Hz. İsmail Peygamber
HAZRET-İ İSMAİL’İN DOĞUMU
Hazret-i İbrahim ile eşi Sâre üzgündü. Aradan yıllar geçtiği halde, henüz çocukları olmamıştı.
Bir gün yine düşünceli düşünceli otururlarken Hazret-i Sâre’nin aklına bir çare geliverdi. Gözleri ümitle ışıldayarak Hazret-i İbrahim’e döndü:
- Ey İbrahim! Görüyorsun ikimiz de yaşlandık. Hele ben senden yaşlıyım. Bundan sonra çocuğumun olacağını sanmıyorum. En iyisi sen benim hizmetçim Hacer’le evlen. Belki bu evlilikten Allah sana bir çocuk verir de evimiz, çocuk sesiyle şenlenir... dedi.
O günün dünyasında erkeklerin çok kadınla evlenmeleri doğal bir olaydı. Bunda insanlığın örf, âdet ve hayat anlayışı açısından hiçbir engel yoktu.
Hazret-i İbrahim, eşinin bu sözlerine şaşırdı. Biraz düşündükten sonra: “Hayır, ya Sâre!” dedi. “Bu işin sonundan endişe ederim. Hacer’in bir çocuğu olursa, korkarım ki onu kıskanırsın. Bu da tatsızlığa yol açar, huzurumuzu bozar.”
Fakat Hazret-i Sâre, düşüncesinde kararlıydı. Tebessüm ederek, “Hayır! Ben senin gibi düşünmüyorum. Hacer’in çocuğu olursa kendi çocuğum gibi memnun olurum bundan,” dedi. Hazret-i İbrahim, eşinin bu samimi isteği üzerine Hacer’le evlendi. Bir süre sonra beklenen oldu. Allah Hacer’e bir çocuk vermişti.
Günler ve aylar birbirini kovaladı. Nihayet doğum günü gelip çattı. Hazret-i Hacer, nûr topu gibi bir erkek evlât dünyaya getirdi. Adını İsmail koydular. Sâre, bu duruma önceleri çok sevinmesine rağmen, zamanla kıskançlığa kapıldı. Halbuki bu evliliği kendisi isteyip kocasına kendisi teklif etmişti.
2 ноя 2018
