Felsefe doğallığın en güçlü ritmidir.Dogal olarak Değerli hocam da var olanların en doğalı.Dogalligin en değerli simgesi olan hocamızın doğallığı ve dürüstlüğü takdire şayan...Evren size coook uzun ömürlü bir hayat versin.❤
Ahmet Arslan felsefe tarihi kitaplarında,, felsefe ve bilim ışığında düşünmeyi halkla buluşturan, en önemli insanlardan biridir şeklinde yerini alacak kuşkusuz; cesaretinden, zekasından ve tatlı dilinden dolayı teşekkür ediyorum kendisine..
Ebeb adab sahibi,entellektüel hocaların küçümsemesi de böyle kaliteli oluyor:)İyi ki kanal açtı hocam devamı gelsin sular seller gibi inşallah canım hocam...
Prof. Dr. Ahmet Arslan hocam, size kisaca soylemek isterim ; Sizin sayenizde felsefe ile tanistim. Surekli programlarinizi youtube dan tekrar tekrar izliyorum. Tesekkur ediyorum.
Geçen gün Banka kuyruğunda bir hanım : "Ne kadar çok bayramı olan bir millet, Avrupa'da asla bu kadar bayram saçmalığı filan olmaz." dedi. Ben de, Ona : "Bayramları yok, çünkü kutlayacak zaferleri yok !" dedim. * *Nietczhe* : "Ne çoban olacağım, ne de mezarcı. *Yaratıcılara (A), Hasatçılara (B), Bayram (C) edenlere katılacağım* ." *=Sanatçılar (A), Üreticiler (B), İnşacılar(C)* İşte 21.Yy'a girerken, Emperyal Batı Plan ve Projeleri ; *CUMHURİYET Devrimlerimiz ile kazandığımız bu Yapısal ve Zihinsel dönüşümümüzü* elimizden aldı..!
Bey efendi programlarınızı takip ediyorum. Fakat goruslerinize katılmıyorum. Müslümanlık hakkındaki bilgilerinizin herhangi bir müslümandan farksız olduğunu düşünüyorum. Farklı görüşlerinizi dillendirdiginiz için teşekkür ederim. Çalışmalarınızın devamı dileğiyle.
Ya felsefe hakkında biraz bilgi sahibi olayım derken tesadüfen prof. Titrinide görünce videoyu bi izleyeyim dedim ve bir 10 dakka falan izledim ve hocanın tespitlerini duyunca videoyu durdurdum ve bu yorumu yazmayı ve peşindende videonun geri kalanını izlemeden kapatmayı düşündüm. Ama sonra izlemeye devam ettim:::))))) Sayın profesör tezinizin, felsefenin bir dil olduğunu ve bu dil ile bugünün koşullarından insanların bütün ilişkilerindeki sorunların çözülebileceğini ve başka birşeyede ihtiyacımızın olmadığı çerçevesinde bir özet sunuş yaptınız, bilimi ve dinide modası geçmiş gibi söylemlerlede bir kenera attınız. Bu teziniz düşüncelerimde cevaplayamadığım soruların oluşmasına sebep oldu. Felsefe insanların hayatını düzenleyen bir dil ise, bu dilin bir bilgiye ihtiyacı olmalıki, o bilgiyi, kullandığı dil ile insanlara sunarak çözüm üretebilmelidir diye düşünüyorum. Bilim insanlığa hizmetlerde bulunmuş ve zaman içerisinde ortaya koyduğu değerler kimi zaman geçerliliğini sürdürmüş, kimi zamanda yeni bilimsel veriler, yeni bilimsel verilerin ortaya çıkmasıyle geçerliliğini yenilerine bırakmış olsada, hala insanlar bilimsel veriler ile hayatlarında bir sürü faldalar elde etmektedir. Dinide modası geçmiş diye bir kenara attınız ama, şuda inkar edilemez bir durumdur; bilim insanlarının çoğu bilinçli yada bilinçsiz olarak, dinin tavsiye ettiği faaliyet olan aklın kullanılarak, varlık alemindeki canlı veya cansız, somut veya soyut kavramların üzerinde düşünce faaliyetinde bulunmalarını hedef göstermiş ve buradan akıl kullanma kabiliyetinde olan varlıkların, tüm alemdeki somut ve soyut varlıkların ilişkilerinin düşünce yolu ile anlaşılması hedefini mesajlarında belirtmiştir. Hatta bu durumun hedef olarak belirlenmesinede gerek yok, çünkü; yaratılış bilgisinde, yaratılmış akıl kullanma kabiliyetindeki varlıkların, aynı sevgi, korku,hüzün, öfke,mutluk gibi bir duyu olan nerden gelip nereye gittiği, ne için var, neyapmalı , nasıl yapmalı gibi soruları çözümlenmesi hareketini oluşturan merak duyusu vardır. Bu bilgide bize mutlak varlıktan gelen bir bilgi olduğu için, aklı olan ve bunu düşünce ile harekete eyleme dönüştüren her insanda bu faaliyette bulunur ve bir sürü bilimsel yada bilimsel olmayan bilgiye ulaşır ve bu bilgileri dil ile anlaşılabilir ve uygulanabilir hale getirerekte, var olan akıllı yada akılsız, canlı yada cansız tüm varlıkların bir ahenk içerisinde faaliyette bulunmalarını sağlar diye DÜŞÜNÜYORUM. SAYIN PROFESÖR; şimdi siz bilgi üreten bilimi ve dini bir şekilde bir tarafa attınız ve elde kaldı bir dildir dediğiniz felsefe, o dili hangi bilgi ile hareketlendireceğiz burayı çözemedim? Hocam birde dedinizki bilim olgular ile ilgilenir insanların sorunlarını çözemez ,çünkü insanlar sorunları değerlerle ilgilidir dediniz. Dini, Allahı geçmiş zamanda kalmış modası geçmiş olarak nitelediniz, felsefeyide dil olarak ifade ettiniz ve düşünce yöntemleri geliştirdiğini söylediniz, demekki felsefede değerlerle ilgilenmiyor, o zaman insanların değerlerle ilgili sorunlarını hangi bilgi kaynağı çözecek burayıda anlayamadım?::))) Ha birde Ben Allah din falan bilmem diyosunuzya. Çok güzel. Ama konuşmalarınızın arasında yer yer Allah razı olsun, Allah yardım etsin,Allah aşkına gibi İfadelerle, müdahelede bulunmak isteyip bulunamadığınız ve çaresiz hissettiğiniz yerlerde Allah ile ilgili yönelmelerde bulunuyorsunuz. Bu istek ve davranış hangi duyu, inanış yada hangi içsel dışa yansıma özelliği olarak sizde meydana geliyor burayıda çözemedim.!::::))))) çünkü Allaha inanmayan Allahtan yardım istemez diye düşünüyorum. Felsefi olarak bu düşünce doğrudur diye düşünüyorum.:::))))) siz bu konuya nasıl bakarsınız, merak ediyoruz doğrusu. Bu acaba mutlak varlığın, çatlatarak oluşturma ve ortaya çıkana yazılımsal bilgisindeki değerler yükleme özelliğinden dolayı ortaya çıkıyor olabilirmi? Çünkü insanların canlı cansız varlıklarla ilgili hangi değerleri ne şekilde uygulamaları gerektiği bilgiyi veren tek kaynak malesef İSLAM (kelime anlamı= insanları mutluluğa ulaştıracak düşüncesel ve eylemsel hayat şekli) dır, Platonun, Aristo nun mutlak varlıkla ilgili tespitlerinde de öyle görülüyor:::))). Bunuda matematiksel olarak FELSEFE = İSLAM olarak ifade etsek yanlış olmaz sanırım.::))). İspatınıda Kuranı incelediğinizde görürsünüzki ayetlerin çoğunda bilgi verilir ve peşinden bununla ilgili insana aklını kullanmasını, düşünmesini ve doğruyu uygulamasını ve böylece mutluluğa ulaşmasını tavsiye eder. Tamda felsefe değilmi? :::)))) Ha sizin bildiğiniz başka kaynak var ise faydalanmak isteriz. Birde bilgi paylaşmak isterim güzel bir bilgi bence Felsefe adına: islamiyette akıllı ve düşünebilen varlıkların diğer canlı cansız varlıklarla ilişkilerinde eyleme dönüşmemiş olsa dahi, iyi niyette ( yani düşüncede) bulunmalarının dahi mükafatı vardır, fakat kötü niyetin (düşüncenin), eyleme dönüşmediği müddetçe cezası yoktur..
@@ismailbagciart zaten kitaplarını okuyup videolarını izlediğim için yazdım, tutarsız sözylemlerinin cevabını vermesi için, felsefeci ortya koyduğu tezlerini, delilleri, şerhleri ve ispatları ile ortaya koymalı. Yoksa dünya, yaşam veya siyasi görüşlerine göre konular hakkında yorumlar ortaya koyduğu zaman, benden ne farkı kalırki bir profesörün, oda benim gibi boş boş konuşmuş olur…::))))) öyle değilmi güzel kardeşim!…. Profesörün siyasi yöneticileri ve ya toplumun ilmi, dini düşüncelerini kendi kendine, ispatlarını ortaya koymadan bir kenara atması, hiçbir yöntemle bağdaşmıyor.
bir ateistin inşallah maşallah vb kelimeleri kullanmasında bi sorun yok bunlar Türkçeye geçmiş kelimeler ve ateistte Türkiyede yaşıyor uzayda yaşamıyor. ben ateistim ama biri ölünce Allah rahmet eylesin derim mesela bunu da nezaketten söylerim inandığımdan değil
@@osmanbeydili bide İslamın kelime anlamı insanı mutluluğa ulaştıracak şey demişsin bunu da Kendin uydurmuş sun İslamın böyle bi anlamı yoktur. Diamond Tema adında bir youtube kanalı var onun videolarını tavsiye ederim
@@osmanbeydili Felsefe bilgiye falan dayanmaz, matematik gibi önce 4 işlem öğren sonra soru çöz gibi birşey değildir.Felsefe gözlem, irade, inanç, çevre gibi insandan insana değişebilen, insanda düşünce ve duygu oluşturan etkenlere bağlıdır.Her insan kendi düşüncesini anlatmaya, mutlak doğruluğunu test etmeye çalışır.
Bak ben bir çakıl taşına bakıyorum onu ufalıyorum yakıyorum suya atıyorum havaya atıyorum başka şeylerle karıştırıyorum eviriyorum çeviriyorum dünya kadar sır buluyorum
Çok daha fazlası... Senin bu yorumda yaptığın gibi bir iddiada bulunma, ardından başkalarının iddialarda bulunması, sonuç ta ise fikirlerin yarışarak büyümesi, felsefenin en sevdiğim yanı.
Ahmet hocam kaçtır " Allah razı olsun, Allah rahmet etsin." Dediğinizi duydum. Bir videonuzda ne ben ona karışıyorum ne de o bana karışıyor demiştiniz. tam olarak öyle olmasa da öyle bir anlam çıkardım. Acaba şimdi durumunuz nasıl size çok değer veriyorum ve din görüşünüzü çok merak ediyorum.
Ateist olduğunu açıklıyor. Benimde inancım yok, fakat yetiştiğim ve yaşadığım toplumla alakalı olarak "inşallah, allah rahmet eylesin vs." gibi sözleri, alışkanlık olarak ve mecbur kaldığımda kullanıyorum. Bu normal.
@@murathacat5948 kesinlikle bir dil alışkanlığı; içinde yaşadığımız toplumun gerçekliği bu olunca, ister istemez dile pelesenk oluyor. Buradan hemen dilinizden allah sözcük eksik olmuyor, diyenler Çİn de yaşamış olsa Buda seni kutsasın diyecek😃
Ahmet Hocanın yorumları okumaya ve cevaplamaya pek vakti olacağını sanmıyorum, ben bir öneride bulunmak isterim. Freud inanc'ın insan türünün arkaik dönemlerinde oluşmuş olabileceğini öne sürerek, bu varsayımı ailedeki baba figürü ve insanın zihinsel yapısıyla ilişkilendirerek, bence mantıklı ve çok beyendiğim bir kitap yazmış "dinin kökenleri" benim aradığım sorulara yanıt oldu.
İnsanın ölüm korkusu , kendini güçsüz hissettiğinde dayanacağı , sığınacağı güçlü bir varlık ( bebeğin anne ya da babasının ona verdiği güvenlik hissini büyüdüğünde de alabilmek için böyle bir yaratıcıya ihtiyaç duyması.... Toplumsal olarak desteklenmesi de din aracılığıyla daha güvenli bir ortam yaratması Vb. daha pek çok neden var.
Yorumcuların elestirenleri,elestiriyorlarsa ,neden burada bu adamı arayıp bulup dinliyorlar,siz bildiginize gidin,sizleri tutanmi var?bosverin ,boyle dayanaksız ,mantıksız eleştirileri,beğenmiyorsanız burada ne işiniz var,işte sizin yaşam taniminizda bu yaptığınız gibi.
