Takvimler 13 Ocak 532’yi gösteriyordu. Gökyüzünde parlayan Ay, yedi tepeli koca şehrin cenazelerle
dolu olan sokaklarını ve Ayasofya’nın yakılıp kül olan enkaz yığınlarını aydınlatıyordu…
Justinianus, öğle saatlerinde yapılan araba yarışlarından sonra çıkan kargaşada saraya sığınmıştı.
Siyasi bir örgüt hâline gelen spor kulüplerinden olan Maviler ve Yeşiller her yerde isyan başlatmıştı.
Konstantinapol’ün yedi tepesi artık sis ve dumanla kaplıydı…
Bu isyan Justinianus’un gücünü ve görkemini derinden sarsılmasına neden oldu. İsyan bastırıldıktan
sonra tüm dünyaya gücünü ve kudretini göstermek için ant içti. Kendisine yapılan bu isyanı
hazmedemiyordu. Öfkesi, intikamı için en iyi motivasyonu olacaktı…
Çünkü 537 yılında taç giydiğinden beri bir dizi siyasi krizle baş etmek zorunda kalmıştı. Gücü ve
hükmü her an tehdit altındaydı. Tüm bunlar Justinianus’un ruhuna baskı uygulamış, bu durum da
halkına zulmetmesine neden olmuştu.
Halk, artık yönetimden memnun değildi. Justinianus’un önemli adamlarından İoannis, borcu olan
kişilere zulmediyordu. Açlık, baskı ve yolsuzlukla daha fazla mücadele edecek gücü kalmamıştı. Üstelik
savaşlardan dolayı hazine boşalmış, vergiler artmış ve bunun faturası da halka mal edilmişti.
Soyluları temsil eden spor kulübü olan Mavilerden de birçok kişi İmparatoru’un işlerine taş koyduğu
gerekçesiyle Yeşillerin tarafına geçmişti.
Artık İmparator’un değil, halkın ve soyluların sözü geçecekti.
İmparator’u tahttan indirmek ve yerine Hipatius’u geçirmek istiyorlardı. Bu nedenle asiler sokaklarda
sık sık kargaşa çıkarıyordu. Bu kargaşalar hızla bastırılıyordu; ancak durdurulamıyordu. İşte bu
kargaşalardan birinde yedi kişi tutuklandı ve Vali tarafından ölüme mahkûm edildi. Bu bardağı taşıran
son damlaydı.
O gün, öğle saatlerinde yapılan araba yarışları sırasında halk ve soylular İmparator’un huzuruna
çıktılar. Ondan merhamet istediler. Vali’nin ölüme mahkûm ettiği iki kişinin canını bağışlamasını
istediler. Ancak Justinianus halkın isteklerine kulak asmadı ve hipodromun hemen yanındaki görkemli
sarayına kaçtı.
Bunun üzerine bir araya gelen taraftarlar giysilerinin içine sakladıkları silahları çıkardılar. Hep bir
ağızdan “Nika” yani zafer diye bağırmaya başladılar. İsyan bir dalga gibi tüm şehre yayıldı. Ve
durdurulması neredeyse imkânsıza yakındı. İşte her şey o andan sonra başladı...
27 фев 2023
