İbrahim Bülent Ortaçgil… O doğduğunda takvimler 1 Mart 1950’yi gösteriyordu.
Zafer Bey ile Nesrin Hanım’ın çocuğu olarak Ankara’da doğdu. Annesi ev hanımı, babası ise askeri doktordu.
Ortaçgil ailesi, Bülent 9 yaşına gelene kadar Başkent’te yaşadı. Askeri doktor olan babasının ihtisas eğitimi nedeniyle 1959’da Amerika’ya gittiler. Bülent, ilkokul üçüncü sınıfı burada okudu.
Müzikle tanışması ise o yaşlarda başladı. Ünlü sanatçı Gazete Damga’dan Dilek Bozkurt’a verdiği röportajında müziğe nasıl başladığnıı şöyle anlatıyor;
“9 yaşındayken Türkiye’ye dönerken biz 2 kardeşe hediye alacaklardı. Ben ksilofon erkek kardeşim ise makineli tüfek istemişti. Müzik başlangıcı olarak ksilofon diyebilirim. O dönem Amerika’da televizyon vardı, Türkiye’de henüz yoktu. Çağın önemli isimlerini dinleme şansım oldu. Daha 9 yaşındayken müziğin içinde olmaktan mutluluk duydum”
Ortaçgil ailesi Türkiye’ye döndüğünde İstanbul’a yerleşt. Bülent ise, ortaokuldan itibaren Kadıköy Maarif Koleji’nde eğitim görmeye başladı. Bu okul, Amerika’dayken Rock’n Roll müziğe ilgi duyan Bülent’in müzik kültürünün gelişmesinde önemli rol oynadı.
Lise yılları oldukça hareketli geçti. Mazhar Alanson ile okul arkadaşıydı. Tiyatro ve atletizmle ilgilenen Bülent, lise son sınıfta okul orkestrasıyla birlikte liselerarası müzik yarışmasına katıldı. Henüz 15 yaşında ilk İngilizce bestesi Secound Time Around ile yarışmaya katılan Orgaçil, jüri üyesi Şerif Yüzbaşıoğlu tarafından hiç beğenilmedi… Haliyle Maarif Koleji de dereceye giremedi. Ama Bülent Ortaçgil mezun olduktan sonra orkestra arkadaşı Fatih ile yeni bir grup kurdu.
İlk girdiği üniversite sınavında başarısız olan Bülent Ortaçgil, 1969 yılında İstanbul Üniversitesi Yüksek Kimya Mühendisliği bölümünü kazandı.
Müziği çok seviyordu ama, o dönem hayatını müzikle kazanabileceğine inancı yoktu. “O zamanlar müzikle uğraşmak haytalık işiydi” diyen Bülent Ortaçgil Hürriyet’ten Güliz Arslan’a verdiği röportajında şunları söylemişti;
“Enayilikten. Müzik dışında hayatta yapmak istediğim hiçbir şey yoktu ama aptal bir adam değildim; kitlesel olmayan bir müzik yaptığımın ve bu müzikle bir para ilişkimin olamayacağını erken yaşta anladım. Para getirecek herhangi bir şey lazımdı. Üniversite sınavında ilk yıl istediğim bir yer olmuyordu, ikinci yıl 500’üncü oldum, kimya mühendisliğine girdim.”
Her ne kadar kimya mühendisliği bölümünde eğitim görse de müzikten tam anlamıyla kopmadı. Çocukluk arkadaşı Ahmet Güvenç Bunalımlar isimli bir grup kurmuştu. Bülent Ortaçgil bu gruba dahil olmadı ama, grubun plak şirketiyle tanıştı.
Kendine has müzik tarzıyla dikkat çeken Bülent Ortaçgil, müzikten para kazanabileceğini düşünmüyordu ama, müzikten para kazanabilmek için kendi tarzından da ödün vermeyi hiç düşünmedi.
Takvim yaprakları 1974’ü gösterdiğinde ilk albümü Benimle Oynar Mısın’ı çıkardı. O günlerde Türkiye’de hareketli pop müzikler revaçtaydı. Tıpkı 1971’de çıkardığı ilk 45’lik gibi bu plak da çok fazla dikkat çekmedi.
1975’te ikinci ve son 45’liği olan Şık Latife / Olmalı mı Olmamalı mı’yı çıkardı. Aynı günlerde ise ilk kez televizyona çıkma şansı yakaladı.
1976’da üniversiteden mezun olan Bülent Ortaçgil, bir süre çevirmenlik yaparak geçimini sağladı. 2 yıl sonra ilk evliliğini yapar yapmaz, askere gitti.
Askerden döndükten sonra Norveç’e gitti ve 1 yıl orada kaldı. Askerlik arkadaşıyla birlikte Norveç’te kurdukları grupla müzik yapsa da bu macera çok uzun sürmedi. Ünlü sanatçı, Norveç’teki günlerini BBC Türkçe’den Burak Abatay’a şöyle anlatıyor;
“Norveç’te kaldım ki, belki müzikle yaşarım diye. Ama bütün bunlarda yaş unsuru önemli. İnsan doğduğu topraklara her şekilde bağlı oluyor. O topraklarda yetişiyor, o düşünceden kopamıyorsun. 30 yaşından sonra başka bir ülkenin insanı olamıyorsun. O nedenle döndüm Türkiye'ye ve madem mühendislik yapamıyorum, müzik yaparım diye düşündüm. Eğer hayat öyle yürüseydi, psikolojik olarak rahatsız ve hasta bir adamla konuşuyor olacaktın. Ama öyle yürümedi. Ben de müzik yapma şansını buldum.“
1980’de yeniden yurda dönen Bülent Ortaçgil, müzik hayatında büyük başarılar yakalayıp para kazanamayacağını anlayınca bir firmada kimya mühendisi olarak çalışmaya başladı.
Fakat hayatın akışı onu yine bir şekilde müzikle buluşturdu. 1984’te kendisi gibi müziğe ara veren Fikret Kızılok’un teklifiyle Çekirdek Sanatevinde bir resital verdi. Burası, aslında diş hekimi olan Fikret Kızılok’un muayene olarak kullandığı apartman dairesinde faaliyet gösteren bi topluluktu. Fikret Kızılok’la oldukça iyi anlaşan Bülent Ortaçgil, daha sonra buranın ortağı oldu.
Ünlü sanatçı hayatının dönüm noktası olan Çekirdek Sanatevi’ni Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’a şöyle anlatıyor;
“Fikret Kızılok'un kurduğu Çekirdek Sanatevi'ne 1986 yılında katılmam dönüm noktası olmuştur. 86'dan sonra da müzik yaşamım profesyonel olarak devam etti.”
#BülentOrtaçgil #BülentOrtaçgilKimdir #BülentOrtaçgilHayatı
13 сен 2024
