Büyükkarştıran küçükkarştıran akçaköy misinli ahimehmet/ Yol sohbeti 

Ve aleyküm selam yolun açık olsun.

Aleyküm selam kardeşim. Yolun açık olsun inşallah. Soruna bilebildiğim kadarı ile cevap vereyim inşallah. Zeki insan bir şeyi çabuk öğrenen insandır. Akıllı insan ise zararlı ve faydalı şeyleri, yani yanlış ile doğruyu daha iyi seçebilen insandır. Bu nedenle ben akıllı olmak isterdim. Bu kadar açıklama yeterli olur herhalde.

Aleykümselam sayın abim Düşünce ve karar verme konusunda en ince detayına kadar hesap ederek karar verme bana göre akıllı ve zeki arasında olan fark

Sevgili kardeşim 'muthiş faydalandim videolarindan'sağol varol' Trabzondan selamlar olsun. Birtek şey sorup'bir konuda bilginize müracaat etmek istiyorum. Büyükkariştiran'Evrensekiz' Ahmet bey'hangisine yerleşeyim

A.slm hayırlı yolculuklar olsun. Telefonda kullanacağım en uygun navigasyon programı hangisi yardımcı olurmusun

Abi benim yazım çook uzun olacak seninle sohbet etmek istedim.İstersen tek seferde değil daha sonra dinlene dinlene de okuyabilirsin.Abi ben arap kökenli ve anadili arapça olan bir kardeşin olarak akıl ve zekanın farkını sana bildiğimce ve araştırdığımca ve kelimenin arapçadaki kökenine de inerek şöyle anlatayım.Akıl kelimesinin arapçadaki kökeni ukle kelimesidir.Ukle ise boğum, bakla demektir.Yani akıl ile olayları zincir gibi halka halka bakla bakla boğum boğum birbirine bağlayarak sebep sonuç ilişkisi kurarız ve tüme varıma gideriz veya var olmuş bir şeyin sonucunu tek tek boğumlarını eleyerek tümden gelim yaparız.Zeka ise bir olay veya problem karşısında bu akletme işlemini çok hızlı anlık olarak yapabilme yeteneğidir ve bunun içine dirayeti de ekleyebilmektir.Ani çözüm bulabilmek için bu işlem yapılırken bazen etik olup olmaması önemsenmeden bu zincire bazı şeyler de eklenerek sadece kendi menfaati gözetilirse buna halk dilinde kurnazlık denir ama gerçek bir kurnaz kolay kolay anlaşılamaz ve zaten o kurnaz geçinenlerin kurnazlıkla da alakası yoltur ve sadece menfaatçi tatlı su akıllılarıdır bunlar.Bu yazım baya kafa karıştırıcı ve baya uzun olacak ama lutfen sabırla okumani tavsiye ederim abim cunku meseleye bir de islami yonuyle bakacağız.Kuranı kerim akleden organın kalp olduğunu söyler ve ben inanıyorum ki tıp bilimi gelecekte düsüe esnasında kalp ile beyin arasında bir sinyal alış verisi olduguna ulasacak ve akletme yerinin aslinda kalp oldugunu anlayacaktir.Tıpkı bilimin bir zamanlar statik evren teosi kabul görmus iken kuranda güneşin ayın ve dünyanın kendilerine allahın takdir ettiği bir müstekara doğru akıp gittiğini söylediği gibi.Ve sonradan anladilar ki evet bunlar statik degil hareketliymiş.Yine bilim bir zamanlar dünyayı duz tepsi gibi zannederken kuran "geceyi gündüze gündüzü de geceye sarıyoruz" ayetinde sarmak kelimesinde kullandığı "nukevviru" fiili arapçada yuvarlak bir şeyi sarmak anlamıma gelmektedir.Küre kelimesi yuvarlak demektir ve nükevviru yivarlak bir cismi sarmak demektir.Mesela arapçada silindirik bir şeyi sarmak için "dürüm" ve "lef" kelimleri kullanılır.Ve hatta dürüm kelimesi türkçeye de geçmiştir.Neden düz veya silindirik veya dürtgen birseyi sarmaktaki kelime kullanilmadi da taaa o zamanlarda allahu teala nukevvir kelimesini kullandı.Ben inanıyorum ki ileri de bilim yime yanılacak ve akledenin aslında kalp olduğu anlaşılacak.İnsanın kalbi diğer hiç bir organa benzemez.Elin ayağın falan her zaman sana itaat eder ve senin emrinden çıkmaz ama kalp eğer kendisi aldığı cevaptan tatmin olmazsa ikna olmazsa hiç bir zaman rahat durmaz ve hep seni dürtükler.Kalpler de ancak ve ancak hakikatin bilgisiyle tatmin olur yoksa susturmak için üstünü örtup baskılarsin ve bir zaman sonra Allahin kalbini muhurledigi insanlardan olursun ve artik kalbin seni durtmeyi de birakarak hakkı ve batılı ayırt edemezsin ve küfür uzere olduğun halde kendini hak sanarsın ve şeytan da amellerini sana süslü gösterir. Allahu teala kuranı kerimde yusuf suresi 108 ayetinde peygambere diyor ki " De ki bu benim yolum ve bu yolda sizi basiret üzere Allaha çağırıyorum". Abi basiret üzere demek görerek bilirek sorarak araştırarak ve bu konuda hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde mutmain olarak demektir.Yani içinde bir soru varsa ve sen de aman sormayayım yolsa bana kafir derler diye düşünürsen bu sorular senin icinde buyur ve dıstan musluman ama icten mutmain olmamis bir kalp taşirsin hafazanallah munafikliga gidersin.Sorularini sormali ve cevaplarini almalısın ve zaten islamın haricindeki bir dinde hiç bir imsan basiret üzere kalamaz.Sorgulayan hiç bir samimi ve hakkı arayan insan islamın haricindeki bir dinde kalamaz.Allahu teala o kadar iddialı ki peygambere kuranda diyor ki "O kafirlere de ki eğer sadıksanız bu kurandan daha doğru yol gösterici bir kitap getirin ve ben de ona tabi olayım".........Mesela ingilterede doğan bir adamın sucu ne ki cehenneme gidiyor ama ben sırf bu ortamda doğduğum için cennete gideceğim bu nasıl adalet diye sorabilirsin.İyi de zaten bu ortamda doğanların çoğu müsluman değil ki.Bir çoğu bir ateistin karsısina çıkıp o ateistin sorularını bangir bangir cevaplayacak ilme de sahip degil ve içten içe kendi de mutmain olmadığı halde aman ha sorgularsam dinden cikarim deyip kendi dinlerini de sorgulamamışlar.Yani kendi dinlerinde basiret üzere değiller ve sırf atalarının dini olduğu için bu dinde kalmayı tercih etmişler tıpkı mekke müşriklerinin biz atalarımızı bu din üzere bulduk bu dinimizi terketmeyiz demeleri gibi.Emin ol ki müslüman coğrafyasında doğan insanların bir çoğu bu şekilde yaşıyor ve bir çoğu eğer ki hindistanda ineğe tapan anne ve babalardan doğsalardı kendi dinlerinin dimdarı olarak kalıp aman dinden cıkarız diyerek hiç sorgulamadan ineklere tapmaya devam edeceklerdi.İneğe tapanlara Allah adaletsizlik yapmış olmuyor mu ki onları hondistanda yarattı dersen ben de sana yine kurandan Allahın cevabını ayetle vereyim.İsra suresi 36. ayette diyor ki "Hakkında bilgin olmayan şeylerin peşine düşme çünkü gözler kulaklar ve kalpler bundan sorumludur" Başka bir ayette de kafirler için diyor ki "Onların gözleri vardır ama görmezler kulakları vardır ama düşünmezler kalpleri vardır ama o kalplerle akletmezler.Yani abicim şöyle söyleyelim ki Allahu teala diyor ki ben seni herhangi dinin mensubu olan bir ortamda veya bor evde yaratmışsam yaratayım farketmez.Ben sana fıtrat vermişim ve seni hiç bir dine mensup olmadan fıtrat üzere yaratmışım ve fıtratın sana hep sorular soracak ve sen de gözlerinle kulaklarınla etrafından topladığın malumatlarla kalbinde akledip beni bulacaksın.Haa beni bulmayı önemsemezsen kendi gözlerine kulaklarına ve kalbine ihanet etmiş olacaksın ve bu kulaklar gözler kalpler bundan sorumlu tutulacak ve sana diyeceğim ki ben sana hakikati bulman icin goz kulak kalp vermedim mi Evet.Ama sen kör ve sağır ve dilsiz olmayı seçtin.Yani adam dinini hakikati öğrenmek için soru bile.sormuyor dilsiz gibi yaşıyor fakat gırgır şamata da susturabilene aşk olsun.Enfal 22 ayeti de diyor ki "Allah katında canıların en şerlisi şu sağır dilsiz ve akletmeyen imsanlardır" Abi dikkat ettiysen katiller zinakarlar falan demedi.En şerlisi akletmeyenlerdir dedi.Yani aklı yokmuş gibi gözleri kulakları yokmuş gibi numara yapıp hakkı gizleyerek Allahı yok sayanlardan daha şerlisi yoktur ve bundan dolayı ebedi cehenneme gidecekler bunlar.Bir ateistin sorduğu bir soruya cevap olarak yazdığım bir yorumu kes-yapistir olarak buraya kopyaliyorum.Ateist bana evrimi sordu ve kuyruk sokumumuz neden var dedi.Ben de ona şu cevabı attım ve ona dedim ki ;;Kulağın neden var? Gözlerin neden var? Aklın neden var? Neden dünyada gözünle gõrdüğün bütün canlılardan farklısın? Neden 30 yıl sonrasını sorgulama ihtiyacı duyuyorsun ve plan proje yapma yeteneğine sahipsin? Bir çok canlıdan kas olarak çok daha zayıf olduğun halde neden bir tüfek icat edebiliyor ve 1000 tane fili yarım saat içerisinde bu silahla tarayıp öldürme yeteneğine sahipsin ve bu akıl sebebiyle doğadaki en güçlü canlısın.Yürüyen bir bant düşün ki bir hızara doğru ilerliyor ve bu bandın üzerindeki inekler sırası gelince kesilerek ölüyorlar.En arkadaki inek kafasını kaldırıp şöyle bir bakıyor ve bandın yavaş yavaş hızara doğru yürüdüğünü ve arkadaşlarınin tek tek kesildiğini goruyor ama bu şekilde siranin kendisine de geleceğini hesap edemiyor ve hesap edemediği için de kaçmaya çalışmıyor, arkadaşlarına durumu anlatıp katliama tabi tutulduklarını ve insanlardan intikam almak için veya bu katliamı engellemek için bişeyler yapmaları gerektiğini onlara söylemiyor ve hala önündeki otu yemeye devam ederek sessizce ve göz göre göre sıranin kendine gelmesini seyrediyor ve otunu zıkkımlanıyor.O bir hayvan ve akledemiyor ama sen bir insansın ve bu süreci gõzunle gôrüyorsun ki bu bant ömūr bandı yūrūyor ve hergūn bu bantta hızara dogru mahallenden bir komşun,bir akraban, bir arkadaşın ecel adı altında giderek öluyor.Trafik kazası deprem iş kazası kalp yetmezliği savaş baş ağrısı diş ağrısi ve benzeri sebeplerle bu hızara doğru gidiyorsun ve bu bandın yürüdüğüne işaret olarak günden güne yaşlanıyorsun ve yuzun kırışıyor saçların dokuluyor dislerin dokuluyor belin bukuluyor ama sen bu durumu sıradanlaştırmışsın ve bandın üzerindeki inek gibi davranıyorsun ve bu sūreci sorgulamıyorsun.Oysaki çok aç olduğun bir anda senin önüne yemek koysak ve birazdan öleceğini de sana söylesek o yemeği yiyemezsin ve iştahın kalmaz ama yaşarken o inek gibi davranıp, bir gün mutlaka o ölūm hızarında adına kaza veya hastalık gibi bir sebeple öldürüleceğini bile bile otunu yemeye devam ediyorsun ve bütün bu süreçleri gõz ardı edip bana kuyruk sokumunu soruyorsun.Allahu teala kafirler için "onlar hayvanlar gibidirler ve daha da beterler" derken aslında hakaret etmiyor, bir teşhis yapıyor ve hayvanlara verilmeyen aklı o kafirlere verdik ama yine de akıl vermemize rağmen kendilerini hayvan yerine koydular ve sorgulamadan o aklı kullanmadan hayvan gibi davranıp otlarını yediler ve akılları olmasına rağmen akilsizca davranip õlūmlerini beklediler diyor.Hala bana kuyruk sokumunu mu soruyorsun?