Daha önce kimbilir kaç çocuk böyle boğuldu. Deprem olur 1000 çocuk ölür. 1 tanesi bir yerlerden çıkar. Herkes huşu içimdedir. Kader, tanrının lütfu … diğer 999 çocuğu kimse hesaba katmaz.
Antalya da tatil köyündeyiz ailecek. Tatile gelmeden önce bir TV belgeselinde denizde bir insanın gerçekten boğulup boğuluyor mu, yoksa arkadaşlarına şaka mı yapıyor diye bir şey seyretmiştim. Orada programı anlatan kişi; gerçekten boğulan birisinin ellerini ve kollarını yanlarına olabildiğince açarak, kanat çırpar gibi suya vurduğunu, şaka için boğulma taklidi yapan birisinin ise ellerini önüne doğru ve direkleri genelde kıvrık bir şekilde suya vurarak çırpınma taklidi yaptığını anlatmıştı. Nereden aklımda kaldıysa, tatil köyünün havuzunun yanında ailenin yanına doğru yürüyorum. Çocuk boyunu geçmeyen bir bölgesinde deniz gözlüğü, şnorkel ile dalarak yüzmeye çalışan bir çocuğun aynı belgeselde gibi iki kolunu olanca bir şekilde sağa ve sola açmış bir şekilde suya batıp çıktığını gördüm. Ulan, bi etrafa baktım... Kimsede bir panik, tepki yok. Ya diyorum ki kendi kendime "Burası bu çocuğun boğulmayı için çok sığ, su derinliği çocuğun boynuna gelir ancak". Ama bir taraftan da ortamı velveleye vermek istemiyorum. Baktım olacak gibi değil, atladım suya çocuğu kucakladım. Çocuk bana bir sarıldı, ahtapot gibi koluyla, bacağıyla garibim... Baktım çocuğun maskesi komple su dolu, şnorkelde ağzına kadar su dolu. Çocuk akıl edip de şnorkel kafasından çıkaramamış, boyuna gelen yerde, şnorkelin içindeki suyla boğuldu gidecek. Neyse, çocuğu havuzdan çıkardım, bu arada millet toplandı tabii. Babası, annesi koşa koşa geldiler. Rus bir aileydi. Akşam yemeğinde masamıza yemek yerken kadınla adam tekrar geldiler, defalarca teşekkür ettiler. Müdüriyete şikayet etmiştim. Full çakılı müşteri dolu otelde cankurtaran olmaz mı diye... Bir yararı olur diye yazdım bu kadar, kafanızı şişirdiysem affola...
geçen yıl, hava tam yeni kararmışken camda sigara içiyorum. aşağıdan çat diye bir ses geldi ve bir kedi hızla apartman kapısına koştu. ve kapının bulunduğu o kısa girintiden çıkmadı. gözlerimi kısarak görmeye çalıştığım bu anlık olaydan bir saniye önce sigara dumanı olduğunu varsaydığım, gözümün kenarıyla hissettiğim şey...üst kattaki komşunun kedisi, mutfak camından düşmüş olabilir miydi? yukarı çıktım ama bir yandan deli diyecekler diyorum içimden de. sordum kediniz evde mi, evde, kontrol eder misiniz?...sütlaç? anne sütlaç yok!? :)
Peygamber efendimiz Hz Muhammed sav hadisi şerifi bir insanı kurtarmak bütün insanlığı kurtarmak gibidir ne mutlu sana büyük bir sevap kazandın inşallah
Cankurtaran için en tehlikeli iki durum vardır sakin havuz ve kalabalık havuz… bu gibi durumlarda birinde sakin bir köşeyi kaçırırsın diğerinde de heryeri göremeyebilirsin, kalabalıkta potansiyel sorun olacakları önceden uyarırsın ki sorun oluşmasın…
87 yılında 6-7 yaşlarında ise şimdi 40'larında olsa gerek, bunu izlese ve "o kız çocuğu bendim" dese...Yıllar sonra hayatını kurtaran insanla karşılaşması ne acayip olurdu.
Aynı şey benim ve kardeşimin başına gelmişti.Trabzon şehrinin Sürmene ilçesinde "Karacehennem" diye bi plaj var suyu çok temiz çok berrak.Ama isminden de anladığınız üzere çok fazla boğulma olaylarının yaşandığı bir yer.Biz de kardeşimle babam güneşlenirken yüzüyoruz ufak ufak çok açılmadan.Anlamadan fazla açılmışız bizi akıntı yavaş yavaş açığa doğru çekmeye başladı.Kardeşimde can simidi var bende yok ama daha yeni yüzmeyi öğrenmişim kardeşimi can simidinden tutarak çekmeye çalışıyorum.Gücüm yetmedi ve en sonunda baya bir yoruldum ama orda "T" dedikleri dalga kıranlara kadar kendimizi attık bir şekilde.Avazım çıktığı kadar bağırdım gençlerden birisi bizi duydu ve geldi.Bizi sığa doğru çekti.Yoksa bugün muhtemelen bu yorumu yazamıyor olurdum.Denizin şakası yoktur
Çocukluğu Lak lak, Fırt, Gırgır ile geçmiş, Leman, Lombak, L-Manyak ile eğitim öğrenimine devam etmiş ( her sayıyı harçlığından almış, okul - askerlik gibi mazeretlerle okuyamadıklarımı sahaflardan ciltli olarak satılanlardan temin edip takip etmiş ) bir hayat yolcusu olarak beğendiğim bir çizerin benimle aynı yaşta ve aynı topraklardan çıktığını bugün öğrenmiş bulunuyorum. Zonguldak'ın kömürlü toprağında hamuru yoğrulmuş insan, mizahla pişince demek ki mahsülü aşağı yukarı aynı oluyormuş. Galla Pazarından İnkumu'na aynı mekanlarda bulunmak ise ayrı bir detay. Tüm çocukluğu madenden tekaüte ayrılmış bir başçavuş dedenin kuyruğunda İnağzı - Kokaksu - Çaycuma tren maceraları ile geçmiş, Ana Britannica kalınlığında hikaye - anı biriktirmiş biri olarak; çizer için yaşanmışlığın kıymetini sizi dinleyince tekrar anladım. Elinize - emeğinize sağlık.
Önceden karikatürlerinizden takip ederdim çocukluk zamanımda , fakat o zamanlar sosyal medya falan olmadığı icin ne sesini duyabildik ne de yüzünü görebildik teknoloji sayesinde sizi biraz daha tanıyabildik. Ellerinize sağlık, Allah uzun ömürler versin inşallah abicim
2005 yılıydı Antalya da otelin havuzunda arkadaşla sohbet ediyorum, havuz merdivenin yanında 5 altı yaşında bir çocuk dalıp dalıp çıkıyor, atladım çıkarttım çocuğu yabancı idi nasıl korkmuştu, bende hiç birşey olmamış gibi sohbete devam etmiştim. Boğulmalar hep sessiz olur diye bir belgeselde seyretmiştim.
1:54 bu nasil bir sahne yaa... "İste O an" gercektende bir insanin umutla beklediği ve sayenizde gerçekleşen ender anlardan. Tüm bunlari yaşayıp sessizce oradan ayrılmanız. Bence, bunun meslek seçiminizde etkisi olmuş olabilir. Size, bu kizin hayata tutunmasina yardimci olduğunuz için, bir kiz babasi olarak ne kadar teşekkür etsem azdir. Elinize, yüreğinize sağlık.
Çok değişik, hayatta Rabbim öyle bir denk getiriyor ki. Herşeyin bir anlamı, bir nedeni var. Yaşanan hiçbirşey boşuna değil. Öylesine çıkıp yürümüş olmak bile. Bu hikayeyi bize ulaştırdığınız için çok teşekkürler. Yoksa ben nerden bilecektim 1987 yazında yaşanan, hem de yalnız bir adamla bir kızın yasayıp başka kimselerin bilmediği bir anıyı. Ben de 2023 senesinde bu emek verilmiş vidyoya rastlamış bir insanım. Bu ramazan bayramı arefesinden herkese selamlar.
Bir çizgisever olarak bana çocukluk hatıranı yanındaymışım hissiyle izlettiğin için çok teşekkür ederim Emrah abi emeğine sağlık uzun ve sağlıklı bir ömrün olsun ki bir gün Çanakkale destanını da aynı hissiyatla görebilelim. Saygılar sevgiler.
Buna benzer ben de bir olay yaşadım. 2 aile deniz kenarına gitmiştik. Diğer ailenin oğluyla, denizin tam kıyısında ayaklarımıza dalgaların kumsalla buluştuğu, git gelli ince bir suyun geldiği bir bölgedeki kayanın üstüne oturup, ayaklarımıza gelen dalgaların hoşluğuyla koyu bir sohbete dalmıştık ta ki hafif bağırtılı bir silüeti uzaktan görene kadar. Kumsal uzun ve geniş bir kumsaldı. Yol ile kumsal arasında da bir koru vardı. Aile büyükleri mangalı, pikniği orada yapıyordu. O korunun oradan bir kadının bize bağırarak kollarını açarak feryan figan koşarak yaklaştığını gördük. Ama anlamıyorduk kadın ne bağırıyor kime bağırıyordu. Kadın yaklaştıkça etrafa bakmaya başladık. Kumsal boştu. Deniz dolayısıyla boştu, kimsecikler yoktu. Denize doğru bakmaya başladık, sonra çuf çuf diye küçük bir çırpınmanın sebep olduğu su sesini duydum. Bir baktım oturduğumuz kayanın hemen yan tarafında 5 yaşlarında bir çocuk 20 cm lik suya yüz üstü düşmüş doğrulmaya çalışıyor. Dalga hafif vuruyor ama çocuğun sırtını alıyordu. Çocuğu hemen kaldırmıştım. Annesi koştu yetişti. Neden görmüyorsunuz neden dikkatsizsiniz diye çıkışmıştı. O anda anlam verememiştim. 20 cm lik suda bir insanın ölme ihtimalini hiç düşünmemiştim. Daha sonra ise bir annenin 5 yaşındaki bir çocuğu kontrol edemeyip, yaklaşık 150 metre ilerideki denize yalnız gitmesine sebep olmasını düşünememiştim. Yoksa kadına gerçekten çıkışıp darlardım onu bir güzel. Ama daha sonraları ise şu gelmişti aklıma, gelen kadın başka bir sebeple hadi koş deseler 150 metreyi o kadar hızla tek nefeste koşamazdı. Kilolu bir kadındı. Anne olmak başka bir dünya herhalde. Teşekkür ederim Emrah abi. Anılarımızı devşirttin. Sana, eline, sanatına sağlık.
O küçük kız; şu anda yaşıyorsa 40 yaşlarında çoluk çocuğa karışmış olmalı. Eğer hatırlıyorsa, isimsiz bir kahraman olarak hatırında yer etmişsindir emrah abi.
Benzer bir hikaye benim de başıma gelmişti. Sahilde acemice yüzen bir kızı takip ediyordum. Yüzerken yorulunca ayaklarını yere basmak için durdu fakat yere deyemeyince panik yapıp çırpınmaya başladı. Sahil o kadar kalabalıktı ki ne ailesi ne başka biri kimse fark etmedi. Direk hızlıca yüzüp onu karaya çıkardım. Baktım kimse oralı değil kız bile onu kimin kurtardığını anlamadı. Bende sessizce havlumu alıp uzaklaştım.
Valla siz anlatınca aklıma direk mugada sahili ile onun arka tarafındaki kayalık yer geldi. Uzaktan gelenler genelde arka taraftaki küçük plajı bilmez sadece yerli halk bilir o tarafı o yüzden bu hikayedeki gibi çoluk çocuklu aileler cümbür cemaat gelir mangal yaparlardı. Balık gibi yüzmek , kayalıklara çıkıp atlamak ve dalıp midye toplamak insan eski günleri özlüyor :)
İşte sanatçı ruhu,bir hedef aramış buluşmak,ve ilerlemiş hedefe varmış,o hedefden geriye bakmak ona güzel temiz bir anı bırakmış.kimseninde haberi yokken.mutlu ve sade olması gerektiği gibi.
sen ve senin gibi pırlanta kalpli, birkaç adım sonra neler olabileceğini kestirebilme yetisine sahip insanlar nedendir bilmem yaşama motivasyonumu arttırıyor. varolasınız.
1980 olsa gerek, 5 yaşında Bostancı'da sahilde Derin Su plajındayız, sahilde havuz gibi bir beton platform var, su birden derinleşiyor, adı bu yüzden Derin Su plajı. Herkes merdivenden kontrollü iniyor suya, öyle yüzüyor. Nasıl olduysa büyük abiler suya atlıyor diye ben de gaza gelip koşup suya atladım ve ve tam merdiven yanında dibe çöktüm, çırpınıyorum, çırpınıyorum, bütün o kalabalığın içinde hiç kimse farketmiyor, ölüyorum herhalde böyle derken 13 yaşlarında olsa gerek bir abi beni gördü, elini suya soktu, beni çekti, çıkardı. Su yutmuş, aşırı korkmuştum, koşa koşa anneme gittim ve kimseye hiç bir şey anlatamadım. 42 sene sonra sayende hatırladım. Sağolasın o güzel kurtarıcı abiye. Sana da sağol Emrah Hocam.
@@kenya8234 Geyik yapıyorum zaten sakin ol..hepimiz seviyoruz bu adamı.sonrasındaki cümleyi okumadın galiba. Tekrar tekrar okursan belki anlayabilirsin.
@@matiatus1 Adamı sevmekle ne gibi bir ilgisi var onu anlamadım? Bilmiyordum demiyorsun da geyik yapıyorum diyorsun. Ayrıca gayet de sakinim tam yanılınca karşı tarafı kışkırtacak cümleler. Yazdıkların da çok komplike değil bir kere okuyunca anlaşılıyor.
Sürekli ne alakası var adamı sevmemekle ne alakası var diye soru soruyorsun. Bu anlamadığına işaret. Yani bir karikatürün altına kamuya açık bir yorum. Sadece gördüm ve yazdım. Sen de galiba tebrik bekliyorsun. Ne alakası var diye saçma sapan bir soruyla konuya girmene ne gerek var. Sana mükemmel kağıt bilginle bol şans Kenya .
@@kenya8234 Kenya, yazdıklarını okumadım ama bence sen haksızsın ya. Ağzından çok kötü şeyler çıkıyor **burada iki elim bezginlikle başımın üstüne basılı**
Az evvel, hayatında hiç deniz görmeyerek büyüyen bir çocuk ile hayatında hiç dağ, tepe, kıraç arazi görmeden büyüyen bir çocuk arasındaki kültürel farklılığı düşünürken, baba erenlerin anlatımına denk geldim. Tabi bu durum mağara döneminden beri kalıplaşmış ve malesef insan doğasını etkileyen en büyük gerçeklerden birisi, belli ki kız çocuğunun ailesinin büyüdüğü coğrafyada pek deniz yok gibi! Kızda ister istemez iki kültür içinde büyümekte.... baba erenler iyi ki varsın
Abi ben 40 yasina girdim. Halen seni izlerim. Karikaturlerini takip ederdim. Cok severdim. Simdi hersey malesef online oldu abi.ben dergileri ozledim...
Benim de aynı şey Akçay - SSK dinlenme tesislerinde başıma geldi. Çocuktum ve altındaki dip kumu birden ayağımın altından kaydı. Uzun süre suyun içinde kafam su sevitesinin altında zıplayıp durdum en sonunda bir adam beni kafamdan tutup çıkardı. Resmen o adam olmasaydı heralde boğulup ölmüştüm . Yaşım 49 ve dün gibi hatırladığım aklımdan çıkmayan bir olay
7, 8 yaşlardayım 80ler sonu 90lar başı olmalı Eskihisara 2 abim ve kuzenlerle yüzmeye gittik, o dönemlerde denizden vinçle kum çekiyorlardı galiba. Suda adım adım ilerlerken bende çukura denk geldim ve su birden boyumu aştı bende boyumu aşacak yerde yüzmeyi bilmiyorum. Nefes alayım diye yerden güç alıp zıplıyorum imdat diye bağırıp yardım istiycem imdat'ın "im" kısmı suyun altında "gulu gulu" diye çıkıyor zıplayıp kafamı suyun dışına çıkarıyorum dışardayken sadece "daat" kısmını güç bela bağırabiliyorum, ikinci turda da tam tersi oluyor zıplıyorum "im" diyorum hoop suya batıyorum "daat" kısmı suyun altında gulu gulu olarak çıkıyor bağırma telaşına zıplayıp kafamın dışarda kaldığı kısa sürede düzgün nefeste alamıyorum, bi yandan da su yutuyorum. Böyle 20, 30 defa tam olarak imdat diyemeden zıplayıp, suya batıp durdum, illaki enerjim bitecek, su yutacam boğulup ölecem, sonra civarda yüzen bir tane yaşı büyük eleman beni fark etti çekti aldı hayatımı kurtardı abimlerle kuzenler durumu farketmedi bile ötede takılıyolar. Nefeslendim bi süre, kurtaran çocuk benle ilgilendi bişey varmı hesabı toparlanınca Abimlerin yanına gittim ve çemkirdim "boğuluyodum ben nerdeydiniz şerefsizler anneme söyliycem sizi" diye bunlar sadece güldüler ne şaşırma, ne merak, ne telaş zaten salça olup zorla gitmiştim. Şimdi ikisiyle de başka sebeplerden aram yok zaten. 🤣
Vay benim Emrah abim❤️ Aklıma ara sıra çizdiğin absürt karikatürler geliyor. Abi hiç aklımdan çıkmıyor. 90 karın ortalarında görmüştüm hangi dergi olduğunu hatırlayamıyorum ama çizgiler, konuşmalar hala aklımda Adamın birisi köpeğini veterinere götürmüş; veteriner köpeğin hastalıklarını sayıyor işte; tıbbi terimler işte şu rahatsızlık var bu rahatsızlık var gibi. Adam da hiç birşey anlamıyor iyi birşey sanıyor galiba. Ardından hiç unutmuyorum şöyle diyordu; “ helbette, helbette.. amerikadan gettüm ben onu” Abi alemsin ya😄 çok seviyoruz seni
Bazen başından öyle olaylar geçer ki fark etmezsin bile... Bu ailenin yaşadığı gibi. "Bir insanı kurtarmak bütün insanlığı kurtarmak gibidir" Hadis. Allah mükafatını versin abi
Kizin ailesi tam bir okuzmus.Kiz bogulup gitse haberleri olmayacakti.Çocuklari 1 saniye bile gozden ayirmayacan.1 saniye içinde annesinin elinden firlayip da otobusun altina girme ihtimali her çocukda vardir ! Senin çocugu bogulmaktan kurtarman buyuk bir olay. Bravo Emrah ! Allah razi olsun senden.
Yeni nesile arkadaşlarının nerede olduklarını bulmak için 2 saat 8-10km yürünebildiğini anlatamazsınız))) Onlar bir birleri ile her zaman iletişim halindeler. Harita üzerinde takip ederler arkadaşlarını)))
Dikilide 2015 de 12 yasinda bi cocugu cikarmistim dalga suruklemisti yuzme bilmiyordu ailesi cok tesekkur etti bana mavibayrak plajinda dikilide ecevit heykelinin karsisindan girmisti cocuk suya ben hep derine gideridm zaten gorunce cirpinislarini geri geldim aldim cocugu neyse bigun bunu okursan genc delikanli olmussundur simdi ins hayatini guzel yasiyosundue onur abinden slmlar sevgiler
Denizle ilk tanıştığım yer İnkum ,80 li yılların başlarında Bülbül yuvası diye bir pansiyonda ilk deniz tatilimizi yapmıştık ailecek. Her sene boğulma vakalarını duyardık maalesef