#ŞentürkDündar #türkü #HastaneÖnündeİncirAğacı
HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI Annem Ağacı
DOKTOR BULAMADI BANA İLACI Annem İlacı
BAŞTABİP GELİYOR ZEHİRDEN ACI Annem Vay Acı
GARİP KALDIM YÜREĞİME DERDOLDU Annem Derd Oldu
ELLERİN VATANI BANA YURDOLDU Annem Yurd Oldu
MEZARIMI KAZIN BAYIRA DÜZE Annem Vay Düze
YÖNÜNÜ ÇEVİRİN SILADAN YÜZE Aannem Vay Yüze
BENDEN SELAM SÖYLEN SEVDİĞİMİZE Sevdiğimize
BAŞINA KOYSUN KARALAR BAĞLASIN Annem Bağlasın
GURBET ELDE KALDIM DİYE AĞLASIN Annem Ağlasın
KARALAR BAĞLAMAK : Yas tutmak
TABİP : TABİB : TEBİB : Hekim, Doktor
Merhaba ben Şentürk Dündar. Birbirinden güzel Türküleri çalıp söylüyorum. Dinlediğiniz tüm Türküler tamamen canlı performans. Ben de sizler gibi dinlediğimde gönülden hissediyorum tek avantajım sizlerden önce icra ettiğim Türküleri sizden önce ben dinliyorum.
Sizlerden özellikle yorum yapmanızı, beğeni ve abone olmanızı (önemle) rica ediyorum. Benden dinlemek istediğiniz Türküleri yorumlarla belirtmeyi de unutmayın olur mu? Hepinize en içten sevgi ve şükranlarımı yolluyorum..
İzlediğiniz, Beğendiğiniz ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim.
"HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI" ismiyle bilinen türkü de Yozgat Akdağmadenli Nedret isimli, evlilik hayalleri kuran nişanlı bir öğrencinin, Pazarören Köy Enstitüsü'nde eğitim görürken yaşamını yitirmesi üzerine yakılmış bir ağıttır.
Nida Tüfeçi'nin kız kardeşi Aysel Sezer Tüfekçi ve eşi Naci Sezer'in anlatımlarına göre; bu türkünün öyküsü şöyledir;
Yozgat Akdağmadenli Naci Sezer'in, Pazarören Köy Enstitüsü'nde okuduğu yıllarda, aynı okulda, aynı zamanda hemşehrisi de olan ve kendisinden 2 yaş büyük olan "Nedret" isminde bir öğrenci arkadaşı daha okumaktadır.
Nedret, sarı saçlı - mavi gözlü çok güzel bir kız ile nişanlıdır ve arkadaşlarına okulunu biran evvel bitirip öğretmen olarak atandıktan sonra, çok sevdiği nişanlısı ile hemen yuvasını kurmayı hayal ettiğini anlatmaktadır.
Tesadüf bu ki; Nedret'in nişanlısı olan sarı saçlı - mavi gözlü o çok güzel kız, yıllar sonra Naci Sezer'in evleneceği Aysel Sezer Tüfekçi'nin de uzaktan akrabasıdır. (NOT : Aysel Sezer Tüfekçi, kızın adını önce hatırlayamadı, sonrasın hatırlasa da halen yaşadığı ve de başka birisiyle evli olduğu için ismini yazmamızı istemedi.)
Nedret isimli genç, Kayseri Pazarören Köy Enstitüsü'nde okurken, 1947 yılının çok çetin geçen kış aylarında üşütüp rahatsızlanır ve yarı ahşap yarı toprak olan enstitünün revirine yatırılır. Revirde yattığı sırada yangın çıkar. Nedret, hasta ve bitkin olduğu için hızla alev alan revirden dışarı kaçamaz. Arkadaşları ve öğretmenleri onu kurtarana kadar maalesef vücudunda çok ciddi yanıklar oluşmuştur. Bunun üzerine, okul arkadaşları ve öğretmenleri, aman vermeyen kar ve tipiye rağmen olağanüstü bir gayret ile çalışarak, küreklerle yolları açarak Nedret'i, Kayseri'deki bir hastaneye yetiştirmeyi başarırlar. Doktorlar vücudunun büyük bölümü ciddi şekilde yanmış olan bu genç adam için çok uğraşsalar da, Nedret birkaç gün içinde maalesef hayatını kaybeder.
Bu olay, hastanenin önünde iyi haber bekleyen arkadaşlarını ve öğretmenlerini derin bir üzüntüye boğar... Cenazeyi alarak enstitüye doğru yola çıkarlar... Yolculuk sırasında Naci Sezer'in çok gayret etmesine rağmen ismini bir türlü hatırlayamadığı Nedret'in sınıf arkadaşlarından bir Avşar genci tarafından, içli bir ağıt yakılır.
31 мар 2022