacıyla benden uzaklaştı
Aşk sandıklarınizdan çok sanmadiklarinizdir. Bu videoda aşk yok,gerçekten yok. Aşk ateşi yüreğe düşer,bu videoda bedene düşmüş. Bedene düşen ateşi de bilirsiniz. Aşk ruh aktarimidir
Dersten çikarilacak altin degerindeki sonuç: Tavlamak istediginiz kizi önce korkutarak kovalayin, iyice yorulunca da karsisina çikip onu begendiginizi söyleyin.
Yâni diyor ki köprüyü seçenler kendi isteklerine göre köprüyü sevmçmiş. Deneyi yapan kişi rastgele köprülere dağıtmamış deyene katılanları be bu da demek oluyor ki o zorlu , aksiyonlu ve tehlikeli köprüyü seçenler cesaretli veya sonunu düşünmeyen kısaca duygularıyla hareket eden kişiler ve sonuç olarak da kadını aramaktan çekinmez ve duygularıyla hareket ederler ama sağlam köprüyü seçenler zaten çekingen ve düşünceli olduklarından kadını aramamış olabilirler ve eğer ki o rastgele atansalardı (dağıtılsalardı) belki o sağlamdan geçenler zor köprüden geçseler bile yine de aramayacaklardı ve bu da demek oluyor ki kadını aramalarının nedeni köpru değil... (Dayanamadım açıkladım )
Öğrenciler hangi köprüden geçeceklerini kendileri belirlemişler. Sağlam olmayan köprüyü seçen insanların ortak bir özelliği olmuş oluyor, bu yüzden rastgele olmamış oluyor.
Emeğinize sağlık. ru-vid.com/video/%D0%B2%D0%B8%D0%B4%D0%B5%D0%BE-lRuktPeE0eQ.html Şu videoyu da çevirebilir misiniz? Çeviri önerisi kabul ediyorsanız. 25dk civarında kısa bir çeviri var fakat tamamı yok.
Videoyu açma sebebimle çıkardığım sonuç tamamen ilişkisiz: deneylerde değişkenlerin dikkate alınması ve deney sonuçlarının güvenirliği etkileyecek unsurları devre dışı bırakma... Bence ders seksoloji dersi değilmiş
Neden sımıfımdaki çalışkan çocuğu çekici bulduğumu anlayabildim galiba , ve kimi zaman nefret ettiğime de ..Başarılı ve ben azimli insanları seviyorum aynı zamanda kimi zaman kendimi yetersiz bulduğum için kötü duygular besliyorum .ama netice de başarısını azmini alırsanız o çocuk çöp olur benim için . Olay neyi takdir ettiğinde ve takdir ettiğin şeyi kimin nasıl taşıdığında , bu da bireyseldir ve anlamıyorum değişkenlik gösteren şeyleri nasıl deneyle açıklamaya çalışıyorsunuz ?
Yorumunuzun başında videoyu desteklemişsiniz ama yorumun sonunda terslemişsiniz.. hangisi efendim, katılıyor musunuz yoksa katılmıyor musunuz? Ya da kısmen katılıp kısmen katılmıyor musunuz? :')
Aşkın bir teorisi psikolojisi olduğuna eminim ya ne kadar hisler duygular çekim enerji falan dense de insanları etkilemenin ve onları kazanmanın belli kişisel taktikler üzerine olduğu kesin . bi insanı etkilemek, hayatından belli kesitlere önceden hakim olup sanki tesadüfiymiş gibi ona sunması bile onu kandırmak için yeter de artar.Mal olmayın ben malım.
Birilerinin acı tecrübeleri konuşuyor galiba... Ama şu noktaya katılıyorum, "Aslında insanlar da biyokimya derecesinde birer bilgisayardır." -Evrim Ağacı Not: söylenilen söz tam olarak böyle olmayabilir. Ancak buna benzer olduğunu hatırlıyorum :)