Ceren hanım, ben Iğdırlıyım. Bizim oralarda "sallahana" derler. Boş gezen anlamındadır :) Ayrıca kız alıp verirken, "kesim kesildi" derler. Bir de "ağ mirçek" derler. kelime anlamını bilmiyorum sormam lazım :) Dua olarakta "yüzün ağ olsun" derler. Bu kadar benzerlik olduğunu bilmiyordum. Ayrıca sonlara doğru anlattığınız peri masalının bir benzerini bizim oralarda şöyle anlatırlar: Anlattığınız şekilde atları olan ve geniş bir ailesi olan bir adam varmış. Atının terlediğini ve yorulduğunu fark eder. Ve atın sırtına bal veya yapışkan bir madde sürer ve "al avradı" denilen bir varlık yakalar. yakasına çengelli iğne takarlar ve tarlada, bağda ve bahçede hatta evde bile çalıştırırlar. Sonra noluyorsa yakasındaki iğneyi çıkarırlar ve bu al avradı da evin bacasına çıkarak şöyle der: bana altın yeri sormadınız, gelecekten haber sormadınız. Men gidirem, zibilinize bereket, malınıza püf der. o günden sonra o evin tozu pisliği artar fakat malı ve parası azalır. Sanırım bu hikayenin her yörede bir karşılığı var. Saygılarımla.
Torullu olan Rahmetli anneannem sık sık "alkışım başına - alkışım başınıza" derdi. (alkuşum başua) Bu yaşıma kadar onu alkış, tebrik anlamında sanmıştım. Az evvel bu video sayesinde "hayr dua" anlamına geldiğini öğrendim. Küçük çaplı bir aydınlanma yaşadım.
Babaannem anlatırdı peri kızı ve dev masalları bize. Genellikle çeşme başında ya da ayva ağacı tepesinde yaşadıklarını söylediğini hatırlıyorum bir de devlerin alınlarında bir gözü olur ve insan yerlerdi. Parça parça hatırlıyorum, siz anlatırken geldi bunlar aklıma babaannem 99 yaşında Kayseri'nin küçük bir ilçesinde yaşıyor ve o ilçede çok eskiden Rumlar ve Ermeniler de yaşamış.
Ceren Hocam emeğinize sağlık. Modern Kayçıların ilk örneğisiniz. İyi ki böyle bir geleneği devam ettiriyorsunuz. Sayenizde hem bilgileniyor hem meraklanıyoruz.
Annem ve babam Tokat'lıydı.Ben memur çocuğu olduğum için memleketlerini görmedim. Annem, özellikle de babaannem "salahana" derdi (hatta tam h harfi de değil,yumuşak g benzeri bir seslendirme)ama ben bu bölümü izleyene kadar bu kelimeyi hep "salak" anlamında diye düşünürdüm. Çok gezen anlamındaki kelimeyi onlar ne anlamda kullanıyırdu,artık bilmem mümkün değil.Hepsi de yıllar önce vefat ettiler..
Hunlardan başladım, Moğollar , Dracula'lar derken şimdi de Dede Korkut'a geldim. Derya deniz bir kanal ya çok güzel. emeğinize sağlık ^^ Oyunları Can'dan , tarihi Ceren'den :)
28 Temmuz 2018 6:49 "Kıpçakları da anlatıcam" 3 Ekim 2019 saat 21.38: yaklaşık 5 dk önce Kıpçaklarla alakalı yayına başladı Ceren Hanımda söz tutulur ama zaman konusunda bir şey söylenmez
Abla ben aslen Iğdırlıyım. Evelik otu bizim orada çoktur. Dağlarda yetişen bir ot. Babam da dağlı olduğundan dağ otlarına baya yakınız. Kurutulur ve börülce (Maş) ile birlikte genelde kışın yenen "evelik aşı" yapılır. Baya iyidir. Ermeni mutfağında da vardır mutlaka ama Türk mutfağında da var. Yıllarca birlikte yaşamışız neticede. Ayrıca salahana azericede çok gezen, orda burda sürten demek. Sümsük anlamı da var sanırım. Dedem söverken çok kullanırdı. Ayrıca, Edirne'de yaşıyorum. Son gulyabani Yaltırık'ı çoğu kez heybetiyle sokaklarda görüyorum :D Edirne'ye geldiğinizde herhangi bir şey için yardıma ihtiyaç duyarsanız yardımcı olmaya çalışırım. Haber etmeniz yeterli. Son olarak, Edirne mükemmeldir.
KPSS Türk Dili ve Edebiyatı ÖABT sınavına hazırlanıyorum.Dede Korkut’u önümdeki kaynaktan takip edip sizden dinliyorum. Ciddi anlamda çok keyifli. Ağzınıza sağlık. Böyle bir şey yapıyor olmanız çok güzel. Çok teşekkürler🥰
Abla "sormak" kelimesi metinde "emmek, soğurmak" manasına geliyor. "Bir sordu (emdi), olanca sütünü aldı, iki sordu kanın aldı, üç sordu canın aldı." Burada kimseyi yemiyor, kimseye bir şey sormuyor, o kadar güçlü emiyor ki kadının sütü bitiyor, kanını çekiyor, o da bitince haliyle canını canından oluyor. Yanlış değerlendirmişsiniz bu kısmını. Tam yorumu gönderecekken bir cümleniz dikkatimi çekti: "Baktı ki herkesi yiyebiliyor, harami oldu." İyi de obada barınamadı, kovuldu, ne yiyip ne içecekti, kendisine tek kalan yolu seçti, harami oldu. Bu kadar. Selamlar.
Canlı yayında izledik buradan da yorum bırakalım. :) Kepenek kelimesi bizde direk kelebek yerine kullanılıyor. Salahana ise bahsettiğiniz gibi bizde de(salahana gibi geziyorsun lafını çok işitirim anamdan :))
Babaannemin ailesi (büyük bir ihtimalle Kırım Savaşı sonrasında Osmanlı Kırımdan çekilirken olabilir) Kırım'dan Giresun'a göçmüşler. Karedeniz de Kırım'dan çok göç alıyor. Kıpçak hikayeleri bu yolla gelmiş olabilir.
Annemgil batman da yaşarlarken ne zaman kanlı ay tutulması olsa annem ve arkadaşları ellerine teneke alıp gürültü yaparlarmış. Bunu neden yaptığını sorduğumda da bana ay ın o sıra zorluk içinde olduğunu bu zorluktan kurtulması için gürültü yaptıklarını söyledi. Bu da ilginç geldi bana. Kanlı ay ın konusu açılınca bahsedeyim dedim.
Hikaye falan değil ama size bahsetmek istediğim başka bişey var. Geçenlerde annem anlattı. Onların köyünde (Aksaray'ın bi köyü) çocuklar yağmur duasına çıkarmış. Uzun saplı bi küreğin sapına başka bi çomak daha çakarlarmış ve ona kıyafetler giydirirlermiş. Bir nevi korkuluk gibi yani. Sonra bu korkulukla kapı kapı dolaşırlarmış. Her kapıyı açan korkuluğa biraz su serpip dua okurmuş ve sonra da çocuklara yiyecek bişeyler verirlermiş. (Bulgur, soğan, yağ vb.) Günün sonunda da çocuklar topladıkları malzemelerle yemek yapıp yermiş. (Genelde hep mezarlığa yakın bi yerde yediklerini söyledi ama bilmiyorum yerin bi önemi olmayadabilir.) Korkuluk ve su serpme olayı çok ilginç geldi bana. Muhtemelen şamanizmde vardır benzer şeyler. Ama ben hiç böyle bi yağmur duası şekli duymadım. Yorumlarınız nedir? Böyle ilginç yağmur duası şekillerine sık rastlanır mı merak ediyorum. Teşekkürler. ❤
Çok Orta Asya ritüellerini andırıyor. Su serpme, muhtemelen saçı geleneğidir. Ateşe, toprağa, havaya saçı saçılır çeşitli şeylerden. Yağmur için su saçılması çok normal geldi bana.
Ya bende tam bunu yazacaktım. Bizim burada da aynısı yapılırdı. Birebir ben yaptım hatta. Koyun çocukları o bahsettiğiniz iskeleye beyaz entari giydirirlerdi ve ev ev bir mani eşliğinde dolaşırdık.entari giydirilmiş iskelet de yağmur gelini derdik. Kürtçe "buka barane". Ya bulgur yağ tuz toplandık pilav için ya da un yağ tuz toplandık sac ekmeği için. Günün sonunda da pişirip yerdik. Pişirme işlemini de köyün yaşlı kadınları yapardı. Hep merak etmiştim bu gelenek nerden diye
Bana bu peri kızları, aklı eksik ama güzel kızlar için söylendiği gibi bir izlenim oluştu. Muhtemelen akraba evlilikleri çok olurdu eskiden ve peri kızları da çoğ idi. Hikayelerde çoğaldı böylece
Rahmetli babannem peri kızlerım var diyordu zamn zamn yasadigi koyde geceleri ormana çıkarırlarmış zor buluyorlarmis babannemi bulduklarimda kendinde degilmmis kendine geldigimde birsey hatirlamiyormus babam da cocukken peri yuvasina düştüğünü anlatmisti..
videonun sonunda anlattığınız öykü orta anadoluda alkarısının yakalanması diye anlatılır. mesela benim anneannemin annesinin alkarısı yakaladığı ve kendisine hizmet ettirdiğine inanılıyor. dolayısıyla biz alkarısı ocağı oluyor yani bize dokunamıyorlar. inanış böyle.
Merhaba Ceren abla, Dede Korkut okumalarınızı İran'da yaşayan soydaşlarımıza gönderiyorum. Bilgiye ulaşmak onlar için biraz zor oluyor. Gece ailece oturup sizi ve Oğuznameyi dinliyorlar. Teşekkürlerini iletmem istendi, bende emekleriniz için ayrıca teşekkür ederim. Bu arada hikayede geçen kepenek hakkında bir bilgi verildi onu paylaşmak istiyorum. Orada kelebek için kepenek denirmiş. Çoban kıyafeti de kelebeği andırdığı için ona da kepenek demekteymişler.
Tokatlıyım. "salahana" kelimesini babaannem de boş gezen işi gücü olmayan anlamında kullanırdı. "Salahana gibi dolaşmayın." "Sabahtan akşama kadar salahanalık etmiş." vb kullanımlar.
Selamun aleyküm Kayçıyan Eme :) biz Suvazluyuz (Sivas); Salahana lafını ben de çok kullanırım. “Avel avel dolaşma, hanım hanımcık otur oturduğun yerde, yada efendi gibi ol” demektir. Babaannem “sana bir yumuş deyim” diye bi iş isterdi benden. Bi de aşırı nazlanarak, ajitasyonla mık mık ederek, “yavrum bağa bakmiylar” falan diyerek konuşuyorlarsa, biz ona “ilenme de da” deriz. Ananemin kocası olan dedem hâlen “de bakh” diye kızar. Daha çok laf var biz de.. Eski Türkçeyi hâlâ Sivaslılar konuşuyor, diye bir efsane var. O sayulur mu? 🤗 Sevgiler selamlar 👋🏽
80 senli yillarin başı, 7 veya 8 yasindayken, sokakta oynamaktan eve geç geldiğimiz zaman, Rahmetli Nenem kızardı. Salhan beygir'i gibi nerede kaldın diye kızardı.
Aslında bizim Türkler çocuklara niye korkunç hikayeler anlatır ki diye düşünüyordum şimdiye kadar. Korku hayatlarında her yaşta karşılarına çıkabileceği için savaşlar baskınlar vs ona hazırlamak için mi acaba diye düşünüyorum şu anda. Bi cücan hikayesi vardı bizde küçükken dinleyince çok korkmuştum.
Bu hikaye Odysseia'daki odysseus vs cyclops hikayesine aşırı benziyor aradaki ilişki ne acaba? Acilen çakma tarih programlarında Homeros ve Dede Korkut aynı kişi mi konusu işlenmeli:D
Evet ben Üniversite sınavına çalışmayıp arkadaşlarla gezince benim annem de “anca salana gibi gez, sınava da ben gireceğim zaten” derdi. 😅 Tabii ben bunu hiçbir yerde yazılı görmedim, o yüzden doğru yazılışını bilmiyorum ama salahana değil salağana gibi telafuz ediyordu (bazen hala söylüyor gerçi : ) ama bu şiveden olabilir, çünkü kızınca şivesi geri dönüyor.
annmden, babamdan duydum anlattığına çok yakın bir hikaye. Cini atların yanında bulup yakasına iğne batırıyorlar, iğne çıkana kadar cin eve su taşıyor kuyudan ya da dereden emin değilim, küçük bir çocuk iğneyi çıkarana kadarda o eve kölelik yapıyor iğne çıktıktan sonrada cin beddua ediyor ne zaman misafiriniz gelse suyunuz olmasın diyor. Ve ne zaman evlerine misafir gelse dolu olan su bidonları boşalıyor taslarda bile su kalmıyormuş. Babamın sülalesinin başına gelmiş diyorlar ve babamın sülalesinin karadenizin tam karşısı - rusyadan göçtüğüne dair söylentilerde var. olayın geçtiği köy kösedağın yamaçları denebilecek bir yerde suşehrine bağlı bir köy. (hikaye ne kdr doğrudur bilmiyorum sadece ailemden dinledimiğ kdryla bu kadar)
Benim doğduğum köyde (niğde ili kemerhisar kasabası) romalılar (M.S 2.yy) dan kalma su kemerleri var, Babannem su kemerlerinin üzerinde su perisi kızlarının olduğunu,su havuzunda oynadıklarını anlatır...
Bu sefer bazi kısımlar hızlı geçilmiş. Mesela Kazan in Basat in ısrarı karsisinda "Basat ersin, yigitsin de Kazan' ca da değilsin" lafını nasil yorumlayacaginizi merak etmiştim.
Asla Kafkas türkü asıllıyız bizde de salahana çok sık kullanılıyor, ben daha çok salaklar vs gibi anlıyordum demek sürtenler vs gibi bir anlamı olabilirmiş
Anneannenin anlattığı olay Erzincan ilinde perikızı olarak değil al karısı olarak anlatılır. Sonrasında erkeklere düşman olduğu için erkek bebeklere musallat olur.