Bir Cumhuriyet anısı olarak daha önce köşe yazılarında da yazılmış, Prof. İlknur Güntürkün Kalıpçı'nın araştırmalarında da olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Nine hiyakesini anlatmak istedim. Hikayeyi Sabiha Gökçen aktarmış bugünlere.
Yeşil Daktilo kanalında kitap tavsiyeleri, kısa biyografi belgeselleri ve kitap incelemeleri bulabilirsiniz. Öncelikli amacım zamanla ve kitap okuma arttıkça unuttuğum içerikleri kendime hatırlatabilmek. Altını çizdiğim satırları, çıkardığım notları, yorumları içerik üreterek kendi aklıma daha iyi yazabilmek. Sizler de bu kitap yorumu içeriklerinden memnun kalırsanız ne mutlu bana. Kısa biyografileri de hazırlamaktan keyif aldığım, genelde biyografi kitaplarına referans veren içerikler. Hoş vakit geçirmenizi umarım.
📕 Kanala abone olmak için: bit.ly/3gSf8g9
📲 Instagram: bit.ly/3oPpkJ4
📚 Kitap tavsiyeleri oynatma listesi için: bit.ly/379s0er
👩🏻👦🏻 Biyografi oynatma listesi için: bit.ly/2K1gp8i
✅ Schopenhauer videosu için: bit.ly/2Kkk40M
✅ İnsanın Anlam Arayışı: bit.ly/2JX1NHb
✅ Martin Eden: bit.ly/345Nrv2
✅ Gündüz Vassaf ve Cehenneme Övgü: bit.ly/2Kl4dPO
✅ 4 Anlaşma: bit.ly/2W9UVZr
✅ İnsan Ne İle Yaşar: bit.ly/3qRBZNj
✅ Michalengelo biyografisi ve belgeseli: bit.ly/2IIpQsI
✅ Tolstoy biyografisi: bit.ly/2W6Wur4
Sabiha Gökçen Anlatıyor.
Gazi, çiftliğinde dolaşırken oldukça yaşlı bir kadına rastlar, attan iner ve ihtiyar kadının yanına sokulur:
"Merhaba nine."
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle:
"Merhaba", der.
"Nereden gelip nereye gidiyorsun?"
Kadın şöyle bir duraklayıp, "Neden sordun ki. Buraların sahibi mısın? Yoksa bekçisi mi deyiverir."
Paşa gülümser.
"Ne sahibiyim, ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?"
Nine başını sallar:
"Tabii söyleyeceğim bey, ben otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk Sincan köylerindenim.
Bizim muhtarın başını pek ağrıttım. Oda bana bilet aldı trene bindirdi, vardım Ankaraya geldim."
"Peki neden geldin der Atatürk?"
"Gazi Paşamızı görmek istiyorum. Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi düşmandan kurtaran paşayı bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua edip durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. geceleyin geldim. Yolu neyi de bilmem. Akşamdan beri böyle kendimi oradan oraya vurup duruyorum bey."
Atatürk sorar:
"Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı?"
Kadının birden yüzü sertleşir.
"Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim vatanımızı kurtardı.
Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi, daha ne isteyebilirim ondan?
Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz."
"Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyorsun, bana bir yardım ediver de Gazi Paşa'yı bulacağım yeri deyiver hele."
Atatürk'ün gözleri dolu dolu olur, çok duygulandığı her halinden bellidir. Sabiha Gökçen'e dönerek:
"Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır."
Sabiha Gökçen attan iner. Yaşlı kadının elini tutar:
"Anacığım der, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor."
Köylü kadın bu sözleri duyunca ne edeceğini şaşırır. Elindeki değneği yere fırlatıp, Gazi'nin ellerine sarılır. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlarlar. Nine, heybesinden küçük bir paket çıkartır. Beze sarılmış bir köy peyniridir. Atatürk'e uzatır:
"Tek ineğimin sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim.
Seversen gene yapıp getiririm."
Paşa hemen orada bezi açıp peyniri tadar..
Çok beğendiğini söyler.
Sabiha Gökçen şöyle devam ediyor:
Görülmeye çok değer bir andı.
Sonra birlikte Köşk'e gittik. Oradakilere şu emri verdi:
"Bu anamızı alın, burada iki gün konuk edelim. Sonra köyüne götürün.
Giderken de kendisine benim bütçemden üç inek armağan edin."
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun…
#Atatürk #Cumhuriyet #29Ekim
28 окт 2020