Fetih ve İşgal
Hz. Ömer 637’de, Kudüs fethi akabinde, “Kutsal Mezar”a girdiğinde namaz vakti gelmiş ve başrahip namazını burada kılmasını istemişti. Ancak Hz. Ömer bu teklifi kibarca reddetmiş, burada namaz kılarsa ileride bazı Müslümanların burayı sahiplenebileceği, hatta “Kutsal Mezar”ı yıkarak burada cami yapabileceği endişesiyle namazını orada değil de karşısında kılmıştır. Namaz kıldığı bu yere daha sonra Hz. Ömer adına bir Cami inşa edilmiştir.
Buna karşılık Haçlılar Kudüs’ü işgal ettikleri zaman, insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşet sergilemişlerdir. Şehirdeki bütün Müslümanlar öldürülmüş, Kubbetüssahra yağmalanmış, Mescid-i Aksa’ya sığınanların tamamı kılıçtan geçirilmiştir. 70 bin Müslüman öldürülmüş, Müslüman kadınlar sığındıkları Hz. Ömer Camii’nde çocuklarıyla birlikte katledilmişlerdir.
Bugün de işgal felsefesinin zalim ve gaddar saldırılarıyla Gazze’de binlerce kardeşimiz şehid olmakta, hiçbir kanun ve kural tanımaksızın sözüm ona medeni dünyanın gözü önünde katliam yapılmaktadır. Buna mukabil sırf topraklarını müdafaa etmek için gayret eden Gazzeli Müslüman kardeşlerimiz ise savaş ahlakına uygun hareket edip sivilleri ve masumları asla hedef almamaktadır. Çünkü İslam medeniyetinde her şeyin olduğu gibi savaşın da bir ahlakı bir hukuku vardır.
İslam ve Batı medeniyeti bu noktada ayrışmakta, bu da fetih ve işgal kavramlarıyla kendini göstermektedir.
Fetih; Allah’ın kelamını yüceltmek ve yaymak için girilen her bölgede İslam’ı tebliğ faaliyetlerini yürütürken, orada yaşayan sivillere ve masumlara zarar vermemek, fetihten sonra adil bir şekilde kontrolü sağlamaktır.
Fetihte asıl olan toprakların ele geçirilmesi değil, insanların İslamiyet’i kabul etmesi ve adaletin sağlanmasıdır. Bu, tarih boyunca böyle olmuştur.
İşgalde ise; yeraltı ve yerüstü zenginliklerine veya stratejik konumuna göz dikilerek hedefe konulan bölge, insan ve medeni değerlere bakılmaksızın yerle bir edilir, harabeye çevrilir. İşgalden asıl maksat sömürüdür.
Fetih, imardır. İşgal ise harap edip bozmaktır.
Fetih bütün insanlık için adaleti temindir. Fethin sembolü, mazlumu zalimin elinden kurtarmak ve fethettiği bölgede adaleti tesis etmektir. İşgal ise zulüm ve adaletsizlik getirir.
Fetih umut ve kalkınmadır. İşgal ise ümitsizlik ve sömürgedir.
Fetihte yaşatma esastır. İşgalde ise, yaşamak için öldür, ele geçirmek için harap et çarpıklığı temeldir.
Fetihte amaç, gönüllerin ve yüreklerin fethidir. İşgalde ise olanı tahrip edip zorbalıkla dikte etmek vardır.
Fetihte can, mal, din, dil ve namus gibi değerler korumaya alınırken, işgalde ise can, mal ve namuslar ayaklar altına alınmaktadır.
Fetihte ağaçların, hayvanların, tarlaların bile hukuku korunurken yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve hastalara zarar vermek asla mümkün değildir. İşgalde ise canlı cansız, çocuk, kadın, yaşlı ve hasta demeden herkesi öldürmek önceliklidir.
İşgal zihniyeti, toplum hayatının dayandığı esası “güç” kabul eder. Güçlü isen her zaman haklısın, der. Hak hukuk bilmez ve kural tanımaz.
Halbuki kuvvet ve gücün gereği, tecavüz ve saldırıdır. Bu anlayışa göre, güçlü olan güçsüz ve zayıfları ezer.
Buna mukabil İslam medeniyeti ise, toplum hayatının temel esası ve dayanağını, güç ve kuvvete bedel hakkı kabul eder. Haklı olan her zaman güçlüdür; hakkın hatırı yücedir, hiçbir şeye feda edilmez, der.
Bir Müslüman bilir ki hakkın gereği, ittifak, adalet ve ölçülü davranmaktır.
Adalet temelindeki ittifaktan selamet ve barış çıkar, neticede, işgal ve sömürgeyi toplumdan söker, atar.
Videoyu beğenip, kanalımıza abone olarak içeriklerimizi takip edebilirsiniz.
© Hayrat Vakfı
🏠 www.hayratvakfi...
📺 www.hayrat.tv
🔊 www.hayratmp3.com
🌍 Sosyal Medya hesaplarımız:
/ hayratvakfi
/ hayratvakfi
/ hayratvakfi
26 сен 2024