Heva ve Hevese Tabi Olmak! | Siyer Notları - 19 | Enes Yelgün
Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; bit.ly/2xHiHzN
Tevhid Dergisi 19.sayısında yayınlanan Heva ve Hevese Tabi Olmak! isimli Fikriyat makalesinin tamamına ulaşmak için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz: bit.ly/2Orx86F
Heva ve Hevese Tabi Olmak!
Tarih boyunca insanoğlu hep bir ilaha yönelme ihtiyacı hissetmiştir. Sıkıntılı anlarında başvuracağı, sevinçli anlarında hatırlayacağı, insanlara 'İşte ben bu ilaha inanıyorum' diyeceği bir varlığı sürekli aramıştır.
Bu arayışta kullandığı araçların farklılığı onu değişik birçok ilaha ibadet etmeye sevketmiştir. Aklını, heva ve hevesinin ölçü yapıp da mabud arayanlar ancak kendi akıllarına ve nefislerine uygun ilahları bularak tatmin olmuşlardır.
Yerin ve göğün Rabbi olan Allah'ın Peygamberlerine, onun risaletine tabi olan topluluklar ise gerçek ilaha kulluğun lezzetini tatmışlardır. Müşrik toplumların Adem'den (as) beri yöneldikleri ilahlar farklı farklı ölçülere göre belirlendiği için oldukça geniş bir halkayı kapsar. Bazı zamanlarda tabiat varlıklarına, bazen ağaca taşa, bazen de hayvanlara ilah gözüyle bakılmış, ibadet edilmiştir. Fakat bu genişliğe rağmen biz şu soruyu sorduğumuzda cevap çok kısa olacaktır.
İnsanları Allah'ı bırakıpta bu ilahlara yönelten şey nedir?
Bu soruya verilebilecek en temel cevap 'taklitçilik' ve 'heva ve hevese tabi olmak'tır. Kimi insan nefsinin arzularına boyun eğer ve istekleri onu kuşatır, günah onu sarmalar. Bu insan heva ve hevese tabi olmuş, nefsine zulmetmiş demektir. Kimi de bazen nefsinin arzularına yenik düşmekle beraber Allah'a (cc) tevbe etmeyi bilip kendini sürekli temizler.
Allah'tan başka ilahlara ibadet etme de insanın nefsine zulmetmesinin bir çeşididir. Kendinden hiçbir fayda ve zarar umulmayan ilahlara tapanlar, aslında kendi heva ve heveslerine uygun davranmışlar demektir.
Peki, neden böyledir?
Çünkü Allah'tan (cc) başka ilah edinenler heva ve heveslerine uygun kural ve kaideleri tabiri caizse sahte ilahlarına söylettirirler. Mesela Amr b. Luhay'ı düşünelim. Bu adam Mekke'ye elinde bir takım taşlar ile geldiğinde Mekkelilere 'Bunlar sizin ilahlarınızdır' dedi. Orada bulunanlar bunu kabul edince otomatikmen şu soruyu sorma ihtiyacı hissettiler:
'Peki bunlar bizim ilahımız ise, bizden ne istiyorlar? Hangi fiilleri yapmamızı, hangilerinden kaçınmamızı emrediyorlar?'
İşte bu sorunun altını dolduracak cevap listesinin hepsinin çıktığı yer heva ve hevestir.
Bu meseleyi izah ederken sadece taştan yapılan putları söyleyerek konuyu sınırlandırmamız doğru olmaz. Aklını ilah edinen insanlarda aslında aynı konumdadırlar ve heva ve hevese tabi olmuşlardır. Aklını ilah edinen ilk varlıkta şeytandır. Allah ona Adem'e (as) secde etmesini emrettiğinde o aklını kullanmış ve zelil bir şekilde Allah'ın (cc) huzurundan ebediyyen kovulmuştur.
"Allah buyurdu: 'Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?' (İblis): 'Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi. Allah: 'Öyle ise, in oradan! Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! Çünkü sen aşağılıklardansın!' buyurdu. " (7/A'râf, 12-13)
Allah başka bir ayette ise sadece şeytana değil, onun bu usülüne tabi olanlara da aynı hitap ile seslenmiştir.
"Allah buyurdu: 'Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!' " (7/A'râf, 18)
Günümüzden bunun en güzel örneği hadis inkarcılarıdır. Bu zatlar ilk önce insanlara hadislerin zayıf olduğunu, Kur'an'a muhalefet ettiğini vb. şeyleri söylerler. İnsanlardan bu söylemlere kulak verenler:
'Tamam. Dediğiniz gibi olsun. Peki biz bu dini nasıl yaşayacağız?' diye sorduklarında 'Allah'ın kitabı size yeter' diye cevap veririler.
Buraya kadar herşey iyi niyetli gibi gözükse de asıl mesele bundan sonra başlamaktadır.
Bu şüpheyi kalplerine yerleştirenler Allah'ın (cc) ayetlerine baktıklarında muhkem ve müteşabih birçok nas görecekler, herşeyden umumi olarak bahseden mücmel bir kitap ile karşılaşacaklar. O zaman ikinci bir soru daha sorma ihtiyacı hissedecekler.
'Peki biz bu kitabın ayetlerini nasıl anlayacağız?'
İşte buradan sonra devreye heva ve heves girer. Onları bataklığa sürükleyenler bu aşamadan sonra ayetleri istedikleri gibi anlayıp insanlara da bunu dayatmaya başlarlar.
Küfrün Karanlıklarından, Vahyin Aydınlığına…
Ebu Hanzala Hoca Kanalı için;
bit.ly/2XzV7jZ
Tevhid Meali İçin:
tevhidmeali.com/
Bütün Videoları İzlemek İçin;
tevhiddersleri...
Dergilerimiz ve Kitaplarımıza Ulaşmak İçin:
tevhiddergisi.org/
Şeri sorularınızı tevhidsoru@gmail.com mail adresi üzerinden sorabilirsiniz.
#HevaHeves #SiyerNotları #TevhidDergisi
Ebu Hanzala Hoca
Tevhid Dergisi
Tevhid Dersleri
Dini videolar
Halis Bayancuk
18 сен 2024