Herkes İçin Türkiye Ekonomisi Seminerleri “Cumhuriyetin ilk 100 Yılında Enflasyon ve Para Politikası” Refet Gürkaynak - Hakan Kara 29 Kasım 2023, 17:30
“Bize en son ne çarptı ve neden bu araba sürekli pert oluyor?” konulu nefis bir sunum. Sadece iktisat öğrencilerinin değil, eğitimli her yurttaşın izlemesi gerek. Ağzınıza sağlık, teşekkürler.
Birkaç yıldır bu seminerlerin RU-vid üzerinden paylaşılması büyük nimet. Fakat keşke ismi duyulmuş hocalarımız kadar diğer seminerlere de benzer ilgi gösterilse.
Çok değerli çok. Öyle büyük değer ki şu hocalar ve onları dinlemek. Şu an çocuk gibi mutlu oldum izleyeceğim için. Çok teşekkür ederim emekleriniz için.
Refet GÜRKAYNAK'ı ve Hakan KARA'nın ülkenin para politikalarını yönetebilecek en donanımlı bilim insanları ama kaderimiz ŞİMşek ve Gaya Erkan bilgi için tşk.ler
Herkese açık bir platformda bu denli kaliteli paylaşımların olduğu seminerin paylaşılması tüm izleyenler için çok büyük bir şans. Bu seminerlerde emeği olan herkese çok teşekkür ederim. Ülkemde bu denli donanımlı insanlar olduğu için gurur duyuyorum. Umarım tam bağımsız ekonomi politikası izlenir ve umarım bu birikimlerden ülkemiz de maksimal faydalanabilir.
Dünya ve Türkiye'deki üretimi uzun yıllar analiz eden bir mühendis olarak Avrupa'daki en uzun çalışma süresine rağmen sanayideki verimsizliğin temel bir nedeni var, iktisatçıların işaret ettiği ama içinde olmadıkları için bilemeyecekleri bir neden. O da Türk sanayisinin siparişe dayalı butik üretimden seri üretime geçememesi. Katma değerli üretimin çözümü daha farklı ancak seri üretimi devletin teşvik etmesi, mentörlük sağlaması bir zorunluluktur. Seri üretimi anlayıp işe konulduğumuz zaman birim zamanda daha fazla üretim yapabileceğiz. Böylece birim maliyetler de azalacak ve ölçek ekonomisine geçecek Türkiye.
Öncelikle Türkiyede "uzun çalışma sürelerine rağmen düşük verimlilik yaşanması " hakkında görüş belirtmeniz güzel. 40 sene çalışıp bunun farkında bile olmayan çok bilinçsiz insan var ülkede. Fakat "olabildiğince uzun çalışıp buna rağmen verimsiz olma" durumu sadece sanayi sektöründe değil, inanın bana Türkiyede aklınıza gelebilecek her iş kolunda, her sektörde her alanda mevcut. Yani sorun çok büyük ve karmaşık. Spesifik olarak sizin sanayi sektörü hakkında yaptığınız çıkarımlar ne kadar doğru içinde olmadığım için elbette bilemiyorum. Eminim birçoğu doğrudur fakat unutmayalım ki burada aslolan "insan ve motivasyonu " (çalışanı, yöneticisi hepsi). İnanın bana üretim tekniğinden daha önemli bir faktör. Ve bu insanlar Türkiye'nin genel sorularından maalesef azade ve etkilenmiyor değil. Var olan Ekonomik, sosyal,, siyasal, hukuksal, liyakat, artık demografik de var, sınıfsal, psikolojik gibi sorunlar insanların çalışma hayatını ve verimliliğini derinden etkiliyor. Bu saydıklarımı çözmeden mutlu, verimli, katma değer üreten bir çalışma hayatımızın olması çok zor.
Özlemiştik. Tarihi de ekonomiyi de çok severim gerçekten çok zevkliydi dinlemesi. Victoria 3'te Osmanlı devleti oynarken arkada dinledim resmen durumun özetiydi. Tek farkı, oyunda Osmanlı'yı kurtarmak zor da olsa mümkün. :) Gerçekte imkansız gibi bir şey. Ayrıca oyunda bir toplum kesiminin politik gücünü azaltmak istiyorsanız farklı sektörlere (inşaat gibi) iş açarak kazandıkları parayı ve bulabildikleri işleri azaltmanız gerekiyor. Bu da bana bir şeyi hatırlattı, son yıllardaki bir ülkenin durumunu.. :) Her şey ortada, kim neyi neden yapıyor belli. 2+2=4 gerçekten.
Can Hocalar, "Davranışsal Ekonomi" ( Belki de algısal ekonomi) konusunu çok duymaya başladık. Tam olarak bu nedir? Davranışsal Ekonominin psikoloji ve sosyoloji bilimiyle ilişkisi nedir? Bu konuda özel bir video çekebilir misiniz? Tabi en önemlisi de bu ekonomi dalının siyaset bilimiyle ilişkisi nedir? Bu ekonomi alanını Ülkemizde net olarak açıklayacak iki Hocamız olduğunuzu düşünüyorum. Saygılarımla.
Bir gün de “İktisat Öğretmek ve Öğrenmek” semineri adı altında daha akademik bir çalıştay yapmanızı tavsiye ederim. Değerli hocaların bu konuda kafa yorması bana kalırsa çok önemli. Her açıdan iktisat öğretimimizde problem var, Lisans düzeyi iktisat öğrencileri en basit cari açık ve bütçe açığı kavramlarını dahi birbirine karıştırabiliyor, henüz kavramsal çerçeveyi dahi oturtamadan mezun olan epey öğrenci var. İktisadi Doktrinler Tarihindeki fikirler/teoriler ile günümüz iktisadi dünyası ve gerçekleri dahi birbirine karıştırılıyor. 3 tane ilk aklıma gelen örneği vermek istiyorum. 1/ Ricardo Denkliği, devletler iç borçlarını geri mi ödüyor, çeviriyor mu? Hangi vatandaş, bugün kamu borçlanıyor, gelecekte vergiler artacak diye tasarruf ediyor. Öğretide, teoriler ile gerçeklerin farkları keskinleştirişmeli. Koca koca ünilerin iktisat toplulukları, ülkede bir vergi düzenlemesi yapılınca Ricardo Barro denkliğini yazıyorlar. Borç/GSYH oranları rekor kıran ülkelerde yıllar geçti halk hala vergiler ne zaman artacak diye bekliyor (!) 2/ Para basma, para arzı. Öğrencilerin bu çağda halen daha merkez bankası çok para basıyor gibi tümceler kurmasından hocalarımız ders çıkarmalı. Para arzının dışsal olarak belirlenmediği, merkez bankalarının bastığının emisyon ve yarattığının rezerv para olduğu, aslen faiz oranları ile para talebini yönettiğini ve dolaylı olarak para arzı üzerinde etki gücüne sahip olduğu anlatılmak zorunda. Aksi halde MB karşılıksız para basıyor diyen Özgür Demirtaş gibilerin binlerce müridi oluşuyor. Bunda hocalarımızın kabahati büyüktür. 3/ IS-LM vb. anlatılabilir, anlatılmalı da ancak dediğim gibi iktisadi teoriler ile bugünkü gerçekler ayrıştırılmadığı takdirde öğrenci bunu pozitif bir bilim gibi düşünüp kurama biat etmeye başlıyor. Ancak, örneğin finans dışı kesime uygulanan vergiler arttığı zaman da para arzının azaldığını bilmeli öğrenciler.
Para arzını en çok arttıran krediler. Krediler ödenirken yeni kredi verilmezse para arzı azalır. Ancak aylardır para arzı azalmıyor m2/M3 %65 büyümeye kazık çakmış durumda.
@@tibrahim1016 sadece krediler değil ama en büyük bulk kalem krediler tabi, ancak derslerde para arzı merkez bankası tarafından doğrudan kontrol ediliyor, merkez bankası çok para basıyor gibi anlatımlar devam ediyor, bunu ana akım hocalarda sürdürüyor. Ödünç verilebilir fonlar teorisi anlatılmasın demiyoruz ama gerçek ile teori kısmının ayrımı yapılmak zorunda. Öğrencilerin kafası çok karışık.
refet hocayı soluksuz bir şekilde dinledim, yaklaşık 200 yıllık iktisat tarihimizi yarım saate sığdırarak o kadar iyi anlatmış ki... hakan hocayı da keşke bir gece ansızın resmi gazete yayımlanacak mucizevi bir kararla bağımsız merkez bankası başkanımız olsa diye hala ederek izledim :)
aynı zamanda katma değerli inşaat da yok hocam. Katma değer yaratacak yapılar da inşa edilmiyor, 50-60 yıllık tarzda, modern yapı inşaatıyla, katma değer yaratan inşaat sektörümüz de yok. Teknoloji kenti yaratılıp da inşaat yapılırdı. Katma değerli inşaat olurdu. Orada çalışan işçilerin de ücreti yükselirdi, mimarın da mühendisin de vs vsv svs...
Çok teşekkürler kıymetli hocalarımız. Fiyatlar sizinde söylediğiniz gibi 10 12 15 kat artarken döviz 7 8 kat artmış oldu bu nasıl dengelenecek döviz mi artacak fiyatlar mi düşecek size göre selamlar saygılar
Insanlarimizin etik, ahlak vs gibi konularda hassasiyeti cok yok ve bunun uzerinden hesap sormuyor paramizi ve bizi yonetenlerden... Umarim sizlerin sayesinde para ve finans konularinda daha bilinclenerek en azindan bunun uzerinden bizim paramizi(Vergimizi) yonetenleri sorgular ve yonetenlerden hesap sorar. Bu olmadikca iyiye gitmemiz cok mumkun gorunmuyor.
1:15:05 kafası en az çalışanlar öğretmenliği kazanıyor. Bu durum her dönem böyle. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Öğretmenlik bölümleri giriş yüzdelik dilimleri %5e %10a çekilip, devlet okullarında başlangıç maaşları 4 5 asgari ücrete çıkarılmadığı sürece kabiliyetli birey öğretmen olmaz. Kabiliyetli öğretmen olmazsa, öğrenci potansiyelinin altında başarı gösterir. Türkiyede ipin ucu kaçmış eğitim konusunda. Bugün başlasan, dediğimi yapsan 50 yıl sonra meyvesini alırsın.
'' Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçlar beklemek, delilik belirtisidir.'' sözünden ( veya tarih dediğimiz şeyden ) hiç bir şey anlamadığımız malum. Bunu neden tekrar tekrar deniyoruz ve denenmeye maruz kalıyoruz ( ? ) !!!