Hüseyin Abi Wittgenstein’ın Tractatus’unu okumaya “çalıştım”. 😅 Anlayamadım tabi. Ama 7. Önerme o kadar ilgimi çekiyor ki. sırf 7. önerme için bile bir video yapabilirsiniz bence. Wittgenstein hakkında bir video bekliyorum sizden. 😃
Bu önermenin anlamı şu: mesela bir tablo var sanat eseri, o tablo sana müthiş görünüyor ama neyin müthiş göründüğünü anlayamıyorsun. Senin bilinçdışında yarattığı imgelemleri çözemiyorsun fakat yine de o eserin niteliğini anlatmaya çalışıyorsun. Burada susman gerektiğini anlatıyor filozof.
@@ahmeyylmz01 ömür boyu hiç aşık olmamış insanlar tanıyorum. İnan bana senin durumun onlardan daha iyi. Bu arada bu önermeden bir video hazırlayayım ya çok seviyorum ben de.
“O zaman sorumuz şu: Evrendeki bu sürekli hayret verici faaliyetin sırrı ve hikmeti nedir? Neden bu sürekli hareket edenler durmuyorlar; sürekli dönüp yenileniyorlar? Şimdi elimizde ne var? İnsan, Tabiat ve Tanrı. Eğer Tabiat’ı bir sanat eseri olarak kabul edersek, her varlık sanatkarını, yani Tanrı’yı gösterir ve her insan varlığının benzersizliği, Tanrı’nın iradesinin bir ifadesidir. "Herşey o değil, belki herşey ondandır.” Bu gibi detaylar, Tanrı anlayışını değiştirir. Bildiğim kadarıyla, Spinoza’da Tanrı’nın iradesi yoktur; ona zorunluluk atfedilir. Sanki Spinoza'nın yolu "Herşey o" gibi bir yere çıkıyor. Sonuç olarak, İslam’ın Tanrı anlayışı Spinoza'nın tanımladığı gibi değil.....
@@ayseaydngoz “Fikirlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. İman ve akıl ilişkisi önemli bir konu... İman, hem kalbin hem de aklın tasdik ettiği bir hakikat. Evet akıl sınırlıdır ve hakikati tam anlamıyla kavramada yetersiz kalabilir. Bu şunu gösteriyor., İnanç kalpten gelen bir teslimiyeti gerektiriyor. "İnancınızı başkalarına değil, öncelikle kendinize kanıtlamanız gerektiği" konusunda size katılıyorum. Selamlar.
@@nokta-i.istinat Aklın iman konusundaki tasdiğini biraz açabilir misiniz? Akıl kavrayamıyor ki tasdik etsin en azından benim aklım kavrayamıyor. Bir de İman zaten inanmaktan gelmiyor mu? insan açık seçik bildiğine inanmaz ki inanmak doğası gereği bir bilinmezlik gerektirir. Açık seçik herkesçe bilinen ispatlanabilen bir konuda inanıyorum demeyiz. Kesinlik içermeyen mevzularda inançlar devreye girer ve inançlar genelde kalbi değil midir? Belki de ben yanlış düşünüyorumdur açıkcası iman akıl ilişkisi üzerine çok fazla okumuşluğum yok. Ama Kuranı Kerimde İnsana aklını kullanması konusunda çok fazla nasihatte bulunulduğundan aklın imanın inşasındaki yerini de bilmem gerekiyor olsa da yazdıklarımdan öte çıkarımım yok. şimdilik aklımın bana söylediği bana bakma kalbine bak oluyor. Kalbime baktığımda da onun dilini çözemediğimi fark ediyorum. dolayısıyla kendime ispat edebilmiş olduğum bir şey de yok aslında 🤷🏻♀️ ama en başta dediğim gibi kalbi konular ispat da gerektirmiyor. Belki bunu ve önceki yorumumu yazarken kendimle çelişiyorum belki saçmalıyorum ama sonuçta bu da bir arayış ... 🤷🏻♀️ yanıla da bilirim .
