Batı'nın Etki Ajanı: "Aydınlar" | Y-CHP | Nurullah Ataç ve Üstyapı Aydınlar - Banu Avar  

Sadece öyle olsa iyi..Sadece köylüyü değil günümüze yansıması şehirlerinde karanlığa gömülerek siyasi islama ve tarikatlara saplanması Türklerin Araplaşmasına neden oldu.Bunca göçmenden ve gelecek olanlardan sonra anayasanın değişmez maddelerinin değişmesi gerekli oluyor.Liberal aydınlar kültürel olarak bu sürece karşı koyamazlardı.Kemalist aydınların sayısı ve gücü yeterli olmayınca ülke düştü Toparlanması zor.Çünkü artık bir Arap ülkesi görünümünde .

Çok teşekkür ederim, emeklerinize sağlık

hic1seyim.blogspot.com/ OKUYUN

Milli kültürümüzün tu-kaka edildiği,tarihi köklerimizi aşağılamanın,medeniyetimizi inkar etmenin körüklendiği,batı hayranlığının yoğun bir eğitim ve propagandayla toplumumuza sokuşturulduğu bir dönemde ; "kendi kültürümüzden kopmadan 'batı dahil 'bütün kültürleri (?)' bilmek nasıl oluyor?... Bu tür laflar "cumhuriyeti biz kurduk" çığlıklarıyla Osmanlı İmparatorluğu mirasını yağmalayan, ; devletin üst makamlarını aralarında işgal eden egemen sınıfın göz boyamacılığıdır... "Köy Enstitüleri",Atatürk döneminde Bulgaristan'dan model olarak alınmış, Atatürk'ün vefatından sonra 1940 yılı başlarında yasalaştırılmıştır. Amaç,egemen sınıfa hizmet edecek,ama asla egemenlerle devlet üzerinde yönetim rekabeti yaratmayacak bir "üretken"liği kontrol altına almaktır...Kısacası Cem Karaca'nın şarkısındaki gibi : "köylüsün sen,köylü kal" anlayışıdır... 1930 lu yılların ortalarından itibaren Türkiye'nin egemen kesimi arasında yayılan faşist (Mussolini,Salazar, Franco ve daha sonra hitler ) yanlılığını Nurullah Ataç,Nevzat Tandoğan,Refik Halit Karay,Burhan Belge,Nadir Nadi,v.b..siyasetçi ve yarı-aydınların verdikleri demeçlerde,gazete yazılarında görebilirsiniz. Atatürk bu tür faşist eğilimlere her zaman ihtiyatla bakmış ve mesafeli olmayı tercih etmiştir. Ama Atatürk'ün vefatından sonra,aynen bu faşist diktatörlüklerde (Duçe,Führer,v.b..) olduğu gibi, Türkiye'de de İsmet İnönü'ye "Milli Şef" ünvanı verildi.. Köy Enstitüleri yasalaştıktan bir süre sonra, toplumda artan tepkiler, 2.Dünya savaşı'nda ülkemizin derin bunalımı sonucu, yine İsmet İnönü döneminde 1947 yılında Köy Enstitüleri dağıtılmaya, faaliyetlerine son verilmeye başlandı. '2.ci Dünya Savaşının bitmesi ve Savaş Galipleri tarafından Türkiye'nin tek parti rejiminden çok partili siyasi hayata zorlanmasıyla ,kalan Köy Enstitüleri , seçimleri kazanan Demokrat Parti tarafından 1951 'de İlk Öğretmen okullarına dönüştürüldü...

❤❤❤❤❤

Kesinlikle... Hatta tüm dünya...🇹🇷🇹🇷🇹🇷

Ne boktan bir söz

Bir umut ışığına ihtiyaç var. Kimbilir belki….

osmanlının çöküş dönemi gibi.

Bütün sag sol..... siyasetin ruhsal temeli , tüm tarikat ,cemaatler ( mevlevilik , alevilikte dahil ) , ki bunlarin ust akli , iblis/ cinler ,helak olasi ehlikitap seytaniyet silsilesi...

Hükümet milli, muhalefet gayrimilli Abd-Biden-Ab destekli.

sen neredesin..?

İyi ki sadece BİR tane, yeter de artar bile! 😈

Fulbright sözleşmesi

O zamandan başlıyor Amerikan hayranlığı. Özellikle ikinci dünya savaşından sonra. Zaten Menderes döneminde tamamen Amerikan kontrolünde bir ülke haline geldik. O günden bugüne de gittikçe arttı Amerika'ya bağlılığımız

siyasiler koltuk derdinde olduğu müddetçe ha tek ha çok partili dönem fark etmiyor.

Tek parti yönetiminde 29dan itibaren hazine artı veriyordu.Bol partilerin en son ne zaman verdi artı? eski Yunan'da cepheye katılmayanlar demokratik hak talep edemezler di.

Türkiyenın fakirliği tamamen siyasetçi, aydın ihanetinin sonucudur, kalitesizliğimizdir. . Böyle bir coğrafyada Batlı bir ulus yaşasa idi, kısa zamanda süper devlet olurdu. Dünya tarih boyunca en çok arzu edilen coğrafya, doğu ve batının köprüsü, üç tarafı denız, bizler balıkçılık dahi yapmıyoruz, Hollanda tarihini okuyunca insan utanıyor, olmayan topraklarda ekonomi yaratmış bir toplum.

yahu 90 senedir uzlaşmacı yalakalığı yapıyoruz da ne oldu...? onlar seninle uzlaşmaz...köle olmanı isterler...uyuma..olmazsan..yunana adalarına silah yığarlar..chpkk yı desteklerler..UYUMA..

Sömürgeci ülkelerle uyumlu (!) politika izlemek ; "ver kurtul" dayatmalarını kabul etmekle olur..Sömürgeci ülkelerin günümüzde de kanını iliğini hala emdiği ülkelere bakarsanız bunu açıkça görürsünüz... Hem sömürgeci ülkelere özenmek,hem de bağımsız ve gelişmiş bir ülke olmayı istemek uykulu bir çelişkidir..

Harf değişimi, "batılılaşmak modernleşmek ,toplum olarak gelişmek için yapıldı".....diye beynimizi yıkayanlar geri plandaki gerçekleri düşünmemizi istemediler...Zaten böyle bir değişiklik için topluma ,aydınlara da sorulmadı...Yüzlerce yıllık kültür,bilim ve devlet tecrübesi birikimimiz,yazılan kitaplar,belgeler,.... kısa sürede hafızalardan silinmek istendi. yunanistan'ın,Bulgaristan'ın,Rusya'nın,Çin'in, Hindistan'ın, Japonya'nın,İsrail'in .... hatta hatta ermenistan gibi bir ülkenin bile harfleri eskiden neyse,bu gün de O... Eski Türkçe ,İran'dan alınma Kûfi harflerle yazılıyordu...Çoğu yarı-aydın entel geçinenler bu harfleri Arap Harfleri zanneder ve hatta küçümserler..Daha da ilerisi ; İran'ı bir Arap ülkesi ve toplumu zanneden,Osmanlı İmparatorluğu döneminde Arapça konuştuğumuzu zanneden cehalet hastaları da çoktur.. Bu gün İran'da hala Kûfi harfler kullanılıyor ve İranlılar Latin alfabesini de okuyor ve yazıyorlar?Keza Arap ülkelerinde de kendi alfabelerinin yanı sıra Latin harflerini okuyamayan yazamayan yok? Peki biz neden yüzlerce yıllık arşivlerimizi "gelişmemize engel" diye harf değişikliği yapılarak okuyamaz hale getirildik?.. Eski Türkçe alfabemizi koruyarak, Latin alfabesi de kullanabilirdik.Zor bir şey de değil üstelik.Hatta,istenirse, zamana yayarak daha uzun bir sürede tamamen Latin alfabesine de geçebilirdik..Ama harf değişikliği kısa sürede bir oldu-bitti şeklinde yapıldı.?..İlk dönemde toplumun önüne konan Latin harflerinde daha sonra bir sürü değişiklik de yapıldı.. Attila İlhan da harf değişikliğindeki bu ayrıntıları eleştiriyordu..Haklı olarak.. Düşünmeye alışmamış Batı hayranı kafaların Attila İlhan gibi gerçek bir aydını anlamasını beklemek fazla iyimserlik olur bence..

Esaret cesaret değil(egitimsizler için)