Erdal Erzincan - Gönül Defteri I A Take Away Show 

Gürkan KOÇ ağzına sağlık

2binli galiba çok da şe etme

Yok hayır, yukarıdaki giriyi girmeden hemen önce doğdum(!) Ülkemize özgü bir acayiplik olan şu içinizdeki çekememezlik, hasetlik gibi huyları yine konuşturmuşsunuz. Böylesi kaliteli bir youtube müzik kanalının ilk kez Türkçe dilinde bir paylaşım yapmış olması ve bu paylaşımın usta bir ozan lehine olması beni heyecanlandırdı o yüzdendir o coşkum. Türkiye'nin Cannes film fest'de ödül alması gibi bu şekilde bir bağlantı kurabilirsiniz.

Adam kürt alevisi türklükle alakasi yok

mevlam bir çok dert vermiş

Gönül defterini açtım okuram

Sunnileşmek nedir ya yani temeli islam olan iki kültürün ortak değerleri olamaz mı Bizim Allah inancımız sizin Allah inancınız diye bir mezhepçilik kime ne kazandırırki bölmekten başka .Gerçi böyle bir gelenek var demiş Erdal erzincan bencede özünde böyle birşey yok sadece zamanla gelenek haline getirilmiş eğer terkediliyorsada bu tarz hurafeler demekki öze dönüş var

İşinize gelmeyince işinize bakın olur zaten hep ,orda "bence" mi yazıyor yoksa Erdal Erzincanın bunun bir gelenek olduğu söylemine katıldığımı ifade etmek anlamına gelen " bencede" mi bi tekrar okuyun sırf muhalefet etmek için cevap vermeyin benim Aleviliğimi mürşidimi sormanız da ayrı bir kabalık Alevilik mezhep değil bir yol ama sizin gibiler bu söylemlerle(islamın dayattığı Tanrı inancı veya deyişler ayet gibi) ayrı bir mezhepmiş gibi davrandığı için mezhepçilik yapmanın kime ne yararı dokunur demek bu anlamda doğru bir teşhis .

dogan ay tartışmanın ucu vahdet-i vücud felsefesine dayanacak ondan dolayı direk konuya giriyorum.Birincisi alevi degilim.Fakat bu konulara karşı merakı çok yüksek ( özellikle bektaşi geleneğinin derinliklerine duyduğum ilgi açısından) biri olarak -sizin de dediğiniz gibi- aleviliği sadece dışarıdan gördüklerimle yorumlayabilirim. Şimdi düşüncelerimi sadece alevilik inancı üzerinden değil tasavvufun büyük kısmını oluşturan vahdet-i vucud felsefesinden anlatmaya çalışacağım. Tanrı sonsuzdur. Yarattığı evren ya da evrenleri birer küme olarak ele alırsak geçmişte olan ve gelecekte olacak madde, nesne her türlü "şey " i kendinde barındırır. Çünkü sonsuzluk en kapsayıcı kümedir. ( matematikteki evrensel kume) Bu yüzden yarıtılmış nesnelerin hepsi Tanrıdan gelmiştir. İslam'da da belirtildiği üzere yarıtilmışların en yücesi insan da Tanrıdan gelir. Gelelim En-el Hak a . Burada mantıksal olarak şöyle bir belirsizlik var. Tanrının yaratabileceği sonsuz elemanın (sonsuzun içinde sonsuz da ayrı bir belirsizlik ama girmiyorum.) özünde Tanrı mı vardır, Tanrının birer yansıması, parçası mı vardır ? Burada" sonsuzluğun herhangi bir parçası sonsuz mudur? "sorusu önem kazanıyor. Bir başka ifadeyle sonsuzluk sonsuz tane sonsuz olmayan parçadan mı meydana gelir , yoksa sonsuz tane sonsuz parçadan mı? Eğer 2. durum ise Kuranda da birçok kere bahsedilen şirk eylemi mantıken imkansız çunkü sonsuz= sonsuz .O zaman geriye kalan secenek yani evrendeki her nesnenin Tanrının yalnızca birer parçasına ait olduğudur. Birçok tasavvuf kitabında okuduğum bir cumleyi kullandınız " bu yola girmeyen bu yolu anlayamaz." Burada kullanılan yol genel geçer evren kuralları (mantık ) dışında düşunebilmektir. Peki bu evrene ait biri nasıl bu evren dısında düşünebilir?

Sana göre Kur'anda bir çok kere bahsedilen şirk kavramı geçersizdir(!). Bu dediğinin ne anlama geldiğini biliyor musun? Alevilik yoldur doğrudur. İslam dışı bir adrese götürüyorsa sizi o yol nasıl hâk yol olur?

Ben de biliyorum derin bir ideoloji olduğunu burada anlatılamayacağını En-el Hak diyen kâfirdir demiyorum. İmam-ı Rabbani’nin (rahmetullahi aleyh) Hallac-ı Mansur hakkındaki beyanına bakın oradaki izahtan sonra anlaşılıyor lafzın küfr gibi görünüp küfr olmadığı. Yalnız ayetleri hadisleri tevilin bir hududu vardır. Tanrı doğanın kendisidir derseniz bu İslam ile çelişir. Bu akide küfr kokmaktadır. Bediüzzaman Said Nursi (rahmetullahi aleyh): “Güneş’in ışınları güneştendir lakin güneş değildir.” Hakk’ın halk ettikleri de elbet Haktandır lakin hak değildir. Ama bu onlarda Hakk’ı göremeyiz demek değildir. Sizler Hakk’ı görmüşseniz ne mutlu size!

Neyi yapmasın ?