Ağız kanserleri Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, dünyada en sık görülen altıncı kanser tipidir. Genellikle 60 yaş üstü, sigara ve alkol kullanımı yüksek olan erkek bireylerde görülür. Öte yandan bu trend son dönemde ciddi değişiklik göstermektedir ve kırk yaş altı bireylerde hatta çocuk ve gençlerde bile görülebilmektedir.
Diş implantları son dönemlerde, eksik dişlerin telafisi konusunda en çok tercih edilen tedavi yöntemlerinden biri haline gelmiştir. Hatta bir çok durumda hasta için tek alternatif konumunda olabilmektedir. Fakat tabi ki diş implantları da bir çok abartılı reklamda tasvir edildiği gibi sorunsuz değildir, yaşanan implant sorunlarının başında implant çevresindeki kemik ve diş etinin iltihabını ifade eden implant çevresi iltihabı yani peri implantitis gelmektedir
İmplant çevresi iltihabının kızarık şiş ve kanamalı görüntüsü ağız kanseri görüntüsüne benzediği için bazı durumlarda, kanser lezyonunun fark edilememesine sebep olabilmektedir. kızarık şiş ve kanamalı görüntü ağız kanseri görüntüsüne benzediği için bazı durumlarda, kanser lezyonunun fark edilememesine sebep olabilmektedir. Bununla ilgili bilimsel literatürde az da olsa bazı vakalar bildirilmiştir.
Hatta bunun da ötesinde, daha önceden ağız kanseri geçirmiş bireylerde implant uygulaması sonrası kanserin nüksetmesi veya yeni bir bölgede tümör oluşumu görüldüğü gibi vaka raporları çok az da olsa literatürde yer almaktadır. Ağız kanseri oluşumunda çok uzun süreli etki eden kronik irritanlara maruz kalmak etkili bir sebeptir. Diş implantları etrafında oluşan inatçı kronik kemik iltihabının diş etinde kanser oluşumu riskini artırdığı ve bu iltihabın oluşturduğu asidik ortam nedeniyle oluşan korozyondan dolayı implant yüzeyinden ayrışan serbest parçacıkların ağız kanserini tetiklediğiyle ilgili çaplı araştırmalar olmasa da bazı vaka raporları bulunmaktadır.
2016 yılında British Dental Journalda yayımlanan bir makalede implant kanser ilişkisine dair 1996 ve 2015 yılları arasında yayınlanmış 23 çalışmada yaşları 42 ve 95 arasında değişen, diş implantı sonrası ağız kanseri yaşamış toplam 46 vaka incelenmiştir.
Bu 46 vakanın 41 tanesinde daha önceden
geçirilmiş kanser hikayesi mevcuttur ve nerdeyse tamamında sigara ve alkol tüketimi gibi risk faktörleri mevcuttur.
Gördüğünüz üzere eldeki veriler net konuşmak için fazlasıyla yetersizdir. Birincisi vaka sayısı çok azdır, ikincisi ise ağız kanseri yaşayan bu bireylerin implant nedeniyle bunu yaşadığına dair en ufak bir kanıt yoktur. Mesela şu an nezle olduktan sonra ayağı burkulmuş 46 birey bulsak ve bunu yayınlasak, insanların nezle oldukları için ayaklarını burktuklarını iddia etmemiz komik olur. Evet ortada gerçek bir bilgi vardır fakat bu iki olay arasında bir sebep sonuç ilişkisi olduğunu düşündürecek kanıt yoktur. İmplantlar onlarca yıldır milyonlarca insana başarıyla uygulanmış ve uygulanmaktadır. Şu an için eldeki veriler ışığında implant yaptırmanın tamamen güvenli olduğunu söyleyebiliriz. Eğer bir gün bilimsel çalışmalar implant uygulaması ve ağız kanseri arasında herhangi bir sinerjist etkileşim keşfederse, tabi ki hekim olarak bunları da açıkca paylaşırız fakat yıllardır böyle bir veri ortaya konmamıştır.
Sonuç olarak, implantlar güvenlidir diyorum fakat şahsi fikrim, geçmişinde ağız, baş, boyun veya göğüs bölgesinde kanser hikâyesi olan bireylerde biraz daha temkinli yaklaşılıp durumun iyi değerlendirilmesi yönündedir. Ve bu tip hastalarda implant yapıldıysa da implant çevresi kemik iltihabı yönünden çok sıkı bir şekilde rutin olarak incelenmeli ve inatçı implant çevresi lezyonlarda gerekirse biyopsi yapılmalıdır.
25 июн 2024
