DİNİ PROGRAMLAR ONCE SAİD #1 

SANA VE SENDEN ÖNCE İNDİRİLENE GERÇEKTEN İMAN ETTİKLERİNİ ZANNEDENLERİ GÖRMÜYOR MUSUN? BUNLAR TAĞUTA MUHAKEME OLMAYI İSTİYORLAR OYSA ONLAR ONU REDDETMEKLE EMROLUNMUŞTU. ŞEYTAN ONLARI UZAK BİR SAPKINLIKLA SAPTIRMAK İSTİYOR. ( NİSA SURESİ 60. AYET ) lütfen okuyun ; TEVHİDİN ŞARTLARI 1 ) Allah'tan başka tüm ilahları reddeder. 2 ) Tüm tağutları reddeder . 3 ) Endad'ı reddeder. 4 ) Erbab'ı reddeder. Peki bunlar nedir? Allah'tan başka tüm ilahları reddetmek; " la ilahe illallah " demektir. Kendisinden bir iyilik gelmesini beklediğin ve kötülüğün giderilmesini beklediğin kendisine dua ettiğin şeyi ilah edinmiş olursun. Tağut; Allah ve Resulü dışında kendisine itaat ve muhakeme edilen her kişi yahut topluluk tağuttur. Endad; Kişinin islamı bırakıp ta aile, ev, soy-sop veya mal gibi şeylere değer verip üstün görmesidir Erbab ; Kişinin hakka muhalefet etmesi ve karşı gelmesi ve kendisini itaati altına alan herkez ( buna kendine Şeyh diyen kişiler de dahildir.) ANAYASA Madde 6. - Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bakara suresi 107. Ayet .- bilmez misin ki göklerin ve yerin hakimiyeti / egemenliği Allah'a aittir. Madde 7.- Yasama hakkı türk milleti adına tbmm ye aittir ve devredilemez Kehf Suresi 26. Ayet. - O hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez. Hz.Muhammed ( s.a.v ). - parça parça edilsen , ateşlerde yakılsan bile hiçbirşeyi Allah'a şirk koşma. ( boyleydi galiba) Bakara Suresi 256. Ayet = Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim tağutu reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir Tağut ; Allah ve Resulü dışında kendisine itaat ve muhakeme edilen her kişi yahut topluluk tağuttur. Bazı siyasi çalışanlar ne diyor ? Hepsi diyir mu bilmem = anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma namusum ve şerefim üzerine and içerim. Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir (maide 44) Sana kendi sözlerimi yazmadım elini vicdanına koy söyle oy kullanmak günah değil mi ?

@@nokta4421 ne diyor bu

@@kanamesenpai8435 oy kullanmak günah diyorum tağutu reddet diyorum 😊

Kur’ân-ı Kerim’de: “Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise bahşettik. Takvâ elbisesi ise daha hayırlıdır.” (el-A’râf 7/26) “Allah sizi sıcaktan (ve soğuktan) koruyacak elbiseler yarattı…” (en-Nahl 16/81) buyrulmak sûretiyle söz konusu hakîkatlere temâs edilmiştir.

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Bende ilk duyduğumda böyle tepki vermiştim GLXKGXKGXGK

ASDFLQBXKWBDKCLOVEKQLAHWLXB

Yalnız adam dinden çıktı buna Gülen de dinden çıkar Allah korusun (uyarmak istedim)

@@meryem3795 3 şey dinden çıkartır,Bunlardan biri istihfaf'tır,Yani alay etmek,Adam Allahu teala'ya sahtekar diyor,Buna gülmek sıkıntılı bir iştir

@@TarihBois Haklısınız

Ölmüş? Babanız yaşıyor mu? Diye soruyo aslında

🤣🤣🤣 Nihat hocAa

@@kalkerlikayac1325 +1

dldlslslkswkskkwow

Yav ben o programın tümünü izledim adam rüya yorumluyor. Rüyada ölü diri mi gibisinden soruyor. Mesela gerçekte ölmüştür ama rüyasında canlı görmüştür babasını.

Ulan sevap tabi sünnet

@@drikarus5896 dinde erkek ikinci bir evlilik yapacak zaman karısından izin alması gerek. Gidip ben zina yapmayayım deyip iki şahit ne vacipden haberi var ne farzdan bak ben dini nikah kıydım. Arkasından gelsin yalanlar yok burdaydım yok şurdaydım. O doğan çocuklar ne olacak. Kadın öğrendi boşandı al sana yuva yıkıldı. Daha mı iyi oldu. O imam nikahlı evlenenler de adam akıllı birini bulmazlar ne yapayım bekar almıyor evli adama varayım çevre evlendiğimi duymasın. Dini nikahta ilan esastır kıydın mı nikahı duyuracaksın saman altından su yürütmekle olmaz.

@@drikarus5896 hadi ordan ulan

@@begi1523 ilan etmek var ama izin alma gibi bir durum yok yani zaten 2. Eşi alacak adam 1. Eşe utanmadan sormasın bir zahmet. Evet kocacığım lafı mı olur bunun diyen gavat bir kadında tanımıyorum.

@@Mhisbilir esden izin alinmaz sadece aynı şartlar altinda bakacak iki kadinada isterse dört kadinida alabilir haram değil

Beni bu cahillerin arasından al diyor bildiğin shksbdnd

@@berkedurmaz1289 kadın gerçekten bilmiyor olabilir güzelve açıklamak yerine bunu söylemesi saçmalık değil mi sence de

@@lightningfast4727 Kanka o kadarını da bilsin ama ya... 😂😂

@@dayakyiyenklcdaroglu6307 ya kanka olsun ya soru sorudur ben üzüldüm açıkçası öyle bir cevap verdiği için

@@lightningfast4727 haklısın Mustafa Karataş yok sevap işliyor derken izleyen milyonlarca insan arasında kesin bir kaçtane inanan çıkar, ondan ciddiyetle cevap vermek lazım.

iqless tayfanın hosuna gider prnosu cıkmıs adamın ahlak bekçiliği:DDddd sgit futbolunu izle loq iq

Evet ya ekdkekdk

Bundan Din falan öğrenilmez, ancak komedi diye izlenebilir. Millet kendi dilinde Kuran okusa keşke.

İnandığı ve anlattığı hadislere bak; kendi içinde çelişenler var, Kuran'la çelişenler var, akılla çelişenler var. Şimdi bu sözleri gerçekten Peygamber mi söylemiştir?

Cübbeli Ahmet'in kendisi de inandığı şeyler gibi; kendiyle çelişiyor, Kuran'la çelişiyor, akılla çelişiyor.

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

@Exercitus Art KADNSKDNSKDKÜNDKSBDKÜNRKSNFKSBDKENDKDN

@Exercitus Art Sen yandın diyo

Gerçekmi lan o çocuk harbiden söyledimi öyle birşey 😂

Ahahshsgshsh

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

@@muhammetaydn1976 ne diyon aq

@@emresoyyigitteşekkür ederim ve yorumların birazını kopyaladım bir normal bu konuda bilgi içeren bir siteden.sitenin izni ve bilgisi var bu paylaşımimdan.

@@muhammetaydn1976 Ne alka aq

@@muhammetaydn1976 ya kafan iyi mi aq

Çok iyiydi bu ya zudkdjdkrfjk

Kdndndmmdmfmf

😅

Allah vefat edenlere uzun ömürler versin

Nası bi cevap bekliyodu acaba evet mezardan her gün çıkıp ne ölmesi kardeşim içim geçmiş diyo

14858 SORU: Pantolonla bir yerde otururken dizlerimin üstü belli oluyor. Burası avret mahalli… Belli olması günah mıdır? Tarih: 02 Şubat 2012 CEVAP: Kur’an-ı Kerim’de gerek erkeğe gerekse kadına bakışlarını kontrol etme ve avret yerlerini kapalı tutma emri verilmiştir. Allah Teâlâ, Müslüman erkeklerle ilgili şöyle buyurur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve ferclerini korusunlar….” (Nûr, 24/30) Ferc, erkeğin ve kadının ön ve arkasıyla onları çevreleyen yere denir ki bu, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Bu bölgeyi kişinin eşi dışında kimse göremez. Pantolon giydiğiniz takdirde avret mahallinizi kapatmış olmaktasınız. Otururken, yürürken veya herhangi bir iş yaparken dizlerin üstünün belli olması tabiîdir. Elbisenizin ten rengini göstermemesi ve çok dar olmaması yeterlidir.

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

@@muhammetaydn1976 ne

@@muhammetaydn1976 Ee yani ne alaka

@@mustafaenesulukaya millet gorsun diye yazmis knka

Okufur olmuyomu

@@senaylmaz9705 Hitap ettiği kitle 9 - 11 yaş kitlesi

@@sude1008 tmm

@@sude1008 Meryem can herkez izleyebilir sanane

@@jichuoflost7082 tm aB kizma

@@birinsan6468 ama gülesim geliyor neyse iyisi sileyim

@@birinsan6468 bilmeden olan şeydemi sayılıyor abi

@@birinsan6468 silmiş işte pişman olmuş yani daha ne yapabilir

@@birinsan6468 neden herkese ahlak bekçiliği yapıyorsun burda Allahın kitabıyla dalga gecmemiski dinimiz böyle insanların eline kalmış ne yazıkki

@piraye diyin adam haklı yalnız

14858 SORU: Pantolonla bir yerde otururken dizlerimin üstü belli oluyor. Burası avret mahalli… Belli olması günah mıdır? Tarih: 02 Şubat 2012 CEVAP: Kur’an-ı Kerim’de gerek erkeğe gerekse kadına bakışlarını kontrol etme ve avret yerlerini kapalı tutma emri verilmiştir. Allah Teâlâ, Müslüman erkeklerle ilgili şöyle buyurur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve ferclerini korusunlar….” (Nûr, 24/30) Ferc, erkeğin ve kadının ön ve arkasıyla onları çevreleyen yere denir ki bu, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Bu bölgeyi kişinin eşi dışında kimse göremez. Pantolon giydiğiniz takdirde avret mahallinizi kapatmış olmaktasınız. Otururken, yürürken veya herhangi bir iş yaparken dizlerin üstünün belli olması tabiîdir. Elbisenizin ten rengini göstermemesi ve çok dar olmaması yeterlidir.

14858 SORU: Pantolonla bir yerde otururken dizlerimin üstü belli oluyor. Burası avret mahalli… Belli olması günah mıdır? Tarih: 02 Şubat 2012 CEVAP: Kur’an-ı Kerim’de gerek erkeğe gerekse kadına bakışlarını kontrol etme ve avret yerlerini kapalı tutma emri verilmiştir. Allah Teâlâ, Müslüman erkeklerle ilgili şöyle buyurur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve ferclerini korusunlar….” (Nûr, 24/30) Ferc, erkeğin ve kadının ön ve arkasıyla onları çevreleyen yere denir ki bu, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Bu bölgeyi kişinin eşi dışında kimse göremez. Pantolon giydiğiniz takdirde avret mahallinizi kapatmış olmaktasınız. Otururken, yürürken veya herhangi bir iş yaparken dizlerin üstünün belli olması tabiîdir. Elbisenizin ten rengini göstermemesi ve çok dar olmaması yeterlidir.

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

ama islmada 4 kişi alabiliyor erkekler bence sorun olmamalı

@@nidos6751 💀💀💀

@@nidos6751 💀💀💀 güzel kafaymış

islamda 4 eş sınırdır fakat Allah resulu her zaman 1 eş tavsiye etmiştir 1 eş tavsiye etmesinin sebebi bunu anca kaldırabileceğimizdir çünkü 1 eşin hakkını zor verirsiniz manasında ,4 eş mevzusu da malum savaş olduğu zaman yani anormal durumlarda en fazla 4 eş alabilirsin demektir örneğin savaş durumunda erkekler öldüğünden dolayı eşler dul kalıyor açlıktan ölmesin kadınlar diye sadece amacı onlara bakmak için 4 eş almaya kadar sınır koyuyor islam, öyle boş beleş yorum yapmadan araştır önce sonra vebalini taşıyamazsın@@nidos6751

​​​​@@nidos6751 Kardeşim Allah aşkına öğren de gel, cahil cahil konuşmayın, bezdirdiniz cidden. İslam'a göre evli bir adam, ikinci bir kadınla evlenmek için ilk eşinin RIZASINI ALMAK ZORUNDADIR. Olağan şartlarda bunu kabul edecek kaç kadın vardır sence? Kabul etmezse alamaz. Hatta Kur'an, eğer bir kadınla bile yapamayacaksanız cariye edinin der. Şimdi sen "aMa CaRİyE..." diye itiraz etmeden ben açıklayayım, cariye kadın köle demektir. Kölelik de yirminci yüzyılda kaldırılana kadar tüm dünyada geçerli bir müesseseydi. Bu beynelminel bir şey, bilhassa İslam'la alakalı değil. Köle hukukunda köle insan statüsünde değil mal statüsünde kabul edilir ve dolayısıyla efendinin üzerinde istediğini yapma hakkı vardır. Kadın için de erkek için de geçerli bu. Öldürse bile HUKUKİ OLARAK bir sorun yok - insani kısmı karıştırmıyorum. Yani lütfen öğrenin de gelin, bir yerden bir önünü arkasını bilmediğiniz bir cümle duymuşsunuz, her yerde aynı şeyi söyleyip duruyorsunuz. Azıcık inkişaf, rica ediyorum!

@Metin Can Kaya 😂😂😂😂😂

Knk böyle şeylerin mizahı olmaz be

@Metin Can Kaya haşa

@Metin 👍👍👍

😂😂😂

Teyzem aile grubuna atiyordu surekli asla bıkmadan ya

Tövbe tövbe agdhdgajsfgd

MaNiAc mAniAC iŞleR✨

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Halam öpmek için yaklaşıyodur:

14858 SORU: Pantolonla bir yerde otururken dizlerimin üstü belli oluyor. Burası avret mahalli… Belli olması günah mıdır? Tarih: 02 Şubat 2012 CEVAP: Kur’an-ı Kerim’de gerek erkeğe gerekse kadına bakışlarını kontrol etme ve avret yerlerini kapalı tutma emri verilmiştir. Allah Teâlâ, Müslüman erkeklerle ilgili şöyle buyurur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve ferclerini korusunlar….” (Nûr, 24/30) Ferc, erkeğin ve kadının ön ve arkasıyla onları çevreleyen yere denir ki bu, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Bu bölgeyi kişinin eşi dışında kimse göremez. Pantolon giydiğiniz takdirde avret mahallinizi kapatmış olmaktasınız. Otururken, yürürken veya herhangi bir iş yaparken dizlerin üstünün belli olması tabiîdir. Elbisenizin ten rengini göstermemesi ve çok dar olmaması yeterlidir.

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

@@muhammetaydn1976 yeter la

Shgshdndbd aynen

adam iyi sabrediyor

@@soyaa_min9375 aynen

Komik değil..

@@birpapatyabirpapatya4140 Sen gülme o zaman goril

@@berhava1 gülmedim zaten budala şey ayrıca seninde gülmemeni tavsiye ederim zira sende biraz daha gülmeye devam edersen çarpılırsın maazallah..

@@birpapatyabirpapatya4140 Ya hıyar gülmüyosan gülme bize ne bi de çarpılıcaksın diyo sen allah mısın sana ne

Komik degıl, İslam ile dalga gecmek, fatih altaylı kafır ının aklı sıra dini tiye alması, cehennemde de onu alcaklar, orda gecer dalgasını

14858 SORU: Pantolonla bir yerde otururken dizlerimin üstü belli oluyor. Burası avret mahalli… Belli olması günah mıdır? Tarih: 02 Şubat 2012 CEVAP: Kur’an-ı Kerim’de gerek erkeğe gerekse kadına bakışlarını kontrol etme ve avret yerlerini kapalı tutma emri verilmiştir. Allah Teâlâ, Müslüman erkeklerle ilgili şöyle buyurur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve ferclerini korusunlar….” (Nûr, 24/30) Ferc, erkeğin ve kadının ön ve arkasıyla onları çevreleyen yere denir ki bu, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Bu bölgeyi kişinin eşi dışında kimse göremez. Pantolon giydiğiniz takdirde avret mahallinizi kapatmış olmaktasınız. Otururken, yürürken veya herhangi bir iş yaparken dizlerin üstünün belli olması tabiîdir. Elbisenizin ten rengini göstermemesi ve çok dar olmaması yeterlidir.

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

AHŞJDKEJDIŞKEKSŞKSKE

🤣🤣🤣😂

Orda duraksamadi gerekirdi ya da mi takısı getirmeliydi konuşma hatasi aslında. Orada: Ölmüş? Babanız yaşıyor mu ? Ya da : Ölmüş mü? Babanız yaşıyor mu demeye çalışmis Nihat bey.

@@yusufemirozturk7630 Anladim ama komik olmus

Bi saniye durdum, sorgulayamadığımı farkedince kahkalarla gülmeye başladıö.

yo

kuran muran boş işler

@@ardabespinar1963 sg okuma o zaman

@@fguimetgvchbdnct aynen öyle

@@ardabespinar1963 diğer dünyada da aynısını söylersin artık

Bu aralar herkes neden bu sözü yazıyor?

14858 SORU: Pantolonla bir yerde otururken dizlerimin üstü belli oluyor. Burası avret mahalli… Belli olması günah mıdır? Tarih: 02 Şubat 2012 CEVAP: Kur’an-ı Kerim’de gerek erkeğe gerekse kadına bakışlarını kontrol etme ve avret yerlerini kapalı tutma emri verilmiştir. Allah Teâlâ, Müslüman erkeklerle ilgili şöyle buyurur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve ferclerini korusunlar….” (Nûr, 24/30) Ferc, erkeğin ve kadının ön ve arkasıyla onları çevreleyen yere denir ki bu, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Bu bölgeyi kişinin eşi dışında kimse göremez. Pantolon giydiğiniz takdirde avret mahallinizi kapatmış olmaktasınız. Otururken, yürürken veya herhangi bir iş yaparken dizlerin üstünün belli olması tabiîdir. Elbisenizin ten rengini göstermemesi ve çok dar olmaması yeterlidir.

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Sen sor diye - i.b.b.k.a.t.k

@@inekbokunabasankeciamatift441 ismin çok iyi

Çünkü din konusunda şaka yapınca duyar kasıyorlar veya linç yiyoz knk

Gidip görenden rivayet edilmektedir hanımefendi

@@muharrem_erdogan aynen bende gittim gidip geliyordu aynı yemin ediyom aynı

14858 SORU: Pantolonla bir yerde otururken dizlerimin üstü belli oluyor. Burası avret mahalli… Belli olması günah mıdır? Tarih: 02 Şubat 2012 CEVAP: Kur’an-ı Kerim’de gerek erkeğe gerekse kadına bakışlarını kontrol etme ve avret yerlerini kapalı tutma emri verilmiştir. Allah Teâlâ, Müslüman erkeklerle ilgili şöyle buyurur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve ferclerini korusunlar….” (Nûr, 24/30) Ferc, erkeğin ve kadının ön ve arkasıyla onları çevreleyen yere denir ki bu, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Bu bölgeyi kişinin eşi dışında kimse göremez. Pantolon giydiğiniz takdirde avret mahallinizi kapatmış olmaktasınız. Otururken, yürürken veya herhangi bir iş yaparken dizlerin üstünün belli olması tabiîdir. Elbisenizin ten rengini göstermemesi ve çok dar olmaması yeterlidir..

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Vay salak ne neresi sahtekarlık

@@guzelnsan1328 Baya sahtekarlık

@@guzelnsan1328 bildiğin sahtekarlık,puştluk,yalancılık ve yalakalığa giriyo :D

Sana hakaret ettiysem özür dilerim

haydaa dkchsmcnls

Ama kafamız nasıl güzel

Siwehkazo

@@always6040 Asdfadafafadadfs

@@always6040 Bende bir ara bir kabus gördüm mk rüyadayım falan rüyadayken gözlerimi bir açtım babam yatağın karşısında elinde bir balta gözlerinin yerinde siyahlıklar ve o siyahlıklar yere akıyo kafası var ay gibi parlıyo bir tebessüm etti sonra üzerime fırladı salonda yattım mk boynum ağrıdı mk

İzlediğiniz için ben teşekkür ederim.

Gecilir

siktir git izleme o zaman yapram

14858 SORU: Pantolonla bir yerde otururken dizlerimin üstü belli oluyor. Burası avret mahalli… Belli olması günah mıdır? Tarih: 02 Şubat 2012 CEVAP: Kur’an-ı Kerim’de gerek erkeğe gerekse kadına bakışlarını kontrol etme ve avret yerlerini kapalı tutma emri verilmiştir. Allah Teâlâ, Müslüman erkeklerle ilgili şöyle buyurur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve ferclerini korusunlar….” (Nûr, 24/30) Ferc, erkeğin ve kadının ön ve arkasıyla onları çevreleyen yere denir ki bu, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Bu bölgeyi kişinin eşi dışında kimse göremez. Pantolon giydiğiniz takdirde avret mahallinizi kapatmış olmaktasınız. Otururken, yürürken veya herhangi bir iş yaparken dizlerin üstünün belli olması tabiîdir. Elbisenizin ten rengini göstermemesi ve çok dar olmaması yeterlidir...

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Ne alaka

@@kubratas281 nasıl ne alaka?

Karı mı

Adamın görevi o, müslüman kadınların makyaj yapmaması gerektiğini anlatıyor.

@@Amfpasha ah gerizekalı, Türkiye’nin taciz ve tec…. Listesine bir bak derim. İlk sırada;şeyhler,din adamları vs. Var. Sende galiba görevi olduğunu kabul ediyorsun? Tabi bu dininizde doğru bir şey o ayrı mesele de…

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52).

Yorum telefonumun bildirimine düştü okudum güldüm ,mutlu oldum sonra çok haklı olduğunu fark ettim ben bunu insanlar mutlu olsun diye yaptım ama izleyenleri yorumlarda küfür ederken görüyorum 🥲

@@DionyZeus emeğine sağlık güzel eğlenceli video o eleştiren insanlar hiç keyif alamayacaklar hayattan

bilmiyor muydun ?

@@kenanbolat9937 biliyordum ama bir daha fark ettim

Boş yorum

Gidin karı ne demek araştırın o zaman toplumun büyük kısmı değersiz kılıyor

salın insanları ya yok karı dedi yok kız dedi yok bayan dedi yok kadın dedi. allah allah

Yaşıyor ama zombi olarak

Kadının eski ismi karı diye biliyorum bu kaba birşey değil yani

14858 SORU: Pantolonla bir yerde otururken dizlerimin üstü belli oluyor. Burası avret mahalli… Belli olması günah mıdır? Tarih: 02 Şubat 2012 CEVAP: Kur’an-ı Kerim’de gerek erkeğe gerekse kadına bakışlarını kontrol etme ve avret yerlerini kapalı tutma emri verilmiştir. Allah Teâlâ, Müslüman erkeklerle ilgili şöyle buyurur: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve ferclerini korusunlar….” (Nûr, 24/30) Ferc, erkeğin ve kadının ön ve arkasıyla onları çevreleyen yere denir ki bu, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Bu bölgeyi kişinin eşi dışında kimse göremez. Pantolon giydiğiniz takdirde avret mahallinizi kapatmış olmaktasınız. Otururken, yürürken veya herhangi bir iş yaparken dizlerin üstünün belli olması tabiîdir. Elbisenizin ten rengini göstermemesi ve çok dar olmaması yeterlidir...

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Yanlış birşey yapmadın.gülebilirsin.günah değildir.

ederim üzülme

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)🇹🇷

@@muhammetaydn1976 ok

Çevre ve iklim şartlarına karşı korunma duygusu, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da mevcuttur. Aradaki bâriz fark, insanın aklını şuurlu bir şekilde kullanarak toplum içinde namus, şeref ve haysiyetini muhâfaza kabiliyetine sâhip olmasıdır. Bu ise hayâ duygusunun bir gereği olarak avret sayılan yerlerin örtülmesiyle mümkündür. Âyet-i kerîmede zikredilen “takvâ elbisesi” ifâdesiyle bu husûsa dikkat çekilmekle birlikte takvâ hâlini elde etmenin, insanı mânevî âfetlerden muhâfaza edeceği bildirilmiştir. Hâce Muhammed Lütfi şöyle der: Zînet oldur hil’at-i mânevî geysün rûh-i pâk Âsitân-ı ârifânda zer-şirâz etsün seni “Zînet olan elbise, aslında pâk olan rûhun giydiği mânevî kaftandır. Bu elbiseyi giy ki seni âriflerin eşiğini süsleyen altın gibi kıymetli yapsın.” Allâh’ın koyduğu bu gâyeye uymayan ve insanı takvâdan uzaklaştıracak şekilde giyilen elbiseler, İslâmî bir kıyafet olarak nitelendirilemez. Nitekim Resûlullah, Hz. Ayşe’nin kardeşi Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve: “- Ey Esmâ! Bülûğa erdikten sonra, kadınların -yüzü ve eline işâret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31) Yine Peygamberimiz aynı mevzûya temasla şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden henüz görmediğim (ve daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hatta onun çok uzak mesâfelerden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)

@@muhammetaydn1976 napim

Teşekkürler

İslam ın neşesi çok öncelerden Kerbela da bedirde Uhud da hendek de kaçmıştı,mahşer gününde hepimiz Neşe den üç buçuk atarız

Tamam kanka valla en müslüman sensin

@@barsmutlu2842 içinden gelmiş yazmış seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum

@@agustinbarquero8898 ayh ne alaka adamın içinden gelmiş belki

lan 44 saniyeye baksana😁😁😁😁

Yok sevap işliyorsun

(Gülerek günah işleyen, ağlayarak Cehenneme gider.) [Ebu Nuaym]