Тёмный

Eminönü'n de en sevdiğim yerler. Kürkçü Han bir günde gezilip bitirilecek bir yer değil. 

ışıl Dirican
Подписаться 152
Просмотров 60
50% 1

Tarihi Yarımada olarak bilinen kısmında yer alır. Kuzeyden Haliç, güneyden Marmara Denizi, doğudan İstanbul Boğazı ile çevrilidir. 7 Mart 2008 tarihine kadar ilçe belediyesi olan Eminönü bu tarihte kabul edilen kanunla Fatih ilçesine bağlanmıştır.
Bütünüyle İstanbul kentinin tarihi çekirdeği olan sur içinde yer alır ve merkezi alanın en canlı bölgelerinden birini oluşturur. Osmanlı döneminde Deniz Gümrüğü ve Gümrük Eminliğinin burada bulunması sebebiyle Eminönü adını almış, Fatih ilçesiyle birlikte cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul'un merkezi ilçesi olmuştur.
Toplam 33 mahalleden oluşmaktadır.
İstanbul’un Haliç girişinde, kentin kurulduğundan bugüne var olan limanın, Sirkeci’yle birlikte önemli bir bölümünü Eminönü semti oluşturmaktadır. Kent yaşamının önemli bir odağı olduğu kadar, dünyanın en önemli limanlarından birinin merkezi olan bu semt, Unkapanı yolu üzerinde yer alan İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin Eminönü Kampüsü'nden başlayıp İstanbul Ticaret Odası’nın binası ile devam eden ve Sirkeci'ye kadar uzanan kıyı şeridi ve onun hemen arkasındaki çarşı bölgesini kapsamaktadır.
Semtin Bizans döneminde “Neorin Kapısı” (Başçe Kapısı) ile “Porta Drungari” (Odun Kapısı) arasındaki kıyı ve liman bölgesi olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır. Byzantion’un ilk kurulduğu yerin bugünkü Topkapı Sarayı çevresi ile Sarayburnu ve Sirkeci bölgesi olduğu sanılmaktadır. Sarayburnu’nun batısından başlayarak Sirkeci-Eminönü sahilinin tümüyle liman olduğu, Sirkeci Garı’nın bulunduğu kesimin sonradan dolduğu bilinmektedir. Bizans devrinde bugünkü Sirkeci ve Cağaloğlu’nun kuzey kesimlerine “Eugeniu” denilmekteydi. Bölge günümüzde Topkapı Sarayı’nı çevreleyen surların bulunduğu yerde olması gereken Byzantion surlarının hemen dışında; Serptimus Serveus surunun içinde kalıyordu.
Bizans İmparatorluğu Dönemi'nde, Neorion Limanı zamanla dolmuş,697’de imparator Leontios tarafından temizletilmiş, bu sırada çıkarılan cüruftan kaynaklandığı ileri sürülen bir veba salgını kenti kasıp kavurmuştu. 10. yüzyıldan sonra Cenevizliler ve Pisalılar başta olmak üzere Latin kolonileri, Eminönü-Sirkeci civarında imtiyazlı bölgeler elde edip buralara yerleşmişler ve limanda kendi ticaret iskelelerini kurmuşlardır.
Eminönü ile Sirkeci arasında, Yeni Camii’nin hemen arkasında bulunan Bahçekapı semti, adını İstanbul’un deniz surlarının Haliç ağzına açılan kapılarından biri olan “Bahçe Kapısı”ndan almaktadır. Bizans döneminde bu kapıya “Porta Neorion” denildiği belirtilmektedir. Bu kapının çevresindeki nüfusun çoğunluğunu o dönemde Museviler oluşturduğundan, kapıya “Porta Hebraica” ya da “Porta Judeca” denilmiş, Türkler tarafından ise Çıfıt Kapısı (Şuhut Kapısı) olarak adlandırılmıştır. Bizans Dönemi'nde bu kapının yakınında bir kule olduğu, Haliç’in ağzına gerili zincirin bir ucunun kuleye, diğer ucunun da Galata Kulesi’ne bağlı bulunduğu rivayet edilmektedir. Kapının yerinin bugünkü Yeni Cami arkasında Arpacılar Caddesi üzerinde olduğu sanılmaktadır.
Bizans Dönemi'nde olduğu gibi, Osmanlı Dönemi'nde de kentin ithal ettiği malların boşaltılıp, saklandığı, binlerce denizci ve tüccar ile onlara hizmet verenlerin işlerini gördüğü yoğun bir iş merkezi olmaya devam eden Eminönü, aynı zamanda İstanbul'un büyük bir liman semti idi. Dolayısıyla bu bölgede çok sayıda yer alan dini anıtların yanında, hanlar ve çarşılar da yoğun bir alanı kaplamaktaydı.
Özellikle meydanı, pek çok yabancı seyyahın gravürlerine konu olan Eminönü'nün deniz tarafından bakıldığında farkedilen eski hali, limanın sıkışık, insan ve etkinlik dolu atmosferi, deniz üzerinde sandallar, ilginç profilleriyle büyük kayıklar, Yeni Camii'nin silüeti, deniz kenarına sıkışmış ahşap dükkânlardan oluşan mimari karakteri oldukça değişikliğe uğramıştır. Bu değişimde İstanbul'u birbirine bağlayan özellikle Galata Köprüsü'nün rolü büyüktür. Böylece eskiden kıyıda oluşan kent mekanı, Galata'ya doğru uzanan bir şekillenmeye yönelmiştir.
Buharlı gemilerin yapılmaya başlanması, Şirket-i Hayriye, Sultan Abdulaziz Dönemi'nde demiryolunun Sirkeci'ye gelişi, tünelin yapılması, atlı ve daha sonra da elektrikli tramvaylar, 19. yüzyıl sonunda Galata ve Sirkeci'de yapılan yeni rıhtımlar ve depolar, Eminönü'nün ve meydanının görüntüsünü tümüyle değiştirmiştir
Eminönü ilçesi'nin önemli semtlerinden biri olan Sirkeci, Osmanlı Dönemi'nde Topkapı Sarayı'na yakın oluşu, sonra da Babıali'nin, yani hükümet konağı merkezinin iskelesi olması sebebiyle önemini korumuştur. Bu yöre hem ulaşım, hem de ticaret açısından Babıali'nin denize doğru uzantısı durumundaydı. Demiryolları ve Sirkeci Garı'nın yapılması buranın daha da önem kazanmasına yol açtı. Gar, semte canlılık ve farklı bir işlev kazandırdı.
Bu dönemde Bahçekapı'nın, sadrazamlığa terfi edenlerin saraya götürülmek üzere geçirildikleri kapı olduğu bilinmektedir. Kente getirilen zahire ve her türlü ticari metanın da bu kapıdan geçirildiği kaynaklarda belirtilmektedir. Akşamları şehir kapıları kapandıktan sonra geç kalanların şehre girdikleri kapı da burası idi.

Опубликовано:

 

10 окт 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии    
Далее
kürkçü han ı geziyoruz🥰
11:52
Просмотров 4,3 тыс.
Kürkçü Hana Nasıl Gidilir
10:46
Просмотров 10 тыс.
Teheccüd Namazı Kılmanın Önemi | Fatih Çıtlak
12:18
I TRIED TO BE A TOURIST FOR A DAY 😅
10:52
Просмотров 2,3 млн
Eminönü kürkçü han alışverişim
2:49
Istanbul - Turkey Aerial Drone ( 6K Video )
3:49
Просмотров 1,7 млн
THE LİVELİEST PART OF İSTANBUL, TAKSIM AND BEYOĞLU
29:37