Ben Deli Değilim (Kanatılmış)
Metin: Süveyda Ölüdeniz
Seslendirme: Atakan Arısoy
Video & Animasyon: Cem Arıkan
Şizofreni Dernekleri Federasyonu liderliği ve Bilim İlaç desteği ile şizofreni hastalığına dikkat çekmek ve şizofreni hastalarını topluma kazandırmak amacıyla başlatılan "Gerçekler Maskelenmesin" isimli projenin öykü yarışmasında Süveyda Ölüdeniz'in Kanatılmış adlı eserinden uyarlanmıştır.
Metnin kısaltılmış ve herkesce bilinen hali, Süveyda Ölüdeniz'in orijinal eserinden farklıdır ve izlemiş olduğunuz versiyon, dernekçe kısaltılmış ve ödül gecesi için sunuma hazır hale getirilmiş halidir.
Metinden kısa bir kesit şöyle;
Ben deli değilim, benden başka herkes deli olduğu için beni deli zannediyorlar.
İnsanın kendi olabileceği tek yer akıl hastanesidir sanırdım, yanılmışım.
Delirmeye bile hakkınız yok burada.
Tımarhane delirme hakkının kutsandığı mabet değil midir? Değilmiş!
İnsan tımarhanede bile delirme hakkını elde edemiyorsa ölsün daha iyi.
Ben, size ve kendime rahatça dil çıkarabilmek için burada değil miyim?
Bunun için kapatmadınız mı beni buraya?
Elektroşoklar tersini söylüyor bunun.
Hasta bakıcının suratını görmem elektroşoka girmeme yetiyor da artıyor bile.
Şehir cereyanını boşa harcamayınız efendim.
Hayatım boyunca kendim olabileceğim bir yer aradım.
Bu yer bazen bir insanın yüzü oldu, bazen sevdiğim bir kitapta altını çizdiğim cümle, bazen ölüler gibi haftalarca susmanın saltanatını yaşamak, bazen de denizin köpürdüyen mavi kaosunda eritmekti gözlerimi.
Ama yetmedi, sonuna kadar kendim olmak istedim, evreni kanatmak pahasına.
Sanatı denedim; otoriteye karşı çıkanların, birbirlerine karşı imgelerle iktidar olma çabası...
Polis olun efendim, daha saygın.
İnsanın kendi olabileceği tek yer, gece ve kalbidir dedim, sonra "insan, yalnızken kendisidir" diye de uzattım.
Ama insanların ruhuma bu izinsiz girişleri yok mu, beni delirtiyor.
"sevgilim, beni ne kadar çok seviyorsun"lar, "felsefe yapma, aşka gel kendine gelirsin"ler, "insanları olduğu gibi kabul et, mutlu olursun"lar vb…
İnsanları olduğu gibi kabul edersem, bu savaşları, bu gizli sömürüyü, bu öldürücü şiirsizliği de kabul etmiş olmaz mıyım?
Bu, hem İsa’ya hem Edip Cansever’e, hem kendime, yeni doğan çocuklara ve gökyüzüne ihanet etmek olmaz mı?
Hepimiz deliyiz, akıllı taklidi yapmayı bıraktığımız anda tımarhaneye kapatılırız.
İnsanlar akıllı taklidi yapmakta ne kadar da usta tanrım...
Bense hep akıllı taklidi yapmaktan bıktım.
Normal olmaya çalışmak, deli olmaktan daha zor.
Beni kimin delirttiğini gerçekten merak ediyorum.
Babam olabilir diyorum.
Lise 2’de beni derste kuşumla oynarken yakalayan son Osmanlı Padişahı 4. Ali Bey'de olabilir.
Aşk inlemelerimiz sürekli reddeden Aysel'de olabilir beni delirten.
Kısacası beni, insanlar delirtti diyebilirim.
Beni insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim, karanlık yağmurun, müziğin…
Beni çıldırtma hakkını insanların elinden almalıyım.
Beni buraya kapattıran son çılgınlığımı anlatacağım:
İntihar fikri, yine tanrım olmuştu.
Aynadaki yüzüme tükürüp silahımı aldım ve mahallemizdeki Büyük Çukurca Camisine gittim.
Caminin tavanına iki el ateş edip namazı böldüm.
Gerginlik caminin duvarlarını patlatacak kadar büyüktü.
"Fazla vaktinizi almayacağım" dedim.
Haklı olarak fazla öfkelenen bir dindarı bacağından vurup ‘suküneti’ sağladım.
Ve Perulu şair Cesar Mendoza’nın “Acı Çekene Saygı” şiirini okumaya başladım:
Tanrı’yla aynı fikirde değilim
İntihar edenlerin cehenneme gideceği konusunda, Kainatın yaratılışına katılmaktan bıktığında ruhum, İntihar edeceğim ben de denenmemiş bir yolla...
15 сен 2024