Güney Kore pisa da başarılı olmuş olabilir ama orada uzun derd saatleri, başarılı olmak için okul ve aile baskısı yüzünden intaharlar oluyor. Söyliyim dedim
türkiyenin eğitim sistemini o kadar bilmem ama profun dediklerine yurtdışından bir eğitmen olarak katılıyorum. türkiyedeki sistem çok iyi demedi, finlandiya ile kendimizi kıyaslamak ne kadar doğru dedi. eğitimdeki ezber kültüründen şikayetlenip yorumcular kendileri (sunucu dahil) ezberleri bozarak meseleye değişik zaviyelerden bakamamaları traji-komik!
Bu adam kafayı yemiş. Bi doktor çağırın. Ben 3 seneden fazladır Finlandiya'da yaşıyorum. Evet her ülke gibi artıları eksileri var. Ancak Türkiye ile karşılaştırdığınızda halkın eğitim seviyesi, gelir durumu ve yaşam standardı kat kat fazla.
taraflı değil de kendi fikirlerimizle konuşsak sn Ziya bey samimiyet inanın artacak
8 лет назад
finlandiya da boşanma oranının yüksek olması neden kötü bir şey olarak algılanıyor? insanlar anlaşamıyorlarsa ayrılmaları gerekir. canlı örneği olan türkiyeye bir bakalım, kaçımızın annesi mutsuz olmasına kocasını sevmemesine rağmen o adamla aynı evi kullanmaya mahkum oldu? ayrılık oranının yüksek olması, finlandiya da ki insanların rahatsız oldukları şeyleri değiştire bilecek yapıcı güce sahip olduklarını gösterir. vatanımız olan türkiye de ise bu durum böyle değil. hoşumuza gitmemesine rağmen üzülerek yazıyorum, hiç bir şey yapamıyoruz. türkiye iki arada bir derede kalmış bir ülkedir ve pek çok ayrı görüşü tek bir bünyede barındırır. oysa ki bir millet bir vatandaş olarak iş birliği içinde çalışmalı ve ülkemizi kalkındırmamız gerekir.
MUSTAFA.MARV.ARŞ Finlandiya'da boşanmanın yüksek olmasının 2 temel sebebi var: 1) bireysellik çok daha fazla 2) sosyal güvenlik ve yardım sistemi ; diyelim kadın boşandı çocugu var. İşsizse devlet her masrafını karşılıyor iş bulana kadar
Finlandiya'da intihar oranın yüksek olmasının tabi ki ülkenin coğrafik konumuyla ilgisi var.Kapalı puslu havanın hakim olduğu her ülkede bunu görebiliriz.Ayrıca şiddet oranı hakkında yapılan araştırma kadına karşı şiddet Avrupa,Asya,Türkiye anlayacağınız her yerde ve bu sadece fiziksel değil.Bu finlerin değil,tüm dünyanın utanç verici tablosudur. Ayrıca Finlandiya'da şuç oranı bize göre çok düşük.Finlandiya da bu eğitim sisteminin geçmişi çok değil bu sebeple umarım gelecekte böyle huzurlu yetişen çocuklar ile uyuşturucu kullanımı oranı düşer.Ben bunu bilir bunu söylerim,Türkiye de eğitim sistemi diye bir şey yok.Kendi üzerimden örnek vereyim,ben daha yeni üniversitedeyken uygulamalı eğitime geçtim.Devletin yatırımlarıyla oluşturan laboratuvarları kullanmak pek nasip olmadı.Tek tipçiliğin hakim olduğu,düşündüğünü,hissediğini hatta bildiğini bile söylemekten çekinen çocuklar,öğretmenin otoriteyi sağlamak için kulladığı yöntemler ki(birilerinin size sürekli sus demesi),ayağa kalkanın en ağır şekilde cezalandırılması,ödev kağıtlarından sosyal aktivitelere o kadar zaman kalmıyordu ki beden eğitimi dersleri etüt saatleri gibi içer de(zaten iki saat bırakın,beden eğitimi yapalım) ama nerde sbs,ygs,lys hazırlanmaktan başımızı kaşıyacak vakit bulamıyorduk.Ah birde bilgiyi yeteneği değilde düz mantığı ölçen sınavlar,dere tepe düz giderken biz.Resim dersleri,müzik dersleri,beden dersi bizim için boş dersler ola dursun.Milli eğitim ,sistemi kafasına göre değiştirip iki senede bir hocalar değişe dursun,veliler çocukların notlarıyla övünüp,matematikten çocuğu düşük aldı diye'acaba benim çocukta sorun mu var?diye düşüne dursun,çocuklar 45 dk ders saatinde sıralara çakıla dursun(ah unutum 5 dk teneffüs var ya).Daha küçüklükten çocuklar birbiriyle yarıştırılsın,çocukların yeteneklerine göre değilde aynı hocanın dediği gibi sadece fen ve matematiğe göre yargılana dursun. Okullarda ne bir revir ne bir psikolog(unutum rehberlik hocaları her daim var değil mi?)Anneler performans ödevleri için çırpınırken,ne kadar çok ödev o kadar iyi hoca.Öğretmenlik mesleği ayaklar altında görülüyor.Öğretmeyi bilmeyen öğretmenler kol geziyor okullarda,kaç okulda çocukların öğle yemeği yiyebileceği ortam var,kulüpler diye bir şey vardı değil mi?Liseden mezun kaç kişi gerçek anlamda o kulüp etkinliklerine katılıp aktif olmuş.Ben çevre koruma kulübündeydim(haftada bir saat bir sınıfta doğadan uzak,çevremi nasıl duyarlı olabileceğimi öğrendim.Okullarda doğadan uzak,bir kaç ağaç dikmekle olmuyor.Bahçeler küçük sınırlar tel örgülerle kaplı sanki hapis hayatı da biz kaçacağız hapisten.Çocukların sorumluluktan anladığı ev ödevleri,grup çalışması çok önemli ülkemizde,her yıl bir kez proje grubu olur muhakkak,öğretmenler müfredatın esiri,biz ne yapalım böyle sistem diyerek.Gereksiz olduğuna inansalar da bize bir sürü şaçma şey yaptırdılar.Dershane denen çarkta kazananlar kim oldu belli oldu,dil eğitimi demişken 5.sınıfa giden bir çocuk basitçe kendini tanıtamıyor bile,çocuklara merak etmesine izin verilmez mantık hep aynı"fazla merak iyi değil"sorgusuz sualsiz sisteme itaat.Şarkılara konu olmuş matematik korkusu'bu matematik bizi öldürüyor hocam'.Okulla kaç çocuk gerçek anlamda istekli gidiyor,biraz kar yağsın okullar tatil olsun diye dua ile geçer zamanlar,birde sınav kaygısı korku derken küçük yaşta stresli günler,okul sıraları sırf çocuklar rahat oturmasın diye dizayn edilmiş.İçinde ne olduğunu tahmin ettiğim deve yükü gibi sırt çantaları(hala azaltıyoruz demelerine rağmen,küçücük çocuklar o çantalarla geziyor ya içim sızlıyor).Bir dolap yok ki okulda,çocuklar ne yapsın el mahkum.Tiyatro ,sanat ile tanışmalar yılda bir kez olan tiyatrolar ile mümkün olabiliyor.Kırk yılda bir geziler düzenleniyor ki,gezip de ne yapacaklar diye düşünüyor olmalılar.Özü kavranmadan öğretilen ahlak derslerine rağmen,küçücük çocuklar küfür ediyor ya içim parçalanıyor.Okulda temizlikçiler işi bırakır,tuvaletler leş gibi kokar.Aidat paraları ödensin diye her yıl bir konuşma yapılır.Ücretsiz ders kitabı dağıtılıyor diye her yıl övünseler de,hala ders kitaplarının içeriği çok eksik.Çocuklara tablet dağıtıldıktan sonra dikkat dağılıyor diye geri toplanır.Çocuklara teknolojiyi nasıl iyi kullanacağını öğretmektense,tümüyle teknoloji karşıtı veliler.Akıllı tahtayı oturduğu yerden slaytan bir şey öğretiğini sanan öğretmenler.Derste öğrencinin baş rol olmasını bırak,öğrencinin derste tam olarak aktif bile değil,tek aktivite var(gel çocuğum,şu tahtada ki soruyu çöz.)Çocuğa sen düşünme ben senin yerine düşünürüm mantığı verilir.İdealist bir öğretmen olamasın buna sistem karşı çıkar.Öğrenmenin hazzı değil,sınavdan yüksek not almanın hazzı önemlidir.Amaç odur çünkü...Hoca sen basit bir soru sorduğunda,seni küçümser.'Nasıl anlamadın'der ki.Aslında soru sen nasıl anlatamadın dır.Kapının önünde zebani gibi okul forması taraması yapılırken,kimse sana nasıl rahat ettiğini hatta kendini nasıl ifade etmek istediğini sormaz ve sadece şaçını açık topladın diye köşeye çekilirsin.Lisede öğretilen matematiğin gerçek olmadı ortaya çıkar.Formül,ezberleci mantık hiç mi hiç değişmez...Ezberle babam ezberle kimse sana yorumla,eleştir,anla demez.Hala otuz,kırk kişilik sınıflar var(özel okulda okuyanlar şanslı tabi).Hareketli çocuklar damgalanır yaramaz diye,daha hocaların dikleksi(öğrenme bozukluğundan) haberleri yok.Ve daha sayamayacağım bir sürü şey bu benim 12 senelik eğitim öğretim hayatımda gördüğüm eksiklikler.Acaba koskoca proflar benim gördüğü mü göremiyorlar mı?Ben den daha fazla şey görmeleri gerekir oysa kim bizim eğitim sistemimizi belirliyor.Onunla konuşmam gerek ya da gerek yok onunda bunları bildiğine eminim.Aynı bizim eğitim sistemimiz o kadar kötü değil denen bur adamın bildiği gibi.Her zaman ki gibi söz var icraat yok yok yok.............
