Acar Hocama katıliyorum. Ben pandeminin ilk yılında iş yerimin idari izinlerle ayda 15 gün kapanmalar yapmasını, bol bol kitaplığımda biriken kitaplarımı okuyarak, belgesel ve film izleyerek geçirdim. Benim için bu anlamda cok verimli bi dönemdi, evde olmaktan hiç de sıkılmadım. Okuduğum kitapların önemli bi kısmı da insanlığın geleceği, insan beyni ve iklim değişikliği üzerineydi. Belgeseller minimalizm, çevre ve seyahatler üzerineydi. Gençlere tavsiyem entelektüel kapasitenizi artırın, zor zamanlarda çok işinize yarıyor. Krizi en azindan zihinsel anlamda fırsata çevirdiğimi düşünüyorum.
Ülkemizi bütünleştirecek, aile bireylerinin birbirini daha da iyi tanıyıp, anlamasına yardımcı olabilecek bu tür sohbetler televizyonlarda sıklıkla yayınlansa keşke. (İzlenmesi çok olabilecek saatlerde.) Belki biraz normalleşiriz. Çok teşekkür ederim sayın Acar Baltaş'a ve sayın Yankı Yazgan'a. 💐💐
Gercekten cok guzel bir program olmus dunyanin bir ucundan sizi tanima ve izleme yararlanabilme imkani buldum digital platform araciligi ile.tesekkurler
Emeğinize sağlık, çok faydalı yayın olmuş🙏Böyle kaliteli yayınlar için ne kadar teşekkür etsek az🙏Başarınız daim olsun🐞🍀Değerli hocam, kıymetli bilgilendirmeniz için ne kadar teşekkür etsek az🙏İyi ki varsınız, varlığınıza sonsuz şükürler olsun, sağlıklı kalmanız dileğiyle, kucak dolusu sevgiler ve saygılar🙏🐞🍀
Acar hocanın yorumunu çok kıymetli buluyorum. Ama yurttaşlık bilinci, bence kendi iyi niyeti üzerinde, tanımladığı idealize bir durum. Yurttaşlık bilinci, devlet tarafında adalet olduğunu hissedebilirse birey, gerçekleşebilecek bir durum. Bu da Türkiyede maalesef hiç tam manasıyla yerleşemedi. Toplumsal travmaların üstü örtüle örtüle bugüne gelindi.
Egitimde fırsat eşitliği ancak Norveç İsveç gibi ülkelerde olabilir .Türkiye gibi gelismekte olan ülkelerde kapital sistem buna alt yapı olusturmuyir.İs adamlarının 1 kereye mahsus malzeme yardımı bunu gideremez